Euro 2012 | Samaras, Kerzhakov ve Cech'ten sevgilerle..

Ukrayna ve Polonya'nın evsahipliğinde düzenlenen Avrupa Şampiyonası'nda gruplarda ikinci maçlar oynanmaya başladı. Günün ilk maçında Yunanistan ve Çek Cumhuriyeti karşı karşıya gelirken, günün ikinci maçında gündüz taraftarlarının kapıştığı Rusya ve Polonya sahada karşılaştı. Varşova meydanlarında gerçekleşen kırmızı-beyazlı taraftarların mücadelesinde (!) kazanan taraf olmazken, akşam oynanılan karşılaşmada da kazanan çıkmadı. Turnuvanın beşinci gününde oynanılan karşılaşmalarda da tıpkı ilk maçlar gibi performanslar izledik. Yunanistan'da Samaras, Rusya'da Kerzhakov ve Çek Cumhuriyeti'nde Cech alışageldik performanslarından kesitler sunarak takımlarının aldıkları skorda etkili olmayı başardılar.

Günün ilk maçında oyuncumuz Baros'un da formasını giydiği ve ilk onbirde sahaya çıktığı Çek Cumhuriyeti, Yunanistan ile karşılaştı. Rakibi karşısında ilk on dakikada bulduğu iki golle skorda üstünlüğü ele alan Çek Cumhuriyeti devreyi de bu skorla önde kapattı. Yunanistan turnuvanın açık ara en dengesiz takımı. Euro 2004'te ortaya koydukları anti-futbol anlayışıyla başarıya ulaşan mavi-beyazlı takım aynı mantalite ile devam ederken, Samaras'a rağmen hücumda da etkili olmaya çalışıyorlar. Gekas gibi tanıdık ve bildiğimiz bir forvete sahipler, kendisi de birşeyler yapmaya çalışıyor. Bugün alışagelmiş Cech ikramını da boşa çevirmedi, eski Samsunsporlu. 2008'de elinden kaçırdığı topla bizi çeyrek finale götüren Cech, bugün Yunanistan'ın da tek golünde Gekas'a asist yapan isim oldu. Yunanistan skorda geriye düşse bile her an herşeyi yapabilecek bir takım. Bir bakıyorsunuz tempoyu yükseltiyorlar, bir bakıyorsunuz kalenin önüne değil otobüs çekmek, Atina Otogarı'nı baştan inşa ediyorlar. Çek Cumhuriyeti adına söylenecek pek fazla birşey yok aslında.. Rusya karşısında aldıkları farklı mağlubiyetin ardından kısa sürede toparladılar, ilk yarım saatlik bölümde de geçen maçı unuttuklarını ve izlerini sildiklerini gösterdiler. Rosicky takımın beyni, odak noktası gibi.. Sahada sorumluluk alıyor, üstleniyor, birşeyler yapmaya çalışıyor ve yapıyor/yaptırıyor. Hücumda işin doğrusunu söylemek gerekirse Baros artık yokları oynuyor. 65 dakika sahada kaldı ama 'İşte bu' diyebileceğimiz hiçbirşey göremedik. Aslında takımın bir numaralı forveti olarak görünüyor ama bu bölgede gelecek vaadeden Kadlec veya Pekhart denenemez mi? Orasını elbette onlar daha iyi bilir. Baros'un tecrübesi ve kalitesi (en azından CV'sinde yazan) ortada fakat hücumda ortaya koyduğu veya koyamadığı performansı da ortada. Turnuvada belki vitrin yapar, iyi bir fiyata satarız diyebilirdik ama bu olmayacakmış gibi görünüyor. Adale ve kas sakatlıkları Baros'u çok yıpratmış belli oluyor. Geri dönüşü olmayan bir yola gidiyor Milan 'The King' Baros, sonu hayır olsun diyelim.

Günün ikinci maçında ise ev sahibi Polonya ve ilk maçlarda müthiş bir performans ortaya koyan Rusya karşı karşıya geldi. Gün içerisinde iki takımın taraftarları meydanlarda karşılaşmıştı zaten, maçın gergin olması bekleniyordu. Tarihte birbirlerini hiç sevmeyen iki milletin karşılaşması, Varşova Meydan Muharebesi'ne tanık olmamıza sağlarken, yaralanan 20 kişinin olduğu söyleniyor. Avrupa Şampiyonası'na hiç yakışmayan, daha doğrusu futbola ve spora hiç yakışmayan şeyler bunlar. Gün içerisinde yaşanan meydan savaşlarından sonra saha içerisinde de futbol savaşı vardı diyebiliriz. Rusya etkili ve tempolu bir takım. Turnuvanın ilk maçlarında da Hırvatistan'la birlikte göze hoş gelen bir futbol ortaya koyduklarını belirtmiştik. Hücumda tıpkı Yunanistan'ın Samaras'ta yaşadığı problemin birebir aynısını yaşıyorlar ve Kerzhakov'a takılıyorlar. İlk maçta da dünyaları kaçırmıştı Kerzhakov, bu maçta da pek aratmadı. Dzagoev ise turnuvada fiyatını katlamaya devam ediyor, turnuva sonrasında Rusya'nın alacağı başarıya bağlı olarak bonservisine +10 milyon euro daha yazdırabilir. Gol atmaya devam ediyor genç oyuncu, Rusya'yı da taşıyor aynı zamanda. Polonya ise ev sahibi avantajını kullanıyor, taraftarıyla, baskısıyla, hakemleri etki altına almasıyla birlikte güzel bir oyun ortaya koyuyorlar. Futbol oynamaya çalışan, mücadeleci bir oyun ortaya koymaya çalışmaları onlar adına güzellikleri yansıtıyor. Rusya'da hücumda Arshavin etkili olmaya başladığı zaman takımın da level atladığın görüyorduk. Polonya'da ise durum Blaszczykowski üzerinden gelişiyor. Dortmund'la iki sezondur Jürgen Klopp'un en önemli oyuncularından birisi olan 26 yaşındaki sağ kanat oyuncusu üzerine koya koya devam ediyor. Rusya karşısında da çok çok ayrı bir oyun ortaya koydu, takımına beraberlik getiren golü de attı.

Hiç yorum yok

Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.

Blogger tarafından desteklenmektedir.
google.com, pub-1379219663774483, DIRECT, f08c47fec0942fa0