Mercek Altında | Galatasaray'ın pas oyunu!
Son şampiyon Galatasaray sezona yine şampiyonluk ve Şampiyonlar Ligi’nde iddialı bir takım olma parolası ile sezona giriş yaptı. Geçen sezon 8 puan geriden gelerek alınan şampiyonluğun ardından Fatih Terim, devre arasında bir transfer operasyonu yaptığını ve bu operasyonun yaz aylarında da devam edeceğini söylemişti. Bu açıklamanın minvalinde de hareket edildi. Fernando, Ndiaye, Diagne gibi direkt 11 oyuncularının yanı sıra kiralıktan dönen Onyekuru'yla da yollar ayrıldı ve kenar yönetim yepyeni bir takım kurarak, pas oyunu oynamanın planlarını yaptı. Ligin ilk yarısında sahada istediği sonuçları alamayan Galatasaray adına bir çok sorun vardı. Gelin bu sorunları hep birlikte yorumlayalım..
Öncelikle bu "pas oyunu" kavramını açmak lazım çünkü o zaman Galatasaray’ın aslında pas oyunu oynamadığını net bir şekilde anlayacağız. Pas oyunu veyahut topa sahip olma denilen oyunda en temel iki iş yapılması gerekir. Birincisi geriden pasla çıkabilmek.. Galatasaray’ın pas oyununun en temel görevlerinden olan geriden pasla çıkma olayını asla beceremedi çünkü Fatih Terim ve ekibi "geriden pasla çıkmak" için oyuncu yeteneğinin yeterli olacağı kanaatinde. Galatasaray ön alan presi altındaki yerleşimi tam olarak bu oluyor. Bekler öne gider, stoperler yana açılır, savunmanın önünde oynayan isim stoper ikilisinin arasına girer. Buradan sonrası için Galatasaray’ın herhangi bir planı yok işte.. Burayı Fatih Terim oyuncu kalitesi ile çözeceğine inandı hep. Luyindama-Nzonzi-Marcao üçgenin hem isabetli uzun topla hem de dripling ile savunmadan çıkışları çözmesini istedi. Genelde Nzonzi’nin önünde oynayan Seri-Belhanda ikilisinin savunmadan pasla çıkarken 1. bölgede hiç görmedik bu adamları; 2. ve 3. bölgede konumlandılar ve geriden pasla çıkarken Galatasaray sadece 3 kişiyle baskıdan çıkmaya çalıştı. Ortada böyle bir gerçek varken elbette ki savunmadan pasla çıkılamadı ve Muslera her maç en çok topla buluşan isim olup sürekli uzun toplar attı. Sezon başında kadro oluşturulurken genelde fiziksel özellikleri geri planda olan yetenek baremi yüksek isimler orta sahada tercih edildi. Bu sebeple atılan uzun topları kazanmak zorlaştı ve Galatasaray’ın pas oyunu denilen oyunda en temel 1. görevi yapamayıp üstüne de topu ayağında tutamadığı bir yapı ortaya çıktı. Geriden çıkamadıkça Galatasaray takım boyu uzadıkça uzadı. Avrupa'nın en önemli ceza sahası forvetlerinden birisi olan olan Falcao sakatlandığı döneme kadar ceza sahası içerisinde sadece 8 kez topla buluşabildi. Bu Galatasaray’ın topu ileriye taşıyamadığının kanıtıdı. Gerçekten acı verici bir istatistik ve bu istatistik Fatih Terim’in oynamak istediği oyunun acziyetiydi.
Pas oyununun en temel 2. prensibi ise topa rakipten daha fazla sahip olmak. Topa rakipten sahip olmanın rakibe pas imkanı vermemenin yolu ise ön alan presi yapmak. Fatih Terim ön alan presini ise tamamen reddetti. Galatasaray sezonun genelinde topu kaybettiği yerde baskı uygulayan değil topu kaybettiği yerde topu bırakıp savunmaya yerleşmeyi öncelik aldı. Görece sizden güçlü takımlara karşı bunu yapabilirsiniz bu mümkündür ancak o zaman sizin orta sahada yakın mücadelede sizin üstün olmanız gerekir. Galatasaray’ın çarpık yapılanan kadrosu buna tersti. Galatasaray’ın kadrosu topu sürekli ayağında tutarsa etkili olurdu bu sebepten dolayı da önde pres yapmalıydı. Hem pres yapmayan hem de orta sahada yakın mücadelede ezilen bir takımın başarılı olması da mümkün değildi elbette. Galatasaray, Paris deplasmanında acı bir şekilde yenilirken hem rakibinden daha az topa sahip oluyor hem de daha az koşuyordu. Yani topu koşturan Paris SG, topun peşinden koşması gereken Galatasaray’dan daha çok koşmayı başarıyordu. Fatih Terim futbol tarihinde üst seviyede bir ilki bu şekilde başarmış olabilir.
