İmparatorun eski Cris'leri: Almaguer & De Boer

Sezon başında büyük şef Tomas Ujfalusi'nin şanssız ve beklenmeyen sakatlığından dolayı transferin son günü apar topar getirilen Cristiano Marques Gomes ile yollar devre arasında ayrıldı. Cris tecrübesi ve kariyeri sayesinde alınabilecek bir riskti; ama malesef tutmadı. Tazminat istemeden sözleşmesinin feshine razı olması da taraftarın takdirini kazanmasını sağladı. Kendisine bundan sonraki kariyerinde başarılar ve hayatında mutluluklar diliyoruz. Cris'in sezon başında apar topar transfer edilip devre arasında yollanması akıllara tabi ki Fatih hocanın ikinci döneminde yaptığı Sergio Almaguer Trevino ve Frank de Boer transferlerini getiriyor. Ahh ah...

Takvimler 2002 yılının Ağustos ayını gösteriyordu. Transfer sezonunun bitmesine az bir süre kala Galatasaray, Meksika'dan bir stoper alacağını duyurdu. O güne kadar Meksika hakkında bildiğimiz tek şey sınırı, acısı ve pembe dizileriyken hayatımızda bir de Meksikalı stoper olacaktı artık: Sergio Almaguer. Kariyeri boyunca Meksika dışında oynamamış bu 33 yaşındaki adam herkeste merak uyandırıyordu. Fatih hoca bu adamı nereden bulmuştu. Daha da önemlisi ve ilginci "nasıl" bulmuştu. Tabi hatırlayanlar bilir o dönemde şimdikinden bile daha büyük süksesi olan Fatih Terim istediyse vardır bir bildiği deyip sustuk. Üstüne üstlük imparator bir de "Yeni Popescu'mu buldum" diye açıklama yapınca bizim için olay bitti. Fatih hoca 33 yaşına kadar kimsenin bulamadığı bir yeteneği keşfetmiş ve Galatasaray'ımıza kazandırmıştı. Almaguer de bu gazı almış "Galatasaray'ın defansında ufak tefek sorunlar tespit ettim. Taraftarın içi rahat olsun bunları halledeceğim" şeklinde konuşmalar yapmıştı. Tabi Meksikalı'nın havası Barcelona maçına kadar sürdü. Maç içerisinde görev bölgesi gereği sık sık Kluivert'le karşı karşıya gelen Almaguer, önce kaptan Bülent'in sonra hepimizin asabını bozmayı başardı, ne mal olduğunu bizlere gösterdi. Bu maçtan sonra "Galatasaray savunmasındaki tespitler bıdı bıdı bıdı" diye açıklama yapan Almaguer gitmiş, yerine "Görev verilirse savunmanın sağında, solunda, ön liberoda her yerde oynarım. Zaten futbola başladığımda forvettim." diye açıklamalar yapan karaktersiz Almaguer gelmişti. Zaten bu maçtan sonra 6-0'lık Fener maçına kadar bir daha forma giyemedi. O maçtan sonra savunmada rotasyona giren Fatih hoca Almaguer'e bir şans daha vermiş; ancak sadece Türkiye Kupası'ndaki Yimpaş Yozgatspor maçına kadar dayanabilmişti. Almaguer Ocak ayını göremeden, arkasında pek az  şanssız kişinin hala hatırladığı hatıralar bırakıp gitti...

2003-04 sezonuna başlarken mutlak hedef yine şampiyonluktu. Bir sezon önce Beşiktaş'a kaptırılan şampiyonluğun ardından yenilmez Galatasaray'ı kurmak artık kaçınılmaz olmuştu. Ancak bunun için defanstan topu oyuna sokabilecek bir Popescu bulunması şarttı. Rahmetli başkan Özhan Canaydın bu sefer işi riske edemezdi. Popescu nasıl alınmıştı. Barcelona'nın kaptanıyken 30'lu yaşlarında tranfer edilmiş ve başarılı olmuştu. O zaman başarının nasıl sağlanacağı apaçık ortadaydı. Hemen kollar sıvandı ve Barcelona'nın 30'lu yaşlarındaki kaptanı Frank de Boer transfer edildi. Ah keşke futbol bu kadar basit olsa... Frank de Boer tabi ki Almaguer gibi değildi. Beklenti fazlaydı. De Boer tecrübeliydi. Ama gel gör ki ayakta duracak mecali kalmamıştı. 20 civarı maça çıktı. Tek akılda kalan maçı İnönü deplasmanındaki Beşiktaş maçıydı. De Boer bu maçta Tümer ve İlhan Mansız'a adım attırmamış ve maç 0-0 bitmişti. Takımın o dönem ki durumunu da buradan anlayabilirsiniz. Frank de Boer de onca kariyerine ve birikimine rağmen Ocak ayını görememiş, ikizi Ronald de Boer'in takımı Glasgow Rangers'a transfer olmuştu...

Hiç yorum yok

Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.

Blogger tarafından desteklenmektedir.
google.com, pub-1379219663774483, DIRECT, f08c47fec0942fa0