Git artık, küfür yemeden..

Dün akşam oynanılan Kayserispor maçında Mustafa Sarp oyundan alınırken müthiş bir ıslık koptu TT Arena'dan. Doğru olanı yapmaya başlıyor taraftar bir kaç haftadır, Sarp oyundan çıkarken o dakikaya kadar eşi benzeri görülmemiş bir ıslık duyuluyor. Ortasahada kelimenin tam anlamıyla "hiç bir işe yaramayan" Mustafa Sarp konusunda bizleri hayrete düşüren bir nokta var. O nokta kuşkusuz her gelen teknik direktörün kadrosunda Mustafa'nın banko ilk 11'de olması..

Bülent Korkmaz'lı sezon sonunda kadroya yine Bülent Korkmaz tarafından dahil edilen Mustafa Sarp, her gelen teknik direktörün kadrosunda banko ilk 11 oyuncusu olmayı başardı. Sahada herhangi bir varlık göstermeyen, zaman zaman fırsatçılığı (şansı da diyebiliriz) sayesinde duran toplardan gol atan Sarp, kuşkusuz bugün Galatasaray ortasahasının en etkisiz elemanı. Top çalma, kademeye girme, mücadele etme, oyun kurma, boş alan yaratma gibi meziyetlerden bi'haber olan 31 yaşında ki ortasaha oyuncusu artık taraftar tarafından da tepki görmeye başladı. TT Arena'da özellikle son 3-4 maçtır oyundan alınırken taraftar tarafından ıslıklanan ve hatta zaman zaman top ayağına geldiğinde ıslıklanan Mustafa'nın neden ilk 11 çıktığını anlamak mümkün değil. Hatta bırakın ilk 11'i, ilk 18'e bile alınması hatadır bu adamın.

Galatasaray bugün 12.sırada bulunuyor. Mustafa Sarp ortasahada oynadığı için mi? Elbette hayır. Fakat bu durumda eğer A2'den gençler oynamayacaksa ne zaman oynacaklar? Küme düşme gibi bir durum yok, şampiyonluk iddian yok, Avrupa Kupaları hedefin hiç yok. Oynat Cumhur'u, oynat Bilal'i. Aydın yerine oynat Berkin'i. Bunu bugün yapamayacaksan ne zaman yapacaksın sevgili Bülent Ünder? Mustafa'nın takımdan gitmesi için taraftardan ana avrat küfür yemesi mi gerekiyor? Pankart mı açalım oynatma bu adamı diye. A2'deki çocuklara yazık ediyorsun. "Galatasaray'ın geleceği gençleridir." dediğin günler vardı, GSTV'de yorumculuk yaparken. Madem öyle düşünüyorsun, oynat bu adamları sende kurtul, bizde kurtulalım, çocuklarda kurtulsun.

Kendinizi Galatasaray altyapısında herhangi bir ortasaha oyuncusunun yerine koyun. Taraftar tarafından ıslıklanan, takımda istenmeyen, takıma yararı olmayan, ortasahada tam anlamıyla hiç bir işe yaramayan bir oyuncunun A takımda olduğunu görünce ne hissedersiniz? Bu oyuncu her hafta ilk 11 çıkıyor, sizin yüzünüze bile bakılmıyor. Ve hatta antrenörünüzde bir gün çıkıyor "A2 takımda oynayacak oyuncu mu var, biz takıma almıyoruz?" diye bir gafta bulunuyor.

Konu biraz daldan dala oldu ama git artık Mustafa. Taraftardan topluca ana avrat küfür yemeden, daha büyük protestolar görmeden git. Sende kurtul, bizde.

10 yorum:

  1. Bu olayda M.Sarp'ın ne suçu var ben anlamadım? Ayrıca ana avrat sövme deyişini en azından başlığa koymasaydınız daha az rendice edici olurdu. Şunu bilin mesela ben en az sizin kadar istiyorum bu adamın bu takımdan gitmesini.
    Suçlu sıralaması yaparsak:
    1-Sarp'ı bu takıma alan(lar)
    2-Bu takımda kadroya alan(lar)
    3-Bu takımdan göndermeyen(ler)
    4-Hatta Florya'nın bekçisi (ona kapıyı açan güvenlik)
    5-ama en son Mustafa Sarp'dır.
    Kendinizi onun yerine koyun. "Çık oyna" diyorlar. Ne yapacaktınız ya?!?

