Ertuğrul Erdoğan: Kadromuzu korumak için savaşacağız..

Basketbol Süper Ligi'nde normal sezonu dördüncü olarak tamamlayarak play-off maçlarında iç saha avantajını elinde bulunduran Galatasaray Doğa Sigorta'da baş antrenör Ertuğrul Erdoğan DHA'ya açıklamalarda bulundu. Bu sezon genç bir takım olmalarından dolayı inişli - çıkışlı bir sezon geçirdiklerini belirten Erdoğan, takım olarak bütçelerinin düşük olduğunu ancak sahada çok önemli işler yaptıklarını belirtti. Ertuğrul Erdoğan'ın açıklamalarının tamamı şu şekilde..

KRONİKLEŞMİŞ SORUNLARIMIZ VAR
Çok inandığım bir şeydir: Hayatın her alanında zorluk var, problem hayatımızın bir parçası. Problemi çözmek için insanların uğraşması çok önemli ve zaten bu uğraşı insanları başarılı hale getiriyor. Oktay Mahmuti çok değerli bir antrenör, çok da yakın bir arkadaşım. Benden önce neler yaşandı bilmiyorum ama mutlaka kendince haklı sebepleri vardır. Artı, olaya şöyle bakmak lazım, ben Fenerbahçe'den ayrıldıktan sonra aslında küçük bütçeli ve sorunların olduğu yerlerde çalıştım. Belki de bu, Galatasaray teklifi geldiğinde, teklifte cazip gelen çok taraf vardı ama sorunların olması beni çok da endişelendirmedi. Çünkü ben şunu gördüm ki özellikle başkandan başlayarak yönetim tarafında müthiş bir iyi niyet var, gayret var. Ama bunlar çok kolay sorunlar değil. Kronikleşmiş ciddi problemlerin olduğu bir ortamdayız. Fakat bu sene çok ciddi bir mesafe kaydettik. Sene başında birçok menajerle çalışamaz noktadaydık. Birçok oyuncuyla ilgili yaptığımız girişimlerde maalesef oyuncuların son anda karar değiştirmesi söz konusu oldu. Ama ben bunların hiçbirisinden şikayet edemem. Elimizdeki kadro, diğer takımların bütçesini bilmiyorum ama, elimizdeki bütçeyle oluşturabileceğimiz en iyi kadroydu bana göre. Şu anki Sakarya takımının kadrosunu dikkate almazsak, ligin en genç takımı. Bu basketbolumuza da yansıyor. Çok inişli çıkışlı oynuyoruz. Çok basit hatalar yapıyoruz.

SENE BAŞINDA ÇOK HAKSIZLIK YAPILDI
Hep söylüyorum; gerçek bir point guard ile oynamıyoruz. Çok eleştiriliyor ama Webster çok yetenekli bir oyuncu. Ama gerçek pozisyonu point guard değil. Biz aslında şartların getirdiği konumda amacımız, yetenekli oyuncularımız olsun, enerjimiz olsun, point guard olayını başka şekilde çözeriz dedik. Aslında Türkiye Ligi için çok yanlış bir sav olmadığını görüyorum ama tabii olaya şöyle bakmak lazım; sene başında çok eleştirildik ama bana göre biraz haksızlık yapıldı. Çünkü ben 26 Temmuz'da göreve başladım. 1 Ağustos'ta transferlere başladık, 3 Eylül Aaron Harrison'ın transferi, son transferimiz. 19 Eylül Girit'teki turnuvada takım ilk kez bir araya geldi, Göksenin ve Ege milli takımdaydı. Asistan koçlarla benim ilk bir araya gelişim 7 veya 8 Ağustos. Her şey çok hızlı gelişti. Birbirini tanımayan 12 tane yeni oyuncu ve teknik heyet. Böyle bir durumun olması çok aşikardı. İki oyuncumuz Avrupa'da ilk kez oynuyor. Webster, Frankfurt'ta yalnızca bir sene oynadı ve böyle bir ligi ilk kez görüyor. Auguste, Uşak'ta yarım sezon oynadı ama sonrasında Olympiakos'ta aldığı dakikalar ve rolü ortada. Genç ve çok da tecrübesi olmayan bir grup oyuncu vardı. Ama müthiş bir gayret gösterdiler. Enteresan bir şekilde çok kısa sürede çok iyi arkadaş oldular. Girit'te bir akşam izin vermiştim, yerlisi yabancısı herkes bir restorana oturmuş, karışık halde, gruplaşma olmadan, beraber sohbet eden, gülen, eğlenen, yemek yiyen bir takım görüntüsü vardı. Dolayısıyla bunu her zaman bulamazsınız. Eksiklere rağmen bizi ayakta tutan bu oldu. Oyunculara tek tek teşekkür etmek lazım. 

