STSL | Konya deplasmanı..

Süper Lig'de son sekiz haftaya girdiğimiz dönemde şampiyonluk umutlarını bir hayli azaltan Galatasaray, ligi ikinci bitiren takımın Şampiyonlar Ligi'ne doğrudan katılacağı gerçeğini göz önünde bulundurarak deplasman fobisini yenmek adına Torku Konyaspor karşısında sahaya çıkıyor. Üstüste alınan kötü sonuçlara son vermek ve iddiasını son ana kadar sürdürmek için sahadan mutlak 3 puanla ayrılmak zorunda olan Roberto Mancini'nin öğrencileri, derbi öncesinde de moral depolamak istiyor. 29 Mart Cumartesi günü Konya Büyükşehir Belediye Stadı'nda oynanacak olan karşılaşmayı Halis Özkahya yönetirken, karşılaşma öncesi maç değerlendirmesi şu şekilde..

KONYA’DA DEĞİŞİK HATIRALAR
Konya deplasmanı bizim için garip hatıraların ve anıların olduğu değişik bir deplasman aslında. 2005-2006 sezonunda 90.dakika da daha onsekizine girmemiş genç Aydın’ın gelen golü ve belki de getirdiği şampiyonluk; bir sezon sonra Arda’nın geçirdiği ağır sakatlık, bir sonraki sezonda Uğur Uçar'ın buzlu zeminde diz kapağının kırılması gibi art arda gelen anekdotlar bu deplasman için en önemli anılar olarak hafızalarımızda yerini almış olarak gözüküyor. Neredeyse her deplasmanına tarihe geçecek bir hatıra bırakan Konya şehri, bakalım Roberto Mancini ve öğrencilerine nasıl bir hatıra bırakacak. Kim bilir, belki alınacak galibiyet yine şampiyonluğu müjdeleyecektir.

MESUT BAKKAL TRANSFERLERİ VE ETKİSİ
Sezona efsane oyuncularımızdan Uğur Tütüneker önderliğinde pekte iyi giriş yapamayan Konyaspor sezon ortası malum hastalıklardan olan hoca değişikliğine gittikten sonra Mesut Bakkal'ın göreve gelmesiyle -aslında yapılan transferlerin de etkisiyle- yükselişe geçti ve şu anda ligde 13.sıraya yerleşerek nispeten rahatlamış bir duruma geçti. 11 maçta alınan 15 puan takımın özgüvenini arttırırken hocanın takımına getirmeye çalıştığı topa hakimiyet ve önde baskı yavaş yavaş takıma yerleşmeye başladığını da görebiliyoruz. Bunda tabi ki Hleb’in oyun zekasının kattıkları, düşürmeyen golcü Gekas ve tecrübeli kaleci Itandjenin güven vermesi de çok önemli rol oynarken, tecrübe kavramını yerli oyuncularda da önde tutulması dikkat çekiyor. 30 yaş ve üzeri bu ligin çok tozunu yutmuş Ali Çamdalı, Ali Turan, Hasan Kabze gibi isimlerle de kadronun bu sezon elverişli bir pozisyonda tutunabilmek için gerekli şablonu oluşturduğu görünüyor.

ORTA SAHADA EKSİK: FELİPE MELO
Galatasaray'da ise bu zorlu deplasmanda en önemli eksik kart cezalısı olan Felipe Melo olarak gözükmekte; bu sezon ki performansıyla orta sahada en iyi ve formda isim olarak gözüken Brezilyalı yıldız takımın direnci ve efektifliği açısından da adeta bloklar arası bir köprü görevi görüyordu. Şu anda kadroda alternatifi olmayan oyunculardan biri olarak gözüken isimin yerine topu iki yönlü kullanabilen ve box-to-box tabirine uygun Yekta - Selçuk ve Umut Gündoğan üçlüsünün oynamasının eksikliği bir nebze olsun giderebilecek bir çözüm gibi görünüyor. Sneijder destekli bu dörtlünün ise ayrıca beyin ve ayak koordinasyonu yüksek bir hat yaratıp topa hakim olarak rakibin oyun sistemini bozmak ve kapalı defansı açmak açısından da etkili olacağı aşikar.

EN SON DEPLASMAN GALİBİYETİ KAYSERİ’DE
Ligde son 4 deplasmanda 4 beraberlik alan Galatasaray’da geçtiğimiz hafta oynanılan Chelsea maçında da bu devam etti. Aralık ayından itibaren ligde Arena özlemi çeken sarı kırmızılı takım bu maçlarda sadece 3 gol atarak hücum anlamında da çok etkisiz bir performans sergiledi. 13 deplasmanda alınan sadece 3 galibiyet sezon başından beri deplasman hastalığının devam ettiğinin ve çözüm bulunamadığının bir verisi aslında ki bu maçlarda da 17 gol atılması en önemli problemin gol atabilmek olduğunu gözler önüne seriyor istatistiksel olarak. Maçı koparabilecek skoru bulmak açısından sıkıntı yaşayan G.Saray henüz bu probleme çözüm bulamamış, değişik forvet hatlarıyla birçok deneme yapmış olmasına rağmen istediğini bir türlü gerçekleştirememiş olarak gözüküyor. 

ANKA KUŞU: GALATASARAY
Artık bizim için kalan maçlarda sahada oynanılan oyundan ziyade maç sonunda tabelada yazacak olan skor önemli olacak. Geride kalan sekiz maçta kim forma giyerse giysin, sahada ve kulübedekilerin elinden geleni değil, daha iyisini yapması gerekiyor. Takım içi karışıklık, hocanın ve yönetimin geleceğinin sorgulanması gibi basında yazılanlara aldırış etmeden, birlik ve beraberlik içerisinde yola devam etmek gerekiyor. Galatasaray için bu konular ne zaman gündemde yer alsa hep Zümrüt-ü Anka kuşu akıllara gelir. Küllerimizden doğmamak için pek bir sebep yok gözüküyor, yeter ki formanın ve armanın hakkını verelim.

1 yorum:

  1. Evet küllerimizden doğmadan önce inşallah rüzgar çıkmaz.

    YanıtlaSil

Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.

Blogger tarafından desteklenmektedir.
google.com, pub-1379219663774483, DIRECT, f08c47fec0942fa0