STSL | Kaptan..

Spor Toto Süper Lig'de milli aranın ardından sahneye çıkan Galatasaray, geçtiğimiz yıl iki maçta da mağlup edemediği Medical Park Antalyaspor'a konuk oldu. Zorlu deplasman olarak yorumlanabilecek karşılaşmada rakibi karşısında baştan sona üstün bir oyun ortaya koyan takımımız liderliğini 4 gol ve 3 puanla perçinledi. Galatasarayımıza galibiyeti getiren goller Johan Elmander, Noureddin Amrabat, Burak Yılmaz ve Umut Bulut'tan gelirken, Fatih Terim yönetiminde son iki sezonda Galatasaray oynadığı tüm rakiplerini en az bir kere yenmiş oldu.

Maçın analizine geçmeden önce yazının başlığının nedeniyle başlamak istiyorum. Galatasaray Spor Kulübü hep büyük kaptanlar yetiştirmiş, kaptanlık olgusuna önem vermiş bir camiadır. Galatasaray'da oynayanlar Turgay Şeren gibi, Metin Oktay gibi, Fatih Terim gibi, Bülent Korkmaz gibi, Hakan Şükür ve daha niceleri gibi çok büyük Galatasaraylı'ların taktığı o bandın değerini iyi bilirler. Selçuk İnan için çok sevimsiz geçen, hakkı olan Milli Forma'nın bir hiç uğruna çalındığı bir haftanın ardından, Fatih Hoca'nın sırf Selçuk'u kaptan yapmak için Hakan Balta'yı oyundan almasının ne kadar büyük bir jest olduğunu Galatasaray'ı tanıyanlar daha o dakikada anlamışlardır. İnanıyorum ki Selçuk bu jestin ardından geçen haftaki moral bozukluğundan kurtulup önüne bakacak ve Galatasaray ile büyümeye devam edecek. Gün gelecek, hem insani hem de oyuncu kalitesi olarak bu kulübe yakışan Selçuk İnan'ın ismi de yukarıda saydığım büyük kaptanlar ile beraber anılacak.

Oyuna dönersek, akılların İngiltere'de olduğu daha ilk dakikadan itibaren belliydi. Beraberliğe gitmesi muhtemel bir maçı, sonunda Emre Çolak'tan hakkettiği formayı alan Amrabat'ın güzel oyunuyla çok rahat kazandık. Maç kopmadan önce takım savunmasında çok başarılı olsak dahi pozisyon üretmekte zorlandığımız barizdi. Hata yapsa da Hamit'in yokluğu ve yerine oynayan Aydın'ın etkisizliği hissedildi. Amrabat'ın akıl dolu taç atışı, ardından da kendi süreklediği bir kontrada sol ayağıyla yaptığı sert şut maçı kopardı. Amrabat'ın dışında ilk devre göze batan Semih, Cris ve Melo'nun güzel oyunuydu diyebiliriz. Cris kesinlikle iyi transfer ve Semih'in yanında tecrübesiyle ciddi katkı verebcek bir isim. Bu arada defansif oyuncularımızın Antalyaspor forvet oyuncularını kitlemesi rakibin sinir katsayısını da arttırdı ve bu durum Isaac'in atılmasıyla sonuçlandı, bu da maçı bitirdi. Tabi defansın iyi oyunu Muslera'nın güven vermeyen halini görmemizi engellemedi. Milli maçta çok kötü iki gol yiyen Muslera bugün de dengesizdi. Kullandığı hemen her topun rakibe gitmesinin dışında dengesiz çıkışlarıyla da korkuttu. Umarım Çarşamba günü, geçen sene alıştığımız Muslera'yı izleriz.

İkinci yarıya damga vuran olay için Elmander'in hafif sakatlığı sonrası Burak'ın oyuna girmesi oldu diyebiliriz. Burak Yılmaz sezon başından beri her oyuna girdiğinde pozitif etki yapıyor, iki haftadır da sonucu değiştiriyor. Elmander'in de formsuzluğu göze alınırsa Fatih Hoca'nın artık Burak ile başlaması gerekiyor. Hoca muhtemelen Manchester deplasmanında fizik gücü yüksek ve takım savunmasına yardım eden iki santrafor ile başlamak istediği için bugün gene Umut-Elmander denedi ama Burak Yılmaz formda olan ve formayı hakeden forvetimiz. İnanıyorum ki Fatih Hoca, Emre Çolak yanlışından döndüğü gibi Umut-Elmander ikilisinden de yakında vazgeçecektir. Tek kelimeyle mükemmel oynayan Burak'ın haricinde ikinci yarı oyuna giren Yekta ve Çağlar ne yazık ki hala bu takımı zorlayabilecek kapasitede gözükmüyorlar. Gönül ister ki Yekta oyuna girdiğinde en azından Antalyalı Emrah Başsan'ın yaptığı katkıyı yapsın ama ne yazık ki bir türlü bu beklentilerimiz gerçekleşmiyor. Umarım Yekta istenilen düzeye ulaşabilir.

Akılların çok uzaklarda olduğu bir maçı bu şekilde kazanmak gerçekten çok güzel fakat bu oyun İngiltere'den bize puan ya da puanlar getirmez. Umarım Çarşamba günü çok daha konsantre olmuş, çok daha istekli bir Galatasaray ile karşılaşırız. Sonuçta Galatasaray evine dönüyor, bize yakışanı tekrar tüm Avrupa'ya göstermenin zamanı geldi.