THY Euroleague | Yine tekrardan; "Son topa kadar!"

Hayalkırıklığı yaratan Maccabi mağlubiyetiyle başladığı Top 16'nın 2. haftasında gruptaki en zor maçına çıkan Galatasaray Liv Hospital büyük bir mücadele gösterdiği karşılaşmayı 89-84 kaybetti. Sezon içinde bu maça kadar oynadığı 27 maçın hepsini kazanan Real Madrid karşısında önemli bir karakter gösteren ve pivotsuz oynamasına rağmen son dakikaya kadar maçın içinde kalan takımımız elde avuçta ne varsa ortaya koydu ama bu maç için yeterli olmadı. Son haftalarda çıkış içinde olan Zoran Erceg bu maçta harika bir oyun ortaya koyarken 24 sayıyla maçın en skoreri oldu.

Karşılaşmaya çok iyi bir başlangıç yapamadık. Özellikle hücum etmekte zorlandığımız dakikalar oldu ve Real Madrid buna karşılık daha rahat sayılar bulunca 12-4 öne geçtiler. Ancak bu dakikadan sonra hücum ritmini yavaş yavaş yakalamaya başlayan takımımız Arroyo'nun organizatörlüğünde topu iyi dolaştırarak hücum etti ve oyunun hızlanmasına da izin vermedi. Macvan'ın çoğunlukla skor yükünü çektiği bu periyotta, son hücumda ise Arroyo sayıyı bulunca ilk çeyrek bitmeden 20-19'la farkı 1'e kadar düşürdük. İkinci çeyreğe Domercant'in art arda gelen 2 üçlüğüyle başlangıç yapıp öne de geçtik ancak Real Madrid'in hep verecek bir cevabı oldu bu dakikalarda. Tabi bizim de savunma açısından zaafiyetler yaşadığımız düşünülürse iyi oynadığımız dakikalarda bile önde kalma süremiz çok uzun olmadı. Sonrasında ise Sergio Rodriguez'in oyuna girmesi işin rengini değiştirdi. Yıldız oyuncu hemen farkını belli ederken bizim de dar rotasyondaki isimlerimizin yorgunluk yaşamasıyla birlikte çeyreğin ikinci bölümünü Real Madrid üstün oynadı ve soyunma odasına gidilmeden önce 45-33'le farkı çift hanelere çekti. İlk yarıda Macvan 12 sayı - 9 ribaundla oynarken Erceg de 8 sayıyla mücadele etti. 

İçeriden dönüşte üçüncü çeyreğe çok iyi bir başlangıç yaptık. Özellikle Erceg'in art arda bulduğu isabetlerin de yardımıyla 11-2'lik bir seri yakaladık ve farkı 3'e kadar indirdik. Ancak bu dakikadan sonra Real Madrid yine oyuna ağırlığını koydu. Sergio Rodriguez'i de kenardan oyuna dahil eden İspanyollar hücum ritmimizi bozarken, özellikle Slaughter'ın hücum ribaundlarındaki etkinliğiyle birlikte yeniden farkı çift hanelere çıkarma fırsatı buldular. Hatta son hücumda Rodriguez'in potalı giren üçlüğü skoru 66-52'ye kadar da getirdi. Üçüncü çeyreğin sonunda fark 14'e çıkmış olsa da takım son periyotta maçı bırakmadı. Final çeyreğinin ilk bölümlerine Arroyo-Erceg'in iyi oyunlarıyla başladık. Buna karşılık ise Real Madrid, Jaycee Carroll'u çok etkili kullandı. Amerikalı skorere karşı takımımız savunmada hiçbir çözüm üretemeyince çeyreğin ilk bölümünde fark 10 civarında kaldı. Ancak buna rağmen oyundan düşmedik. Son bölümlere yaklaşırken Cenk Akyol sahneye çıktı. Sadece 2 sayıyla girdiği son çeyrekte art arda attığı dış atışlarla etkili olurken oyunun içinde kalmamızı sağladı. Ve maçın bitimine 3:34 kala Ender'in üçlüğüyle skor 80-76'ya kadar geldi. Bu anlarda maçın havası iyice değişirken oyuna ortak olduk ancak geri kalan süreçte Real Madrid sürekli olarak bir çözüm üretmeyi başardı. 4 kısa+Erceg ve baskı yapmadan oynadığımız bu dakikalarda Euroleague'in en iyi hücum takımını savunmakta zorlandık ister istemez. İşin diğer tarafında bir şekilde sayıları bulsak da tüm bu dakikalar boyunca art arda 2 Madrid hücumunu dahi savunamamak son saniyelerde gelen 89-84'lük mağlubiyetin hazırlayıcısı oldu. 

