Mercek Altında: Hayal kırıklığı ve değişim zamanı!
OYUN KURUCU SORUNU
Ertuğrul Erdoğan, sezona Webster, Klobucar ve Can oyun kurucu üçlüsüyle başlamayı tercih etti. Bu isimleri tek tek ele aldığımızda, koç dahil herkes Webster'ın oyunu yönlendirme yetisinin yeterli olmadığını biliyordu. Koç da bunu düşünmüş olacak ki, eski öğrencisi Klobucar'ı kadroya dahil etti. Bu transferin temel amacı Webster'ın hücumdaki oyunu yönlendirme eksikliğini Klobucar ile kapatıp Webster'ı daha çok skorer olarak kullanmaktı. Riskli bir tercih olsa da bütçeyi düşündüğümüzde tamamen yanlış bir karar demek haksızlık olurdu ancak bu planın uygulanabilirliği Klobucar'ın ellerine bakıyordu. Ve maalesef, Klobucar sezonun geri kalanında bize Russ Smith'le birlikte Galatasaray Basketbol tarihinin en kötü yabancı oyuncu performansını gösterdi. Ortalama bir oyun kurucu performansı beklediğimiz Klobucar'ın, takıma artı yazmayı geçtim Brescia deplasmanının 2.periyodu hariç takıma tamamen eksi yazdığını gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. Bu zamana kadar, Klobucar'dan izlediklerimiz gereksiz zorlama turnikeler ve basit top kayıpları oldu sadece.
Hal böyle olunca, bütün sorumluluk Webster'ın omuzlarına yüklendi. Ancak tabii ki de beklediğimiz gibi bize Klobucar'dan farklı bir şey izletmedi çünkü Webster'ın oyunun bu yönünde eksik olduğı 2+2=4 kadar aşikardı. Yedek oyun kurucumuz Can ise, süre aldığı dakikalarda takımı Webster'dan daha iyi yönlendirse de Galatasaray'ın 1 numaralı oyun kurucusu olması şu şartlarda çok zor gözüküyor. Zaten sezon başı Can'dan beklenen de bu değildi, kenardan gelip Klobucar ve Webster'ın yorulduğu zamanlarda takımın temposunu aksatmadan devam ettirmesiydi. Bu 3 oyuncumuzdan da istediğimiz performansı alamayınca genç yeteneğimiz Emir Gökalp'e sıra geldi. Emir, süre aldığı kısıtlı dakikalarda bile oyun zekası ile dikkat çekmeyi başardı. Ancak, anlam veremediğim sebeplerden ötürü koç onu hala ilk beşe yerleştirmiş değil, bu konuyu "Koç Odaklı Sorunlar" başlığı altında inceleyeceğim. Emir'in sahada diğer 3 oyuncudan farklı neler yapacağına bakacak olursak, cevap aslında çok basit: Gerçek bir oyun kurucu gibi oynadı. Ne Webster gibi skor odaklı oynadı, ne Klobucar gibi zorlama işlere girişti, ne de Can gibi kısıtlı yaratıcılığa sahipti. Oyunda olduğu dakikalarda, takımı iyi yönlendirmesinin dışında doğru şut tercihleri yaparak skora da katkıda bulundu. Zaten takımın oyun kurucusunun temel görevi önce hücumdaki organizasyonu yönetmek yani doğru pas kanallarını bulmak, takım arkadaşlarını doğru yerlere yönlendirmek; sonrasında skora katkıda bulunmaktır. Gerçek bir oyun kurucunun mentalitesine sahip olan Emir de zaman zaman hata yapsa da görevlerini harfiyen yerine yerine getirdi. Dolayısıyla, formayı çoktan hak etti. Umuyorum ki, koç da artık hak edene hak ettiği formayı verir ve hücumda iyi bir organizasyonla oynayan bir Galatasaray görürüz.
KOÇ ODAKLI SORUNLAR
Ertuğrul Erdoğan'ın Galatasaray performansını özetleyecek 2 kelime seçecek olursam bunlar "hayal kırıklığı" olur kesinlikle. İnanılmaz bütçeli bir takım olmadığımız aşikar, ancak hoca kendi kurduğu kadrodan bu kadar az verim alabiliyorsa sorgulamamız gereken şeyler var demektir. Burada birinci değinmek istediğim konu, hocanın tercihlerindeki inatçılığı. Kronolojik sırayla gidecek olursak, ligde 5 yabancı hakkımız olduğu için rotasyonun dışında kalan isim 3 maç boyunca Klobucar oldu. Bu sürede ne EuroCup'ta ne de ligde olumlu tek hareketi olmayan Klobucar, anlam veremediğim bir şekilde kadroda olan isimdi. Neyse ki, hoca Pınar Karşıyaka maçıyla birlikte bu inadından vazgeçti ve Klobucar rotasyon dışı kalan isim olmaya başladı. Devam edecek olursak, Klobucar'ın berbat performansından sonra yukarıda detaylı anlattığım gibi Galatasaray'da bir oyun kurucu krizi başladı. Koç,Wesbter'ın uzun süre kötü performans göstermesine ve Emir'in süre aldığı kısıtlı dakikalarda umut ışığı saçmasına rağmen Webster'a forma vermeye devam ediyor. Emir'in en fazla süre aldığı maç olan Ratiopharm Ulm maçında 9 sayı, 4 asistle oynadığını ve oyunda kaldığı sürede Harrison ve Hayes'in oyun içi verimliliğinin de arttığını belirteyim. Buraya küçük bir parantez açıp son dönemlerde Harrison'ın düşen performansında oyun kurucu pozisyonunda yaşadığımız sorunların başrol oynadığını söyleyeyim. Emir'e dönecek olursak, yaşını da hesaba katarak, Galatasaray'ın 1 numaralı oyun kurucusu olabilecek yeteneğe fazlasıyla sahip olduğunu ve ileride milli takımın da vazgeçilmezi olabileceğini düşünüyorum. Umuyorum, ya koç ona formasını verir ya da ona formasını verecek bir koç gelir.
