UCL | Kalite eksikliği...
Galatasaray, Şampiyonlar Ligi D grubu son maçında sahasında Porto'yu konuk etti. Cimbom, iyi bir oyun ortaya koyduğu karşılaşmada sayısız gol fırsatını değerlendiremeyince sahadan 2-3 mağlup ayrıldı ve grubu 4 puanla 3. sırada tamamladı.
Galatasaray, Portekiz'de stoperlere kadar yaptığı baskı oldukça faydalı olmuş. Porto uzun toplarla savunmadan çıkmak zorunda kalmış ve topu efektif şekilde kullanmasını engellemişti. Bu maçta da benzer bir baskı mı göreceğiz yoksa Galatasaray rakibini 2. bölgede bekleyebilir mi bir soru işaretiydi çünkü bu Galatasaray'ın önde baskısında en önemli oyuncusu Belhanda'ydı ve Belhanda bu maçta sahada değildi. Ayrıca Galatasaray, ilk Porto maçına göre oyun olarak geriye gitmiş durumdaydı. Her şeye rağmen Fatih Terim karakteri olan ön alan presinden vazgeçmişti. Schalke maçında da yine yapılan baskıdan sonra Schalke'nin 3'lü savunma düzeni ve Galatasaray'ın 3'lü savunmalara karşı nasıl pres yapacağını bilmemesi sonrası Schalke çok kolay baskıdan çıkmış ve Galatasaray'ın tüm defolarını ortaya dökmüştü. Porto 4'lü savunma oynuyordu ama bu maçta da aynı sorun meydana gelebilirdi.
Maça Galatasaray 4-3-3 dizilerek başladı. Feghouli'nin sahada oluşu Galatasaray hücumlarına akıl koyabilecek en azından bir isim olacağı için ideal bir ilk 11 idi. Donk'un savunmanın önünde Fernando'nun sağ iç, sol kenardaki Galatasaray'ın savunma zaaflarını kapatmak adına da sol iç olarak Ndiaye görevlendirilmişti. Galatasaray'ın pres sisteminde sağ iç oyuncusu forvete destek olan oluyor. Bu sebeple Fernando'yu pek çok kez Eren Derdiyok'un yanında gördük. Fatih Terim sezon başında geriden pasla çıkmayı hedefleyen bir oyun planı vardı. Bu maçta ise orta sahadakilerin sertliğine güvenerek geriden uzun toplarla çıkmayı tercih etti. Eğer geriden uzun toplarla çıkıyorsanız ikinci topları sürekli toplamanız gerekir. Galatasaray, Rize maçında da benzer plan uygulamış ama kadroda ikinci topları alacak futbolcu olmaması sonucu Galatasaray etkili olamamıştı. Bu maçta ise orta sahadaki futbolcuların hepsi bu topları toplayabildi ve top Galatasaray'da kalabildi. Rize maçında Galatasaray %55 topa sahip olurken Porto maçında bu rakamı %65'lere çekti. İki maçta da aynı oyun planına sahip Galatasaray'ın merkezdeki oyuncu tercihleri sebebiyle bu fark oluştu. Galatasaray hücumda ise diğer maçlara göre farklı bir tarza sahipti. Galatasaray, diğer maçlara oranla kısa pas sayısını azaltmış ve daha çok dikine toplarla topu kenarlara taşıyıp buradan hücum sorununu tempoyla çözmeyi amaçlıyordu. Fatih Terim, 3.döneminin başında yine pas oyununu oynamaya çalışmış ama Fatih Terim bir süre sonra bu işten vazgeçip geriden uzun toplarla çıkan rakibi temposuyla bozmaya çalışan bir takım oluşturmuştu. O takımda hücum tıkandığında bireysel yetenekleriyle oyunu çözebilecek oyuncusu vardı ama bu takımda yok. Maça dönecek olursak Galatasaray yine benzer bir Şampiyonlar Ligi maçına sahne oldu. Galatasaray'ın iki kez çok etkili gelip topu 3 direğin arasına sokamadığı anlardan sonra Porto duran topta golü buldu. Golden sonra Galatasaray reaksiyon vermekte biraz zorlansa da maçın iç sahada oluşu bu reaksiyon verme süresini kısalttı. Ozan Kabak'ın üst düzey savunmacı olacağı emareleri sunduğu ilk yarıda Galatasaray, hücumda ceza sahasına oyuncu sokmakta, ceza sahasında kalabalık olmakta zorlandı. İlk yarının sonlarına doğru önce Porto'nun penaltı golü ile maç zora girse de hemen gelen Feghouli'nin golü pozisyon verilmeyen ilk yarıda 2-1 geride girmesine sebep oldu.
