Sinan Yılmaz: Kulüp tarihinin en iyi performanslarından birisi..

Galatasaray ile sözleşmesi sona eren ve takım arkadaşlarına veda ederek ayrılan Mariano'nun gidişini Asist Analiz'in editörlerinden Sinan Yılmaz değerlendirdi. Brezilyalı oyuncunun hiç kuşkusuz kulüp tarihinin en iyi sağ bek performanslarından birisine imza attığını belirten Yılmaz, burada dikkat çekilmesi gereken noktanın Mariano'nun son iki sezondaki düşüşü olduğunun altını çizdi. 

KULÜP TARİHİNİN EN İYİ PERFORMANSI

Son 20 yılda en iyi sağ bek performansını Eboue ve Mariano ilk yıllarında verdiler.. İkinci ve üçüncü yıllarında gitgide düştüler. Eboue hızı ve gücüyle öne çıkıyordu, Mariano ise saf yetenekti. 20 yıldan önce Fatih Akyel ve Ümit Davala gibi etkili performanslar da vardı ama yetenek olarak Brezilyalı bir oyuncuyla yarışmak çok zor. 2000 öncesinde yabancı kuralının da çok katı olması sebebiyle Galatasaray'ın hep bir yerli sağ beki olduğunu düşünürsek Mariano'nun kulüp tarihinin gelmiş geçmiş en yetenekli sağ beki olduğunu görebiliriz. Açıkcası onun bize alıştırdığı bir pas kalitesi ve standartı da var. O gittikten 1-2 ay sonra "o pası Mariano olsa çizgiye bırakırdı" veya "Mariano olsaydı merkezdeki adama dönerdi." gibi yorumlar yapacağız muhtemelen..

SORULMASI GEREKEN SORU, BU KESKİN DÜŞÜŞ NEDEN?

Sevilla'dan gelip 31 yaşında ligin tozunu atan Mariano, ilerleyen yaşlarında (32 ve 33) neden bu kadar hızlı düştü? Eboue'de aynı şekilde çok hızlı düşmüştü ve maalesef bizzat Fatih Terim'in ayrılırken "Gördüğüm en profesyonel futbolculardan birisi" dediği Yuto Nagatomo da düşmüştü. Nihayetinde sen La Liga'da birinci sınıf bir beki getirip, ligin çok üstünde bir performansı bonservis + 3 yıllık maaş olarak toplamda 12/13 milyon Euro'ya satın alsan bile, kendi içerisindeki yetersizlikler nedeniyle o kaliteyi sadece 1 yılda tüketip, kendi standartlarına çekiyorsun. Peki kendi içerisindeki yetersizlikler nedir? Bir kere maaşların günü gününe ödenmediği yerde çalışanlar aynı istek ve konsantrasyonu taşıyamaz. İnsanın doğasıdır bu. Her yerde böyledir. Hele kariyerinini sonuna gelmiş adamların maaşını aksatırsan, onlar kendini ispat derdine düşmüş genç oyunculara göre daha kolay salar. Onların salması, yaşlı vücutlarını genç oyuncuları etkilediğinden daha çok etkiler. Nihayetinde sen "7 milyon da Falcao'ya vereyim." demek yerine daha az maaş bütçesi oluşturup herkese parasını günü gününe verirsen, belki bir Falcao alamazsın ancak geriye kalan 20 futbolcunun seviyesini bir seviye daha yukarıya çekebilirsin.

ANTRENMAN KALİTESİ VE DİĞER FAKTÖRLER

Yetersizliklerden diğeri antrenman kalitesi.. Hep söylüyorum, Casemiro daha önce Real Madrid'e geldiğinde sadece 6 milyon Euro'ya 20 yaşında transfer olmuştu ve onun gibi 20 tane benzer potansiyelde ön libero vardı. Real Madrid kendi bünyesinde öylesine gelişmesini sağladı ki, Kante'den sonra dünyanın en iyi ön liberosu yaptı. Aynı şekilde Carvajal'i de alttan çıkarttıklarında yetenek kümesine sahip olan en az 50 tane daha futbolcu vardı dünyada ancak Madrid öyle bir antrene etti ki, onu dünyanın en iyi 3 sağ bekinden birisi yaptılar. Marcelo yine keza öyle, 6.5 milyon Euro'ya transfer olduğunda çok yetenekli ancak cılız bir çocuktu. Onu tarihin en iyi sol beklerinden birisi yaptılar. Kısacası, vakti zamanında Madrid'e 5 olarak gelen zamanla 10 oldu. Varane da böyle oldu, Ramos da böyleydi. İnsanlar sanıyor ki, Madrid hep parayı basıp en iyisini ve en olmuşunu aldı. Hayır! İspanyollar kendi antrenman kalitesi ile en iyileri kendi içerisinde yaratmayı başardı. Bizde ise "kendi içimizden yaratmalıyız" sözü, sözde 'vizyoner' tayfaca alay konusu edildi. Modric gibi, Kroos gibi olmuş oyuncular bile Real Madrid içerisindeki antrenman kalitesi seviyesinde daima bir seviye yukarıya çıktılar. Benzema da bunu yaşadı, hepsi yaşadı. Tüm oyuncular çok büyük potansiyeller olarak geldiler ama hepsi Real Madrid içinde bir seviye daha atladı. Hem de teknik adamlar değişse de yükseldile, çünkü mutfakta hep en kaliteli antrenörler vardı. Maaşları da günü gününe ödeniyordu..