Sisteme Dair: Hücum mu, savunma mı?
Bir haftayı daha kayıpsız geçen takımımız için sezonun en önemli maçlarından biri geldi çattı. Şampiyonlar Ligi son 16'da rakibimiz köklü Alman kulübü Schalke 04 ve ilk maç Çarşamba günü Ali Sami Yen Arena'da. Sezon başından beri istenilen şablonu oturtamamamız nedeniyle maç öncesi taktiğimiz belirsizliğini koruyor. Önümüzde iki alternatif mevcut; temkinli ve sabırlı savunma futbolu veya "En iyi savunma hücumdur." mantalitesine dayanan atak futbol.
Normalde Şampiyonlar Ligi maçlarında, özellikle ileriki turlarda beklenen oyun anlayışı savunmanın ön planda olduğu, sabıra dayanan ve tek forvetle oynanan futbol stilidir. Galatasaray'dan da bu turda beklenen beşli orta saha ve tek forvetle bu anlayışı yansıtması olabilir. Fakat oyuncu porföyümüzde Fatih Terim'i bu anlayıştan uzaklaştıran çeşitli nedenler mevcut. Öncelikle beşli orta saha modelinde kanat oyuncularını hücumda fazlasıyla iyi kullanmanın gerekli olduğu gerçeği göz önüne alındığında Galatasaray için en büyük sıkıntı otomatik olarak ortaya çıkıyor. Takımımızın sağ kanadında merkezi orta saha özellikleri üst düzey olan ama kanatta sıkıntı yaşayan Hamit Altıntop, sol kanadında da sağ açık özellikleri olmasına rağmen solda oynayan ve sezon başından beri oyun zekası eksikliği nedeniyle bir türlü isteneni verememiş olan Amrabat bulunmakta. Bu oyuncuların beşli orta saha ile oynanırken pozisyon yaratamamaları nedeniyle 4-2-3-1 veya 4-5-1 otomatik olarak sıkıntıya düşüyor. Aynı zamanda ekibimizde hem Türkiye'nin en iyi forvetinin hem de dünyanın en iyi forvetinin beraberce top koşturması nedeniyle bu iki oyuncudan birisini yedeğe çekmek hem zor hem de mantıksız. Bütün bunlara ek olarak maçın sahamızda oynanacak olması ve muhtemel ciddi taraftar desteği de düşünülürse sabıra dayalı bir oyun düzenini ne kadar sürdürebileceğimiz soru işareti.
Diğer alternatif ise hiç kanat oyuncusu kullanmadan oynanılabilecek 4-3-1-2 taktiği yani bir bakıma Galatasaray'ın meşhur 2000 sezonunda kullandığı taktik anlayışı. Orta üçlüde Hamit-Melo-Selçuk ve hemen önlerinde Sneijder'i kullanmaya dayalı bu anlayışın da kendine has problemleri mevcut. Öncelikle Hamit ve Selçuk'un form düzeylerindeki dengesizlik ve genel özellikleri düşünüldüğünde ağır oyuncular olması nedeniyle Emre ve Okan ile 2000'de yakalanan orta saha dengesinin yakalanması zor. Geriden oyun kurmakta fazlasıyla başarışı olacak bu diziliş, stoper yetersizliği de düşünüşdüğünde, takım savunmasında büyük problemlere gebe. Bu taktik anlayıştaki en büyük pozitif, iyi kullanıldığında rakibi savunma yapmaya mecbur bırakması sayesinde rakibin hücumu daha az düşünebilecek olması. Fakat ne olursa olsun fazlasıyla riskli ve sezon başından beri hiç denenmemiş olmasından dolayı başarıyla oynanıp oynanamayacağı dahi şüpheli bir anlayış.
Sorumluluk her zaman olduğu gibi gene Fatih Terim'in omuzlarında. Hoca'nın, Sneijder, Drogba ve Burak üçlüsünü maksimum efektiflikle kullanması fakat bunu yaparken de takım savunmasından ödün vermemesi gerekiyor. Benim beklentim Terim'in hücumcu bir anlayışı tercih etmesi fakat Burak Yılmaz'dan sürekli iki kanada da deplase olma suretiyle klasik bir ikinci forvetten çok daha fazlasını yapmasını istemesi. Bana göre de elimizdeki şartlarda uygulanabilecek en mantıklı anlayış bu, yeter ki Burak Yılmaz beklenen performansı sergileyebilsin.
Baştan sona kadar tüm tespitler çok yerinde.4-3-1-2 deki orta sahadaki Emre-Okan performansını Selçuk ve Hamit ile yakalamak zor görünüyor. Fakat 4-3-1-2 oynayabilmek için de bu ikilinin performansı çok önemli. Her nekadar bu seneki performansını beğenmesem de orta alandaki pres gücünü artirmak icin Emre Colak veya Yekta Hamit'in yerine düşünülebilir.Şampiyonlar ligi tecrübesi nedeniyle Hamit'in sağ beke çekilmesi daha faydalı olur. Eboue ise kesinlikle sol tarafa yerleştirilmeli.Cunku Riera - Farfan eşleşmesi saydığımız birçok şeyden daha önemli.
YanıtlaSil