Futbol güzel ama birşeyler eksik..
Galatasaray A2 takımı bugün evinde Fenerbahçe A2 takımını ağırladı. Ezeli rakibi karşısında baştan sonra üstün oynayan takımımız aradığı golü bir türlü bulamayınca sahadan 0-0 beraberlik ile ayrıldı. Maç boyunca rakibine oranla daha baskın oynayan takımımız, girdiği pozisyonları değerlendiremedi. Şansızlık mı denir, beceriksizlik mi denir bilinmez ama başlıkta belirttiğimiz gibi futbol güzel, oyun güzel, mücadele güzel ama birşeyler eksikti. Eksik olan goldü ve aradığımız golü bulamadık. Mücadelenin son 10 dakikasında takımımızın yorgunluğunun artması nedeniyle savunmada açıklar vererek kalesinde tehlikeli anlar yaşasa da sahadan beraberlikle ayrılarak belki de kaybeden taraf oldu. Keza oynadığımız oyun, verdiğimiz mücadelenin hakkı kuşkusuz ki üç puandı.
Sahaya kalede Emirhan, savunmanın sağında Onur, solunda Berk, ortada Sinan ve Ahmet; ortasahanın ortasında Cumhur ve Emre Yüksektepe, önlerinde Emre Çolak; hücumun sağ tarafında Caner Öztürk, sol tarafında Caner Öztel, ileride Anıl Dilaver ilk 11'i ile çıkan takımımız tam olarak 4-3-3 dizilişini uyguladı. Bireysel olarak oyuncuları değerlendirmeye aldığımızda Sinan ve Ahmet'in savunmanın ortasında hemen hemen hatasız oynadığı karşılaşmada birde iki oyuncunun geriden oyun kurduğunu görmek bizleri mutlu etti. Beklerimiz Onur ve Berk hücuma verdikleri katkılar ile göz doldurdu. Savunmanın bekleri genel itibariyle ortasahayada destek verirken, hücumda yaptıkları bindirmeler ile rakip savunmayı yıpratmayı başardı. Menajerlik oyunu mantığı ile LWB ve RWB mantığıyla oynayan iki oyuncumuzun adını ilerleyen yıllarda sıkça duyacağız gibi görünüyor.
Ortasahada Emre Yüksektepe'nin genel itibariyle Ayhan Akman'ı andırması maçı izleyenler arasında esprilere neden oldu. Emre oyun itibariyle daha çok defansif ortasaha oyuncusu olarak forma giyerken, takım kaptanı Cumhur ise ortasahada merkez oyuncu olarak oynadı. Ortasahanın önünde oynayan Emre Çolak'ın genel itibariyle serbest olarak oynadığını belirtmekte fayda var. Cumhur'un ortasahanın ortasında bir maestro gibi oynadı, maç boyunca takım arkadaşlarına ortasahadan topu dağıtan isim oldu. Emre hücumlarda etkili isimlerden birisi olurken zaman zaman fazla çalıma girerek pozisyon kaybına neden oldu. Bunun yanı sıra genç oyuncunun mücadele gücü, hırsı ve kazanma isteği maçta fark yaratan isimlerden birisi olurken, girdiği ve soktuğu pozisyonlardan da yararlanamadık. Hücumda özellikle Caner Öztel'in çok silik kaldığını söylemek istiyorum. Keza genç oyuncunun kanadından hiç yararlanamadık, Caner'in arkasında oynayan Onur'un hücumda daha etkili olduğunu belirtmek gerekiyor.
Hücumda Anıl'ın şansız olduğunu belirtelim. Genç oyuncu girdiği dört pozisyondan yararlanamayınca aslında istediğimiz golü bulamadık. İkinci yarıda İbrahim Selen'in de oyuna katılımıyla daha da hareketlenen hücum varyasyonlarımızdan yine de yararlanamadık. İbrahim'in son vuruşlarında bir takım sıkıntılar var gibi görünüyor yada bugün gerçekten şanslı gününde değildi. Özellikle 80. dakikada kaçırdığı bir gol vardı ki; hani bu da kaçar mı? denilecek türden bir pozisyondu. Fizik gücü yüksek, mücadele gücü yüksek olan bir oyuncu İbrahim Selen bunu ekstra belirtmekte fayda var. Oyuna girdikten sonra hareketlilik getirdi, pozisyon getirdi.
Günün süprizi ise Musa'nın maçın son 35 dakikasında forma giymesi oldu. Fizik gücüyle fark yaratan, ortasahada pas yapan ve takıma direnç getiren Musa'nın bu maçlarda oynaması onun adına iyi bir durum aslında.. A takımda pek fazla forma giyemeyen Musa Çağıran, A2 takımda forma giyerek maç kondüsyonu kazanıyor. Musa'nın hazır olması adına da güzel işler bunlar diyebiliriz ki; yaşı izin verdiğince oynaması onun gelişimi adına faydalı olacaktır.
Bu arada Fenerbahçe'de forma giyen savunma oyuncuları Hasan ve Berkay'dan da söz etmek gerekiyor. Keza bu genç isimleri ilerleyen yıllarda Türk futbolunda önemli isimler arasında isimlerini yazdıracaklardır. İki oyuncunun kademeye girişleri, oyun bilgisi, pozisyon alması konusunda oldukça başarılı olduklarını belirtmekte fayda var. Özellikle takımımız adına ciddi baskı kurduğumuz dakikalarda kaleci Ertuğrul ile birlikte sarı-lacivertli takımın sahadan beraberlik ile ayrılmasında büyük rol oynadılar. Hasan'ın savunmada ki Lugano tarzı oyunu, Berkay'ın zamanında kademeye girişleri ve pozisyonlardaki başarısı günün kayda değer anlarındandı.
