THY Euroleague | Bir zor galibiyet!

Euroleague 6. hafta maçında Abdi İpekçi'de Montepaschi Siena'yı ağırlayan Galatasaray Liv Hospital, rakibini oldukça zorlansa da 54-52 yenmeyi başardı. Karşılaşma boyunca hücum ritmini bulmakta sıkıntı yaşayan ve 40 dakikayı 2/19 üçlük isabetiyle tamamlayan takımımız, savunma konsantrasyonu ve ribaundlardaki üstünlüğüyle birlikte bu kısır maçtan galibiyet çıkarmayı bildi. Pops Mensah-Bonsu 16 sayı - 16 ribaundla yine yıldızlaşırken oyuna üçüncü çeyrekte dahil olan Sinan Güler de 12 sayısıyla birlikte galibiyette başrol oynayan bir diğer isim oldu. 

Arroyo - Göksenin - Hairston - Erceg - Bonsu beşiyle çıktığımız maçın ilk 2 dakikasına biraz soğuk girsek de devamındaki yaklaşık 4-5 dakikayı iyi oynadık. Hücumda topu iyi çevirdiğimiz ve en doğru şuta kadar pası kovaladığımız bir bölümdü. Zaten bu bölüm haricinde maç içinde takım olarak hiç iyi hücum edemedik. Yine de çeyreğin sonlarına doğru, şutlar girmedikçe Siena 11-11'de bizi yakaladı ve periyot böyle sona erdi. İkinci çeyrek belki açılacağımız bölüm olur diye tahmin ediyorduk ama olmadı. Savunmadaki üstün gayretimiz ve ribaundlardaki üstünlüğe rağmen bir türlü dış atışları sokamadık. O atışlar girmedikçe de Siena içeri daha iyi yardım getirmeye başladı ve oradan da çok fazla üretim sağlayamadık. Öte taraftan Arroyo da bireysel bir üretim sağlayamazken sadece Ender'in ortaya birşeyler koyabilmesi sayesinde devreye 22-22 eşitlikle gidildi. Çeyrek sonucu gibi olan ancak bütün ilk yarının sonucunu yansıtan bu koca devrede 1/13'le üçlük attık. Soyunma odasından dönüşte takımdan bir hareket bekliyorduk ama yine gelmedi maalesef. Hücumda akıl almaz derecede durağanlaşırken Siena da üçüncü çeyreğin ortalarına doğru biraz daha rahat skor bulup 35-28 öne geçerek maçtaki en ciddi farkı yakaladı. Ancak bu dakikalarda kenardan oyuna dahil olan Sinan Güler maçın gidişatını değiştirmeyi başardı. Özellikle penetre etme anlamında çok sıkıntı yaşayan ve sürekli şuta kalan takıma bir penetre gücü sağlayan Sinan, müthiş bir çeyrek sonu oynadı. İki kez perde sonrası potaya giderek sayı üretirken bir fast-break'te bulduğu basket+faul ve el üstü yolladığı bir üçlükle birlikte bu kısır maçta çok kısa sürede 10 sayılık bir katkı verdi. Sinan'ın bu müthiş performansı ve enerjisiyle de birlikte son çeyreğe 40-38 önde girdik. Maçın final periyodu da sıkıntılı geçmeye devam etti aslında.. İlk 3 çeyrekte çok iyi durduğumuz Daniel Heckett, kendi takımı adına sorumluluk almaya başladı. Biz ise savunma performansımız çok düşmemesine rağmen skor üretimi konusunda sıkıntı yaşamaya devam ettik. Tüm bunlara rağmen Bonsu'nun iki pota altında gösterdiği müthiş performansla beraber son dakikalara 4-5 sayı civarında üstünlük taşımayı başardık. Burada Daniel Heckett bir hamle daha yapıp el üstü attığı üçlükle takımını oyunda tutarken skor 54-52 olduğunda son top onlara kaldı. Bu son topta biz faul yapmazken Heckett yine bir el üstü üçlük gönderdi ancak bu sefer isabet sağlayamayınca bu skoru koruyup galibiyeti almayı başardık.

