THY Euroleague | Kaybederek kazanmak..

THY Euroleague'de son 8'e adım adım giden Galatasaray Liv Hospital bu hafta da önemli bir sınav verdi. Çıktığı zorlu CSKA Moskova deplasmanında maçı kazanma şansı elde eden ancak bunu kullanamayan ve uzatmalarda da rakibine 1 sayı farkla yenilen takımımız, mağlubiyete rağmen şansını arttırdı. Kuban'ın Real Madrid deplasmanında fark yemesinin ardından genel averajda çok ciddi bir avantaj ele geçiren takımımızda Zoran Erceg kariyer maçını oynarken 35 sayı - 9 ribaundla maçın yıldızı oldu. 

Bu tip, yüksek konsantrasyonla çıktığı maçlara genellikle iyi başlangıç yapan takımımız bu sefer oyuna biraz tutuk girdi ve CSKA 9-2'lik skorla oyuna daha iyi başlayan taraf oldu. Bunun ardından Ergin Ataman mola alırken, dönüşünde ise maç bizim için adeta yeniden başladı. Arroyo'nun liderliğinde rakip savunmanın zaaflarına yönelik en doğru hücumları yapan takımımız 18-4'lük bir karşı seri yakaladı. Özellikle dış atışların çok yüzdeli girdiği bu bölümden sonra çeyrek sonuna doğru CSKA oyunu yeniden dengeledi ama yine de bu bölümü 20-24'lük skorla önde geçtik. İkinci çeyrekte ise savunmalar biraz daha sertleşti. CSKA'nın kenardan gelen oyuncuları, başta Aaron Jackson'la olmak üzere topa baskıyı arttırıp hücumlarımızı bozdu ve ilk 10 dakikaya göre sayı üretmekte zorlandık. Ancak buna rağmen Ergin Ataman'ın öğrencileri de savunma direncini düşürmedi. Hücum işlememesine rağmen son bölümlere 34-38 önde girdik ama burada Kyle Hines pota altından art arda zor sayılar bulunca devreye 38-38'le gidildi. Üçüncü çeyreğin gidişatı da ikinci çeyreğinkine oldukça benzerdi. Çok iyi savunma yapan ve CSKA'nın istediği ritme girmesine hiç izin vermeyen takımımız ise benzer sorunları kendi hücumunda yaşadı. Ancak sıkıştığımız anlarda Erceg'in bulduğu kritik dış isabetler bizi oyunun içinde tutarken bu bölümü de 51-52'lik skorla önde geçmeyi başardık. Final periyodu ise sıkışık görüntüsünü koruyarak başladı. Ev sahibi ekip Krstic-Kaun gibi bir ikiliye dönerek oyunu tamamen pota altına yıktı ve bu belli bir süre de işledi. Biz ise Erceg-Macvan gibi hareketli ve dışarıdan oynayabilen bir uzun ikilisi kullanarak farklı yerlerden avantaj sağlamaya çalıştık. CSKA'nın pota altındaki üstünlüğüne karşılık verdikten sonra oyun yine dengeye geldi ve son dakikaya 65-64 önde girdik. Sonrasında skor 67-67'ye gelirken 14 saniye kala son top bize geçti, ancak burada Macvan uygun pozisyonda topu elinden kaçırınca maçı kazanma şansını kaybettik ve uzatmalara gidildi. 5 dakikalık uzatma bölümündeyse takımda yorgunluk belirtileri başlarken maç boyu çok iyi kontrol edip sayı bulmasına izin vermediğimiz Sony Weems tek başına maçı domine etmeye başladı. Uzatmalarda toplam 12 sayı bulan yıldız oyuncuyu durdurmakta zorlandığımız bu bölümlerde son dakikaya 7 sayı geride girdik. Buna rağmen bir geri dönüş daha yapıp en son Sinan'ın serbest atışlarıyla eşitliği yakaladık. Bu eşitlikten sonrası karşılıklı taktik faullerle geçilirken çizgide hata yapan taraf biz olduk ve bitime 10 saniye kala top onlardayken 86-85'le avantajı yakaladılar. Burada faul yapmayan takımımız 1 sayılık yenilgiye razı oldu ve bu çekişmeli maçtan mağlubiyetle ayrıldı.