Sahaya kalede Emirhan, savunmanın sağında Onur, solunda Berk, ortada Sinan ve Ahmet; ortasahanın ortasında Cumhur ve Emre Yüksektepe, önlerinde Emre Çolak; hücumun sağ tarafında Caner Öztürk, sol tarafında Caner Öztel, ileride Anıl Dilaver ilk 11'i ile çıkan takımımız tam olarak 4-3-3 dizilişini uyguladı. Bireysel olarak oyuncuları değerlendirmeye aldığımızda Sinan ve Ahmet'in savunmanın ortasında hemen hemen hatasız oynadığı karşılaşmada birde iki oyuncunun geriden oyun kurduğunu görmek bizleri mutlu etti. Beklerimiz Onur ve Berk hücuma verdikleri katkılar ile göz doldurdu. Savunmanın bekleri genel itibariyle ortasahayada destek verirken, hücumda yaptıkları bindirmeler ile rakip savunmayı yıpratmayı başardı. Menajerlik oyunu mantığı ile LWB ve RWB mantığıyla oynayan iki oyuncumuzun adını ilerleyen yıllarda sıkça duyacağız gibi görünüyor.
Ortasahada Emre Yüksektepe'nin genel itibariyle Ayhan Akman'ı andırması maçı izleyenler arasında esprilere neden oldu. Emre oyun itibariyle daha çok defansif ortasaha oyuncusu olarak forma giyerken, takım kaptanı Cumhur ise ortasahada merkez oyuncu olarak oynadı. Ortasahanın önünde oynayan Emre Çolak'ın genel itibariyle serbest olarak oynadığını belirtmekte fayda var. Cumhur'un ortasahanın ortasında bir maestro gibi oynadı, maç boyunca takım arkadaşlarına ortasahadan topu dağıtan isim oldu. Emre hücumlarda etkili isimlerden birisi olurken zaman zaman fazla çalıma girerek pozisyon kaybına neden oldu. Bunun yanı sıra genç oyuncunun mücadele gücü, hırsı ve kazanma isteği maçta fark yaratan isimlerden birisi olurken, girdiği ve soktuğu pozisyonlardan da yararlanamadık. Hücumda özellikle Caner Öztel'in çok silik kaldığını söylemek istiyorum. Keza genç oyuncunun kanadından hiç yararlanamadık, Caner'in arkasında oynayan Onur'un hücumda daha etkili olduğunu belirtmek gerekiyor.
Hücumda Anıl'ın şansız olduğunu belirtelim. Genç oyuncu girdiği dört pozisyondan yararlanamayınca aslında istediğimiz golü bulamadık. İkinci yarıda İbrahim Selen'in de oyuna katılımıyla daha da hareketlenen hücum varyasyonlarımızdan yine de yararlanamadık. İbrahim'in son vuruşlarında bir takım sıkıntılar var gibi görünüyor yada bugün gerçekten şanslı gününde değildi. Özellikle 80. dakikada kaçırdığı bir gol vardı ki; hani bu da kaçar mı? denilecek türden bir pozisyondu. Fizik gücü yüksek, mücadele gücü yüksek olan bir oyuncu İbrahim Selen bunu ekstra belirtmekte fayda var. Oyuna girdikten sonra hareketlilik getirdi, pozisyon getirdi.
Günün süprizi ise Musa'nın maçın son 35 dakikasında forma giymesi oldu. Fizik gücüyle fark yaratan, ortasahada pas yapan ve takıma direnç getiren Musa'nın bu maçlarda oynaması onun adına iyi bir durum aslında.. A takımda pek fazla forma giyemeyen Musa Çağıran, A2 takımda forma giyerek maç kondüsyonu kazanıyor. Musa'nın hazır olması adına da güzel işler bunlar diyebiliriz ki; yaşı izin verdiğince oynaması onun gelişimi adına faydalı olacaktır.
Bu arada Fenerbahçe'de forma giyen savunma oyuncuları Hasan ve Berkay'dan da söz etmek gerekiyor. Keza bu genç isimleri ilerleyen yıllarda Türk futbolunda önemli isimler arasında isimlerini yazdıracaklardır. İki oyuncunun kademeye girişleri, oyun bilgisi, pozisyon alması konusunda oldukça başarılı olduklarını belirtmekte fayda var. Özellikle takımımız adına ciddi baskı kurduğumuz dakikalarda kaleci Ertuğrul ile birlikte sarı-lacivertli takımın sahadan beraberlik ile ayrılmasında büyük rol oynadılar. Hasan'ın savunmada ki Lugano tarzı oyunu, Berkay'ın zamanında kademeye girişleri ve pozisyonlardaki başarısı günün kayda değer anlarındandı.
Maçın en sevindirici olayı Cumhur,Emre Çolak,Onur,Berk,Hasan ve Barkay'ın performansları olmuştur.
YanıtlaSilMaçın en şaşırtıcı ama bir o kadarda haklı olayı ise ileriki yıllarda Türk futbolunun vazgeçilmezlerinden biri olarak Musa Çağıran'ın oynaması.
Maçın burukluk veren olayı ise takımımızın beraberlikle ayrılması ve bence ileriki yıllarda çok iyi bir forvet olacak olan İbrahim Selen'in oyunudur.
Her yazıda "keza" kelimesi defalarca kullanılıyor. Nedir bu "keza" aşkı? :)
YanıtlaSilBir edebiyat öğrencisi olarak dikkatimi çekti.
Rijkaard in macı izlemediği dogrumudur? Eğer öyleyse bu konuda yorumunuz nedir?
YanıtlaSilHayır doğru değil, yukarıdaydı Rijkaard.
YanıtlaSil