Felipe Melo de Carvalho. Bizde!

Yeni sezon öncesi kadrosunu güçlendiren, dünyaca ünlü İtalyan teknik adam Cesaré Prandelli önderliğinde yeni bir yapılanmaya başlayan ve Mayıs ayında logonun üzerine dördüncü yıldızı eklemek için mücadelenin startını veren Galatasaray, futbol sezonunun resmen açılmasından sadece iki hafta içerisinde Türkiye'de futbolu yöneten yalı çocuklarının ve içinde Galatasaray nefreti olan kader ortaklarının yaptırımlarıyla karşı karşıya kaldı. Son bir hafta içerisinde yaşananlar ise, bu ülkede futbolu yöneten kesimin içindeki sarı-kırmızı renklere olan nefretini gözler önüne serdi.

Manisa'da oynanılan Süper Kupa maçı her ne kadar futbol sezonunun başlangıcı olarak kabul edilse de, aynı zamanda futbolu yöneten şımarık yalı çocuklarının içindeki sarı-kırmızı nefreti faaliyete geçirmeye başlayacaklarının da startını veriyordu. 2011 yılında şike - teşvik ve silahlı suç örgütü kurmaktan dolayı yargılanan, 2012 yılında yeryüzündeki tüm hukuk kurulları tarafından "Suçlu" ilan edilen, 2013 yılında ise ülkenin ve Avrupa spor hukukunun en büyük mercileri tarafından infazı kesinleşen şahıslar ne yazık ki halen ülkemizde faaliyet gösteren spor kulüplerinde boy gösterebiliyorlar. Ancak futbolu yönetenler veya yönettiğini zanneden piyonlar bugün kendilerini kurtarmak için şovenist yaklaşarak lige ismini verdikleri Beşiktaş'ın onursal ve efsane başkanı Süleyman Seba'nın etik değerlerinin ve ahlakının kenarından bile geçemediler. Türk futbolunun en ahlak abidesi karakterlerinden birinin adını Süper Lig organizasyonuna veren zihniyet ne yazık ki, Türk futboluna kara bir leke bırakanları yargılayamamış, hak ettikleri cezaları verememiş, adaleti sağlayamamış, hatta ve hatta bu şahısların maşaları haline gelmiş bulunuyor.

2013 - 2014 sezonunda sadece beş hafta geride kaldığında Galatasaray teknik direktörü Fatih Terim'i ayartarak, büyük hedeflerle sezona başlayan ve büyük yatırımlar yapan sarı-kırmızı camianın içine dinamit yerleştiren karakter yoksunu şımarık yalı çocukları ne yazık ki camiamızdan da gerekli desteği almış göründü. Ancak keçinin olmadığı yerde koyuna Abdurrahman Çelebi diyen milletimizin gerçekleri de görmesi pek uzun sürmedi. 6222 sayılı yasayı kafasına göre uyarlayan, TFF talimatlarının 58.maddesini sadece bir gecede değiştiren, Süper Lig'in maç programını yayıncı kuruluş istiyor diye 6 hafta daha uzatanlar için elbette Fenerbahçe'nin üç maçlık seyircisiz oynama cezasını kaldıran ve bunu aklı sıra tolere ederek "tribün kapatma" cezasına çevirmek çocuk işi kadar kolay olmuştu. Nasıl olsa, bu ülkede bu işler böyle yürüyor ve orman kanunları yürürlükteydi.

