Geçmişte kaleye geçenler..
Elazığspor ile oynadığımız 1-0 biten karşılaşma 89. dakikaya
kadar çoğumuz için sıradan bir karşılaşmaydı. Birkaç sene sonra hatta belki
seneye bu maçı çoğumuz unutacaktık. Ama 89. dakikada Muslera’nın kırmızı kart
görüp Melo’nun kaleye geçmesi, üstüne üstlük bir de rakibin kullandığı
penaltıyı kurtarması işte bu maçı UNUTULMAZ yaptı. Ve eminim hepimiz bu maçı
yıllarca anlatarak sonraki nesillere aktarılmasını da sağlayacağız. Melo bu
penaltıyı kurtarmasa yine maç bu kadar hatırlarda kalacak bir maç olmayacaktı
belki de; ama o mucizevi bir şeyi başardı ve penaltıyı kurtardı. Şimdi bu
vesileyle geçmiş yıllarda ligimizde kaleye geçmiş, seyredenlerin ilginç anlar
yaşamasına vesile olmuş oyuncuları ve maçları bir hatırlayalım...
12 Şubat 1911, Fenerbahçe - Galatasaray maçı <> Ali Sami Yen: O
zamanki adıyla Kadıköy Union Club sahasında oynanan İstanbul ligi maçı.
İstanbul'da deli gibi lodos var. Galatasaray takımından karşıya geçmeyi
yalnızca 6 oyuncu başarabiliyor: Ali Sami, Horace Armitage, Bekir
Sıtkı, Mehmet Ali, Celal ibrahim ve İdris.. Kaleci Ahmet Robenson bu 6
isim arasında değil. Ali Sami "ben kaleye geçerim" diyor ve 6
kişi maça başlıyor sarı kırmızılılar. 10. dakikada Emin Bülent de
yetişip oyuna giriyor. O maçı Galatasaray 7-0 kazanıyor. Ve bu maç hem
ezeli rekabetin en farklı skoru olarak hem de kalede kaleci değil
oyuncunun oynadığı bir maç olarak tarihe geçiyor.
2 Kasım 1958, Romanya -
Türkiye maçı <> Can Bartu: Futbol tarihimizde bizim için önemli bir
yeri olan Romanya’yla karşılaşıyoruz. Bu maçın öncekilerden farkı ‘resmi’ bir müsabaka olması. 1960 Avrupa
Şampiyonası finalleri için eleme müsabakası oynuyoruz. Fena da bir
jenerasyonumuz yok hani. Kalede Berlin Panteri Turgay Şeren’in oynadığı milli
takımımızın forvet hattı Metin Oktay, Can Bartu, Lefter Küçükandoniyadis ve
Kadri Aytaç dörtlüsünden oluşuyor. Takdir edersiniz ki bu forvet hattı gelmiş
geçmiş en iyi forvet hatlarımızdan. Zaten bir tek bu kadro bizi 1954 dünya
kupasına götürebilmişti, ondan sonra dünya kupası heyecanı yaşamak için 50 sene
beklemiştik. Maçın ilk devresinde Metin ve Can’ın ayaklarından gol pozisyonları
buluyoruz; fakat değerlendiremiyoruz. İkinci devre de başa baş bir oyun
oynanırken 63. dakikada golü ağlarımızda görüyoruz. Bu dakikadan sonra
beraberlik için yüklenirken 83. dakikada gelişen bir kontra atakta ikinci golü
kalemizde görüyoruz. Bu pozisyonda kalecimiz kaptan Turgay Şeren’in kaburgası
kırılıyor ve son 7 dakika için kaleye Sinyor Can Bartu geçiyor. Can Bartu’nun
kaleye geçme sebebi ise oyuncu değişiklik haklarımızın bitmiş olması değil.
Çünkü o yıllarda futbolda oyuncu değişikliği diye bir kural yok. Sinyor Can
kalede kaldığı süre boyunca rakipten gol yemiyor ama Beşiktaş’lı Ahmet
Berman’ın ayağına çarpıp yön değiştiren topu kurtaramıyor. Ahmet’in de kendi
kalesine atmış olduğu bu golle maçı 3-0 kaybediyor ve Avrupa Şampiyonası
hayallerimizi 38 yıl kadar erteliyoruz. (Rövanşı Lefter’in golleriyle 2-0
kazanıyoruz ama bu skor Rumenleri elememize yetmiyor. Belki de Turgay Şeren
sakatlanmasaydı veya oyuncu değişikliği kuralı olup da oyuna bir yedek kaleci
alabilseydik son golü yemeyecektik ve bu kadro memleketimize bir de Avrupa
Şampiyonası heyecanı yaşatacaktı, kim bilir.)
Not: Futbolda oyuncu değişikliği kuralı ilk olarak 1970 Meksika
Dünya Kupası’nda uygulanmıştır.