Diğer değinmek istediğim konular, hocanın kadro tercihleri ve oyuna müdahalede eksiklikleri.. Kadro tercihinden başlayacak olursak, maçları düzenli izleyen biri Harrison'ın Webster ile aynı anda sahada olmaktan ne kadar mutsuz olduğunu yüz ifadesinden rahatlıkla anlayabilir. Bu takımdaki en büyük skor opsiyonumuzun Harrison olduğu aşikar.. Ancak Harrison, Webster'la oyunda olduğu sürede yeterli pasları alamıyor, aldığı paslar da Webster'ın zorlamalarından sonra bombayı bırakıp kaçmasından fazlası olmuyor. Dolayısıyla, Harrison zorlama şutlar kullamak zorunda kalıyor. Koçun bu yanlış tercihi maalesef ki bununla sınırlı kalmıyor ve oyundan çıkardığı ilk isim hep Harrison oluyor. Koçun bir değer yanlış kadro tercihinin ise Auguste'un süreleri olduğunu düşünüyorum. Auguste, skor odaklı bir oyuncu, yani skor buldukça oyun içi konsantrasyonu ve verimi artıyor. Skor bulamadıkça ise takıma hem hücumda hem savunmada zarar veriyor. İşte bu zamanlarda, hoca Ege'yi denese de Ege'nin hala istenen seviyede olmadığını düşünürsek Arapovic'i 5 numarada kullanmanın çok da mantıksız bir hamle olmayacağı kanısındayım. Arapovic-Hayes uzun ikilisinin özellikle rakip uzunun çok da fazla yıpratıcı olmadığı zamanlarda kullanılması bize ziyadesiyle fayda sağlayacaktır. Auguste'un potaya gelen her rakibe izin vermesindense, Arapovic'in mücadele edip yenilmesini tercih ederim.
Koçun bir diğer eksikliği ise, oyuna doğru müdahale edememesi. Örnek verecek olursam, takımın son toplarını kullanacak ismin Harrison olması gerekirken, son topu çoğu zaman Göksenin'in kullandığını, çoğunlukla da yanlış kullandığını görüyoruz. Göksenin kariyerini hiçbir zamanında bir skor opsiyonu olmadı, savunmadaki dinamizmine ek olarak hücumda set sonrası boş üçlükleriyle öne çıkan bir oyuncu oldu. Ancak her nasılsa, bu sene zorlama üçlükler, turnikeler, başarısız p&r denemeleri görüyoruz ve koç da hiçbir şekilde bunlara müdahale etmiyor. Koçun yapmadığı müdahalelere ek olarak gözlemlediğim bariz yanlış oyun içi müdahaleleri var. Mesela, Brescia maçında rakip takım peynir ekmek gibi üçlük sokarken takımı alan savunmasına geçirmesi ve bunun sonucunda, doğal olarak, üçlük yemeye devam etmemiz örnek olarak verilebilir. Zaten bireysel olarak Webster, Harrison, Auguste gibi kötü savunmacılara sahibiz, hocanın takımı da yanlış yönlendirmesiyle bazen gerçekten bir altyapı takımından daha kötü savunma yapıyoruz. Koçu eleştirdiğim genel noktalar bunlar, hocanın maç sonu açıklamaları ve bitmek bilmeyen "Ders çıkarıyoruz." söylemeleri de bunlara eklenebilir ancak ben saha içinde kalmak istedim.
Yazıyı sonlandırırken, yaşadığımız sorunların temelinde yatan sebebin "Koç Odaklı Sorunlar" olduğunu düşünüyorum. Ne de olsa, bir oyun kurucu sorunu yaşasak da bu sorunu çözebilecek bir oyuncuya sahibiz, ancak koç onu kullanmayı tercih etmiyor. Bu durum, sorunlarının temelinin koç olduğunu işaret ediyor. Kabul ediyorum ki, inanılmaz tecrübeli oyunculardan kurulu eksiksiz bir kadroya sahip değiliz, ancak bu kadronun hak ettiğinin de bu olmadığına eminim. Kağıt üstünde yetenekli oyunculardan kurulu bir kadroyu bir "takım" haline getiren kişi koçtur, maalesef ki biz bir "takım" haline gelemedik henüz. Bu nedenle, hem Galatasaray hem Ertuğrul Erdoğan için en hayırlısının yol ayrılığı olması gerektiği kanısındayım. Umarım koç Galatasaray kariyerini "iyi bir ders" olarak görür ve kariyerinin devamında bu yanlışlara düşmez, biz de koç değişikliğiyle bu potansiyelli kadronun iyi bir basketbol oynadığını sezon bitmeden görebiliriz.
Hiç yorum yok
Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.