Ekrem Memnun: Ben hayatımdaki birçok şeyi Galatasaray'a borçluyum
Galatasaray'a geliş süreci ile ilgili konuşan Ekrem Memnun'un açıklamaları şu şekilde:
"Beklemediğim bir zamanda oldu. Galatasaray’dan böyle bir şey beklemiyordum, koç değişikliği olmuştu. Nasıl olduğunu biraz anlatayım. Ben Galatasaray kulübüne 11 yaşında girdim. Ben bu kulübün her kademesinde görev yaptım. Altyapılarda, kadın ve erkek takımlarında çalıştım, yöneticilik yaptım, bütün kademelerde çalıştım. Oynadım… Kulübün her kademesinde görev yaptım. Keza Divan Kurulu üyesiyim. Ben hayatımdaki bir sürü şeyi Galatasaray’a borçluyum. Oyunculuğumdan antrenörlük kariyerime kulüp bana büyük destek oldu. 20 yaşında Amerikalı bir koçun yanına asistan oldum. Bana çok destek oldular.
🗣️ Ekrem Memnun: Ben Galatasaray'a 11 yaşında girdim, her kademede görev yaptım. Hayatımdaki birçok şeyi Galatasaray'a borçluyum. Galatasaray'ın içinde bulunduğu durum zordu, bunu bir görev olarak gördüm. pic.twitter.com/AIF1SIloTr
— FCN Blog (@fcnblogcom) April 25, 2021
Tabii ki hayalim, erkek takımının baş antrenörü olmaktı. Burası benim kulübüm. Ben burada büyüdüm, burada yaşlandım. Hâlâ bütün arkadaşlarım burada. Reddetme diye bir şey yok. Reddedeceğin bir şey yok. İmkanın olmaz, hayat şartları izin vermez; o ayrı konu. Benim gibi birsürü insan var kulübün içinde. Onlardan birine geldiğinde de böyle bir konu olmaz. Müsaitliği olmaması dışında böyle bir durum olmaz. Ben geldiğimde zaten konuşma üç dakika sürmedi. Ben boştaydım, akademide fiziki olarak bulunma ihtiyacım ortadan kalkmıştı. Ayrıca hayalim var, içindeyim, yapmak istiyorum, kulüp geldi ama durum zor. Onun zorluğuna kolaylığına bakmadık. Bunu bir görev olarak gördük.
Ne yaptık dersen, hakikaten yangın vardı. Şanssız bir sezon. İlk koç değişti, oyuncular vardı. İkinci koç geldi, birtakım oyuncular değişti. İstedikleri gibi gitmedi. Takip de ediyorum. Bazen oluyor uyumsuzluk. İçine girince de gördüm. O oyuncularla, o tavırla -birinin arkasından konuşmak istemem ama- bir takım yaratmak da zor. Sıkıntılar vardı. Ben şöyle gördüm, ‘Burada bir yangın var ve itfaiyecilik yapacağız.’ Tamamen oradaki durum, o karakterleri anlayabilmek, ne yapabiliriz onu görmek üzerine…"
Ekrem Memnun, yaşanan süreçle ilgili sözlerini şöyle sürdürdü:
"Travmalı bir süreçti. En çok sıkıntıyı şurada yaşadık: Özgüven gitmiş, inanç gitmiş. Yenildik, yeniliyoruz. Ayrıca bizim kadromuz iyi bir kadro yani ama onları yansıtabildiğiniz zaman iyi oluyor. Maalesef o güvensizlik ve travma hâli vardı. Galatasaray’ın en büyük sıkıntıyı pandemiden ötürü seyircisiz oynayarak yaşadığını düşünüyorum. Herkes aynı şartlarda oynadı ama bizi çok etkilediğini düşünüyorum. Sorunlu günlerde seyirciyle 1-2 maç kazanabilsen, o desteği yanında hissedebilsen motivasyonu ve özgüveni artırır ama özgüven kaybından dolayı büyük sorunlar yaşadık. Öyle bir durum oldu.