21 Eylül 1975, Ankaragücü
– Trabzonspor maçı <> Ali Yavuz: İşte bu maç bir kalecilik
destanıdır. Oyuncu olup kaleye geçen futbolcu çoktur ama kaleye geçip maç
kurtaran oyuncu sayısı azdır. İşte bu yüzden bu maç unutulmazlar arasındadır.
Trabzonspor birinci lige geçen sezon çıkmış ve çıktığı sezon Türkiye Kupası
finalinde Beşiktaş’a kaybederek çok hırslanmıştır. Öyle bir hırsla lige
başlıyor ilk hafta deplasmanda Galatasaray’ı yeniyor, ikinci hafta da yine deplasmanda
Balıkesirsporla berabere kalıyor. Üçünü maç da bir başka deplasman
Ankaragücüyledir. Maç başa baş giderken 74. dakikada Ali Yavuz’un golü geliyor.
Golden 5 dakika sonra kaleci Şenol Güneş o yıllarda Ankaragücü’nde futbolcu
olan Erman Toroğlu’yla çarpışıyor ve beyin sarsıntısı geçiriyor. Oyuncu
değişiklik hakları kullanılmış olduğundan Şenol apar topar ambulansla hastaneye
doğru yola çıkarken kaleye de maçtaki tek golün sahibi Ali Yavuz geçiyor.
Trabzonspor sahada 10 kişi kalmıştır ve kalede kaleci yoktur. Ama Ali Yavuz
değme kalecilere taş çıkartacak bir performans sergiliyor ve Trabzonspor’un bu
önemli maçtan 3 puan almasını sağlıyor. Bu galibiyet olmasaydı belki de o sene
Trabzonspor ligdeki ilk şampiyonluğunu kazanamayacak ve Trabzonspor efsanesi
belki de hiç olmayacaktı. O hafta Ali Yavuz haftanın karmasına hem kaleci hem
de oyuncu olarak seçiliyor, Erman Toroğlu da bize “böyle oynayan futbolcunun
ayağını eline vereceksin” tarzı yorumları nereden bildiğini ispatlıyordu.
25 Kasım 1984, Sakaryaspor – Fenerbahçe maçı <> Müjdat Yetkiner: 1984-85 sezonunun
12. hafta maçı. Fenerbahçe haftaya namağlup lider giriyor. Ama bu sefer rakip
Fener’in o yıllardaki belalısı Sakaryaspor. Fenerbahçe en son bu takımdan 4 as
futbolcuyu (Oğuz Çetin, Aykut Kocaman, Turan Sofuoğlu, Serdar Şenkaya) transfer
edip yenemiyorsan tarafına çek taktiğini uygulamış, Sakaryaspor o sene küme
düşmüş ve Fenerbahçe de bu beladan kurtulmuştu. Neyse bu maça dönersek
Sakaryaspor yine öndeydi Fenerbahçe karşısında:1-0. 84.dakikada kaleci Yaşar
Duran ceza sahasında bire bir kaldığı Turgay Poyraz’dan topu kurtarıyor; ancak
hırsını alamıyor olacak ki topu Turgay’ın kafasına fırlatıveriyor. Tabi o
dönemde Telegol olmadığından Yaşar canlı yayına bağlanıp “Turgay benim bacıma
sövdü.” Diyemiyor ve kırmızı kart yediğiyle kalıyor. Üstelik hareket ceza
sahası içinde yapıldığından hakem Sakaryaspor lehine bir de penaltı veriyor.
Oyuncu değişikliği hakları kullanılmış olduğundan kaleye Müjdat Yetkiner
geçiyor. Aykut Yiğit’in kullandığı penaltı vuruşunu önce kurtarıyor ama hakem
Müjdat’ın çizgi ihlali yaptığını söyleyerek atışı tekrarlattırıyor. Bir kez
daha topun başına geçen Aykut bu sefer topu ağlarla buluşturuyor ve Fenerbahçe
maçı 2-0 kaybediyor. O maçtan sonra gazeteler “Sarı lacivetliler Sakarya’da hem
maçı, hem lig liderliğini, hem yenilmezlik ünvanını hem de kaleci Yaşar’ı (!)
kaybetti” diye başlık atıyor.