    Ayrıca bu adamın bu takımın oyuncusu olmadığına dair birkaç tespit.
    1-Geçen sene Bursa'da şampiyon kadroda olsaydı ilk 11'de kaç maç başlardı?
    2-Şu anda ligte ilk 5 takımda ilk 18 oyuncusu olur mu?
    3-Bank Asya'da bir takıma gitse, "Ya bu adam Süper Lig oyuncusu, buraya fazla" diye kaç kişi söyler?

    YanıtlaSil
  2. benim futbol sevgimi bitme noktasına getiren dinamo...luis edwardo miel de sarphino... git la artık...allanı seversen git...

    YanıtlaSil
  3. Mustafa Sarp'ın gideceğini sanmıyorum.Nereden mi biliyorum? Çünkü Galatasarayda herşey değişiyor ama yanlışlar değişmiyor.Dün Adnan Sezgin vardı. Yaptığı yanlış transfer hamleleri ile, teknik heyete müdehaleleri ile bu noktaya geldik.Şimdi büyük olasılıkla Ünal Aysal başkan olunca onun yerine ondan beter Bülent Tulun gelicek.

    Ligtv'de maç önü programlarda saçmalayan Bülent Tulun yönetecek futbolu.Yalnız bir sorunu var o da maç önü programlarda izlediğim kadarıyla Galatasaray'ın sorunlarını hala çözebilmiş değil.Misal Galatasaray'ın en temel sorunu ortasaha oyuncularının kalitesizliğidir.Bununla ilgili eminim fantastik fikirleri var Bülent Tulun'un.Ama ne demek istediğimle ilgili fikir vermesi için; misal şu sözü söylemiştir Ledesma transferi haberleri ile ilgili: "Ledesma'ya çok gerek yok Galatasaray'da,o bölgede zaten Mustafa, Barış, Ayhan var. alternatifler çok, o yüzden pek gerekli değil" Yani bu adam sportif direktörlüğe gelirse bu en çok Mustafa Sarp'ın, Ayhan'ın, Barış'ın işine yarayacak.

    Belki Zapata transferini hatırlayanlar vardır.Galatasaray devre arası kaleci ararken ve Adnan Sezgin henüz bir kaleci ile anlaşamamışken Adnan Polat'ın bir basın toplantısı sırasında muhteşem futbol uzmanı Bülent Tulun Zapata'yı önermişti Adnan Polat'a.Zapata bonservis süresi dolunca Steva'dan ayrılıp boşta gezdiği sırada Rumen takımları bile teklifte bulunmamışken Bülent Tulun maharetiyle Zapata'yı almış bulunduk.Adam bir basın toplantısında "Başkanım Zapata çok iyi kaleci şu an boşta." dedi diye bu transferi yaptık.Şimdi gelince neler yapıcak kim bilir.

    Gerets'in gelmesi ihtimali bile sinirimi yeterince bozuyor bir de Tulun'la üç yıl eziyet çekicez.Gerets'in oynattığı kaotik oyun yerine pas futbolu oynayalım Skibbe geri dönsün buna razıyım.Yeter ki pas futbolu oynamayı bilen adamlarla donatsınlar takımı Skibbe veya türevinden bir teknik adam ne oynadığını bilen proaktif bir takım yaratsın bu bile yeter.Ama bunun yerine şişir topu ileriye Hakan vurmazsa Necati vurur o vurmazsa Ümit Karan vurur tipi reaktif futbolu oynayacağız.Hiç organize atak kurmadan rakip ceza sahasında kaos yaratıp karambolden gol bulacağız.Türkiye'de başarılı olsak bile bu yöntemle Avrupa'da madara olacağız.Alnı Fenerbahçe maçında yarıldı diye kahraman ilan edenler bir de oynattığı karambol futbolunu hatırlasın Trömsö'yü hatırlasın.Hem bu adam para yemeye Arap takımlarını çalıştırmaya gitmişken şimdi geri getirmenin neresinde vizyon var biri anlatsın.Dışarda tonla iyi hoca var.Van Gaal, Benitez vs vs.Getir bu adamları mevcut tüm takımı dağıt yeni bir takım kur bırak teknik adama dizgini.Ama bunun yerine Gerets ve Bülent Tulun geliyo.Galatasaray'da başkan bile değişiyo ama yanlışlar değişmiyor.

    YanıtlaSil
  4. @Ferhat,
    Gerets'in döneminde kadro yine şimdiki gibi kalitesizdi ve ilerde Hakan ve Ümit vardı. Özellikle Hakan'ın kafa özelliği nedeniyle bu sistem kullanıldı. Bu iki oyuncu zaten durağan ve nispeten yavaş ayrıca sağa-sola da deplase olmayan futbolculardı. Ümit röveşata takıntılı bir adam. Bunlar yerden oynayamazdı. Necati zaten öyle "aman aman" biri değildi.