HARRISON'U TRANSFER ETMEK KOLAY OLMADI
4 hafta uğraştık Harrison için. Önce ailesini ikna ettik. Çok uzun bir görüşme yaptım babasıyla, sonra Aaron'la görüştük. Süreç biraz sancılı geçti. Çünkü hakikaten tercih konusunda ilk tercih değildik ama Aaron'ı ikna etmeyi başardık. Diğer oyuncular için de aynı şey geçerli. Biraz lider kendini belli ediyor. Ben Aaron'a bu liderliği verdim ama Aaron saha içindeki duruşuyla bu liderliği aldı, hücumdaki liderliği. En son katılan oyuncu olması, kafamızdaki planla alakalı birçok şeyi değiştirmedi ama Aaron olmasaydı başka bir isme gidecekti ve çok başka bir yere götürecekti o isim. Bizim ısrarımız buydu. Oyuncunun yeteneği 4'üncü, 5'inci sırada geliyor. Çok önemli ama oyuncu iyi bir karaktere sahip mi, öğrenmeye açık mı, uyumlu mu, ekstra çalışmaya açık mı, bu tip detaylar yeteneğin bir adım önünde. Zaten hem bu özelliklere sahip hem de yetenekli oyuncu bulursanız, oyuncu zaman içinde büyük oyuncu konumuna geliyor. O yüzden Aaron'da ısrar ettik. Doğru da yaptığımızı düşünüyorum.

UMARIM TAKIMIN İSKELETİNİ KORUYABİLİRİZ
Türkiye'de hepimiz yaşıyoruz, basketbola hepimiz bir şekilde sevgi duyan insanlarız. Herkes başarının yanında olmak istiyor, herkes şampiyonluğa oynamak istiyor, ben de istiyorum. Ama realite bizi daha rasyonel düşünmeye ve daha planlı olmaya itiyor. Bu sene iskelet oluşturmaya gayret ettik, umuyorum bu iskeleti bir arada tutmayı başarabiliriz. Çünkü kolay değil. Parlamış bir oyuncu grubu var elimizde. Ben medya gününde şunu söylemiştim; taraftar bize kolunu açsın, bizi yüzde yüzle başlatsın. Biz şampiyonluğa oynamadan, onlar buraya gelsinler, arkamızda dursunlar, biz de onlara yüzde yüzümüzü verelim sahada. Aslında bakarsanız, ilk Andorra maçında bence çok güzel bir atmosfer vardı, Efes maçında atmosfer gayet iyiydi. Fakat tabii Andorra'yı kazandık, Efes'i ucundan kaybettik. Herkeste şöyle bir beklenti var; biz vurup gideceğiz, her maçı kazanacağız. Bu kadar yeni bir organizasyonun, bu kadar yeni sistemin ve yüzlerin bir araya geldiği ortamda elbette inişler çıkışlar olması normal. En büyük rakibimiz Fenerbahçe'yi ele alırsak, son 5 yılda iskeleti koruyan bir Fenerbahçe var. Sistem sürekli pozitif yönde işliyor. Bizim bunu sağlamamız gerek. Bizim işleyen çarkları bir arada tutmamız, işlemeyen çarklara da takviyeler yapmamız gerekir. Bu takımları başarıya götürür. Eğer çok büyük bütçeleriniz yoksa harcayacak, rasyonel düşünmelisiniz, planınız olmalı, hedefiniz olmalı. Ben hedef doğrultusunda takımın da iyi iş yaptığını düşünüyorum.

