STSL | Gol kaçırma yarışı..

Spor Toto Süper Lig'de milli aranın ardından oynanılan dördüncü hafta karşılaşmasında taraftarının önünde sahaya çıkan ve Medical Park Antalyaspor'u ağırlayan Galatasaray, milli ara öncesi devam ettirdiği beraberlik serisini bu maçta da bozmadı. Rakibi karşısında baştan sona üstün bir oyun sergileyen ve özellikle ilk yarının ilk yarım saati ile ikinci yarının son yarım saati bir çok net fırsattan yararlanamayan Fatih Terim'in öğrencileri sahadan 1-1'lik eşitlikle ayrıldı ve 3 haftada 6 puan kaybetmiş oldu. Antalyaspor'un tek golünü Tita kaydederken, takımımıza beraberliği getiren gol Didier Drogba'dan geldi. Yıldız oyuncunun gol sonrası Metin Oktay'a selam göndermesi ise, günün en güzel ayrıntısıydı..


Galatasaray, ilk on dakikada fark yapabileceği, iki haneli gol sayısına ulaşabileceği ama aynı zamanda son on dakika yenilebileceği bir maçtan beraberlikle ayrıldı. Antalyaspor çapını bilerek, kapasitesini bilerek ve çok güçlü bir şans faktörüyle bir puanı kopardı. Akıllarda kalan en önemli iki nokta, sakatlar sebebiyle mecburen yapılan rotasyon sonrası verimsiz orta saha ve tüm maç boyunca gol kaçırma yarışına giren forvetlerdi.

Milli maç arası nedeniyle ara verilen lige açılışı, artık alıştığımız üzere, bir Cuma maçıyla Galatasaray yapıyordu. Selçuk İnan'ın sakatlığı yeterince endişe sebebiyken maç saati geldiğinde Sneijder'in de sakat döndüğünü, Muslera'nın ise Uruguay'dan sabah gelebilmesi nedeniyle oynayamayacağını öğrendik, sıkıntı büyüdü. Nitekim orta saha çoktandır alışmadığımız bir kombinasyonla, Emre Çolak, Engin, Amrabat üçlüsüyle oluşmuş, arkalarında Melo destekçi olmuştu. Kalede Eray vardı. Fakat endişelerin aksine maça hızlı başladı Galatasaray. Burak'ın artık alıştığımız kaçırmalarından biri geldi, ardından iki tane direk, yine Burak'ın geç kaldığı bir top, inanılmaz goller kaçmıştı henüz 10. dakikada. Bir de üstüne Melo'ya verilmeyen penaltı, Cim Bom'luları şanssız bir maç olacağı konusunda iyiden iyiye korkuttu. Antalyaspor'un geldiği ilk atakta golü bulması, akıllara gelenin başa geldiğinin kanıtıydı. Orta sahada Engin Baytar adam kovalıyor, çabalıyor, hücuma destek atmaya çalışıyor yani aslında görevini kendi kapasitesi içerisinde gerçekleştirmeye çalışıyordu. Ancak son derece verimsiz bir Amrabat ve her zamanki gibi uğraşan ama boşa uğraşan bir Emre Çolak hücum gücünü golden sonra çok düşürdü. Bunun üstüne malesef hala formunu yakalayamayan ve pozisyonları çok kötü harcayan Burak da eklenince tatsız bir 20 dakika izledik yenilen golden sonra.

İkinci yarının başında izleyenlerin aklına Burak'ın yerine Umut, E.Çolak'ın yerine Bruma'nın girdiği bir formül geliyordu zira Amrabat verimsiz olsa bile her an işleri değiştirebilecek hareketleri yapabilme olanağına sahip bir oyuncuydu, fakat İmparator farklı düşünmüş olacak, bir tek Amrabat - Umut değişikliğiyle başladı ikinci yarıya. Galatasaray biraz baskılı başladı ancak istediği yoğunlukta değildi. Drogba ve Burak tarafından kötü harcanan frikikler de deva olmadı normal olarak. Geceni en iyileri aslında Melo ve Drogba'ydı ancak skoru onlar da değiştiremiyor, görünmez bir el kalenin önüne set çekmiş gibi duruyordu. Nitekim Çolak'ın yerine Bruma ve Engin'in yerine Sabri'nin girmesi hareketi artırdı. Umut'un kaçırdığı efsane goller de işin içine eklendi, stres arttı derken Bruma ve Sabri'yle kanatlara inmeyi başaran Galatasaray Sabri'nin ortasında ayak koyan Drogba ile golü buldu, Drogba golden sonra Metin Oktay selamıyla gönülleri bir kez dahna fethetti.

Aslında son on dakikada neyin ne olduğunu kimse anlamadı, iş doldur boşalta döndü. Bruma'nın inanılmaz füzesi tam da maçı kapıp kaçıracak gol olabilirdi, Hakan çok iyi uzandı, beraberlik puanını çekti aldı. Antalyaspor'un defansın ileri çıkmasından yararlanarak bulduğu iki önemli pozisyon vardı, biri gol olsa galibiyeti bu kez onlar kapıp kaçırabilirdi zira Galatasaray o dakikalarda normal olarak düzeni, taktiği bir kenara bırakmıştı. İyi ki olmadı.

Bu maçta sezon başından beri son derece etkisiz oynayan Eboue yine çok etkisizdi. Melo çok iyi oynamaya devam ediyor, Drogba bildiğimiz gibi, pozisyonları daha verimli kullanması dileğimiz. Ancak her hafta tekrarlıyoruz, malesef Burak'ın psikolojik problemleri çözülmüş değil. Kafası kesinlikle maçta değil. Belki dinlendirilse hepimizin daha faydasına olacak. Evet, iyi golcü, ama kafası maçta değilken kendisine ve takıma zarar veriyor.

Salı günü asıl ligimize başlıyoruz. Olabilecek en zor başlangıçlardan biri. Real Madrid maçında elbette futbolcular daha farklı olacak, daha sistematik oynanacak. Yine de Selçuk'un olmadığı bir orta saha düzeni için acilen çözüm üretilmesi gerekiyor. Son olarak, seyirci mutlaka daha sabırlı olmak zorunda. Bazen böyle kötü başlangıçlar olabilir ama takım şu haliyle bile bu kadar gol kaçırıyorsa önümüzdeki haftalarda toparlamak çok da zor olmaz. Biraz sabır...

Hiç yorum yok

Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.

Blogger tarafından desteklenmektedir.
google.com, pub-1379219663774483, DIRECT, f08c47fec0942fa0