Sisteme Dair: Terim'in Rüyası 4-1-4-1

Roberto Mancini, Galatasaray'a geldiğinden beri bir taktiksel arayış içerisinde. Standart oyun sistemine uygun olmayan bir kadro devraldığı için ve hatta o kadronun 20013-2014 sezonunun başında oynayabildiği doğru dürüst bir sistem de olmadığından dolayı bu arayışlar ve arayışların sonucunda oluşan puan kayıpları normal karşılanmalı. Devre sonuna doğru bulunan 3'lü defans formülü ile bir yere kadar gidildi fakat devre arası transferleriyle beraber transformasyonu kolay bir dörtlü anlayışa dönülmüş gibi gözüküyor. Bugün bu sistemi inceleyeceğiz.

Galatasaray'ı yakından takip edenler bilirler, Terim'in üçüncü dönemi başladığında oynatılmak istenen sistem 4-1-4-1 idi. Bir libero ile desteklenen 4 orta saha oyuncusu ve önlerinde tek forvet. Bu sistemde oynadığımız maçlar kısır geçmiş, gol sıkıntısı yaşanması nedeniyle zamanla 4-4-2'ye dönülmüştü. Fakat Bursaspor ve Eskişehirspor maçlarında gördüğümüz 4-1-4-1 anlayışı çokça pozisyon bulmamızla ve bol gol atmamızla sonuçlandı. Tabi ki iki dönemin kadro yapısındaki farklılıkların bu durumda rolü olsa da Mancini'nin kadro kullanma kabiliyetinin ve sistemi başka taktiklere dönüşebilecek şekilde gevşek kullanmasının da payı büyük. Mesela Terim zamanında defansın önündeki tek adam bölgesine sıkıştırılıp verimliliği düşen Felipe Melo'nun Mancini ile ortada kullanılması, ön libero mevkisinde ise zaten yaratıcı özellikleri kısıtlı ama kesici özelliği kuvvetli Ceyhun'un kullanılması yeni hocamızın kadro kullanma kabiliyetinin bir göstergesi. Sistemin sert ya da yumuşak kullanılmasına gelince, Terim zamanında şekli sabit olan aynı sistem Mancini ile hücum sırasında beklerin çıkmasıyla ve Ceyhun'un stoperlerle beraber kalması sonucunda  Rahatlıkla 3-5-2 hatta 3-4-3 şeklini alabiliyor. Yani Mancini'nin 4-1-4-1'i adeta bir oyun hamuru gibi oyunun akışına uyuyor.

Yukarıda anlatılmak istenen kayganlığı isimler üzerinden gösterelim. Statik haldeyken 4'lü savunmanın iki beki Sabri ve Telles. 4'lünün önünde Ceyhun, Ceyhun'un önünde Melo ve Selçuk ikilisi, kanatlara yakın hücumcular Sneijder ve Burak, en önde ise Drogba mevcut. Hücum organizasyonları sırasında stoperlerin Ceyhun hizasına gelip orada bir üçlü oluşturması, beklerin orta saha ile beraber ileri çıkması, Sneijder ve Burak'ın da Drogba'nın yanına sokulmasıyla taktik bir anda bir üçlü savunma varyasyonu haline geliyor ve ani bir kontra yememiz durumunda rakibi Ceyhun ve iki stoperden oluşan bir 3'lü ile karşılıyor. Son iki maç baz alındığında Galatasaray'ın taktik anlayışı adeta akışkan bir sıvı gibi doldurması gerektiği yerleri oraya uygun olarak dolduruyor. Ceyhun'un son dönemde bu kadar öne çıkmasının en büyük nedeni de bu anlayış aslında. Yani Ceyhun kısa süre içerisinde karakter değiştirmedi fakat değişen oyun karakterine gayet güzel şekilde oturan bir yap-boz parçası oldu diyebiliriz.

Sözün özü Galatasaray son iki iç saha maçında iki sene önce oynamaya çalışıp beceremediği bir taktik anlayışı uygun oyuncuların varlığı ve teknik direktörün zekası sayesinde çok başarılı şekilde oynadı, goller attı ve gol yemedi. Bakalım aynı sistem sezon başından beri sıkıntı olan deplasman kabusunu da yenmeye yetecek mi? Bu sorunun cevabı için Pazartesi günü oynayacağımız zorlu Antalyaspor maçını beklemek durumundayız.

Hiç yorum yok

Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.

Blogger tarafından desteklenmektedir.
google.com, pub-1379219663774483, DIRECT, f08c47fec0942fa0