Fatih Terim, iyi pres yaptıklarını ve işlerin yolunda gittiğinden emindi ama hücumda Galatasaray'ın klasikleşmiş sorunları vardı. Ceza sahasında kalabalıklaşamıyordu, Galatasaray. Fatih Terim orta sahadan Donk'u kenara alırken Onyekuru'yu oyuna sürdü. 4-4-2'ye dönen Galatasaray, daha da yükleneceği aşikardı. Fatih Terim, hücumdaki sıkıntıyı tempoyu çok yüksek tutarak, rakibi boğarak çözmeyi amaçlıyordu. Galatasaray, bu maçta topu kazanma süresi oldukça düşüktü. Bu süre diğer maçlarda daha yüksekti zaten Galatasaray'ın en büyük sıkıntılarından biri de budur. Bu topu geri kazanma süresinin düşük olduğu aslında Galatasaray'ın bu maçta yerleşiminin iyi olduğunun kanıtlıyordu. Galatasaray adına bu sezon en büyük sorunlardan biri olarak gösterilen koşu mesafesi bu maçta 100.8 km'de kaldı. Yani sezon boyunca süre gelen ortalamayla aynıydı ama bu koşu mesafesi sorun olmadı. Çünkü Galatasaray oyunu rakip alana yıkmıştı ve topu kazanma süresi oldukça düşüktü. Koşu mesafesi oyun tarzınıza göre önemi değişir. Örneğin Guardiola'nın Bayern Münih'i Bundesliga'nın en az koşan takımıydı. Bu sezondan örnek verecek olursak da Tuchel'in Paris SG'i Galatasaray'dan fazla koşan bir takım değil ama onlar için koşu mesafesi sorun olmuyor. Klopp'un Liverpool'u ise koşu mesafesi oldukça yüksek. Bu koşu mesafesi istatistiği oyun tarzınıza göre önemli olduğunun kanıtı niteliğinde.
Fatih Terim devre arasında kenar oyuncularını biraz daha merkezi yerleştirirken beklerini daha öne attı. Orta sahadaki oyuncularından oyunun yönünü sürekli değiştirerek kenardaki isimleri bekler ile birebir kalmasını sağlamayı amaçlıyordu. Çoğu kez de bu işi başarıyla yapabilen bir Galatasaray gördük. Lakin kalite eksikliği yine Galatasaray'a mal oldu. Porto'nun maçın en iyilerinden biri olan Ozan'ın büyük hatasında farkı yeniden ikiye yükseltti. Galatasaray golden sonra yine kırılmadı baskısını devam ettirdi ve Eren Derdiyok bu sefer sonunda boş kaleye topu yuvarlayabildi. Galatasaray'ın yine tempoyu arttırak bulduğu pozisyon sonrası kazanılan penaltıda bu kez maçın en iyi ismi olan Feghouli, topu 3 direğin arasından geçiremedi. Maçın sonuna kadar baskıyı devam ettiren Galatasaray pozisyonlar bulsa da yine golü bulamadı.
Galatasaray, Şampiyonlar Ligi'nde kalite eksikliğini bariz hissettiği bir maçla veda etti. Porto deplasmanında, bu maçta ve Lokomotiv Moskova deplasmanında bunu defalarca hisseden Galatasaray, en azından gerçek anlamda iyi bir forveti olsa şu an Şampiyonlar Ligi'nde kendisine rakip olabilecek takımları izliyor olabilirdi. Galatasaray, sezon başından beri belki de ilk kez bu kadar iyi bir oyun oynadı ama Fatih Terim'in bazı şeyleri değiştirdiğini söylemekte fayda var. Galatasaray artık geriden pasla çıkan bir takım uzun atıp ikinci topları toplayarak oynayan hücumda ise rakibini temposuyla çözmeye çalışan bir takıma çevirdi. İdeal bir hücum planı olmasa da Galatasaray'ın kalite eksikliği bu şekilde örtülebilir. Rize maçında da bu maçta da aynı oyunu gördük. Muhtemelen sezon sonuna kadar Fatih Terim bu oyunla devam edecek zira Galatasaray'ı ilk kez bu kadar iyi bir oyunla izledik. Maç sonunda da Fatih Terim oyundan memnun olduğunu defalarca ifade etti. Galatasaray belki Şampiyonlar Ligi'nden elendi ama sezonu kurtarabilecek bir oyun bulabildi.
Hiç yorum yok
Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.