ÖZEL RÖPORTAJ | Ekrem Memnun: Tam bir takım oyunu oldu..

3 kupalı sezonun mimarı ve artık basketbol şubesinin efsanesi sınıfına yükselmiş bir adam: Ekrem Memnun. Fenerbahçe'yi 3-2'lik bir seri sonucunda geçip 14 sene aradan sonra lig şampiyonu olan Galatasaray Odeabank'ın baş antrenörü Ekrem Hoca'yla, düzenlenen medya gününde konuşma şansımız oldu. En yakın geçmiş olan final serisinden, bu yorucu ve uzun sezonun satır aralarındaki başarıya götüren detaylara kadar birçok şey hakkında, biz sorduk o cevapladı. Ve ortaya güzel bir basketbol sohbeti çıktı. Bugüne kadar hep maç analizlerini, oyuncu tercihlerini biz yorumlamıştık. Bu cümleden sonra tüm cümleler Türkiye ve Avrupa'nın "şampiyon" apoletli baş antrenörü Ekrem Memnun'a ait..

Final serisinden başlayalım. 3-2’lik uzun bir seri oldu. 2-0’dan sonra siz serinin 2-2’ye geleceğini düşünmüş müydünüz?
Ev sahibi avantajı bunun için var. Bizim için sezonun en önemli maçı normal sezondaki son Fenerbahçe maçıydı ev sahibi avantajını kazanmamız açısından. Ben hiçbir zaman “Şöyle olur, böyle olur.” diye plan yapan biri olmadım. Hep maç maç bakıyorum. Tabi hedefler var, ama hep “önümüzdeki ilk maçı kazanmak için ne yapmamız lazım.” diye düşünüyorum. Kısa, orta ve uzun vadeli planlar var. Bunlar çerçevesinde, plana sadık kalarak yer yer küçük esnekliklerle önümüzdeki ilk maçı kazanmaya çalışıyoruz. ”Seri buraya gelir mi?” şeklinde düşünmedim, çünkü ben her maça kazanmak için çıkarım. Bazılarını kazanabildik, bazılarını kazanamadık. Ama böylesi daha iyi oldu, seyircimizin önünde müthiş bir atmosferde kazandık.

Peki deplasmandaki maçlarda neyi eksik veya yanlış yaptık?
İlk maçta benim gördüğüm şu: 2-0’dan sonra onlar teslim olacak gibi bir düşünce oluştu. Kimse telaffuz etmedi ama benim gördüğüm buydu, 3. maçta ortaya koyduğumuz oyun bizim karakteristik oyunumuz değildi. Normal konsantrasyon ve mücadelemizden yoksunduk. Hiçbir şekilde oyuna giremedik 3. maçta. Esasında 4. maçı kazanabilirdik, uzun süre kontrol ettik. Bazı parametrelerde kontrol edemediğimiz şeyler oldu. Onu da öyle kaybettiğimizi düşünüyorum.

Çok uzun ve yorucu bir sezon oldu.  Dar bir rotasyona sahip olmamıza rağmen sezon içinde mental olarak çok düşüş yaşamadık. Bu sizin oyuncuları yönlendirmenizle mi alakalıydı, yoksa onlar kendilerini çok iyi mi hazırladılar?
İkisinin beraber olduğunu düşünüyorum. Benim elimde basketbolu çok seven, başarılı olmak isteyen müthiş bir oyuncu grubu var. İlerlemek istiyorlar ve bence çoğu oyuncunun oyunu da gelişti sezon içinde. Basketbol kalitesi olarak oyunculukları ileri gitti, henüz potansiyelinin sonun yaklaşmış bir oyuncum olduğunu da düşünmüyorum. Nevriye’nin bile hala gelişebileceğini düşünüyorum. Yanlış anlaşılmasın, en tecrübeli oyuncumuz Nevriye olduğu için onu söyledim. Biz hep “daha iyi olabilir miyiz?” diye çalıştık, böyle hedefler koyduk. Oyuncular bunu sevdiler, inandılar. Onlar da öyle olmasını istediler. İki taraflı olduğunu düşünüyorum. Bazen ben onları ittim, bazen onlar beni çekti. Tam bir takım oyunu oldu.