    Bu yüzden Gerets, takıma bu sistemi uygun gördü diyebiliriz. Başka sistemler o takıma uymazdı. Elindeki malzemeye göre iş yaptı.

    YanıtlaSil
  5. @BarosShow15

    O dönemki kadro kalitesizliği konusunda çok haklısın. Ve Gerets'in elindeki malzemeye göre hareket ettiği de doğru. Ama Gerets'in Marsilya'da şampiyonluk kovalayıp sonrasında Suudi Arabistan'a ve Fas'a gitmesi artık kafasında hedef kalmadığı ve yalnızca para için takım çalıştırdığı izlenimi veriyo bende.

    Tamam Türkiye ligi de öyle pek süper bir lig değil hatta futbol kalitesi olarak Arap ülkelerine nazaran bir üst basamaktayız ama yine de daha üstlerde hedefleri olan bir teknik adam getirilmeli.

    Kadroyu baştan sona kendi kafasına göre yenileyecek yeni bir teknik adam gelmeli. Transfererde tüm yetki onda olmalı. Böyle yapılırsa teknik adam kadroya göre oyundansa oyuna göre kadro kurar.Rijkaard'a ekonomik ve yönetimsel nedenlerden dolayı bu imkan tanınmadı ve o Gerets gibi kadroya göre oyun planı hazırlama yoluna gitmediği için başarısız oldu.Elinde Culio tipi oyuncular yoktu.Sarp'la pas futbolu oynamayı denedi ve olmadı.

    Ben bu durumda Gerets mi Rijkaard mı deseler yine Rijkaard derim.Çünkü bizi büyük takımı çalıştırır gibi çalıştırıyordu.Gerets günlük başarı peşindeydi.Ve bunda elindeki kıt imkanlar sebebiyle haklıydı.Ama ben yine de Rijkaard mantalitesinde bir adamı tercih ederim.Belki onun bir alt modelini (Skibbe'yi)

    Gerets'e dönersek muhtemelen o Barış, Ayhan ve Sarp'la bile günlük hedefler için, lig şampiyonluğu için bizi koşturabilir ama artık bundan vazgeçilmeli.Çünkü Avrupa'da bu yolla ilerlemek mümkün değil.

    Yeni ve genç bir takım kurulmalı.Takım disipline edilmeli.Yerlilerin yabancılara olan tavrı dizginlenmeli.Devrecilik, gruplaşma, basına haber sızdırma gibi sorunların çözülmeli.Bunlar sportif direktör ve teknik direktörün işi.Ama Bülent Tulun ve Gerets'le anca geçmişi tekrar ederiz.

    Bir de artık geçmişi silmeliyiz.Bana göre iki avrupa kupası yüzünden başarıya doyduk. Hırsını yitiren bir camia kendini tekrarlamaktan kurtulamaz ve kendini geçmiş başarılarla avutursa da farkında olmadan hedeflerini küçültür.Bugün Galatasaray taraftarının başarı kriterini ölçen bir anket yapılsa pek çok taraftar kupa mı derbi mi kazanmak istiyorsunuz sorunusa derbi başarısı istiyoruz der.Bu bence bizi frenliyor.O yüzden herşeyi yenileyerek ve geçmişi unutarak yeniden başlanmalı.

    YanıtlaSil
  6. @Ferhat,

    Böyle daha iyi oldu. :D

    Doğru söylüyorsun. Şöyle bir bakınca Gerets o kadar da iyi değildi. Önceki mesajımda yazdıklarımda ben haklıydım. Lakin Gerets'i genel değerlendirince sen haklısın. Rijkaard konusunda da sana katılıyorum.

    Bana kalsa ben Martin O'Neill'ı getirirdim.
    http://forum.donanimhaber.com/m_48054070/mpage_1/f_/key_//tm.htm#48504210
    Tabii Lucescu da olabilir. Sen ne dersin?

    Gerets, Arap ülkeleri ve paraya gelince, ee adam yaşını başını aldı. Profesyonelce kendini düşünmesi normal. İşin bir de emeklilik kısmı var ama değil mi?

    Ve son olarak Bülent Tulun. Bu adam Adnan Sezgin'in bin beteri. Aman bizden uzak olsun. Evlerden ırak.

