THY Euroleague | Olaysız maçın, olaylı sonu..

Euroleague'in 7. hafta mücadelesinde Olympiacos'a konuk olan Galatasaray Liv Hospital rakibine 72-54 mağlup oldu. Maçın başından itibaren rakibine karşı ortaya bir karakter koyamayan takımımız farklı bir mağlubiyet alırken, sessiz sedasız giden karşılaşmanın sonuna Bonsu-Begic kavgası damga vurdu. Rakibinden yediği dirsekle sinirlenen ve rakip oyuncuları sahaiçinde resmen pataklayan Bonsu'yla birlikte Olympiacos'tan Begic ve Printezis de atılırken gayet sakin bir şekilde kaybetmekte olduğumuz bu kötü maçın sonunu bu hareketli dakikalarla tamamladık.


Maça kötü başladık, kötü götürdük ve doğal olarak da kötü bitirdik. İlk dakikalardan itibaren hücumdaki durağanlık, hareketesiz kalmamız ve bu yapı içinde kötü şut atmamızla birlikte skor üretmekte sorun yaşadık. Ve Olympiacos da temposunu yükseltmeye hiç gerek duymadan kendi oyununu oynayarak ilk çeyreği 18-10 önde kapattı. Bir tek ikinci çeyreğin ilk bölümünde kenardan gelen Ender-Furkan ikilisinin oynadığı P&R'larla hücumda üretkenlik sağlayabildik ve rakibe yaklaştık ama onun da devamını getiremedik. Zaten topu hiç çeviremeyen takım tamamen bu ikili oyunlara kalınca rakibin bize önlem alması zor olmadı ve devre sonunu yine kötü oynayarak çabuk bir seri yedik. Soyunma odasına 35-24 Olympiacos üstünlüğüyle gidildi. Üçüncü çeyrek ise filmin koptuğu bölümdü. Devre arasından belki bir ihtimal daha iyi döneriz dedik ama takım hiçbir reaksiyon vermedi bu periyotta da.. Ve Olympiacos çabuk gelip bulduğu sayılarla farkı 20'lere çıkarıp maçı aslında 3. çeyrekte fiilen bitirdi. Maçın son 10 dakikalık bölümü ise aslında fasülyeden bir çeyrekti. Farkı daha az utandırıcı bir seviyeye indirmek için bile birşey yapmazken olan oldu. Son 3 dakikaya girerken Arroyo'nun serbest atışları sırasında yaşanan pota altı mücadelesinde rakip oyuncu Begic'ten dirsek yiyen Bonsu adeta çılgına döndü. Önce Begic'e sonra da kendisine arkadan vuran Printezis'e saldıran Bonsu bu 2 rakibini kibar tabirle adeta patakladı. Ancak olaylar diğer oyuncuların araya girmesiyle büyümedi. Bu arada Yunan tribünü de olayın içine dahil olmak istedi ancak yapılan anonslar, sahaiçindeki isimlerin sakin hareket etmesi ve tabi maçın da aslında skor olarak kopmuş olmasının etkisiyle ortalık yatıştı. Geri kalan bölümde ise fark biraz daha erirken maçtan 72-54 mağlup ayrıldık. 


Maça dair teknik anlamda söylenecek çok birşey yok. En dikkat çekici taraf şüphesiz ki hücumdaki durağanlığımızdı.. Olympiacos gibi savunmayı her anlamıyla çok iyi yapan bir rakibe karşı bu kadar hareketsiz hücum edersek istediğimiz sayıları bulmamız da zorlaşıyor. Tabi bu gibi ortamlarda Jamont Gordon'ın penetre üzerinden üretimlerini, Ersin'in pota altı birebirlerini ve orta mesafelerini aramıyor değiliz. Ancak bunları arayarak sezon geçmez; bizim bu elimizdeki oyuncularla daha düzenli oynayarak, takım halinde birşeyler ortaya koymamız lazım.. Kısa oyuncuların bireysel yaratıcılığına bu kadar kalacaksak Arroyo'nun yanına 2 tane de Hawkins bulsak ancak olacak herhalde(!) Tabi iş bu kadar bireyselliğe kalınca bireysel olarak formsuz olan oyuncular da iyice göze batıyorlar. Domercant en çok ön plana çıkan isim bu konuda.. Son 2 maçta biraz olumlu sinyaller veren Erceg bu maçta ise yine kötü görüntüsüne döndü. Hairston daha hazır değil, bu çok belli oluyor. İyi olarak sadece Ender'in son maçlarda artan performansını ve Furkan'ın bu maçtaki 10 sayı - 7 ribaundunu sayabiliriz. Arroyo ise bu ortamda yine ortaya çok birşey koyamadı. Sahaiçinde mutlaka bir yardımcıya ihtiyacı var.(6 sayı - 1 asist) Maç boyu tam 20 top kaybı yaparken, 3 sayılık atışlarda da 2/14'le kalmamız da hücumu ne kadar kötü yaptığımızı istatistiksel olarak anlatmanın bir başka yoludur herhalde..

Bu maçı kaybetmek çok hesap dışı birşey değil aslında. Kazansak çok önemli bir bonus olabilirdi bizim için ama bu daha düşük bir olasılıktı. Tabi burada asıl üzücü olan kaybederken nasıl kaybettiğimiz... Ortaya bir karakter koyamayan takımın buna sebep olan sahaiçi sorunlarının üstesinden gelebilmek için çokça mesai harcaması gerektiği tekrardan göz önüne çıktı.. Hem bireysel formlar artmalı hem de sahaiçi organizasyon gelişmeli. Yapılacak çok iş var.. Kavgaya ilgili olarak ise: Bonsu eğer ki ortada giden bir maçta böyle bir olaya karışıp takımı yalnız bıraksaydı ona kızmamız gerekirdi. Ama böylesine kötü geçen bir maçta, açıkçası haklı da olduğu bir pozisyonda ona kızmak ya da kulüp olarak onu cezalandırmak doğru olur mu emin değilim. Bundan sonraki birkaç maç için ceza da alabilir belki ama haftalardır birçok takım arkadaşı formsuzken ortaya birşeyler koyabilen tek isim o.. Ve bu maçta da bazı arkadaşlarının bakışları arasında tek başına kavgaya girişen de o olunca tutup ona ceza vermek adil olur mu emin değilim.. Bu konuda önümüzdeki günlerde yaşanacak gelişmelere ve kulübün reaksiyonuna göre tekrardan birşey yazmak daha mantıklı olacak galiba.. Ama Bonsu'yu direkt suçlu ilan etmek vicdanen doğru gelmiyor.. 


Hiç yorum yok

Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.

Blogger tarafından desteklenmektedir.
google.com, pub-1379219663774483, DIRECT, f08c47fec0942fa0