Bazı oyuncularda da gözle görülür bir değişim oldu, özellikle Zellous’ta. Ayrıca Alba’nın çabuk düzen dışına çıktığı düşünülüyor, düşünceniz nedir?
Bence Alba’da da büyük değişim oldu. Alba çok yetenekli, çok büyük bir oyuncu. Alba’yla o konuda çok ilerlediğimizi düşünüyorum. Bazen oluyor tabi. Onun içinde bir canavar var, bazen içinden çıkıyor. İşte o canavarın çıkışlarını çok azalttığımızı düşünüyorum. Çok yetenekli bir oyuncu, biraz özgürlüğe de ihtiyacı var. Bu tür oyuncuları bir kalıp içerisine sokmamak lazım. Yani, Alba’yı idareli kullanabildik. Mükemmel miydi? Değildi, her zaman daha iyi olabilir. Ama şimdi 3 tane kupa kazandık, demek ki fena kullanmamışız. O da çok başarılı oldu, F-8’in MVP’si seçildi.

Peki sezon içinde takviye düşündünüz mü? Düşündüyseniz hangi mevkiye?
Düşündük. Oyun kurucu mevkisine, Işıl’ın arkasına. 1-2 oynayabilecek birini düşündük. Ama yapamadık. Bir kere kadın basketbolunda oyuncu havuzu erkek basketboluna göre çok çok dar. Havuz bile yok yani, su birikintisi diyebiliriz. Ben zaten sezon içindeki takviyelerin iyi olduğuna inanmıyorum. Organ nakli gibi, bazen olmuyor. Adapte olana kadar çok zaman geçiyor. Bizim düşüncemiz şuydu. Bir sakatlık olursa bütün sezonun emeği çöpe gitmesin diye düşündük. Ama bulamadık istediğimiz oyuncuyu, bulduğumuzu da alamadık. Şartlar oluşmadı, kulüpleri de kolay bırakmak istemediler. Allah’a şükür kritik yerlerde büyük sakatlık yaşamadık.

Bu sene 3 kupa kazanınca standardı yukarı çekme durumu oldu. Sizce ne kadar koruyabileceğiz bu standardı?
Biz daha bunu oturup planlamadık. Çok yoğun bir sezon geçti, 3 günde bir maçlar oynandı. Hakikaten çok yoğundu, daha konuşamadık. Bu sadece benim yapacağım planlara bakmaz. Bir sürü parametre var. Zamanı gelince o kararlar verilir. Galatasaray köklü ve büyük bir kulüp. Kadın basketbolunda bu kadar şey başardıktan sonra mutlaka bu çizgi korunacaktır. Kadın basketbolu Galatasaray’da her zaman önemli olmuştur. 109 yıllık tarihin en önemli kupalarından birini kazandık.

Bu sezon, daha pahalı ve geniş gözüken kadrolara oranla biz daha mütevazi şartlarda büyük başarılar kazandık. Sizce Galatasaray'ın bu başarısı, kadın basketboldaki dengeleri değiştirecek mi? Takım olmanın daha ön plana çıkması gibi bir trend oluşacak mı?
Bence değişmeli, ben değişmesini isterim. En pahalı en iyi midir? Bence değildir. Tabi ki ben isterim, bütün oyuncular çok para kazansın, herkes hakkını alsın. Ama herkes hakkı olanı alsın. ”En çok parayı alan en iyi oyuncudur.” diye bir şeye inanmıyorum. En iyi olduğu söylenen oyunculardan da en iyi takımın oluşacağına inanmıyorum. Biz şuna baktık. Elimizdeki bütçe ne? Bununla ne yapabiliriz, ne oynamak istiyoruz? Onun için uygun insanlar kimler? Bunlara baktık. Doğru da karar vermişiz.

