THY Euroleague | Tarih yazanlar-2

Son 4 haftada müthiş bir yükselişe geçen ve Euroleague'de F-8 için son düzlüğe girilmişken atağa kalkan Galatasaray Liv Hospital, kazanması gereken son maçta evinde Partizan'ı yenmeyi başardı. Müthiş bir atmosferde oynanan maçta, herhangi bir iddiası kalmayan rakibini 64-55'lik skorla mağlup eden Yenilmez Armada böylece tarihinde ikinci kez katıldığı Euroleague'de ilk kez son 8'e kalmış oldu. Manuchar Markoishvili 16 sayısıyla birlikte bu tarihi galibiyette en çok öne çıkan isimlerden biriydi.

Maça hızlı bir şekilde 5-0'la girsek de Partizan oyunu çabuk dengeledi. Biz özellike hücum etmekte sıkıntı çekerken Arroyo'nun da maça yavaş girmesiyle birlikte rakip oyuna dahil oldu. Topu çoğunlukla içeri indirmeye çalışan Sırp ekibi 13-2'lik bir seri yakaladı. Ancak sonrasında aldığımız mola ve oyuna kenardan dahil olan Sinan&Macvan'la birlikte kontrolü tekrar geri aldık. 7-13'ten gelen takımımız çeyreğin sonlarında 9-0'lık bir seri yakaladı ve bu bölümü 16-13 önde geçti. İkinci çeyreğe Domercant'in etkili oyunuyla girsek de genel anlamda dış şut sokmakta sorun yaşadık. Bu yüzden farkı açmak da kolay olmadı, ancak savunmanın düşmemesi sayesinde de hep bir adım önde kaldık. Sonrasında çeyreğin ikinci bölümünde şut konusunda da gelişme oldu. Markoishvili ve Erceg bu anlamda takımı sırtlarken farkı da yavaş yavaş açıp çift hanelere çıkardık ve devreye 40-28 önde girdik. Üçüncü çeyreğin ilk bölümü de ilk yarıdaki görüntüye benzerdi. Partizan'a kolay sayı atma şansını neredeyse hiç tanımadık. Ama başta Arroyo'nun skor üretimi olarak kötü bir gününde olmasından ötürü farkı daha da açıp maçı koparma dakikalarını da çok iyi değerlendiremedik. Sonrasındaki bölümde rakibin 1-3-1 alan savunmasına karşı 4 kısa+Macvan'a döndük ve bu dakikalarda Ender'in potaya gidişleri rakibin dengesini bozdu. Farkı 15'e kadar çıkarsak da sonrasında kısa bir 3-0'lık seri yakaladılar ve son bölüme 54-42 önde gittik. Son çeyreğe de hücumda sorunlu başladık ve yaklaşık 4 dakika boyunca sayı üretemedik. Burada Partizan farkı 7'ye kadar indirdi. Devamında ise Hairston ve Markoishvili'nin bulduğu iki üçlük önde kalmamızı sağladı. Hücum çok fazla ritme girmese bile Partizan'ın ekstra şutları haricinde rahat sayı bulmasına imkan vermedik ve skordaki avantajımızı korumayı başarak 64-55'lik bir galibiyeti alarak turu atladık!

