Burak Eren'le Üçleme..
Sportif Cümleler blogunun sahibi Burak Eren ile bir süredir kafamızda bir proje vardı. Kendisini blogumuzda konuk yazar olarak görmek, Galatasaray özelinde haftanın değerlendirmesini almak gibi birlikte bir projeye giriştik. 3 yıldır oldukça başarılı bir şekilde blogunu yürüten ve 5000.postu deviren, Galatasaray özelinde olduğu kadar diğer konularda da başarılı analizleri ve gözlemleri olan Burak artık konuk yazar olarak her hafta belirli günlerde periyodik olarak yazılar yazacak. Kendisinin Galatasaray özelinde yaptığı haftalık değerlendirmelerini 3 soru-cevap mantığında işlemesi nedeniyle "Burak Eren ile üçleme.." başlığı altında göreceksiniz. Üçlemelerin ilki bugün yayında.. Hep birlikte güzel işlere imza atmak ümidiyle. Hayırlı olsun.
4-4-2'nin güzel yanı da bu aslında. İyi bir forvet ikilisi yakaladığınızda sisteminizi daha keyifli hale getirirsiniz. Sezon başında santrafor gündemiyle yattık uyuduk, sanırım biz de Elmander'den bu denli bir katkı beklemiyorduk Terim gibi, Ayrıca Baros'un da uzun sakatlıklardan nasıl döneceği bir soru işaretiydi ama şu ana kadar Elmander'den alınabilecek maksimum verimi alıyoruz ve sezon ilerledikçe de yükselen bir Baros grafiği var. Haliyle de son maçlara baktığımızda farklı sonuçlar var, sebebi de bu Baros & Elmander uyumunun giderek üstüne koyması. Karabükspor karşısında da bizi ayakta tutan ofansif güçtü aslında. 8'de 8 süreci yaşandıktan sonra rehavetin olması doğal, bu rehavet Samsunspor karşısında da yaşandı, Karabükspor karşısında da. Tek farkı Karabükspor forvetlerinin buldukları pozisyonları değerlendirememesiydi. Netice olarak ikinci yarılarda Galatasaray biraz daha kendine gelince fark ortaya çıkıyor zaten ve sonuç geliyor. Daha önemlisi de şu, Galatasaray bir şekilde skor bulmasını başarıyor. 5-1'lik skorun da anahtarı buydu, daha kolay olabilirdi ama bahsettiğim rehavet unsuru ve tabii ki Eboue'nin yokluğunun savunmada yarattığı dengesizlik büyük etken. Ayrıca Baros'un da sakatlığı sonrasında Terim'in kararı önemli olacak. Sistem istikrarı diyerek 4-4-2'ye devam edip, Sercan Yıldırım'a mı şans verecek {bence olması gereken bu} yoksa sistem değişikliğiyle Elmander'i ileride tek mi bırakacak?
Yiğit Gökoğlan Transferi
Kanat rotasyonu anlamında sıkıntılı olduğumuz bir gerçek, alternatifler yeterli değil. Hem sağ hem de sol taraf için konuşuyorum. Kazım'ın istikrarsız futbolu karşısında bile çaresisiz ve ona muhtacız. Nitekim o olmadığında yaşanan sıkıntı da ortadaydı, Engin Baytar sağ tarafa geçince ama Kazım'la da uzun vadeli sağ kanadı düşünemiyoruz. Bu yüzden o alternatifi yaratmalıydık ve mümkünse bu yerli olmalıydı. Turgut Doğan Şahin aslında benim ilk tercihimdi, hem maddi olarak daha imkanlı olması hem de oyun karakterinin daha yönlü olması. Sağ ve sol taraflarda, hatta forvet olarak onu kullanmak mümkündü ama o olmayınca Yiğit Gökoğlan takıma katıldı. Müthiş bir teknik kapasitesi olmasa da inanılmaz hızlı ve hızına da seri özellikleri eklemiş bir isim aslında. Sağ taraf adına da doğru bir alternatif haliyle. Genç olması, potansiyelinin büyük olması ve daha önemlisi Terim'in ısrarcı olması kafalardaki soru işaretlerini gideriyor diyebilirim. Yine de beklentileri kısa vadede büyük tutmamak gerekiyor, alternatif anlamda bir transfer olduğunu asla unutmamalı ama şunu söyleyelim. Özellikle sağ taraf için ama sol tarafta da kullanılabilecek, genç bir yerlimiz daha var. Şu ortamda da alınabilecek futbolculardan biriydi.
Kafama Takılan Bir İsim; Servet Çetin
Çok ilginç değil mi, ilk iki sezonuyla şimdilerde arasında oluşan fark. Hatırlayın, geldiğinin ertesi güzel şeyler konuşuyorduk. Onun bu profesyonelimsi halleri o zamanlar bize hoş geliyordu, çok doğru buluyorduk ve sahada da yükselen bir performansı vardı. Bir anda ülkenin en önemli yerli stoper değeri olmuştu aslında, giderek büyüyordu ama Marsilya ile yaşadığı transfer hikayesi ve takımda kalmasının ertesi aynı şekilde düşüşe geçen bir Servet Çetin oldu ve bugün o değerinin çok daha aşağısında. 3 sene önce 7 milyon avro bonservis eden bu adamın şimdilerdeki piyasası tartışma konusu bile değil, neredeyse yerli transferinde takas kullanılacak futbolcu kıvamında. Artı olarak hal ve hareketleri aslında onu itici kılan, o profesyonelimsi halleri şimdi işlemiyor. Ne bileyim, atılan goller sevinmemesi artı olarak düşüş gösteren futbolu, her maç hataları ama nedense Eboue'nin yokluğunda değişen savunma şartlarında Gökhan Zan'a değil de ona bu şansın gelmesi. Ayrılmak istiyorsa ayrılmalı, göndermek adına da çaba gösterilmeli. Şu aşamada ne onun Galatasaray'a, ne de bizim ona faydamız olmayacak, aksi gibi de piyasası düşmeye devam edecek, kendi değerinden kaybedecek. 30 oldu o da neticede, kariyerine farklı bir yön çizmeli diyebilirim.
Hiç yorum yok
Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.