Işıl ve Zellous neredeyse tüm sezon 40 dakika ortalamayla oynadı. Benchteki oyuncular süre alamamalarından ötürü sıkıntı çıkardı mı?
Hiç çıkarmadılar. Onlara çok müteşekkirim. Müthiş yürekli insanlar. Yani insanın morali bozulur. Ben de sporcuydum, bilirim. Kolay iş değil. Geliyorsun oynamıyorsun, geliyorsun oynamıyorsun. Yarın geliyorsun, yine oynamıyorsun. Ama her antrenmana aynı enerjiyle gelip antrenmanı yukarı çekmeye çalıştılar. Müthiş ahlaklı insanlar, en büyük paylardan biri de onlara ait. Takım sadece maçla olunmuyor. Antrenman, otel, kamp, otobüs.. Bir sürü yerde takım olunuyor. Buralarda bu oyuncular müthiş görev yaptılar. Söyleyecek kelimem yok, sadece saygı duyuyorum!

Geçen sezon farklı bir oyun oynuyorduk. Daha çok kısaların setleri işlettiği, uzunların bitirdiği bir yapı vardı. Bu sezon ise 1'e 1'ler üzerinden daha fazla oynadık. Sizin idealinizde nasıl bir basketbol var? 
Şimdi bana “En iyi takım nedir?” diye sorarsanız, bence en iyi takım her türlü basketbolu oynayabilmeli. Open court, yarı saha set hücumu, içeriden, dışarıdan oynayabilmeli; yaratıcı olabilmeli, belli prensipleri olmalı, sistemine sadık kalmalı, yaratıcılığı bu sistem içinde yapabilmeli. Bir sürü parametre var. Ben kendimi hiçbir zaman sınırlamadım. Biz doğru basketbol oynuyoruz. Rakibin tarzı da belirleyici oluyor oynadığımız oyunda. Savunma anlamında önlem alma var, bir de hücumda nereden üstünlük sağlarız diye düşünüyoruz. Bu kolay değil, konuşması kolay. Bunu sürekli tekrar edip, alışkanlık haline getirmek lazım. Geçen sene başkaydı. Farklı bir kimya vardı, ligi tanımıyordum, insanları tanımıyordum. Jenerasyon farklı, terminoloji değişmişti. Adaptasyon süreci de oldu, bu sene biraz daha hakimim. Geçen seneye bakınca esasından insanların kaçırdığı ya da görmek istemediği çok parametre var. Nevriye bütün sezon oynamadı, keza Alba da öyle. Fowles önemli sakatlıklarla uğraştı. Bunlara da bakmak lazım.

Daha önceki röportajımızda “Kadın basketboluna özel bir seyirci oluşturmamız lazım.” demiştiniz. Bu sezon ki başarılar bunun için bir fırsat olabilir mi?
Her zaman her şey fırsattır. Bu yılın müthiş bir fırsat olabileceğini düşünüyorum. Bunun çok iyi kullanılması lazım. Ben pazarlamacı veya sosyolog değilim. Ama bence burası zirve. Bunu kullanmak lazım. Bizim bir çekirdek hazırlamamız lazım. Her zaman gelen, kadın basketbolunu seven bir grup oluşturmamız lazım. İletişim çağındayız, yeter ki derdini iyi anlat. Şu anda elimizde daha ne olabilir ki? Her şeyi kazanmış bir takım var. Bunun ötesi yok şu anda. Tabi ki mükemmel basketbol oynamadık. Her zaman daha iyisi olabilir, o ayrı. Ama bunu pazarlamayacaksın da neyi pazarlayacaksın?

Kelsey’i merak ediyoruz hocam. Geçen sene Amerika’ya gittiniz, orada mı buldunuz Kelsey’i?
Kelsey’i biz geçen sene Mart ayında aldık. Amerika’ya onu izlemeye gitmedim. Bir öneri geldi, böyle bir oyuncu var diye. Takip ettik, beğendik. Tabi su sürede ciddi şekilde çalıştık, çok iyi inceledik ve almaya karar verdik.

Son soru. Erkek basketboluna baş antrenör olarak geri dönmek gibi bir düşünceniz var mı?
Olabilir, neden olmasın. Ben antrenörüm. Hayatımı bu işten kazanıyorum.

FCN BLOG ÖZEL RÖPORTAJIDIR.
KAYNAK GÖSTERİLMEDEN KULLANILAMAZ!

Hiç yorum yok

Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.

Blogger tarafından desteklenmektedir.
google.com, pub-1379219663774483, DIRECT, f08c47fec0942fa0