Partizan karşısında hücumda son haftaların en kötü performansını sergilediğimizi söyleyebiliriz. Arroyo yaptığı harika asistlere rağmen sahaiçinde 0/10'la oynayınca sayı üretemedi ve bu da skoru en çok aşağıda tutan noktaydı. Zaten o da biraz kendi standartlarında şut atsa çok daha farklı kazanabilirdik. Bunun haricinde Ender'in de çok kısa bir sürede etkili olduğunu düşünürsek hücumun neden istediğimizi gibi gitmediğini açıklayabiliriz. Ama öte taraftan savunma performansı geçen haftalarda olduğu gibi yine müthişti. Biz 7/27'yle üçlük atarken, Partizan 7/17'yle bu atışları kullandı ki bizim kaçırdığımız pek çok atış onların soktuklarından daha zordu. Ama bu atışlarının girmesine rağmen birkaç hızlı hücum sayısı hariç kolay sayı görmedik potamızda. Çeyrek çeyrek yediğimiz sayılara bakarsak: 13-15-14-13. Bu da savunmanın başarısıydı. Tekrardan anlıyoruz ki biz esas olarak savunmasına sırtını dayayacak bir takımız, hücumda ise günlük olarak değişkenlikler olabilir. Ancak savunma böyle olduğu ve mental olarak kolay kolay düşmeyen bir takım olduğumuz sürece istediğimiz noktalara ulaşacağız. Böyle olunca da bu ülke sınırları içinde bizden iyi takım yok. Bireysel performanslara da biraz değinmek gerekirse Markoishvili'nin 16 sayısı, böylesine düşük skorlu bir maçta oldukça önemliydi. Son 5 haftalık süreçte yaptığımız çıkışta büyük etkisi oldu Marko'nun.. Bu serideki açılış ve kapanış maçlarının ikisine birden imzasını attı: Kuban&Partizan.. Eyvallah diyoruz paşam, beklediğimize değmiş! Onun haricinde Furkan'ın 13 sayı - 7 ribaund - 2 blok ve Erceg'in de 13 sayı - 6 ribaundu dikkat çektiler. Macvan ise istatistiklere çok yansımasa da iyi bir performans ortaya koydu. Özellikle savunmada çok doğru anlarda yardıma gelip, birebirde de rakiplerinin arkasında/karşısında iyi durdu. Son olarak 12:45'lik süreyle sahada kalan Domercant'in de 7 sayılık katkısı özellikle ikinci çeyrekte üstünlüğü ele aldığımız bölümlerde bize yardımcı oldu.

Akşamüstü saatlerinde Sarayın Sultanları'nın kazandığı müthiş zaferin üstüne akşam Abdi İpekçi'de, taraftarımızın önünde aldığımız bu galibiyetle de birlikte 11.04.2014 tarihini basketbolumuz adına unutulmazlar arasına yazdık. Tarihimizde ilk kez Euroleague'de çeyrek final oynayacağız. Taraftar iyiden iyiye havaya girmiş durumda ve artık Barcelona serisini beklemeye başladı. Bu galibiyet sürpriz değildi belki, önceki haftalarda alınan iyi sonuçlardan sonra bu sadece işi bitireceğimiz maçtı. Ama yine de bazı isimlerin hakkını teslim etmek lazım, başta koç Ergin Ataman olmak üzere. Çok fazla söyleyecek birşey yok aslında, bizi yine kör kuyulardan çıkarıp güzel noktalara getirdin 'hocam'.. Getirebileceğini biliyorduk ve şimdi de getirdin. Büyüksün. Onun haricinde Arroyo'nun gerçek liderliğinin ve müthiş karakterinin, Markoishvili'nin döndükten sonraki takımın geneline kattığı pozitif havanın ve skorerliğinin, Bonsu'nun yokluğunda Furkan'ın pota altında gösterdiği performansın, Hairston'ın, Erceg'in ve diğerlerinin.. Hepsinin eline sağlık. Basketbolumuzda, şampiyon takım olmanın üstüne, bir de Euroleague'de son 8 yapan takım olma apoletini eklediler ve şimdiden tarihe geçtiler. Ancak işimiz daha bitmedi. Her ne kadar rakip güçlü olsa da oynanacak bir çeyrek final serisi var ve bu seri haftaya Salı günü başlıyor. Deplasmandaki ilk 2 maçtan çıkarılacak 1 galibiyet herşeyin rengini değiştirebilir ve belki de bir rüyanın, F-4'un kapısını açabilir. Olmaz olmaz diye birşey yok, bugüne kadar pek çok zor işi başardık. TOP 16'ya çok kötü başlayıp, sonrasında gruptan çıkmayı bildik. Şimdi mi pes edeceğiz? Hayır, bekle bizi Barça!