Protesto Altındaki Galibiyet..

Galatasarayımız şampiyonluk yarışına yeniden göz kırptı. Taraftarların son haftalardaki ruhsuz ve isteksiz oyunculara verdiği tepkinin önplana çıkmasıyla birlikte, rakibimizin üç oyuncusunun sakatlanması ve üç değişiklik hakkının dolması yanı sıra Milan Baros'un kelimenin tam anlamıyla yıldızlaştığı mücadelede takımımız ligte kalma savaşı veren Diyarbakırspor'u kendi evinde 4-1 gibi farklı bir skorla mağlup ederek rakiplerinin puan kaybettiği haftada altın değerinde üç puanın sahibi oldu ve zirve iddiasını sürdürmeye devam etti.

Aykut Erçetin: Leo Franco'dan sonra kaleyi teslim aldı ve bırakacak gibi görünmüyor. Pek büyük bir pozisyon olmadığı için rahattı, sadece Bebbe'nin pozisyonu dışında hiç kuşkusuz.. Aykut'un tipik yan top eksikliği devam ediyor. Önce 60. dakikada ki ortada yaptığı, ardından kullanılan kornerde yan topa tereddüt içinde çıkması..
Hakan Balta - Lucas Neill: Sezon başından beri söylüyoruz, ayağı pas yapan stoper, ayağı pas yapan stoper diye.. Ayağı pas yapan iki teknik oyuncunun savunmanın merkezinde görev alması ve sağ stoper diye tabir edilen bölgede Lucas'ın haftalardır süren başarısının yanı sıra gerek kademe anlayışı gerekse oyun bilgisi olarak sol stoperde asla sırıtmayan Hakan'ın bölgeye uyumu gelecek haftalar hatta gelecek seneler adına oldukça pozitif bir durum olarak görünüyor. Muhteşem ikili gibi bir uyum içersindeydiler, hiç sırıtmadılar. Lucas'ın girdiği iki gol pozisyonundan sonra üçüncü pozisyonda golünü atarak güzel oyununu taçlandırdı.
Caner Erkin-Sabri Sarıoğlu: Galatasaray'ın yeni oyun sisteminde beklerin ve kanatların önemini sezonun en başında anlatmıştık. İleri çıkışlar ve geri dönüşler sonrasında takıma olumlu katkıları artmaya başladı. Caner her ne kadar sık sık takımın oyununa çomak sokan isim olsa da yavaş yavaş sisteme uymaya, takıma pozitif katkı sağlamaya başlıyor. Sabri ise bu sezon altın yılını yaşıyor. İstikrarı ve belli bir çizgisi var asla bunun altına düşmüyor. Devamlılığı olan, her maç üzerine koyuyor. Sabri'nin hiç alışık olmadığımız bir şekilde savunmada yaptığı
Mehmet Topal: Sezonun en yararlı, en olumlu top kullanılan performansını sergilediğini söyleyebiliriz. Rakibin ortasahasında Tjikuzu dışında güçlü, sert bir oyuncu olmaması hiç kuşkusuz Mehmet'ide rahatlattı diyebiliriz.
Elano Blumer-Arda Turan: Sezon başından beri yapmaları gerekeni yapmaya çalışan ikili ilk kez bugün bu kadar uyumlu göründü. Elano oyunun defansif kısmına yardım ederken Arda ise ofansif bölgede daha çok görev aldı. Tribünlerdeki protestodan ve tepkiden nasibini alan Arda'nın oyundan alınırken surat ifadesi herşeyi belli ediyordu.
Emre Çolak-Ayhan Akman: Galatasaray'ın alternatif ortasahası bu ikili olmalı, arkadaki diğer oyuncu zaman zaman değişebilir. Bu ikilide her ne kadar arasında yaş farkı olsa da birbirleri ile uyumu gözle görülür bir şekildeydi. Ayhan'da tıpkı Elano gibi oyunun defansif kısmında görünürken, Emre daha çok ofansı düşünerek ileri uçtaki abilerine/arkadaşlarına yardım etti. Emre'deki özgüvende gelecek yıllarda kendisine oldukça faydalı olacak gibi görünüyor.
Giovani Dos Santos-Kader Keita: İki ofansif kanat oyuncusu gerek savunmaya yardımları, gerekse hücumdaki varyasyonları arttırması nedeniyle takıma olumlu katkı sağladılar. Hücumdaki katkıları, rakip takım oyuncularını oyundan düşürmeleri başta Baros olmak üzere hücum oyuncularımıza ve geriden desteğe gelen diğer oyuncularımıza sık sık boş alan bulma şansı bıraktı.
Milan Baros: Tek kelime ile coştu, coşturdu. Tabir-i caizse azdı! Fazla yoruma gerek elbette yok, maçın adamı oldu Milan attığı üç gol ve ilerideki hırsıyla.. Bir ara sekerek yürüyordu, umarız herhangi bir sıkıntı yoktur. Gelecek haftalarda ve şampiyonluk yarışında çok ihtiyacımız olan birisi Milan. Attığı üç gol ile kendisine geldi adeta, şovunu yaptı. Fotoğraflarda hırsı yüzünden okunuyor, sizlerde görüyorsunuz.
Joao Alves: Düşünün ki, kendi evinizde bir maçta oyuna sonradan giriyorsunuz ve taraftarınız sizi ıslıklıyor. Sadece oyuna girerken olsa yine iyi, top ayağınıza her geldiğinde, siz topa her hareketlendiğinizde tribünler sizi ıslıklıyor. O kadar hırs yaptı ki kendisine karşı gösterilen tepkilerden topu her aldığında kaleye gidip gol atma isteği doğdu içinde, belki bu protesto (her ne kadar son derece yanlış olsada) biraz kendisine getirecektir Brezilyalı genç forveti.. Kumaşı, kalitesi ortada..