Organizasyonun tek yetkilisi ve sorumlusu olan TFF, kendi beceriksizliğinin faturasını Süper Kupa karşılaşması sonrasında Galatasaray & Fenerbahçe ikilisine kesti. Dikkat edilmesi gereken bazı noktalara değinmek gerekiyor;
  • Süper Kupa'nın tek sorumlusu TFF ve organizasyonda oluşabilecek herhangi bir problem, müsabakaya katılan A - B takımlarını hukuki olarak bağlamaz.
  • Süper Kupa karşılaşmasında tribünleri yarı yarıya paylaşacak olan taraftarların aynı şartlar altında (A takımının taraftarlarının bulunduğu tribünde yabancı madde atılmasın diye file var) bulunmalıdır.
  • Süper Kupa karşılaşmasının penaltı atışlarında A takımının kalecisi, penaltı atışı sonrasında B takımı oyuncusunun üzerine sıçrıyor ancak karşılaşmanın hakemleri ve gözlemcileri bu pozisyona kayıtsız kalıyor.
  • Süper Kupa'yı kazanan A takımı, karşılaşma sonrasında taraftarlarıyla birlikte karşılıklı olarak B takımı için söylenen "küfürlü" tezahüratla kutlama yapıyor.
  • Süper Kupa'yı kazanan A takımın kalecisi ve kaptanı, maç sonu röportajında B takımın oyuncusu için "köpek" ifadesi kullanıyor.
Yukarıda yazan beş maddeyi alt alta yazdığınızda, onur - şeref ve haysiyet sahibi futbol yöneticilerinin A takımına, kalecisine ve/veya taraftarlarına vereceği cezayı tahmin edebilirsiniz. Ancak, şovenist yaklaşımlarla efsanevi isimler üzerinden ahlak ve etik değerler bekçiliği yapan futbolun piyonları A & B takımlarına para cezası vermekle yetinirken, sporculuktan nasibini almamış A takımının kalecisi hakkında da yalnızca 3 maç ceza veriyor. Kendi verdiği karara, kendisi itiraz ederek bambaşka bir uygulamayla dünya tarihine geçen futbolun piyonları, aldıkları emir doğrultusunda A takımının para cezasını indirirken B takımının para cezasını 1 maç seyircisiz oynama olarak değiştiriyor. Futbolun yöneticileri tarafından sezon başında uygulamaya sokulan PassoLig adındaki fişlemeye ve tribünde milyonpiksel özelliklere sahip yüzlerce kamera olmasına rağmen, Manisa'da olay çıkartan - sahaya yabancı madde atan isimlerin hiç birisi tespit dahi edilemiyor. Türkiye'de başınız sıkıştığında siyasilere sığınıyor, yalakalıkta sınır tanımıyor, sürekli olarak mağduru oynuyor ve tüm Avrupa'nın uyguladığı hukuk kurallarına değil orman kanunlarına fazlasıyla hakimseniz yaptığınız her şey yanınıza kar kalıyor. 

ETİKTEN YOKSUN KURULLARIN TWITTER'DA AHLAK BEKÇİLİĞİ..
3 Temmuz 2011 tarihinden itibaren 3 yıl geride kalmasına, sivil mahkeme ve spor mahkemelerinin tamamının infaz kararı vermesine rağmen kararları uygulayamayan Etik ve Disiplin Kurulları, söz konusu Galatasaraylı yönetici, taraftar veya oyuncu olduğunda kuralları en üst limitten uygulamaktan çekinmiyor. Kuralları uygulamayarak ahlaksızlığa ortam hazırlayan, orman kanunu sevicilerin sosyal medya üzerinde ahlak bekçiliği yapması hiç kuşkusuz ki artniyetlerinin ne derece olduğunun göstergesidir. Kişisel hesabına taraftarlardan herhangi birisinin fotoğrafıyla birlikte paylaştığı Türkçe mesajı alıntılayan oyuncuyu Disiplin Kurulu'na sevk etmek, içlerindeki nefretin ne boyutta olduğunu alenen gösteriyor. Felipe Melo yanlış yaptı.. Türkçe bilmediğini, mesajda soyadı bulunmayan şahsın kim olduğunun belli olmadığını, cezaya eylem herhangi bir kelime olmadığını ve bu mesajı kendisinin yazmadığını söylemesi halinde adli yargıda bile ceza alması mümkün değil. Ancak hiç beklenmedik birşey yaptı Brezilyalı yıldız. Mesajın ne anlama geldiğini bilmemesine rağmen kabul etti, Fenerbahçe camiasından da özür diledi. Artniyetli olmadığını, niyetini ve samimiyetini gösterdi. Hukukun üstünlüğünü değil, orman kanunlarının üstünlüğünü kabul eden hukuktan bi'haberler ise bunu koz olarak kullandı, Melo'ya iki maç men cezası verdi. Planları hiç kuşkusuz Galatasaray'a dördüncü yıldız yolunda darbe vurmak, ceza vermek yada yaralamaktı. Ancak bilinmeyen bir nokta var. Alınan bu karar doğrultusunda Galatasaray, yöneticisiyle - taraftarıyla - futbolcusuyla birlik oldu. Bu dakikadan sonra eğer Galatasaray kendi ayağına sıkmazsa, karşısında duracak bir güç yok. Elbette, hukuksuzluğu misyon bilenlerin engellemeleri ile karşılaşacak. Bugün savaş baltaları sandıktan çıktı.. Mayıs ayında zafer hiç uzak değil.

Hiç yorum yok

Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.

Blogger tarafından desteklenmektedir.
google.com, pub-1379219663774483, DIRECT, f08c47fec0942fa0