Analiz | Şampiyonluğu Kaybettiren Faktörler

Süper Lig'de sezonun sonu gelirken Galatasaray 15 gün önce hiçbir ümidi kalmadığı yarışta son hafta büyük bir heyecan yaşadı ancak averaj farkıyla sezonu ikinci sırada bitirip Şampiyonlar Ligi vizesi alabildi. Galatasaray'ın son dönemde yarışa girmiş olması ve şampiyonluk ihtimali sezon adına fena geçmediği intibahı yaratsa da Galatasaray'ın futbol olarak ve performans/kadro olarak çok kötü olduğunu belirtmekte fayda var. Bu durum elbette göreceli bir kavram ancak sezon değerlendirmemi temellendirdiğim birkaç konu var ki bunların dış etmenler (yönetim, federasyon vs..) sebebiyle olmadığını göstermeye çalışacağım.

Galatasaray sezona modern futbolun uzağında bir kadro tercihiyle başladı. Modern futboldan uzak olmasının temel sebebi kadroda teknik kapasitesi çok yüksekken fizik olarak çok zayıf bir takım vardı. Dünya futbolunda 2014 kırılma yaşanan bir yıldır, şöyle ki 2014 yılında Diego Simeone önderliğinde savunmalar çok gelişmeye başladı. Simeone alan savunmasını harika yaptırması, kenarları 3 isimle birlikte daraltabilmesi zirve teknik adamların tamamen alan savunmasını tercih etmeye başlamasına sebep oldu. Ardından gelen 2014 Dünya Kupası'nda ise 3'lü savunmanın popülarite kazanması ile savunmalar iyice daralıp hücum eden takımlar için zorlu hale geldi. 2014 öncesinde Pep Guardiola gibi zirve bir teknik adam sol kanatta Iniesta, forvette 2014 sonrasında hep savunma önü oyuncusu olarak kullanılacak Fabregas'ı tercih ediyordu. Dönemin en iyi milli takımı İspanya 2010 ve 2012'de orta sahasını soldan sağa Iniesta-Xavi-Xabi-Busquest-Silva şeklinde kurabiliyordu. Günümüzde böyle yapıların 5 büyük ligde başarılı olması imkansıza yakındır çünkü bu kadroların gerek fiziksel olarak zaafiyeti gerek skor tehdidi olmaması sebebiyle ciddi sorunlar yaşayacağını söylemek mümkün. Buradan olayı Galatasaray'a bağlamak gerekirse.. Galatasaray yukarıda örneklendirdiğim kadrolara benzer bir kadro çıkartarak sezona başladı. Arda-Emre-Taylan-Belhanda-Feghouli hattında gol tehdidi olmamakla birlikte en büyük sorunu fiziksel zaafiyeti gibi duruyordu ancak hem skor tehdidi hem de fiziksel zaafiyet sorununu (Babel ve Oğulcan hem skor hem fiziksel takımı yukarıya çıkaracak isimler) ayrı ayrı giderebilecek kadrosu olan Fatih Terim bu kadroda ısrar etti ve sezonun ilk yarısında genelde bu orta saha yapısıyla maçlara başlandı. Sezonun ikinci yarısında ise tekniği tamamen silen Fatih Terim tamamen fiziksel gücün zirve yaptığı kadrolar çıkarmaya başladı. Onyekuru-Kılınç-Etebo-Gedson-Babel gibi kadrolar görmeye başladık lakin Galatasaray gibi zayıf bir plana sahip takımda bu tarz bir kadro intihardı. Türkiye Ligi'nde zayıf bir plana sahip takımsanız iki kadrodan birini seçmek zorunda kaldığınızda ben tekniğin zirve olduğu kadroyu tercih ederim. Zaten bu sezonun ilk yarısındaki Galatasaray ve Emre B. sonrası Fenerbahçe'nin tercih ettiği kadrolarla daha iyi bir oyun sergilemesi bu tercihimin kısa vadedeki sebepleri.. Süper Lig'de hala 2014 öncesi bir yapı dahi sizi daha başarılı kılabiliyor lakin anlayacağız üzere dünya futbolunda kadro yapılarında en önemli detaylardan biri kadronun fizik ve teknik anlamda dengesi olarak görülüyor. Galatasaray bu dengeyi sezon genelde bir türlü çözülemedi ve bence şampiyonluğun kaçmasındaki en büyük sebep bu oldu. 