Savunmanın son haftalarda nasıl bir düzeye çıktığını, özellikle yardımlaşma ve rotasyonların zamanlamasını iyi yaptığımızı, 1'e 1 savunmada kolay kolay yenilmediğimizi ve savunma spacing'ini iyi ayarladığımızı görüyoruz. Euroleague maçlarında çok daha ön plana çıkmaya başlayan bir nokta oldu bu savunma anlayışımız ve bu anlayışı devam ettirebildiğimiz ölçüde sezonun geri kalanında hedeflerimize ulaşma şansımız yüksek olacak. Bu savunmayı net bir çember koruyucusu olmadan yapmak da önemliydi tabi bir taraftan.. Bonsu zaten yokken ve Furkan da 13 dakika sahada kalmışken, Erceg&Macvan ikilisiyle bunu yapabilmek de başlı başına bir artı. Gerçi Furkan daha fazla oynayabilirdi, zira oynadığı dakikalarda gayet iyi katkı vermişti. (8 sayı - 6 ribaund - 1 blok) Ancak bu maçta özellikle şutör isimlerin istenen yüzdeyi yakalayamamış olmasından ötürü, hücumda hareketliliği kaybetmeme adına Erceg&Macvan'da ısrar edilmesi de anlaşılabilir. Bu ikili savunmada büyük bir sorun oluşturmamışken bu normaldir diyebiliriz. Ve bununla birlikte planladığımız oyunu oynayabildiğimiz bu maçta o son topu kullanabilsek galibiyet de gelecekti ama olmadı. Maçla ilgili en olumlu nokta buydu: sahip olduğumuz planı çok iyi uyguladık, savunma disiplinimiz neredeyse hiç düşmedi. Ancak hücumda problemler oldu tabi. CSKA'nın Arroyo'ya yönelik aldığı önlemler onu zorladı, özellikle ikinci yarıda Carlos normal üretkenliğinin altındaydı. Ayrıca onun 1/6'yla, Marko'nun da 2/7'yle üçlük kullanması hücum adına problemdi. Belki Erceg onların da yerine attı diyebiliriz ama bu sadece onların eksik kalan skor katkısını yok etti. Kenardan gelmesi gereken katkı ise gelmedi maalesef. En sonki Fenerbahçe Ülker maçından sonra da dediğimiz üzere rotasyon oyuncularından daha fazla şey bekliyoruz. Sinan&Furkan yine aldıkları süre içinde olumlu işler yaptılar ama Ender, Arroyo'ya yardımcı olma konusunda zorlandı. Cenk haftalardır kötü durumda ve bu maçta da süre alamadı. Ergin Ataman'ın dar rotasyonu sevdiğini biliyoruz fakat Hairston'ı 10 dakikalığına olsa bile yedekleyecek bir Cenk'e de hayır demez herhalde. Hairston uzatmalarla birlikte bu maçta 41:33'lük bir süre alırken karşılaşmayı 13 sayıyla bitirdi, ama uzatma bölümünde takımın geri kalanında olduğu gibi onda da yorgunluk gözledik. Son olarak uzatmalar dahil bu maçta tam 28 kez faul çizgisine geldik ama bunların 11'ini kaçırdık ki böylesine bir maç için fazlaydı. Tüm bunlara rağmen maçı yine de kazanabilirdik, eğer Macvan o topu kaçırmasaydı elinden ya da 65-64 öndeyken Arroyo'nun boş üçlüğü girseydi.. Bu kadar iyi mücadele ettik işte.

Bizim 1 sayılık mağlubiyetimize karşılık, Kuban çıktığı Real Madrid deplasmanında tam 26 sayılık farkla mağlup oldu ve genel averajda +24'lük bir avantaj yakaladık onlara karşı.. Bu da demek oluyor ki Partizan'ı farka bakmadan sadece yenecek olmamız bile muhtemelen bize yetecek. Dolayısıyla CSKA deplasmanında alınan mağlubiyet, günü kaybederken belki de turu kazanmak oldu. Maçtan önce 1 sayı farkla kaybedecek olmayı birçok kişi de kabul edebilirdi zaten. Ama yine de maçı kazanabileceğimize dair umutlarımız vardı ve bu umutların boşa olmadığını da parkedeki oyunla gördük. Özellikle Erceg'in kariyer gecesini oynadığı bir maçta, takımımıza da kazanmak yakışırdı ama bu sonuca da çok itiraz edilmez tabi. İyi durumda olduğumuzda üst düzey rakiplere karşı da kazanabileceğimizi gördük ve daha da önemlisi haftaya girerkenki olduğumuz duruma göre çok daha iyi durumdayız. Hem Kuban farklı mağlup oldu, hem de Maccabi kazanarak son hafta ortaya çıkması muhtemel üçlü averaj ihtimalini ortadan kaldırdı. Kuban'ın son hafta Bayern'i içeride çok çok ekstrem bir skorla yenmeyeceğini varsayarsak ki iki takımın son durumlarına bakınca bu zor gözüküyor, Partizan maçını kendi seyircimiz önünde adeta bir şampiyonluk maçı havasında oynayarak kazanmak da bize yetecek gibi duruyor. Bunu dibine kadar haketti bu takım ve hakettiğini de alacak artık. Haftaya İpekçi'de hasılatı toplayacağız!

Hiç yorum yok

Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.

Blogger tarafından desteklenmektedir.
google.com, pub-1379219663774483, DIRECT, f08c47fec0942fa0