Ben başladıktan 3-4 gün sonra, OGM Ormanspor maçı öncesi ısınmada Assem Marei sakatlandı. Daha antrenman başlamamıştı, 3-4 metre etrafında kimse yokken bileğini burktu ve altı hafta oynayamadı. Yeni gelmişsin, önemli oyuncun daha oynayamadan sakatlandı. Dürüstçe söyleyeyim, oyuncularla daha birbirimizin ismini bilmiyorduk. Bence çoğu benim ismimi bilmiyordu. Ben Johnathan’a başka bir şey diyordum. Kolay değil. Aynı sayfada buluşmak çok zordu o gün. Üçüncü çeyrek ortasında 19 sayı falan geriye düştük. Ama işte yenilik hissi vardı. Yenilik herkeste heyecan uyandırır, yeni bir şey olduğunda daha motive olur insan. Bence o maç belki de sezonun en önemli maçıydı bizim açımızdan. O gün bilmiyorduk gerçi ama inanılmaz bir geri dönüş oldu. Nasıl kazandık bilmiyorum. Sadece mücadele, inanç, isyan etti oyuncular. Kaybetmek istemediler. Böyle kazandık. Bize ‘Bunun üzerine bir şey inşa edebilir miyiz?’ fikrini de verdi ama çok zordu.
Marei sakatlandı, zaten oyuncuların bir kısmı yeni gelmiş, onları getiren koç da gitmiş. Yeni bir koç geldi. Herkesi test etme dönemi olacak. ‘Bu adam geldi ama beni diğer koç almıştı, bu adama uyar mıyım, beni oynatır mı?’ soruları oluyor. Güven ortamı yok. Adamı ikna etmeye çalışıyorsun ama hayatında ilk defa görmüş seni. Kafada deli sorular. Nasıl olacak? O süreçte ilk hamle Daryl Macon’dan geldi. Macon ile bir şey inşa edebilir miyiz, bir orta yol bulabilir miyiz diye düşünürken, oyuncuyu tanımaya çalışırken Macon geldi ve takımdan ayrılmak istediğini söyledi. Hiçbir soruınum yoktu. O, dönüm noktalarından biriydi. O da Fethiye maçından önce oldu. Beşiktaş mağlubiyetinin ertesi günü ayrılmak istediğini söyledi. O bende epey bir tedirginlik yarattı. Kısa, becerikli bir oyuncu. Sezon için bel bağlanmış bir oyuncu. Geleceği olacağı düşünülen bir oyuncu, o yüzden gelmiş ama beklentiler olmamış. Şaşırdım yani. Oyuncuya da sordum, ‘Ne oldu?’ diye. ‘Biz yeni bir şey kuracağız, neden böyle bir şey istiyorsun?’ Macon dedi ki, kariyerim açısından ilk senem. Burasının bana zarar vereceğini görüyorum, bu takım düşebilir ve ben düşen bir takımda oynamak istemiyorum. Onu söyledikten sonra zaten ‘Git’ dedim. Dedim ama yerine de adam bulmamız lazım. Sezonun o döneminde riskli bir karardı, Fethiye maçında onu oynatmadık ve oyuncu aramaya başladık.
Alex Hamilton ben geldiğimde kadro dışıydı. Hiç tanımıyorum kendisini. Oynarken çok az gördüm. Birtakım anlaşmazlıklardan bahsedildi. Kendisini çağırdım. Neler yaşandı bilmiyorum ama bizim bir şeyler inşa etmek için orada olduğumuzu ve kendisinin de oynamak için geldiğini söyledim. Oynamak için gelen birinin evinde oturması mantıklı değil. Sporcu oynamak ister, biz de oynatmak istiyoruz. Anlaşamayacağımız ne olabilir ki? O da temkinli yaklaştı. Ben ona da çok şaşırdım. Üç gün düşünme süresi aldı. Onu bekledik. Buradasın, profesyonelsin, para alıyorsun. Bir deneyelim dedim, kazanmak için zorlayabildiğim kadar zorladım. Ama bir şekilde katılmak istemedi. RJ Hunter’ın da oyun yapısı bizimle örtüşmedi. Johnathan Williams ile benim pek bir sorunum olmadı ama o da ayrılmak istediğini söyledi. Bu oyuncuların hepsi takımın düşeceğini düşünüyordu ve içinde olmak istemediler. Sorun yok, bizim için belki de daha iyisi oldu. Oynamak isteyen insanlarla oynamak lazım. Oyuncu bakmaya başladık ama sezonun o döneminde çok zor."
Memnun ayrıca oyuncuların yaşadıklarının kendisine oranla daha zor olduğunu dile getirirken önemli olanın bu sonuçlardan dersler çıkarmak olduğunu söyledi ve, "Bu bir daha yaşanamaz. Kabul edilemeyecek bir şey. Hiçbir takım için. Ben Galatasaray Kulübünün içinden, Divan Kurulu üyesi biri olarak söylüyorum. Antrenör olarak görüşlerimi aktardım ama bir Galatasaray Kulübü üyesi olarak söylüyorum; bir kere Galatasaray Kulübü’nün bunun çok üzerinde bir potansiyeli var." ifadelerini kullandı.
Hiç yorum yok
Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.