Real Madrid karşısına, pota altındaki eksiklerimize rağmen taktiksel anlamda iyi hazırlanarak çıktık. Oyunun hızlanmasına ve Real Madrid'in rakipleri sindirdiği o çılgın tempolara çıkmasına neredeyse hiç izin vermedik. Ancak Real Madrid sadece tempo takımı değil tabi ki.. Yarı saha hücumunda da çok başarılılar ve bizim savunmadaki en temel 2 adamımız olmadan onları savunmamız çok kolay olmadı. Yine de elinden geleni yaptı takım, ancak maçın önemli bölümünde 4 kısayla oynadığımız için bir noktadan sonra savunma ribaundlarını almak da sıkıntı oluşturdu bize. Kendi potamızdaki ribaundlara baktığımızda biz 19 savunma ribaundu alırken rakip 10 hücum ribaundu aldı ve bunların birçoğu potamıza sayı olarak geldi. Tabi tüm bu durumlara alınacak çok fazla önlem yoktu, elimizden geleni yaptık. Bu maç için belki de daha önemli olan nasıl hücum edeceğimizdi ve açıkçası bu konuda çok iyi sınav verdik diyebiliriz. Topu genelde iyi çeviren Galatasaray Liv Hospital belli bölümlerde sorunlar yaşamadı değil; maçın ilk birkaç dakikası, 2&3. çeyreklerin son bölümleri gibi ama bunlara rağmen oyundan hiç kopmayarak, vazgeçmeyerek ve sürekli birilerini devreye sokarak maçın içinde kaldık. Erceg 24 sayı - 4 ribaund - 5 asistle oynadı. 38 dakika sahada kalan yıldız oyuncu müthiş bir performans ortaya koydu. Sadece sayı atarak değil, birebir fiziksel mücadelelere de sonuna kadar girerek.. Arroyo 12 sayı - 10 asistle takımı hücumda yönetti ve iyi bir oyun sergiledi. Cenk 14'ü son çeyrekte olmak üzere tam 16 sayı attı ve maça tutunmamızda başrolü oynayan isimlerden oldu. Macvan özellikle ilk yarıda çok iyi oynarken 12 sayı - 11 ribaundla maçı tamamladı. Belki burada sahada 34 dakika kalan Hairston ve 27 dakika oynayan Domercant'ten biraz daha fazla katkı alabilirdik. Bu ikili toplam 6/18 sahaiçi isabetiyle 15 sayılık katkı verebildiler. Takım olarak dış atışları 14/32'yle kullanırken 31 sahaiçi isabetimizin 21'i asist üzerinden geldi. Ve Real Madrid gibi rakibi hataya zorlayıp, kazandığı toplarla oyunu hızlandırmayı seven bir takıma karşı sadece 4 top kaybı yaptık. Ayrıca kendi savunma ribaundlarımız almakta zorlansak da rakip potada aldığımız 13 hücum ribaundu en azından Real Madrid'in ribaundu çekip yarısahamıza çabuk gelmesine engel olan faktörlerden biri oldu.

14 maçlık serinin belki de en zor gözüken maçını bu şekilde geride bıraktık. Kaybetmemize rağmen ortaya koyduğumuz karakter ve maçın son dakikalarında Real Madrid'i terletmemiz bizim adımıza en pozitif noktaydı. Şu ana kadar Euroleague'de içerideki maçlarını en az 19 sayı farkla kazanan bir rakipten bahsediyoruz sonuçta, son dakikalara girilirken oyunu ortaya getirmiş olmak bile büyük başarı. Ama bir noktadan sonra yetmedi işte, bunu da anlayabiliriz zaten. Canları sağolsun diyelim. Euroleague için hedef maçlarımızdan biri olan Maccabi karşılaşmasından mağlup ayrılınca takımın motivasyon kaybı yaşamaması önemliydi ve Real Madrid deplasmanında bırakın kayıp yaşamayı, eksiklere rağmen daha motive bir görüntü çizdik. Aynı motivasyonu Perşembe akşamı oynayacağımız Kuban maçında da gösterirsek kazanmamak için bir sebep yok artık. Bonsu&Furkan'ın da döndüğü ve Abdi İpekçi'nin hınca hınç dolduğu bir ortamda sezonun en kritik maçlarından birisi olacak o maç ve tüm Top 16 takımlarına "Biz geldik" mesajını vereceğiz.

Hiç yorum yok

Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.

Blogger tarafından desteklenmektedir.
google.com, pub-1379219663774483, DIRECT, f08c47fec0942fa0