2010 DK | Günün galibi: Vuvuzela!
Aylardır beklenen, istenilen turnuva bugün resmen başladı. Güney Afrika-Meksika maçıyla başlayan 30 günlük futbol şölenine kuşkusuz sahada oynanılan mücadele değil, tribünlerde onbinlerce insanın hep bir ağızdan susmadan, durmadan çaldıkları vuvuzela damgasını vurdu. Gol bile atmalarını beklemediğim G.Afrika beklenilenden çok daha iyi bir oyun ortaya koyarak kupanın süpriz takımı Meksika ile berabere kaldı. Perreira'nın oyun mantalitesi takıma tamamen yansımış, oyuncularına sistemini çok iyi bir şekilde aşıladığı açıkca belli oluyor. Rakip takımı oynatmamaya, oyunlarını bozmaya kurulu olan sistemde alan savunması ve kontratak futbolu bu maçta ön plana çıktı. Meksika'da Giovani gerçekten harika bir oyun ortaya koyarak tekniğini, potansiyelini gözler önüne serdi. Meksika'nın hemen hemen bütün ataklarında önplana çıkan, başrol oynayan isim olarak göze çarptı genç oyuncu. Güney Afrika evinde oynamanın avantajını iyi kullanarak rakibini baskı altına aldı ve istediğini sahaya yansıtabildi. Karşılıklı gollerin kaçtığı maçta hem direkler, hem kaleciler hemde oyuncuların son vuruşlardaki yetersizliği maçta gol olmamasının en büyük etkenlerinden birisi oldu.
Tshibalala'nın ayağından bulduğu golle mücadele de 1-0 öne geçen Güney Afrika 55. dakikadan itibaren sahasında alan savunması yapan, kapanan ve kontratak futbolu oynamaya daha çok çalıştı fakat Meksika'nın baskısı karşısında üstünlüğünü sadece 25 dakika sürdürebildi. Marquez'in ayağından beraberlik sayısını kaydeden Meksika mücadelenin geri kalanında ne kadar yüklensede golü bulamadı. Galibiyet golü için akın akın gelen Meksika savunma yapmayı biraz ihmal edince hızlı oyuncuları ile rakibinin tehlikeli ataklarını direkler ve şanssızlık sayesinde gol yemeden geri püskürttü.
Grubun diğer maçında son turnuvanın son finalisti Fransa ile Uruguay ile karşılaştı. Henry'nin yedek soyunduğu karşılaşmada Fransa rakibine karşı üstün bir mücadele ortaya koysada aradığı, istediği golü bulamadı. Maçın Japon hakemiyle birlikte Fransa hakkında daha evel bahsettiğimiz lobisini ortaya koyarcasına mücadele de turnuvanın ilk kırmızı kartı çıktı. Uruguay'lı oyuncu Lodeiro, 63. dakikasında oyuna girdiği karşılaşmada ikinci sarı kartın ardından kırmızı kart görerek oyundan atıldı. Bu pozisyonun bir kaç dakika öncesinde Evra'nın görmesi gereken ikinci sarı kart ise sert mizacıyla tanınan, katı kuralları olan ve asla kartlık pozisyonları affetmeyen Japon hakem nedendir bilinmez ikinci sarı kartı Evra'ya gösteremedi!? Forlan önderliğinde Uruguay'ın yüklenmesine rağmen Fransa'nın genç ve tecrübeli kalecisi aynı zamanda kupanın potansiyelli isimlerinden birisi olan Hugo Lloris kalesinde izin vermedi ve son derece önemli pozisyonlarda muhteşem refleksler ile kalesini rakip forvetlere kapattı.
Günün ilk maçında olduğu gibi stadyumda yer alan futbolseverler (yoksa vuvuzela çalgıcısı mı demeliyim) maç boyunca susmadılar. Sakın ola bu susmadılar kelimesini tezahürat olarak algılamayın, arkadaşlar 90 dakika boyunca ciğersiz klarnetçi misali bıkmadan, susmadan vuvuzela çaldılar. Maçın bir bölümünü kısarak izlemek zorunda kaldık, bundan sonra da böyle gidecek gibi görünüyor. Son derece sıkıntılı geçen bir maçtı. Bol pozisyon, bol gol beklediğim bir maçtı işin doğrusu ama yanıldık kupada daha ilk günde. Umarız ilk günün çekingenliğidir keza bu kupa böyle bitmez. Hoş her golünde 15 pas yapan İspanya'yı da izlemek lazım bu turnuvada...
