STSL | Geri dönüş..

Spor Toto Süper Lig'in sekizinci haftasında Gençlerbirliği ile deplasmanda karşılaşan lider Galatasaray, rakibi karşısında sahadan 3-3'lük beraberlikle ayrılarak puanını 15'e yükseltti. Sakatlığı nedeniyle Selçuk İnan'ın forma giymediği karşılaşmada Ankara 19 Mayıs Stadı'nda rakibine konuk olan Fatih Terim'in öğrencileri, ilk yarısını 1-0 geride kapattığı karşılaşmada 1-2 öne geçmesine rağmen bu üstünlüğünü koruyamadı ve sahadan 3-3'lük beraberlikle ayrılarak üstüste 3.kez puan kaybı yaşadı. Takımımız ayrıca son dört maçta (3 Süper Lig, 1 Şampiyonlar Ligi) galibiyet yüzü göremedi. Karşılaşmada oynanılan oyun haftaiçi Avrupa'da tamam mı, devam mı anlamı taşıyan CFR Cluj karşılaşması için pek umut vermedi.

Milli takımda yaşadığı sakatlık nedeniyle ortasahanın maestrosu Selçuk İnan'dan yoksun olarak sahaya çıkan takımımız karşılaşmaya Fernando Muslera, Emmanuel Eboue - Semih Kaya - Dany Nounkeu - Hakan Balta, Hamit Altıntop - Felipe Melo - Emre Çolak - Nordin Amrabat, Johan Elmander ve Burak Yılmaz ilkonbiri ile çıkarken sistematik oyun düzeninde Selçuk'un görev yaptığı orta alanı Emre ve Hamit ile doldurmaya çalıştı. Emre'nin yıllardır altyapıda orta alanda hücumcü özellikleriyle oynadığını, Hamit'in de ortasahada çift yönlü bir oyuncu olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu alanda kendi içerisinde dinamiklerini pek fazla değiştirmeden oyun içerisinde de alternatif tercihlerde bulunabilinen bir kadroya sahip Fatih Terim, ki bu doğrultuda yapılacak en doğru hamlelerin yapıldığını söylemek mümkün. Yekta tercihi düşünülebilirdi belki ama takımın iskeletini artık oturtmak lazım istikrarı ve başarıyı yakalamak adına. Savunma kurgusunda artık bir istikrar şart, herhangi bir sakatlık olmadığı takdirde Dany-Semih ikilisi, en azından devre arasına veya Ujfalusi dönene kadar, savunmamızın temel parçalarını oluşturacak. Hücumda da ideal forvet ikilisi Elmander ve Burak'ın olması, takımın en baştan nasıl bir felsefe ile çıktığının kanıtı. Umut-Elmander ikilisi aynı özelliklere sahip oyuncular, bu doğrultuda ikisini aynı anda sahaya sürmek pek mantıklı birşey görünmüyor, her ne kadar Umut sezona müthiş bir istikrar ile giriş yapmış olmasına rağmen. Forvet hattınızda Burak Yılmaz gibi bir isim duruyorsa, ki ceza alanında ligdeki en tehlikeli forvet oyuncuları diye sıralama yapsak ilk 3'te yer alır, kadronuzda da yer almak zorundadır. Oyun sıkıştığında veya rakip kapandığında Umut'u da tandeme ekleyerek rotasyonu üçleyebilirsiniz. Milli maç arası sakatlıkların ve maç kazanamama sorunun olması sonrasında uzun lafın kısası, Ankara deplasmanına kağıt üzerinde en uygun kadro ile çıktı Galatasaray.

Kağıt üzerinde son derece iyi bir kadro ile çıktı Galatasaray dedik bir önceki paragrafı bitirirken ama Gençlerbirliği hafta ortasında dersini iyi çalıştığını gösterdi. Karşılaşmanın ilk dakikalarından itibaren oyunu geride kabullenen fakat hızlı oyuncuları ile hücuma çok çabuk çıkan bir takım izledik, 20 dakikalık bölümde. Amrabat'ın karşısında Serkan'ın olması, oyunu o bölgeden oynayacağımızı gösterirken Ankara temsilcisi savunmada önlemini almıştı. Korkmadan, çekinmeden ve kontradan golü bulduktan sonra "şok" yaparak 2.golü arayan bir takım haline büründü Gençlerbirliği. İlk yarının en kötü iki isminden birisi olan Burak kenara gelip Umut oyuna girince, hücumda hareketlilik biraz daha sağlanmış oldu. Umut enteresan bir oyuncu, bazı oyuncuların pozisyon şansları olur. Topa vurursunuz, kaleciye çarpar, direğe çarpar, hızlanır, yavaşlar, rüzgar eser ve top bir şekilde kaleye girer. Umut tam anlamıyla bitirici değil ama golü koklayan, şansı yanında olan bir isim. Saçma sapan bir pozisyonda topa dokunarak, tabir-i caizse tıngır mıngır yuvarlanarak golün gelmesini sağlayabilir. Amrabat'ın zorlama ortalarından birisinde maçın en iyisi Elmander topa yarım dokunuşuyla Umut'a indirip, beraberliğin gelmesini sağladı. İki dakika sonra Hamit'in ara pasında bu sefer indiren Umut oldu, Elmander gelişine müthiş vurdu ve kalenin alt direği yerinden oynarcasına top ağlarla buluştu. Gençlerbirliği karşısında 1-0'dan geriye dönüp skorda üstünlüğü 1-2'e getiren takım bir anda sahadan silindi. Amrabat'ın söylediği gibi "Gereksiz ve anlamsız" bir konsantrasyon kaybının yanı sıra hem kendisinin hemde ortasahada Emre'nin savunmaya yardıma gelmeme alışkanlıkları büyük bir fatura çıkarttı ve arka arkaya 2 golü kalemizde görmemizle uyanmamız bir oldu.

Milli maç arasında yapılan antremanlar az-çok Melo'ya yaramış gibi görünüyor ama defansif özelliklerinin bir tık daha yükselmesi gerekiyor. Yaklaşık 15 maç oynamamıza rağmen istediğimiz istikrarı ve kadroda iskelet durumu oluşturamadık, bu biraz sıkıntı. Emre'nin sorumsuzluğu, genç olmasının verdiği bazı düşünce eksiklikleri ve futbol zekasının çok yüksek olmamasının yanı sıra oyuncunun savunmayı sevmemesiyle birlikte takıma yararından çok zararını oluşturuyor. Ceza sahası dışından saçma sapan şut tercihlerinin yanı sıra, ortasahada savunmaya yardıma gelmemesi geçtiğimiz yılki formundan uzakta olan Melo'ya tüm yükü bindiriyor.

Hiç yorum yok

Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.

Blogger tarafından desteklenmektedir.
google.com, pub-1379219663774483, DIRECT, f08c47fec0942fa0