    YanıtlaSil
  7. @BarosShow15

    Martin O'Neill harika bir seçim olurdu.Hatta bize geldiği takdirde Nottingham Forest'daki Brian Clough etkisi bile yaratabilir.

    Eldeki malzemeye göre iş yapan hocaların genelindeki güzel ve akıllı futbol oynatmaktan taviz verme eğilimi sebebiyle bu tür hocalardan genel olarak hazzetmem.Ama Martin O'Neill bu tanımın dışında.O hem eldeki malzemeye göre maksimum verim alma konusunda çok iyi hem de uzun vadeli planlar yaparak takımı akıllı ve sistemli oynatma konusunda çok iyi.Üstelik futbola bakışı çok değişik.Maç içinde oynanan oyuna kriminalojik bir mantıkla müdehale ediyor.En son Aston Villa'da pek de fena götürmüyordu.Geçmişte Leicester City gibi sıradan bir takımı brinci lige çıkarıp bir de iki kez uefa kupasında oynatması, Sevilla'da UEFA Kupası Finali oynatması ve finalde Mourinho'ya kaybetmesi vb pek çok başarıya imza attığı bir kariyeri var.Ama yönetime talip olan üç adayın da hiç bir şekilde bu adamı getirmek aklına gelmemiştir.

    Martin O'neill iyi bir tercih olurdu veya David Moyes. :) Ama onu yedirmezler.Adamı Everton bırakmaz, bıraksa Manchester'dan bize sıra gelmez.Şu an İngiltere'de Ferguson'un veliahtı gibi birşey.O yüzden Martin O'neill İngiltere'den alınabilecek en iyi hocalardan biri şu an için.Hatta bizim için açık ara en iyi aday.Üstelik büyük transfer bütçelerine ihtiyaç duymadığı için de ideal denilebilir.Sadece biraz olsun içinde bulunduğumuz durum akla getirilip (kadro sıfırdan kurulmalı) sabır gösterilirse başarılı olacağından şüphem yok.

    Lucescu Shaktar'da rahat.Hem elinin altında istediği futbolcuları rahatça alabileceği büyük bir transfer bütçesi var. Bu yıl CL'de neler yaptığı da ortada.Biz 5 yıldır CL'ye bile gidemiyoruz.Gelmesi çok zor hatta imkansız.

    Valla ben başkan adaylarından Martin O'neill gibi mucizevi bir teknik adam hamlesi beklemiyorum.En makul adayın vizyonu Bülent Tulun'u sportfi direktörlüğe getirmek kadar.Sağ taraftaki 2011 seçim anketi linkinde üç başkan adayının da yetersiz olduğunu düşündüğümü belirttim.Özetle Turgay Kıran hayalperest, Mehmet Helvacı Adnan Polat yönetimindeki tavırları sebebiyle bana göre uygun değil, Ünal Aysal da Gerets ve Bülent Tulun'a bel bağlaması sebebiyle inandırıcı değil.

    Özetle O'neill'i akıl edebilecek kadar vizyon sahibi yönetici göremiyorum ortada.

    YanıtlaSil
  8. Hadi bir mucize oldu da Martin O'neill veya türevi bir adam geldi diyelim.İş bununla bitmiyor.Bu adama zaman lazım.Leicester City’nin başına geçtiğinde ilk geldiği gün yaptığı basın açıklamasında "ilk 10 maçta kimsenin bir şey beklememesin ama uzun vadede büyük başarılara imza atacağız." demiş bir adam.Ve İngiltere Türkiye'nin aksine teknik adamlara uzun süre sabır gösteren bir ülke.Alex Ferguson ve David Moyes'in ilk yıllarındaki grafiğine bakılarak ne kadar da sabretmişler dedirtecek kadar sabırlılar.

    Ama burası Türkiye. Bu adamı bu ülkenin sabırsız spor atmosferinde gerek seyircilerden gerek telegol tarzı düzeyli(!) programlardaki futbol ulemalarından koruyabilecek hatta bu mucizeyi gerçekleştirmenin yanı sıra bir de teknik adamla medya ve taraftar ilişkisi kurabilecek yönetici adaylarının üç başkan adayının elinde olduğunu hiç zannetmiyorum.Hatta böyle bir halkla ilişkiler ve basın yayın uzmanı yok bu ülkede.

