THY Euroleague | Bayern Münih maçına doğru..

Kriz günleri yaşayan ve buradan çıkmak için çabalayan Galatasaray Liv Hospital, THY Euroleague'deki 5. hafta maçına çıkıyor. Kendi evinde sezona beklentilerin üstünde bir giriş yapan Bayern Münih'i ağırlayacak olan takımımız bu zorlu karşılaşmayı kazanarak bir yandan moral depolamak bir yandan da gruptaki sıralaması açısından önemli bir galibiyet almak istiyor. Cuma akşamı saat 20:00'de başlayacak ve NTV Spor Smart'tan şifreli yayınlanacak olan maç öncesi iki takımın son durumlarına baktık:

KARANLIK GÜNLERDE ARANAN ÇIKIŞ KAPISI
Galatasaray Liv Hospital, şüphesiz ki hiç kimsenin içinde olmak istemeyeceği bir durumda şu an.. Yaşanan sakatlıklara ve sorunlara ister şanssızlık diyelim, ister altındaki sebepleri en ince noktasına kadar inceleyelim; gerçek olan birşey var ki bu kötü günlerden kurtulup önümüze bakabilmek için bir çıkış kapısı arıyoruz. Bayern maçı bu konuda önemli bir fırsat olabilir bizim adımıza.. Eurolague'de geri kalan 4 haftada 2 galibiyet-2 mağlubiyet alan takımımız bu maçlarda ortalama 71.5 sayı atarken, potasında ise maç başına ortalama 78 sayı gördü. İçeride şu ana kadar sadece 1 maça çıkan takımımız o karşılaşmada ise Olympiacos'a 78-67 mağlup olmuştu. Bireysel performanslara baktığımızda sakat olmayan oyuncularımız arasında en skorer iki ismimiz 12.5 ortalamayla Bonsu ve 12.3 ortalamayla oynayan Arroyo oldu. Erceg 8.5, Domercant 5.5 sayı ortalamalarıyla oynadılar. Tabi burada sakatlanan isimlerimizden Jamont Gordon, Dudley, Jawai, Markoishvili gibi isimler bizim için önemli birer skor opsiyonuydu. Bu maçta transferi yeni açıklanan Malik Hairston forma giyemeyecek. Oynayabilecek durumdaki oyuncularımızı ise Arroyo, Ender, Göksenin, Sinan, Domercant, Erceg, Macvan, Furkan, Bonsu olarak sıralayabiliriz. Bu isimlere önümüzdeki günlerde Hairston ve Engin eklenecek.

EUROLEAGUE'İN YENİ ÇOCUĞU;BAYERN MÜNİH
Her ne kadar basketbol takımıyla çok tanınmasa da Bayern Münih'in 1950'li yıllarda kendi liginde kazandığı şampiyonlukla mevcut. Ancak bu yıllardan sonra uzunca bir zaman basketbol takımı az da olsa var olan bilinirliğini yitirdi ve Almanya'da bölgesel liglerde mücadelesini sürdürdü. Futbol takımının kazandığı büyük başarılarla anılan ve basketbol takımı neredeyse unutulan kulüp, bu durumu ise ancak 2008 yılında değiştirebildi. O dönemde Almanya 2. Ligi'nde mücadele etmekte olan Düsseldorf Magic takımını satın alan ve macerasına o noktadan itibaren yeniden başlayan Almanlar son 5 yılda yatırımını sürekli arttırdı. Tabi bu artan yatırım ve kulübün var olan potansiyeli düşünüldüğünde Euroleague'in marka değerine yönelik iyi bir yatırım olabileceği düşünüldü ve Euroleague yönetimi tarafından verilen wild card'la Alman temsilcisi bu sezon lige katılma hakkı elde etti. Sırp antrenör Svetislav Pesic yönetiminde transfer döneminde potansiyelli isimleri kadrolarına kattılar. Geçen sezon Euroleague'de mücadele eden Alba Berlin'den birçok oyuncu transfer ederlerken aynı zamanda bir başka Alman takımı Ratiopharm Ulm'den John Bryant ve geçen sezon Ukrayna temsilcisi Budivelnik Kiev'de oynayıp Eurocup'ın en iyi 5'ine seçilen Malcolm Delaney de Bayern Münih'in önemli transferleri oldu. Sezon başından beri beklentileri biraz aşan bir performans sergileyen Bayern, Almanya Ligi'nde çıktığı 8 maçta 7 kez galip gelirken tek yenilgilerini ise geçen haftasonu Alba Berlin deplasmanında aldılar. Euroleague'de ise ilk 4 haftada 3 kez kazanan Alman temsilcisi, tek mağlubiyetini Olympiacos deplasmanında 88-83'lük skorla almıştı. 