Tshibalala'nın ayağından bulduğu golle mücadele de 1-0 öne geçen Güney Afrika 55. dakikadan itibaren sahasında alan savunması yapan, kapanan ve kontratak futbolu oynamaya daha çok çalıştı fakat Meksika'nın baskısı karşısında üstünlüğünü sadece 25 dakika sürdürebildi. Marquez'in ayağından beraberlik sayısını kaydeden Meksika mücadelenin geri kalanında ne kadar yüklensede golü bulamadı. Galibiyet golü için akın akın gelen Meksika savunma yapmayı biraz ihmal edince hızlı oyuncuları ile rakibinin tehlikeli ataklarını direkler ve şanssızlık sayesinde gol yemeden geri püskürttü.
Grubun diğer maçında son turnuvanın son finalisti Fransa ile Uruguay ile karşılaştı. Henry'nin yedek soyunduğu karşılaşmada Fransa rakibine karşı üstün bir mücadele ortaya koysada aradığı, istediği golü bulamadı. Maçın Japon hakemiyle birlikte Fransa hakkında daha evel bahsettiğimiz lobisini ortaya koyarcasına mücadele de turnuvanın ilk kırmızı kartı çıktı. Uruguay'lı oyuncu Lodeiro, 63. dakikasında oyuna girdiği karşılaşmada ikinci sarı kartın ardından kırmızı kart görerek oyundan atıldı. Bu pozisyonun bir kaç dakika öncesinde Evra'nın görmesi gereken ikinci sarı kart ise sert mizacıyla tanınan, katı kuralları olan ve asla kartlık pozisyonları affetmeyen Japon hakem nedendir bilinmez ikinci sarı kartı Evra'ya gösteremedi!? Forlan önderliğinde Uruguay'ın yüklenmesine rağmen Fransa'nın genç ve tecrübeli kalecisi aynı zamanda kupanın potansiyelli isimlerinden birisi olan Hugo Lloris kalesinde izin vermedi ve son derece önemli pozisyonlarda muhteşem refleksler ile kalesini rakip forvetlere kapattı.
Günün ilk maçında olduğu gibi stadyumda yer alan futbolseverler (yoksa vuvuzela çalgıcısı mı demeliyim) maç boyunca susmadılar. Sakın ola bu susmadılar kelimesini tezahürat olarak algılamayın, arkadaşlar 90 dakika boyunca ciğersiz klarnetçi misali bıkmadan, susmadan vuvuzela çaldılar. Maçın bir bölümünü kısarak izlemek zorunda kaldık, bundan sonra da böyle gidecek gibi görünüyor. Son derece sıkıntılı geçen bir maçtı. Bol pozisyon, bol gol beklediğim bir maçtı işin doğrusu ama yanıldık kupada daha ilk günde. Umarız ilk günün çekingenliğidir keza bu kupa böyle bitmez. Hoş her golünde 15 pas yapan İspanya'yı da izlemek lazım bu turnuvada...
Biz tv başında cinnet geçiriyosak şu vuvuzela denen illetten 90 dakika stad'da maçı izleyenlerin ruh halini merak ediyor insan..
YanıtlaSilHayır ben futbolcu olsam "nalet olsun bir an önce elenelimde kurtulalım şu illetten" derim o derece büyük bi işkence..
Bir önceki yazıda dediğim gibi tek korkum girişimci bir türk'ün akıl edipde bu bela nesneyi memlekete getirip 1 tl gibi fiyattan satıp ülkeden kaçmamıza sebep olması..
Gio'yu elimizden kaçırırsak çok yazık olur.
YanıtlaSil@ozan
YanıtlaSiltam emin değilim ama benim bildiğim kadarıyla opsiyon hakkımız kalmadı artık..31 mayıs'a kadardı die geçiyor çoğu yerde..FCN tam doğru tarihi biliyordur..bu konuda o bilgi verirse daha iyi olur..
Bu dakkadan sonra da 5 milyon euro'ya stoch'u alamayan bir takımın şu ilk maçdaki performansıyla direk 13-15 milyon euro civarına çıkacak bonservisiyle gio'yu alması imkansız bence..
vuvuzela karşıtları bu sitede oy kullanın. belki işe yarar www.banvuvuzela.com
YanıtlaSilhttp://sarayfutbolu.blogspot.com/2010/06/vuvuzeladan-rahatsz-olan-milyonlarca.html