Biz yönetimle elbette görüşüyoruz. Bizim yaptığımız haftalık ve aylık toplantılar var. Epeydir konuşuyoruz ama menajerlik şirketlerinin en büyük beklentisi, birkaç teklifin bir arada olması. Bizim bu oyuncularla anlaşması için, pazarın nereye gittiğini görmesi gerekiyor bu menajerlerin ve oyuncuların. Çünkü şu anda oyuncularımıza çok ciddi talepler, çok ciddi talipler var. EuroLeague takımlarından. Biz elbette bu kadroyu bir arada tutmak istiyoruz, bununla alakalı çalışmalar yapıyoruz. Ama gününde sonunda sadece bizim değil, karşı tarafın da ortaya koyacağı arzuyla, bizim ve onların isteklerinin örtüşmesiyle alakalı. Geldiğimiz noktada, bu sene çok ciddi bir finansal denge sağladık. Sezon içinde transfer yapmadık, yapamadık. Ama önümüzdeki sene de devreden borçlar olacak. Onu bilemiyorum çünkü var olan hala borçlar var. Biz yine bir plan çerçevesinde gideceğiz. Bu oyunculardan tutabileceğimiz, önemli olan oyuncuları tutmaya gayret edeceğiz. Ama bizim açımızdan bu savaş çok kolay olmayacak. Tahmin ediyorum futboldaki sezonun bitişiyle, işlerin biraz daha farklı bir noktaya geleceğini düşünüyorum. Ama tekrar ediyorum, bizim de hedefimiz bu kadroyu tutmak. Ama biz bir taraftan da rasyonel ve gerçekçi olmalıyız. Şartlarımızı iyi bilmemiz gerekiyor

TARAFTARA ÇOK İHTİYACIMIZ VAR
Taraftara ben sezon boyunca bu sitemimi ilettim. Son maçta yine beklediğimiz taraftar sayısını bulamadık. Bunun da altını çizeyim, buraya gelen, şartlar ne olursa olsun gelen, kemik bir 2 bin, 2 bin 500 kişilik bir taraftar grubu var. Onlara gerçekten teşekkür ederim. Çünkü öyle veya böyle maçların bazı anlarında, geriye düştüğümüzde, ritmimizi kaybettiğimizde, onların rüzgarı bizi ileri itti. Mesele sürekli eleştiren, ama bir türlü burada olmayan taraftar. Eleştiri bu işin bir parçası. Ama eleştiri için bilgi ve emek gerekir. Burada olmaları lazım. Bizim kombine sayımız, 274. En büyük rakibimiz Fenerbahçe'nin 9 bin. Eleştiri bizim işimizin bir parçası, bu eleştirilerin hepsini dikkate alıyorum, iyi niyet olduğu sürece. Ama bu çocukların da desteklenmesi gerekiyor. Kendi adıma söylemiyorum. Basketbolcular sanatçı gibidir, alkışı arkasında hissettiği vakit, performansını ikiye katlar. Motivasyonu ikiye katlar, konsantrasyonu ikiye katlar. Bu benim için değil, takım için çok önemli bir şey. Bunun için dile getiriyorum.

EN BÜYÜK HEDEFİMİZ EUROLEAGUE'DE OLMAK
Bizim en büyük hedefimiz EuroLeague'e geri dönmek ama bunun için şartların oluşması lazım. Akıllı davranmamız, hovarda davranmamamız lazım. Galatasaray'ın her kuruşu çok değerli. Harcadığı her para çok değerli. Günün sonunda EuroLeague'e dönmek için olmayan bütçeleri harcama lüksüne sahip olmadığımızı düşünüyorum ben. O yüzden de planlı bir hedef doğrultusunda ilerlememiz lazım ama benim de en büyük dileğim bu yönde

Hiç yorum yok

Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.

Blogger tarafından desteklenmektedir.
google.com, pub-1379219663774483, DIRECT, f08c47fec0942fa0