MAÇ BAŞINA 87 SAYI ATAN BİR HÜCUM CANAVARI; BAYERN
Bayern Münih geride bıraktığımız 4 Euroleague karşılaşmasında maç başına ortalama 87 sayı bularak lig genelindeki en skorer takımlardan biri oldu. Son yıllarda klasikleşmeye başlayan Alman takımları gibi temelde hızı ve tempoyu seviyorlar. Ancak diğer Alman takımlarından farklı olarak fazladan yapabildikleri şeyler var. Bir kere ne kadar hızlı oyunu ve fast break-geçiş hücumlarını severlerse sevsinler bunu diğerleri gibi şuta ve üçlüklere bağımlı olarak değil daha dengeli ve disiplinli olarak uyguluyorlar. İkincisi yarısaha hücumunda da zaman zaman tehlikeli boyutlara çıkabilecek bir yapıları mevcut. Sahip oldukları oyuncuların güçlü yanlarını ortaya çıkararak ve düzenden çok kopmadan, sete set hücumda da tehlikeli olabiliyorlar. Bu iki şey diğer Alman takımlarında pek görmediğimiz noktalar ki buna Pesic etkisi diyebiliriz. Savunmada ise topa baskıyı iyi yaptıklarını söyleyebiliriz ancak öyle çok üst düzey bir savunma takımı oldularını da belirtmek güç.. Rakibi hataya sevketmeye çalışıyorlar ama enerjilerinin daha fazlasını hücuma sakladıklarını söylemek mümkün.. Tempoyu yüksek tutmayı sevseler de maç başına yedikleri 77 sayı, formda olan bir takım için müthiş bir istatistik sayılmaz. Bireysel anlamda pek çok yetenekli ve önemli isme sahipler tabi ama Malcolm Delaney'i bunlardan ayrı bir noktaya koymak gerek.. Şu ana kadarki 4 Euroleague karşılaşmasında, kaybettikleri Olympiacos maçı da dahil olmak üzere, takım olarak iyi bir performans ortaya koydular. Ve bu 4 maça da baktığımızda diğer önemli isimler inişli-çıkışlı bir performans gösterse sürekli iyi oynayan tek isim oyun kurucuları Malcolm Delaney idi.. 17.3 sayı - 4 asist - 23.5 verimlilik puanı gibi istatistikler yakalayan Delaney ayrıca maç başına rakiplerine 7.8 kez faul yaptırırken, 8.5 kez de faul çizgisine gitti. Geri kalan önemli isimler arasında daha önce formamızı giymiş Nihad Djedovic, John Bryant, Benzing, Troutman, yine bizde daha önce oynamış olan Savovic ve pivot Yassin Ibdihi'yi sayabiliriz. 

