ANALİZ | Hükmeden Galatasaray

                            
Keyifli bir pazar günüydü. Galatasaray-Samsunspor maçını beklerken, gündüz iki nefis maç izleme fırsatı buldum. Tottenham-Liverpool ve ManU-Chelsea. Avrupa'nın önde gelen kulüplerinin karşılaşmalarında, Avrupai futboldan esintiler vardı. Tottenham da, Manchester da rakiplerini pasa dayalı yüksek yüzdeli oyunla devirmeyi başardılar. Topa hükmeden, maçı kazanan taraf oldu. İnanılmaz pas yüzdeleri seyrine doyum olmayan maçlar izletti bize.

Galatasaray da akşam saatlerinde Samsun önünde bu amaçla sahadaydı. Doğru ve ilk maçtan farklı olan yanı da buydu felsefenin. İBB önünde kontrolü rakibine kaptıran Galatasaray skor olarak toparlanamadığı gibi, fizik olarak da çökmüştü. Samsunspor önünde ise topa hükmeden, oyunu kontrol eden taraf Galatasaray'dı. Üstelik, ilk maçtaki yerleşim hataları bu kez telafi edilmişti ve felsefe ile taktik tahtası örtüşüyordu. Belki de bu yüzden Sabri, Eboue, Baros gibi isimlerin verimliliği geçtiğimiz haftaya oranla çok daha yüksekti.

Topa sahip olan takım defalarca faule maruz kalır. Duran top konusunda yetenekliyseniz ve üzerine  çalıştıysanız gole gidiş yolunu kısaltmış olursunuz. Avrupa'nın en iyi duran top organizasyonu geçekleştiren takımının Manchester olması belki de bu yüzden. Zira, Chelsea önünde de minik örneklemeleri izlemek mümkündü. ''Duran topların başına ehil oyuncuların geçmesi yılların bedbaht durumunu terse çevirmek için bir avantaj'' geçtiğimiz haftaki mağlubiyet sonrası olumlu noktalardan biri olarak bu cümleyi kullanmıştık. Samsun önünde de Felipe Melo, sarı-kırmızılıların kanayan yarasına çare olacak harika bir gole imza attı. Bu rastlantı değil. Bu sezon duran toplar konusunda Galatasaray iyi yolda.

Kırmızı şeytanlar oyuna hükmedince,bir duran top da ceza sahası içinde kazandılar. Rooney'nin ayağı kaymasaydı penaltıdan bir gol daha gelecekti. Şartlar aynı olmasa da, yüksek yüzdeli pas oyunu sonrasında gerilen rakip hakemle bir olup bir penaltı ikram ettiler. Selçuk İnan ile gelen gol bu felsefenin ödülü olarak pekala sayılabilir. Oyun hiç mi sekteye uğramadı. Dürüst olalım, bir ara maç gerçekten büyük sıkıntıya girdi. Chelsea de ManU 'yu bir hayli zorladı. Tottenham, Liverpool önünde zorluğu baştan aştı. Tüm oyun çıkmazlarının kapısını yıldız futbolcular açtı. Bu gündüz oynanan iki Premier Lig maçında da böyle oldu. Galatasaray ise,işte bu noktada sıkıntı yaşadı. Riera'nın henüz hazır olmaması, Baros'un kalabalık savunma arasında yoğun bir boğuşma içine girmesi işleri az daha bir ara sarpa sarıyordu. Üretkenlikte yaşanan bu sıkıntıyı aşmak için Kazım'ın, Riera'nın çok daha efektif oynaması şart. Aksi takdirde vaziyet daha çetin ve olumsuz olabilir. Her ne kadar oyun kontrolü konusunda performans iç açıcı olsa da, Galatasaray mutlaka pas hızını artırmalı. O zaman çok daha etkili olabilirler. Çünkü yetenekli isimler var.

Bir süredir aklıma takılan bir sorunun yanıtını bugün bulmuş gibi hissetsem de kendimi, derin analizimi ilerleyen günlerde yapacağım. Konu şu: Elmander ilk 11 oyuncusudur. Çift forvetli sistem, bir maestrosu olmayan Galatasaray için lüks değil ihtiyaç olabilir. İsveçli'nin bugünkü golüne dayalı olmayan bu düşüncemi sonraki yazılarda detaylandıracağım. Bir diğer husus Muslera ile ilgili. Kalitesine çok inandığım, yıllardır tanıdığım file bekçisinin sezona berbat başlaması kötü haber. Camianın bu konuda sabrı az malum. Kendi kumaşı sağlam olsa da, ondan öncekilerin performansı, Muslera'yı da olumsuz etkileyebilir. Aman diyelim.