Maçın Olayı: Galatasaray taraftarının bugüne kadar sorgusuz, sualsiz sahip çıktığı takımını ve oyuncularını sahaya çıkarken ıslıklaması oldu hiç kuşkusuz maçın olayı oldu. Beş dakikalık suskunluğun yanı sıra tribünlerde "TAÇSIZ KRAL METİN OKTAY" tezahüratının hep bir ağızdan söylenmeside dikkatlerden kaçmadı. Birde unutmadan ekleyelim, ters asılan pankartlarda tepkinin boyutunu ve ciddiyetini gösteriyordu.

Kader Anı: Diyarbakır takımına kiralık olarak sezon başı gönderdiğimiz genç golcü Erhan Şentürk'ün maçın 5. dakikasında kaçırdığı pozisyon elbette maçın kırılma anı, kader anı oldu. Eğer o pozisyon gol olsaydı herşey çok çok farklı olabilirdi. Tam protestonun bittiği anda golün geldiğini düşünsenize.. İşte o zaman çok daha farklı olurdu, öyle değil mi?

Dipnot: Diyarbakırspor takımının bugün başına gelenler başka hiç bir takımın başına gelmemiştir herhalde.. Dakika 30, oyuncu değişikliği; Erhan çıktı savunma oyuncusu Diallo girdi. Ardından Makedon savunma oyuncuları Milan sakatlandı. İkinci değişiklik gerçekleşti zorunlu olarak.. Ardından kaleci Metin'in sakatlığının yanı sıra Musa'nında sakatlığıyla ikinci yarıda zorunlu olarak üçüncü değişiklik gerçekleşti. Maçın son anlarına doğru ise kaleci Metin'in sakatlığı tekrar nüksetti ve maçı tamamlayamadı. Metin'e hem helal olsun diyor hemde geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Tecrübeli kaleci maçtan önce ısınma hareketleri sırasında sakatlandı, hatta daha evel bir sakatlığı mevcuttu sol ayak arka adalesinde.. Fakat buna rağmen mücadelede takımını eksik bırakmamak adına 90 dakika yer aldı. 90. dakikada pes etmek zorunda kaldı. Umarız ciddi bir sakatlığı yoktur.