Burak Eren'le Üçleme.. (7)

Süper Lig'de şampiyonluk yoluna devam eden Galatasarayımız hiç kuşkusuz haftanın en karlı takımı oldu. Takipçilerinin puan kaybetmesi, evinde oynadığı 2.derbiden de galibiyetle ayrılması ve rakibi karşısında son dakikaya kadar mücadele etmekten geri adım atmayan Fatih Terim'in öğrencileri aldıkları galibiyetle en yakın takipçisiyle arasındaki farkı 9'a çıkarttı. Play-off saçmalığı öncesinde alınacak her puanın önemli olduğu ve rakiplerle açılacak her puan farkının öneminin 2 kat arttığını belirtmekte fayda var. Her ne kadar o puanlar ikiye bölünecek olsa da.. 2.5 aydır devam ettiğimiz Burak Eren ile Üçlemeler serisinin 7.yazısında Beşiktaş maçı özelinde karşınızdayız.

Galatasaray 3-2 Beşiktaş / Son Dakikaya Kadar
Genel anlamda baktığımızda kötü oynadığımız bir maçtı. Hep söylüyorum, rakip orta sahası direnç gösterdiğinde Melo ve Selçuk İnan'ın hücum aksiyonu o oranda düşebiliyor. Bu da hücumdaki organizasyon sıkıntısını beraberinde getiriyor. Hücum anlamında fazla bir repertuarımız yok, ya Eboue sağ taraftan gelecek ve o kanadı işleyecek {maçın da ilk yarısında sağ açık gibi oynadı resmen} ya da göbekten geleceğiz. Engin Baytar ve Emre Çolak ideal kanat oyuncuları değil, aksine orta sahayı dörtlüyorlar ve onlar da maç içerisinde kötü gününde olunca organize olamadık. Buna rağmen kaleye attığımız ilk iki şutta golü bulmamız şans oldu bizim adımıza. Beşiktaş ise savunma işini iyi yapmaya başladı, bu tip maçlarda rakibi durdurup, hücumda bireysel etkiyle ayakta kalmaya çalışıyorlar. Quaresma önemli bir koz Beşiktaş adına, maçta da etkisini gösterdi zaten. Ama aynı desteği onlar da alamadı, Fernandes'in yokluğu takımı iyice Quaresma'ya yönlendirdi ve onun yarattığı pozisyonlarda iki golü attılar, üçü de buluyorlardı az daha. Ama teknik direktör farkı bir noktada ortaya çıkıyor. Melo'yu çıkarıp Baros'u oyuna almak büyük riskti. Engin Baytar göbeğe çekildi, Aydın Yılmaz ve Riera kanatta kaldı ve Baros & Elmander ikilisi sağlandı. Yine ideal 4-4-2 ama daha hücumcu bir yapı. İşte bu dakikadan itibaren maç tempo kazandı ve o dakikalarda Holosko oyuna girseydi Simao'nun yerine Beşiktaş adına farklı şeyler konuşabilirdik, yine de kazanabilirlerdi aslında ama alınan risk Galatasaray'a artı güç sağladı ve Selçuk İnan'ın futbol aklı derken maç 3-2'e geldi.

Selçuk İnan'ın Futbol Aklı Demişken
Kariyerinin en iyi sezonunu yaşadığı bir gerçek, 8 gol 11 asist gibi bir rakama ulaştı. Sistemin en önemli parçalarından biri. Gösterişli bir futbolu yok ama işini mükemmel yapıyor ve her geçen zaman da daha da üzerine koyarak ilerlediğini görüyoruz. Bu sezon nice iyi maçlarına şahit oldum ama bir maç üzerinde bu kadar etki ettiğine ilk defa şahit oluyorum. Kötü başladığı bir maçtı aslında {Melo'ya yaptığı müthiş asistin altını çiziyorum yine de}, rakip orta saha arasında kaybolduğunu gördük, hücumda da beklenen etkiden uzaktaydı ama Fatih Terim'in risk hamlesi sonucunda üzerine düşen yük daha da arttı. Engin Baytar ve Selçuk İnan'lı orta saha düzeni daha önce de denendi ama bu maçta alınan risk daha büyüktü. İşte bu dakikadan itibaren Selçuk İnan hücum üzerinde tamamen tek başına hükmetmeye başladı, sorumluluk aldı, bir anda muhteşem bir etki ortaya koydu ve onun futbol aklıyla da maç 3-2'ye geldi ve önemli bir üç puanın sahibi olduk. Aslında ondan beklenen bir diğer etki de bu. Tarzı itibariyle bu tarzda oynamaz her maç ama gerektiğinde sorumluluk alabileceğini, maç içerisinde böylesine bir etki gösterebileceğini görmek güzeldi.

Altyapının son harikası; Semih Kaya
Kimse şans vermiyorken geldi, formayı kaptı ve bir daha da bırakmadı. Yükselişine devam ediyor, şu an tahmin edemediğimiz yerlere de gelebileceğini ben biliyorum. İnanılmaz yetenekli bir futbolcu. Galatasaray adıyla bütünleşmesi de aynı bir durum tabii ama Semih Kaya ismini ilerleyen yıllarda konuşmaya devam edeceğiz. Ama her genç futbolcunun yaşadığı evreleri o da yaşıyor şu sıralarda. Çok heyecanlı ve bazen bu heyecanı çeşitli hatalara sebep olabiliyor. Mesela, hava topları hakimiyetinden bahsediyoruz ama o heyecan onu bir an önce topa müdahele etmesini gerektiriyor ve erken sıçradığı, topu ıskaladığı olabiliyor. Ya da Beşiktaş maçındaki olay. Muslera ile anlaşmazlıkları sonucunda kendi kalesine gol attı ama zaten bu hatalar gelmezse bir futbolcu istediği kıvama zor gelir. Semih Kaya çok atlet ve hareketli bir stoper. Her yana koşuyor, tüm toplara müdahale ediyor, mücadeleden asla kaçmıyor, tekmeye kafa uzatıyor ve onun hareketliliği savunmadaki diğer isimleri inanılmaz rahatlatıyor. Bu yüzden de Beşiktaş maçındaki hatayı takmaya gerek yok ama Terim'in de dediği gibi maçın başında yediği sarı kart ilerleyen bölümde takımını 10 kişi bırakmasına sebep olabilirdi, asıl hata budur. Quaresma gibi kreatif bir futbolcu var karşısında ve bu tip isimler karşısında daha dikkatli olmak gerekir.

Hiç yorum yok

Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.

Blogger tarafından desteklenmektedir.
google.com, pub-1379219663774483, DIRECT, f08c47fec0942fa0