Tüm bu düşüncelerin üstüne finali şöyle yapalım. Bu maçtan çıkarılabilecek ders, Galatasaray bu kadro yapısıyla avrupai oyun anlayışını benimsemeli. Tıpkı ezeli rakibi gibi. Topa hükmetmeli, oyunu ileride oynamalı. Bu şekilde, Melo'nun daha harika çok maçını izler, Baros'u daha az yorar, Mustafa Sarp süprizleriyle daha az karşılaşırız. Üstelik haftalar ilerledikçe takımın oturması da performansı bir merhale daha ileriye ulaştırır. Kalecisi, stoperi, orta sahasının neredeyse tamamı değişen bir futbol takımının sancı çekmesi oldukça doğal. Hükmeden bir Galatasaray bu sancıların üstesinden gelerek, harika bir çocuk(oyun) ortaya çıkarabilir. Bekleyelim.

2 yorum:

  1. Duran top demişken; Riera korner kullanmasın. Çok kötü atıyor. Ya ön direkte öldürüyor ya da kalecinin ellerine teslim ediyor.

    Elmander; mücadeleci ve fizikli yapısıyla rakip defansı oldukça zorluyor. Bununla beraber, kimi zaman küçük çalımlarla dikine topla koşularını da ele alırsak; rakip defansı üzerine çekerek ceza sahasında boşluklar, gedikler açıyor. Bu olay, mutlaka Baroš'a da yarayacaktır. Boşluk bulup etkili olacak ve yorulmayacaktır. Ve özlediğimiz Baroš golleriyle geri dönecektir. Sonuç olarak Elmander çok etkili bir yardımcı forvet olacaktır bizim için. Baroš-Elmander en ideal ikilimiz olacaktır, tabii Fatih Hoca da bunu görüp ikisini beraber oynatırsa.

    Sercan'a gelince; Kazım bu kadar formsuzken sağ kanat ona emanet edilmeli. Sercan, sıfıra inip orta keserek, çalımla içeriye girerek etkili olabilir. Bence Sercan şu an için iyi bir forvet değil, ancak iyi bir kanatçı profili çiziyor.

    Defans; stoper ikilisi olarak Ujfa-Ceyhun denemeye değer bir seçenek. Servet-Gökhan'a göre daha hızlı olacaktır bu ikili. Yurtdışı altyapısı ve eğitimi almış oyuncular sonuçta. Ceyhun daha 23 yaşında, uzun yıllar takımımızı götürebilir, tabii kendini biraz daha geliştirirse. Eğer stopere alışırsa Gerard Pique etkisi yapabilir. Pasları Servet'e göre daha iyi.

    Bu arada bir stoper alınması şart. Serdar Taşcı, Türk statüsünde olduğundan burası için biçilmiş kaftan. Yönetime bu konuda baskı yapmalıyız.

    Duruma ve sisteme göre, üst düzey bir forvet veya oyun kurucu alınabilir. Podolski ve Diego buna uygun olabilirdi. Belki sağ kanat ama son öncelik olarak. Ancak dediğim gibi duruma göre. Transfer konuşulacak zaman değilse, pardon.

    Şu an için en iyi taktik bence de 4-4-2. İdeal kadro ise; Muslera, Sabri-Ujfa-Servet(Ceyhun)-Hakan, Sercan-Selçuk-Melo-Riera, Baroš-Elmander.

    YanıtlaSil
  2. peki neden samsunun oynamadığı futbol hiç konuşulmuyor. hiç direnç yok onu da geçtim gol için bile planları yok ve galatasaray böyle bir takıma karşı üretkenlik kuramıyor. sahada fizik mücadelesi olmadı iki taraf adına belli ki iki tarafta da kondisyon problemi var. galatasarayda oyuncu kalitesi böyle maçlarda bu kadar işlev görüyorsa durum hala normal olabilir mi?

    YanıtlaSil

Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.

Blogger tarafından desteklenmektedir.
google.com, pub-1379219663774483, DIRECT, f08c47fec0942fa0