    Rijkaard'ı çakallara nasıl yem ettiğimiz aklımıza gelsin.En düzeylisi Hazreti Rıdvan bile adama "b planı yok" etiketini geldiği ilk haftalarda yapıştırıverdi.Ondan sonra ben neler olacağını az çok tahmin ettim.Bir de bu spor basınının daha alt düzeylileri var.Hani Rıdan aleyhisselam en tepedeyse bunların bir de Ahmet Çakar'ı Erman Toroğlusu vs. vs.var.O yüzden bu adam için kafasındaki oyunu oynatmaya yetecek zamanı yaratacak yönetici eksikliği var.

    Bu yöneticiyi bırak adam gibi çevirmen tutabileceklerinden bile şüpheliyim.Mert Çetin'i hatırla.Rijkaard'ın ilk tercümanı.Adam kafasından sallıyodu pekçok şeyi.Hatta Servet - Rijkaard kavgası da bu adamın çeviriyi yanlış yapmasıyla başladı diyebilirim.Servet karaktersiz bir adam.Rijkaard'a cephe alması için böyle kıytırık bir çeviri hatası bile yetti.Biz bir de basın yayın sorumlusundan bahsediyoruz.Daha çevirmen tutmakta bile sınıfta kalıyoruz.

    Valla ben ne vizyon ne de yönetimsel anlamda yeterliliği olan adamların kulübe geleceğini zannetmiyorum.En azından yakın zamanda.Bir de günlük başarıya endeksli bir ortamda proje üretmek beş yıl sonrayı hedeflemek çok güç.En bariz örnek Rijkaard'ın gönderilişidir.Rijkaard kovulmadan iki gün önce Adnan Polat NTV'de Rijkaard'la sezon sonu tekrar sözleşme uzatacağını kesin ifadelerle söyledi.İki gün sonra da kovdu.Daha başka ne denilir bunun üstüne bilemiyorum.Hele o Adnan Polat geçen Mart'daki olağan seçimde Rijkaard'la sözleşme yeniliycez demişti.Derwall örnekleri vermeler falan.Balık baştan kokarmış.Baskıyı kaldıramayınca 3 yılda kovduğu 5. teknik adam oldu.Gerçi Polat teknik adam kovmayı alışkanlık haline getirdi Aysal veya bir başkası belki bu kadar istikrarsız olmayabilir.Ama yine de teknik adamı medya çakallarından ve tribünde 17 yaşındaki 14 sene şampiyon olamamakla ilgili beste yapan bebelerden koruyabilecek bir yönetici yok en başta.Bu sebeple O'neill tarzı projeler başlamadan bitmeye mahkumlar bu ülkede.

    YanıtlaSil
  9. Ali Ece'nin Martin O'neill hakkındaki yazsının giriş bölümüyle bitireyim; (bu arada kusura bakma gerçekleşmeyecek bir ihtimal için yorumlar çok uzun oldu :D )

    "Birkaç yıl önceydi… Bir gecelik ücreti, bir işçinin aylık maaşı kadar olan cicili bicili otellerimizden birinde “İdeal yönetici nasıl olmalı?” konulu bir konferans vardı. Konuşmacı dünyaca ünlü insan kaynakları dergisi People Management’ın yayın yönetmeni Steve Crabb, konferans başlamadan önce Ali Eren’e bile pabucunu ters giydirecek Türk basınının markajında soruları cevaplıyordu. Birisi iyice abartarak ayaküstü gelmiş geçmiş en ideal yöneticinin kim olduğunu sordu. Crabb bir an bile tereddüt etmedi: “Napolyon ve şu anda ideal insan yönetiminin yüz akı olan Martin O’Neill”

    Baba parası ile kulüplerimizi gasp eden zengin ama gurursuz adamları yönetici olarak belleyen basınımız Bush ya da Mehmet Ağar kalibresinde bir cevap beklerken yine kontrpiyede kalıp ters köşeye yatmıştı: “Martin O’Neill da kimin nesi?” Crabb anlatmaya çalıştı:

    “Sıradan yeteneklere sahip elemanlarına aşıladığı motivasyon ve inançla, onlardan dünya standartlarında verim almayı başaran sessiz bir otorite… Bir an bile egosuna teslim olup kabadayılık taslamadan, işler kötü gittiğinde kendisinden başka kimseyi eleştirmeden, sadece kendisi kalarak tüm bunları başarması onu çağımızın Napolyon’una dönüştürüyor.” "

    Yazının tamamı için; http://aliece.blogspot.com/2009/05/fergusonun-varisi-bence-martin-oneill.html

    YanıtlaSil
  10. Uzun oldu ama güzel de oldu. :D

    YanıtlaSil

Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.

Blogger tarafından desteklenmektedir.
google.com, pub-1379219663774483, DIRECT, f08c47fec0942fa0