ŞL | Galiptir bu yolda mağlup..
Altı yıl sonra Avrupa'nın en büyük futbol arenasında mücadele eden Galatasaray, Şampiyonlar Ligi'nde yer aldığı H Grubu'nda ilk maçına çıktı. İngiliz ekibi Manchester United ile deplasmanda karşılaşan takımımız karşılaşmanın ilk dakikalarında kalesinde gördüğü golle sahadan 1-0'lık mağlubiyetle ayrılırken, maçın geneli boyunca rakibimiz karşısında ortaya koyduğumuz oyun günün tesellisi oldu. Alman hakem Wolfgang Stark'ın tabir-i caizse katlettiği karşılaşmada takımımızın iki net penaltısı verilmezken, ilk yarıda Hamit ve Amrabat'ın şutları direkten döndü. Manchester United'a galibiyeti getiren isim Michael Carrick olurken, Portekizli yıldız oyuncu Nani penaltı vuruşundan yararlanamadı. UEFA tarafından karşılaşmanın oyuncusu Hamit Altıntop seçildi.
Manchester United deplasmanında beklenen ilk onbirden farklı bir kadro ile sahaya çıkan Galatasarayımız rakibi karşısında atak oynayacağının göstergesini maçtan saatler öncesinde gösterdi. Teknik direktörümüz Fatih Terim'in basın toplantısında dile getirmiş olduğu "tabir-i caizse çatır çatır top oynayacağız" cümlesinin içinin dolu olduğunu görmek, böylesine zor bir deplasmanda istatistiksel olarak rakipten üstün olmak gelecek adına umut verici olduğunu söyleyebiliriz. Maç öncesi kimin eline kağıt-kalem verseniz savunma tandeminde mutlaka Cris'e yer verirdi, ki tecrübesi nedeniyle pek haksız sayılmazlar. Fakat rakip forvetlerin süratli ve çabuk olması, ceza alanına süpriz koşular yapan ortasaha oyuncularına sahip olması nedeniyle Cris kulübeye, Dany kadroya şeklinde bir değişiklik oldu. İlk geldiği günden buyana Dany için en büyük eleştiriler savunmadan topla çıkarken soğukkanlı bir şekilde attığı çalımlar oluyordu, bu maçta da bir kaç pozisyonda başımıza bela açacak cinstendi. Karşılaşmaya Eboue - Semih - Dany - Hakan savunma dörtlüsü ile çıkan takımımızda en büyük problem hiç kuşkusuz kanatlarda Nani ve Valencia gibi çok çabuk hareketlenen ve çizgiye inen oyuncuları marke etmek oldu. Eboue zaman zaman başarılı olmasına karşın, Hakan için aynı şeyleri söylemek zor. Amrabat'ın savunmada yalnız bıraktığı Hakan bazı pozisyonlarda Valencia karşısında pozisyona izin vermedi ama ilk 45 dakikalık bölümde başarısız olduğunu söyleyebiliriz. Hakan takımın en zayıf halkası olarak eleştirilen bir isim, eleştirilerin haklı olduğu noktalar elbette var lakin bu maç özelinde Hakan'ı eleştirmek doğru birşey değil. Karşınızda dünyanın en iyi kanat oyuncularından birisi var, önünüzde oynayan arkadaşınız savunmaya gelmiyor. Zaman zaman Dany'in kademesi vardı, zaman zaman Semih kademeye geldi.
Manchester deplasmanına Amrabat-Burak-Umut üçlüsü ile başlayan İmparator, karşılaşmanın ikinci dakikası daha dolmadan rakip kalede hücum pres doğrultusunda net bir penaltı pozisyonu yaşadı fakat karşılaşmanın Alman hakeminin kararı devam oldu. Bugüne kadar ne işe yaradıklarını anlayamadığımız çizgi hakemleri nedense hep bizim başımızı yakmayı başarılıyorlar. Hücum presinde topu kazanan Umut ceza sahasında çizgi hakeminin bir metre önünde Vidic'in arkadan bileğine basması sonucunda yerde kaldı. Geçen sene futbolcular tarafından Bundesliga'da en kötü hakem seçilen Wolfgang Stark takdir hakkını (rakibin adından korkmuş olsa gerek) devam olarak kullandı. Karşılaşma sonrasında Vidic'in itirafta bulunup "Bence penaltıydı ama hakem görmedi" açıklaması bile pozisyonu yeterince tanımlıyor. Bu pozisyonun ardından sakatlanan Umut'un durumunun ciddi olmadığını da teknik direktörümüz basın toplantısında açıklamıştı, dipnot olarak belirtelim. Rakip kalede pozisyonla başlayan, hatta penaltısı verilmeyen takımımız oyuna ortak olmak istedi. Oyuncuların üzerinde oluşabilecek baskıyı kırmak, oyuna ortak olmak ve kendi oyunumuzu oynamak için ilk 10 dakikanın önemli olduğu karşılaşmada Van Persie ve Kagawa'nın verkaç paslarla tehlike yarattığı pozisyonda ofsayt diye duraksayan savunmamızın arasına sarkan Carrick önce Muslera'dan sıyrıldı, düşerken topu ağlarla buluşturdu. Muslera'nın pozisyon sırasında tecrübeli oyuncuya bir müdahalesi vardı, eğer Carrick düşerken topa vurup pozisyonu golle sonuçlandırmasaydı muhtemelen Alman hakem penaltı noktasını gösterecek, Muslera'yı da kırmızı kartla oyun dışına ihraç edecekti. Müdahalenin kırmızı kartlık olup-olmadığı tartışılır fakat ilk dakikadan rakibin adından korkan Stark'ın iyimser davranıp sarı kart vermesini beklemek biraz hayalcilik olurdu.