17 Nisan 2005, Fenerbahçe – Beşiktaş maçı <> Daniel Pancu: Herkesin bildiği meşhur
Kadıköy Panteri Pancu maçı. Maçın enstantanelerini unutan varsa Anelka’nın ilk
20 dakika Ali Güneş’i rezil ettiğini sonradan Rıza Çalımbay’ın o bölgeye
takviye yaparak hem Ali Güneş’i hezimetten kurtardığını hem de maçı çevirdiğini
hatrırlatmış olalım. Beşiktaş prestij için, Fenerbahçe ise şampiyonluk hedefi
dolayısıyla mutlak kazanmak için oynuyordu ve birde kendi seyircisi
önünde bu maçı kazanmak için saldırıyordu. Daum bile Önder Turacı – Serhat Akın
değişikliğini yaparak maçın ne kadar önemli olduğunu ortaya koymuştu. 75.
dakikada skor 2-2 iken Rıza hoca Tümer’i oyundan alıp Pancu’yu oyuna sokar ve
bu maçın efsane olmasını sağlayan hamleyi bilmeden yapmış olur. Bu
değişiklikten bir dakika sonra İbrahim Akın’la kara kartallar 3-2 öne geçer. 5
dakika sonra da o meşhur pozisyonda Tuncay’ın yerde kalmasına hakem Bülent
Demirlek penaltı verir ve Cordoba’yı da ikinci sarıdan oyun dışına atar. Kaleye
Daniel Pancu geçer. Alex’in penaltısında köşeyi doğru tahmin eder ama atışı
kurtaramaz. Fakat asıl olaylar bundan sorna başlar. Daum Tuncay ve Selçuk
Şahin’i oyundan alıp uzaktan etkili şutlar atabilen Pierre Van Hooijdonk ve
Mehmet Yozgatlı’yı sahaya sürer. Taktik bellidir, uzaktan şutlarla Pancu
avlanacak ve maç kazanılacaktır. Ancak Pancu kalesinde devleştikçe devleşir.
Uzaktan çekilen şutların yanında bir de ceza sahası içinde Nobre’nin vuruşunu
kurtarır. İşte esas bu kurtarışla Beşiktaş maça daha da asılır. Son dakikada
bir de Koray Avcı’nın ayağından buldukları golle maçı 4-3 kazanırlar. Maçtan
sonra Sergen Yalçın “Aramızdaki derbi muhabbeti artık bitmiştir. Ne zaman
Fenerbahçe Tuncay’ı ya da Alex’i kaleye geçirir, 10 kişiyle oynar ve bizi
yener, o zaman derbi olayına geri döneriz.” diye açıklama yapar. Ertesi sene
Pancu’ya 1 numaralı forma verilir, uğruna t-shirtler bastırılır, kartal
yuvaları coşar.
Not: Sergen Yalçın o maçta forma giymemiştir.
20 Ekim 2007, Trabzonspor - Beşiktaş maçı <> Bobo: Süper lig 9. hafta karşılaşması.
Trabzonspor Ziya Doğan’a rağmen maça hızlı başlıyor. Henüz 6. dakikada Gökdeniz
ve Yattara’nın golleriyle 2-0 öne geçiyor. Beşiktaş da Burak Yılmaz ve Matias
Delgado’yla karşılık veriyor. İlk yarı 2-2 sona eriyor. İkinci yarıda Beşiktaş
yeni oyuna giren Bobo’nun ayağından bir gol daha buluyor ve skoru 3-2’ye
getiriyor. 79.dakikada Rüştü Rençber’in ceza sahası dışında omzuna yakın bir
yeriyle müdahale ettiği pozisyonda, hakem Bülent Demirlek yardımcısı Baki Tuncay
Akkın’ın da uyarısıyla tartışmalı bir ‘elle oynama’ kararı veriyor ve Rüştü
direkt kırmızı kartla oyun dışında kalıyor. Kaleye oyuna sonradan giren ve
galibiyet golünü atan Bobo giriyor. Trabzonspor Umut Bulut’un bir kafa
vuruşuyla Beşiktaşlıların yüreğini ağzına getiriyor ama Bobo ben buradayım
diyor. Skor değişmiyor ve Beşiktaş, Fenerbahçe maçından 2,5 sene sonra yine
bir derbi maçını kalecisiz kazanıyor. Maçtan sonra Ziya Doğan istifa ediyor,
yerine Ersun Yanal geliyor. Beşiktaş ise bu gazla 4 gün sonra İstanbul’da
Liverpool’u da deviriyor; fakat Liverpool buna çok kızıyor...
16 Haziran 2008, Türkiye – Çek Cumhuriyeti maçı <> Tuncay Şanlı: 2008 Avrupa
Şampiyonası grup maçı. Gruptan çıkmamız için mutlak galibiyet gerekiyor.
Beraberlik halinde Çekler gruptan çıkıyor. 2-0’dan çevirdiğimiz maçta 3-2
öndeyken son dakikalarda Volkan Demirel, Koller’e kafa atıyor ve oyun dışı
kalıyor. Ve tabi oyuncu değişiklik haklarımız dolduğu için kaleye Tuncay Şanlı
geçiyor. Cansiperane yaptığımız savunma ve hakemin maçı fazla uzatmaması
neticesinde Allah’tan kalemize top gelmiyor ve Volkan’ın bu sorumsuzluğunun
üzerinde durulmuyor. Derken unutulmaz geri dönüşler ve Avrupa Şampiyonası yarı
finali...
Hiç yorum yok
Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.