STSL | Meleklerin yardımıyla..

Spor Toto Süper Lig'de şampiyonluk yürüyüşüne devam eden Galatasaray, ligin 24.haftasında deplasmanda karşılaştığı Eskişehirspor ile golsüz berabere kalarak sahadan 1 puanla ayrıldı ve liderliğini sürdürdü. Rakibi karşısında oldukça etkisiz bir görüntü çizen takımımız, başlığımızda da dile getirdiğimiz gibi meleklerin yardımıyla bir puanı hanesine yazdırırken baştan sona üstün oynayan Eskişehirspor karşısında bu denli kötü futbolu hiç kimse beklemiyordu. Fatih Terim'in tribünde olduğu karşılaşmada takımımızın başında Ümit Davala yer aldı. Karşılaşmada sarı kart gören oyuncumuz Felipe Melo gelecek hafta için cezalı duruma düştü.

Geçen hafta yaşanan olağanüstü maçtan sonra tüm Galatasaraylılar kanaat getirdiler ki, bu kez şampiyonluğu Galatasaray’ın elinden almak için gizli kapaklı değil, aleni olacak her şey. Zira Serkan Çınar’ın özellikle ilk yarıda gösterdiği performans, Orduspor’un 2-0’a zorla getirilmesi ve sonrasında Fatih Terim’in sebebsiz yere trübüne gönderilmesi, tüm bunlar milyonların gözü önünde gerçekleşti. Galatasaray ikinci yarı inanılmaz bir performansla maçı çevirdi, onyıllarca anlatılacak bir maç oynanmış oldu. Ancak bu maçın ertesinde bu kez daha zorlu ve çetin bir deplasman olarak gözüküyordu Eskişehir.

Maçın başında, 90 dakikanın ne kadar zorlu geçeceği ortaya çıktı aslında. Eskişehirspor maksimum motivasyonla oynayarak ve özellikle yardımlaşması, boş alanları hızlıca doldurulmasıyla oyunu Galatasaray’a kabul ettirdi. Nitekim Muslera 10 ve 19. dakikalardaki kurtarışlarıyla daha ilk 20 dakikada felakete dönüşebilecek bir maçta ayakta tuttu takımını. Ancak Burak’ın 30’daki kafası hariç Galatasaray’ın uyandığına, toparladığına dair bir gelişme yaşanmadı.

Açıkçası Melo’nun dört maç sonra sahada olmasının ve gösterdiği performansın orta sahanın bu kadar kolay düşmesinde, üst üste üç pas yapamamasında çok etkili olduğunu düşünüyorum. Zira bu sezon Melo’nun sahada olduğu neredeyse hiçbir maç Galatasaray orta sahada organize olamadı, bilindik pas oyunuyla rakibi daraltamadı, dahası rakipler Galatasaray kalesine çok çabuk gelebildi. Bu maç da aynı senaryoyu sıkılarak ve üzülerek izledik.

İlk yarıları 0-0 kapatıp ikinci yarılarda toparlanmaya alışan Galatasaray’ı tanıyanlar için ikinci yarı bir umutla başlasa da hemen bu umutlar yerini endişeye bıraktı. Çünkü tempo düşmüş olsa da Eskişehirspor çok iyi pas yaptı, inanılmaz yardımlaştı, topun kontrolünü tamamen elinde tuttu. Galatasaray ise durumu idare etti, Sneijder ve özellikle Drogba top alamayınca çok pasif kaldı. Tam maç böyle biter derken, bir futbol mucizesi yaşandı. Henüz üç dakika önce oyuna giren Nuhiu, 88. dakikada üst üste iki kafa vuruşu yaptı. Birinde direkten dönen top uzaklaştırıldı derken ikinci ortaya vurduğu kafa iki direğe birden çarparak oyun alanına döndü. Yani Cim Bom'u melekler korudu demek abartılı olmaz. Bu aslında Galatasaraylılar’ı umutlandıran bir gelişme olmalı zira son yıllarda futbol melekleriyle arası iyi olmayan bizler için alınan bu bir puan berbat futbola rağmen moralimizin fazlasıyla bozulmasına engel olacak, belki de bir toparlanmaya sebep olup şampiyonluğun kapısını açacak. Ancak bu maç ders olarak defalarca izlenmesi gereken bir maç olarak hafızalarda kalmalı. Galatasaray orta sahada top tutarak ve oyunu rakip sahaya yıkarak oynadığı zaman yenemeyeceği rakip az, ancak bu kadar kolay geçilen bir orta saha ve konsantrasyonu çok zayıf defans ile işimiz hiç kolay değil. Motivasyonun düşük olmasını da Terim'in haksızca aldığı ceza yüzünden kenarda olamayışına bağlıyorum.

Son olarak; arada ıslıklanmaya kalkılan Hamit’in orta saha için ne kadar kıymetli bir futbolcu olduğunu da anlamak hiç zor değilmiş, aklımızı başımıza alıp bu adamın takım için ne kadar önemli olduğunu farketmemiz gerekiyor.