Galatasaray’ın pas oyunun temel iki prensibini yerine getirdiği nadir anlar da oldu ancak bu anlarda ise bir başka problem ortaya çıktı; Tempo! Galatasaray sezon başında çarpık kadro kurarken Fatih Terim bu durumu hiç hesaplamamış olacak ki epey uzun süre bu duruma müsaade etti. Galatasaray 2-3. bölgelere topu taşıdığında Nagatomo ve Mariano artık savunmaya gelmiş pasla çıkmayı sağlamış ve hücuma katılmaları gerekiyordu. Ancak her ikisinin de artık yaşlarını aldığı için hücuma katılmaları zorlaşıyor ve takım ileride çoğalana kadar rakip yerleşmiş oluyordu. Bu da Galatasaray’ı kabız bir oyuna sürükledi. Önlerinde de savunma arkasına koşu atacak, topla mesafe kat edecek isimler olmayınca durum git gide vahametini arttırdı. Mariano ve Nagatomo da görevlerini yerine getirdiğinde ise bir başka sorun baş gösterdi; Pas hızı. Galatasaray çok ağır pas yapan bir takımdı. Galatasaraylı oyuncular ağırdı ama top dolaşımı onlardan da ağırdı. Günümüz futbolunda alan savunması uygulanıyor. Bu savunmanın en temel prensibi olabildiğince dar kalabilmek. Hücum eden takım eğer rakibini genişletemezse işi ya şansa ya da bireysel yeteneğe kalır. Galatasaray 3.bölgeye geldiğinde rakiplerini çözemiyordu çünkü rakiplerinin savunmalarını genişletemiyordu. Rakibinizin savunmasını genişletmenin yolu bir kenardan diğer kenara pas hızını, pas temposunu arttırmaktır. Hiçbir insan toptan hızlı koşamaz bu sebeple siz ne kadar hızlı pas yaparsanız rakibinizi o kadar kolay genişletir ve gol bulabilirsiniz. Bunu sağlamanın yolu ise antrenman sahasından geçer. Galatasaray’ın antrenman sahasında ne yaptığı ise bir soru işareti.
Galatasaray’ın teknik olarak başlıca sorunları bunlardı ve bu sorunları çözecek kadrosu da vardı. Lakin Fatih Terim geldiğinden beri enteresan bir şekilde tüketime dayalı olduğu için yine transfer dedi, yine bahanesini Ocak ayı olarak gösterdi. Fatih Terim çalışmanın değil transferin çözüm olduğunu düşünüyor ancak burada şöyle bir gerçek var ki geldiğinden beri 20 küsür yeni isim aldırdı ancak hiçbiri Fatih Terim ile çalıştıktan sonra iyiye gitmedi. İstisnasız herkesin performansı düşerken Fatih Terim sorun bende değil demeye devam ediyor. Bir takımda futbolcular formsuz olabilir ama bir takımda her futbolcu formsuz olamaz. Bir takımda 1 tane bile iyi performans gösteren futbolcu yoksa orada sorun futbolcular değil teknik direktördür. Galatasaray kadrosunu değiştirmeye başladı, yeni isimler eğer iyi durumdaysalar bazı temel sorunları çözecektir ama sonrası yine sorun olacaktır. Antrenman sahasında gelişim göstermeyen takım bu seneyi atlatsa bile gelecek sene yine çuvallayacaktır. Orada da yine çalışarak çözmek yerine transfer ile çözmeye çalışan bir teknik direktör ile karşılaşınca ne olacağı büyük bir merak konusu olacak..
Hiç yorum yok
Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.