İlk paragrafta Fatih Terim'in kadro tercihlerindeki ortaya çıkan yapının çarpıklığından bahsettim ancak yapıdaki bozukluktan öte en büyük sorun zayıf planların olmasıydı. Futbolda hücum savunmaya oranla biraz daha bireysel yetenek isteyen bir durumdur bu sebepten Galatasaray'ın sezon başındaki teknik kadroyla çok daha iyi hücum eden bir takım olması ve sezonun ikinci yarısındaki düşen hücum gücü aslında Galatasaray'ın zayıf bir plana sahip olduğunu gösteriyor. Hücumdaki bir başka sorun ise kenarlardan genişleyememe sorunu oldu. Galatasaray yapı olarak beklerden rakip savunmayı genişletmek isteyen bir takım ancak zaman zaman beklerin sakatlıkları zaman zaman Galatasaray'ın bekleri hücuma katamayışı hücumda rakip savunmayı yerinden oynatamayan bir takımı izletmeye başladı. Her ne kadar xG (gol beklentisi) verileri yüksek olduğundan Galatasaray'ın "iyi bir hücum takımıdır ancak son vuruşlarda etkisizdir" gibi bir tez ile savunulmasına rağmen aslında öyle olmadığını basit bir örnekle çürütülebilir. Ligde en çok gol beklentisi olan takımın Fenerbahçe olduğunu düşünürsek bu istatistik üzerinden sezon boyunca hiç maç izlememiş gibi yorumlar yapmak veya oynanan futbolu savunmak olayı çok basite indirgiyor. Galatasaray adına sezonun en büyük krizi olan Belhanda'nın gidişinden Gedson'un ortama ısınmasına kadar geçen süreye kadar Galatasaray'ın bariz şekilde görünen bir sorunu olan geriden pasla çıkışlar yine zayıf bir plana işaret ediyordu. Belhanda'nın denklemin dışına çıkmasıyla Galatasaray geriden pasla çıkışlarda genelde şu sahne ile karşılaştı: 2 stoperin arasına giren orta saha ile topu geveleyen, bir türlü topu ön tarafa atamayan bir takımın varlığıyla karşılaşıldı. Bu dönemde taraftar arasında Feghouli'nin oynaması konusunda fikir birliği olsa da Fatih Terim ve ekibi sadece 1 kez bu tercihe gitti ancak bu dönemde belki de Feghouli'nin Belhanda'dan boşalan role geçmemesi şampiyonluktan etmiş oldu. Burada şöyle bir soru sorabilirsiniz. Peki Galatasaray geriden pasla çıkışlarda zayıf bir plana sahip o zaman Belhanda varken nasıl böyle bir sorun yaşamıyordu? Bu doğru bir bakış açısı. Sorunun cevabı ise Belhanda'nın bu sorunu 4 senedir bilen ve bireysel olarak çözüm üretebilecek kapasitesi olmasıyla cevaplandırılabilir. Yine aynı sebepten ben de Feghouli'nin bu role kaydırılması gerektiğini savunanlardım ancak Fatih Terim bu dönemde Gedson'da karar kıldı. Gedson bu zayıf plana alıştıktan sonra ise bazı şeyleri hoca talimatıyla değil bireysel olarak çözmesi gerektiğini anladı ve bu işleri yapmaya başladı. Yanına da Taylan eklemesi gelince ligdeki takımların presini kırmak zor olmamaya başladı. 

Yazının son kısmında ise ligin en iyi savunma takımı olan Galatasaray'ın aslında o kadar da iyi bir savunma takımı olmadığını anlatmaya çalışacağım. Galatasaray ligde muhtemelen en iyi kaleciye ve savunma ikilisine sahip ancak savunma yerleşimi gerçekten çok kötüydü.. Burada videolu olarak anlatma şansımız yok ancak hatırladığım 10 golden fazlası bu düşüncemi destekleyeceğine inanıyorum. Öncelikle Galatasaray'ın hücumda top kaybı sonrası savunma yerleşimi felaket durumda. Zira çoğu zaman Taylan'ı merkezde tek başına kalırken izliyorduk. Galatasaray bu kötü yerleşimden kaynaklı yediği gol sayısını dikkat çekici seviyede ancak ligin son maçında yenilen gol buna iyi bir örnek. Denizlispor, Karagümrük, Hatayspor maçlarında yine benzer şekilde kötü savunma yerleşimden kaynaklı merkezin bomboş bırakılması sonucu verilen kontra atakların sonucunda yenilen goller oldu. İçerideki Kayserispor maçında ise tamamını izlediğinizde verilen kontra atakların sebebinin yine bu olduğunu göreceksiniz. Bu kontra ataklar belki golle sonuçlanmadı ancak hücumda büyük yara açtı zira sizin dönen topları alamamış olmanız sizin hücumlarınıza balta vuran bir olay. Eğer siz böyle kontra atak verirseniz rakip savunmaya bir dinlenme fırsatı vermiş olursunuz. Devamlı devamlı devamlı hücum etmek rakibi yıldırır ve illa ki bir hata sizin içinse bir fırsat oluşturacaktır. Buradaki kötü savunma yerleşimlerinin aslında hücuma da nasıl etki ettiğini görmüş olduk. Galatasaray'ın bir başka bariz ve aslında çok temel bir savunma hatası olan topları uzaklaştırma ve rakip hücumlarında fazla gömülüp merkezi boş bırakma sorunuydu. Galatasaray bu şekilde Hatayspor, Trabzonspor, Kayserispor ve Sivasspor maçlarında bir önceki cümlede anlattığım sorunun sonucu golleri yedi. Sadece yukarıda anlattığım topları merkeze uzaklaştırma ve fazla gömülmeden kaynaklı merkezi boşaltma sorunundan  kaybedilen 8 puan ve 1 gol averajı. Ligin averaj farkıyla kaybedildiği düşünürsek Galatasaray bu anlattığım sorunlara sezon içinde veya son düzlükte odaklanıp düzeltmeye çalışsa muhtemelen şampiyonluğu göğüsleyecekti.

Galatasaray sezon içinde oyun gelişimi olmadığını savunma sorunlarını anlattığım bölümde örneklendirdiğim gollerin sezonun her bölümünde yenilmiş olmasıyla desteklenebilir bir görüş.. Beşiktaş'ın felaket kötü bir oyunla başladığı sezonda sezon içi gelişimiyle ipi göğüslemesi Galatasaray'ın idman sahaları olan Florya'da neler yapıldığı sorusunu akıllara getiriyor. Galatasaray, kadro olarak çok daha gerisinde olan Beşiktaş 2. olsa belki bir başarı olarak sayabilirdi. Ancak takımın bu sezon gerek oyun olarak hiçbir şey vaat etmemesi gerek kadrosuyla rakiplerinden daha üstün olması sebebiyle bu sezon büyük bir başarısızlıktır. Bu durumun sadece dış etmenlere bağlanarak hasır altı edilmemesi gerekir. 

Hiç yorum yok

Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.

Blogger tarafından desteklenmektedir.
google.com, pub-1379219663774483, DIRECT, f08c47fec0942fa0