Golün ardından kendi oyununu ortaya koyan, pozisyona giren, topa sahip olan oyunu neredeyse rakip alana yıkmayı başaran takımımız önce Amrabat'ın pozisyonda gole çok yaklaştı. Çok çabuk hızlanan bir oyuncu değil Amrabat fakat hızlandığı zaman önündeki tüm oyuncuları rahatlıkla ekarte edebilecek sürate sahip. Manchester gibi açık oynayan, ofansif düşünceye sahip olan takımlara karşı ters geleceği bir gerçek. Rafael karşısında sık sık çizgiye hareketlenen, kaleye dikine giden Faslı oyuncu sağ kanada geçtikten sonra dünyanın en iyi sol beklerinden Evra'ya zor anlar yaşattı. Kanatta yer alan Hamit'in performansı sevindiriciydi. Bu tür müsabakalarda çok görev yapan bir isim Hamit, takımın en tecrübeli oyuncuları arasında yer alıyor. Manchester United deplasmanında rahat, özgüveni yüksek ve karakterli bir oyun ortaya koydu. Sezon başından itibaren dile getirdiğimiz "maç temposu lazım" argümanının ne kadar doğru olduğunu gösterdi. UEFA tarafından maçın adamı seçildi, ilk yarının sonlarına doğru direkten dönen top, hem kendisinin hemde maçın kaderini değiştirebilirdi. Takıma adapte olmaya devam ediyor, yavaş yavaş temposunu buluyor. Hamit'in en büyük artılarından birisi savunmaya yardıma gelmesi. Bu konuda Eboue'yi rahatlatıyor ve rakip hücumcuyu zorluyor. Amrabat'ta eksik olan bir nokta, geriye gelmemek. Hamit konusunda savunma ciddi anlamda rahatlıyor böylelikle. Dün tekrardan doğdu diyebiliriz, kendisine geldi adeta.
Manchester United karşısında hücumda bu kadar üretken olup, pozisyona girmek güzel. Deplasmanda oynuyorsunuz, iki penaltınız verilmiyor, iki topunuz direklerden dönüyor, bir şutunuzu kaleci son anda parmaklarının ucuyla çeliyor. Daha fazla pozisyona girmeniz için Real Madrid, Barcelona, Manchester City ayarında bir takım olmanız lazım. Altı yıl aradan sonra Şampiyonlar Ligi'ne döndük, tecrübesiz bir takımız belki ama dün gece oynanılan futbol gelecek güzel günler adına umut vericiydi. Alman hakem Wolfgang Stark'ın yerinde daha karakterli ve kendisine güvenen bir hakem olsaydı ilk dakikada Umut'un, son dakikada Aydın'ın pozisyonuna penaltı çalardı. Karşılaşmada meydana gelen üç penaltı pozisyonunu arka arkaya izletseniz, herhalde penaltıya en uzak olan pozisyon Stark ve ekibinin penaltı çaldığı pozisyon olurdu. Sezona kötü başlayan ve eleştirilerin odak noktası olan Muslera, iyi bir penaltıcı olduğunu gösterdi. Geçen sene Mersin IY maçında da böyle bir penaltı kurtarmıştı, Galatasaray'a gelmeden evvel ortaya koyduğu efsanevi Copa America turnuvasında da Arjantin karşısında penaltılarda şov yapmıştı.
Maçın yıldızı Hamit seçildi dedik, ama bizim için iki yıldız daha var. Her ne kadar golde hatası var gibi görünse de Dany maçın görünmez kahramanlarındandı. Hakan ve Eboue'ye zaman zaman kademeye girdi, pozisyon takip etti ve Van Persie/Kagawa ikilisine gol şansı tanımadı. Günün en iyi isimlerinden birisiydi Dany. Savunmada ekürisi Semih'in de payını es geçmemek lazım. Genç yaşına rağmen, dünyanın en formda forveti Van Persie'nin hakkından geldi, genç stoper. Şampiyonlar Ligi tecrübesi yok, oynayamaz denilen Semih tıpkı geçen sene derbiler öncesinde yapılan yorumları çürüttüğü gibi, dün maçtan önce yapılan yorumları da çürüttü. Manchester United gibi bir takımın karşısında 21 yaşındaki stoperle çıkma cesaretini gösteren Fatih Terim'e de ayrı bir not düşmek lazım. Manchester karşısında sadece 5 yabancı ile çıkarken, gole ihtiyaç duyduğu dakikalarda karşılaşmanın son 30 dakikalık bölümünü 21 yaşındaki pırıl pırıl gençlerle oynadı. Old Trafford deplasmanında Manchester United'a maç kaybedebilirsiniz, bu çok doğal birşey. Fakat dün ortaya koyduğumuz oyunla birlikte kaybetmemiz aslında kaybetmediğimizi gösterir. Galatasaray gelecek günler adına güzel ışıklar saçıyor. Ait olduğumuz yerde, bize ait olan futbol karakteriyle birlikteyiz.
Yazının son cümlesi olarak yazmadan geçmek olmaz. İki sene evvel "Kümede kal" tezahüratlarını duyarken, bugün Manchester United deplasmanında rakibimize ecel terleri döktürüyoruz. O günlerde de söylemiştik, Galatasaray koskoca bir çınardır ve ayağa kalktığında kaçacak delik ararsınız diye. Galatasaray ayağa kalkıyor. Eskisinden daha güçlü, daha kuvvetli ve kudretli bir şekilde..
Hiç yorum yok
Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.