Maç öncesi tahminlerimizin aslında önemli bir kısmı tuttu ancak neredeyse kimsenin tahmin edemeyeceği birşey vardı: Dış atışların bu kadar kötü yüzdede kalması.. Rakibe karşı temponun artmasına izin vermeden oynadığımız oyun, geçen haftaki Bayern Münih maçındaki gibi iyi savunma yapmamız ve son çeyrek haricinde Heckett'ı iyi durdurmuş olmamız zaten Siena'yı kitledi. Rakibin 52 sayıda kalmış olmasını bu şekilde açıklayabiliriz. İkili oyun savunmasında geçen haftaki kadar iyi savunma rotasyonu olmasa da bu hafta daha fazla adam değişerek oynamamız ve bu switch'ler sonrası saha içi savunma yerleşimini iyi ayarlamak falan hepsi çok iyiydi de bir türlü hücum ritmi bulamadık. İçeri top indirmenin çok kolay olmadığı bir rakiple oynuyorduk. Çünkü Siena sürekli oraya yardım getirmeyi seven, atlet ve çabuk ellere sahip oyuncularla savunma yapıyor. Bu durumda dışarıdan aldıkları riskleri cezalandıramayınca da dünkü gibi bir sıkıntılar çıkıyor ortaya.. 2/19 üçlük attık maç boyu ve burada kaçan 17 atışın 4-5 tanesi falan zorlama atış olmuştur. Çoğunlukla doğru atışları bulup sokamamak ilginçti bizim adımıza. Daha da ilginç olan ise Arroyo, Cenk, Domercant ve Erceg sürekli kaçırırken bu 2 isabetin Göksenin ve Sinan'dan gelmiş olmasıydı herhalde.. Şutör oyuncularımızdaki bu güvensizlik ve formsuzluğu çabuk aşmamız lazım. Öte taraftan bu kilitlenmiş hücuma penetre edememek de sorun yarattı. Tabi bu gibi ortamlarda Jamont Gordon'ı aramıyor değiliz ancak Sinan'ın kenardan geldikten sonra yaptıkları bu konuda bize yardımcı oldu. 12 sayı - 2 ribaund - 1 asistle oynaması çok değerliydi.. Tüm bu karmaşada Arroyo'nun da kötü bir gününe denk gelmemiz kilidi açma konusunda bir başka sıkıntıydı. Porto Rikolu yıldız maçı sayı atamadan tamamladı. Yaptığı 5 asist ise herhalde bizim adımıza amorti olmuştur. Maçın belki de esas yıldızı Bonsu'ydu diyebiliriz. İki pota altında da müthiş performans gösterirken 16 sayı - 16 ribaund(8 h+8 s) ve bir tane de müthiş blokla maçı tamamladı. Yeni transferimiz Malik Hairston 6 sayı - 4 asistle oynarken dış atışlarda ritmini bulmakta zorlanan Erceg yine de önceki maçlara göre daha odaklanmış gözüktüğü bu karşılaşmayı 8 sayı - 8 ribaund - 1 asist - 1 top çalmayla tamamlamayı başardı.

Zor bir galibiyet oldu bizim adımıza.. İyi tarafından bakacak olursak bu kadar kötü hücum ettiğimiz, şut atamadığımız ve takımın sahaiçi liderinin kötü olduğu bir maçı yine de kazanabiliyor olmak güzel. Savunma - ribaund performansımızın altını yeniden çizebiliriz. Ve tabi Bayern Münih'in bu hafta da kaybetmesiyle birlikte 2.lik konusunda bir avantaja sahibiz artık.. Kötü tarafından bakarsak ise bu tur için çok fazla olmasa bile Top 16 aşamasında hücum konusunda çözmemiz gereken sorunlar olduğu aşikar. Bu kadar fazla sayıda şutör oyuncunun hiçbirini maç içinde devreye sokacak hamleleri yapamıyorsak birşeyler eksik demektir. Bunu çözmek ise formunu arttırması gereken oyuncular kadar bir taraftan Ergin Ataman'ın da görevi tabi.. Bir diğer gözüken problem de şüphesiz Ataman - Arroyo gerginliği.. Bu maçı kötü oynayan Arroyo maç sonunda Ataman tarafından kullanılmadı. Ender'in sakatlığında oyuna dahil oldu ama çok kısa bir süre sonra tekrar kenara alındı ve özellikle bu en son kenara alınışından sonra çok sinirlendi. Bu konuyla ilgili zaten bir süredir ortada dolaşan iddialar vardı ve maç sonunda Ergin Ataman'ın ''Buranın tek patronu benim, Arroyo'nun sinirlenmesi benim için çok bir anlam ifade etmiyor'' minvalindeki sözleri de bu iddiaları doğruluyor herhalde. Bu kadar sorunla uğraştığımız dönemde bir de böyle bir problem yaşamak en son ihtiyacımız olan şey.. Ama Arroyo'nun üstündeki yükün altından kalkılması kolay bir yük olmadığının farkında olan ve normalde yıldız oyuncu yönetimini çok iyi bilen Ergin Ataman'ın da bu zor günlerde herşeyden önce takım olmaya ihtiyaç duyduğumuzu bilecek kadar zeki olan Arroyo'nun da bunu daha fazla uzatmayacaklarını temenni ediyorum..

Hiç yorum yok

Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.

Blogger tarafından desteklenmektedir.
google.com, pub-1379219663774483, DIRECT, f08c47fec0942fa0