NELERE DİKKAT ETMELİ?
Bayern Münih'i bu şekilde anlatmak ve analiz etmek mümkün.. Tabi rakibin bu kadar formda bizim ise olabileceğimiz en kötü durumlardan birinde olduğumuz bir zamanda galibiyet şansımız normalin altına düşüyor ancak bu maç kazanılamayacak bir maç değil.. Doğru noktların üstüne gitmek daha da önem kazandı şüphesiz ki.. Bir kere en önemli nokta son dönemde hücumu Arroyo-Gordon ikilisi taşıyıp, yönlendiyorken ve şimdi Gordon sakatlığıyla sezonu kapamışken kimlerin ekstra sorumluluk alabileceği.. Hairston, Bayern maçında forma giyemeyecek, Engin henüz oynabilecek durumda değil zaten.. Bu durumda Ender, Sinan, Cenk ve Domercant'in hem skor olarak hem de asistleriyle katkı sağlamaları ve topa yön vermeleri önemli bizim açımızdan. Bununla beraber oyunu hızlandırmayı seven bir rakibe karşı dengeli hücum etmek, tempoyu korumak ve tabi top kaybı sayısının azaltmak önemli.. Kısalarımızın bunu sağlaması lazım. Öte yandan bu gibi sıkışık ve düşük tempolu oynamayı sevdiğimiz maçlarda Dudley de bize pek çok opsiyon sağlıyordu(orta mesafe şut, birebir oynama, pasörlük vs.). Onun eksikliğinde de Erceg-Macvan'ın 4 numara katkıları önemli. Bunlarla birlikte sayı bulmakta zorlandıkça ikinci şans sayıları da bazen önemli bir opsiyon olabiliyor. Bu anlamda bazı sürpriz isimlerin -Göksenin gibi- hücum ribaundlarını özellikle kovalaması da bir hamle olabilir. Savunma konusuna gelince normal şartlarda düzen içinde oynamayı seven rakiplerin düzenini bozma konusunda Ergin Ataman resmen bir markadır, ama bu kadar eksik olduğumuz dönemde bu o kadar kolay olmayacak tabi. Belki, rakipleri zaman zaman beklenmedik biçimde bozan 3 uzunlu-eşleşmeli alan savunmasını bu maçta da deneyebilir. Ve tabi ki rakibin en önemli ismi Malcolm Delaney'i de yavaşlatmak bizim için önemli olacak. Onu şu ana kadar Euroleague'de kötü oynarken görmedik ve bu da Bayern'in performansını doğru orantılı olarak yükseltti. Şimdi onu bozmak ve performansını düşürmek için başına Göksenin'i vermek iyi bir opsiyon olabilir. Tabi Göksenin'in özellikle faul konusunda kendini iyi saklaması lazım. Olmazsa Sinan da iyi bir savunma seçeneği zaten.. 

Genel olarak bu noktalar üzerinden gidersek bu zorlu karşılaşmada galip gelme şansımız artacaktır diye tahmin ediyorum. Bu maçı kazanmak, Malaga'nın kendi evinde Siena'ya yenilmesinden sonra,  2 gün önce planladıklarımızdan daha fazla şey kazandıracak takıma.. Özellikle 2.lik yarışında önemli bir avantaj elde edebiliriz. Öte taraftan eksik halimizle bile Bayern'i yenebilmiş olmak da hem kendimize hem de rakiplere verilmiş önemli bir mesaj olacak. Kaybettiğimiz takdirde ise 2.lik konusunda şansımız baya bir düşebilir, hatta önümüzdeki hafta oynayacağımız Siena maçının stresi de artabilir. Ama tabi biz bu senaryoyu şimdilik 2. plana atıyoruz.

Öte taraftan, tartışmasız bir biçimde, bu maçı kazanabilmek adına daha önce Euroleague maçlarında taraftarımızın yarattığı atmosfere bu maçta da ihtiyacımız var. Burada mesele, sadece kazanmak-kaybetmek de değil, bu durumdayken takıma destek olabilmek ve sahiplenmek açısından da önemli bir test olacak taraftarımız için.. Şu ana kadar genellikle iyi testler veren Galatasaray taraftarı bu maçta da benzer bir performans gösterecektir diye tahmin ediyorum. Hadi herkes salona, takıma destek olmaya!

Hiç yorum yok

Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.

Blogger tarafından desteklenmektedir.
google.com, pub-1379219663774483, DIRECT, f08c47fec0942fa0