Sisteme Dair: 3-5-2 ve defansif problemler..

Yeni hocaların en büyük sıkıntısı taktik dizilişi ve ilk 11 kadrolarını bir türlü oturtamamak. Taktik ve kadro oturmayınca da takım olma olgusunu yerleştirmek çok zor bir hale geliyor. Bunun haricinde en büyük sıkınta da defansif anlayışın oturmasında yaşanıyor. Sürekli değişen tandem ve beklerin üzerine, taktik de değiştiği zaman, defans çok açık veriyor. Bu durumu Mancini ile yaşadık, henüz erken olmasına rağmen Prandelli ile de yaşamaktayız. Bu güne kadar 4 defans ve 2 forvetin olduğu çeşitli varyasyonları deneyen Prandelli memnun kalmamış olacak ki Sivasspor maçına 3'lü savunma ile çıktı. Maçı kazansak da çok ciddi pozisyon verdik ve puan kaybının kıyısından döndük fakat sahada olumlu işaretler de vardı. Bu yazıda 3'lü denemesini inceleyeceğiz..

Prandelli'nin 3'lü savunmaya geçmesinin sebebi defansif sıkıntılar değil. Balıkesir maçı hariç Galatasaray bu sezon defansta fena oynadı denemez hatta Balıkesir maçında da yenilen goller şans ve bireysel hataların sonucu. 3'lü savunmayı denemenin yegane amacı Sivasspor maçına dek hemen hiçbir maçta orta saha hakimiyetini sağlayamamış olmamız ve çok ciddi pozisyon bulma sıkıntısı yaşamamızdır. Bu nedenle Prandelli orta sahayı kalabalık tutarak hakimiyet sağlamayı amaçladı ve bunu kısmen de olsa başardı. Sürekli olmasa da dönem dönem Selçuk, Sneijder ve Xhemaili arasında göze hoş gelen pas alışverişlerini bu sene ilk defa gördük ki formsuz Xhemaili'nin yerine Yekta girince bu paslaşmalarda artış da gözüktü. Sneijder'in müthiş oyun okuma becerisi ve isabetli pas kabiliyeti sayesinde hala çok formsuz olan Selçuk dahi rahatladı ve normal oyununa biraz da olsa yaklaştı. Tabi Sneijder'i bu şekilde geride kullanmanın avantajları olsa da hücumda verebileceği muazzam katkının azalacak olması bu işin handikapı fakat Prandelli orta saha toparlanırsa hücumun da toparlanacağı fikrinde olsa gerek ki tercihini bu yönde kullandı. 5'li orta sahanın iki kanadı Veysel ve Tarık'ın performansları vasattı, Veysel yerine giren Hakan Balta ise gol ile sonuçlanan hatayı yapan oyuncu oldu. Aslına bakılırsa Alex Telles alınırken Mancini'nin kafasında olan Telles'i 3-5-2'nin solunda oynatmaktı ama taktik tutmayınca Telles 4'lü savunmanın vasat bek oyuncusu oldu. Yabancı sayısı nedeniyle bu maçta olmamasına rağmen benim tahminim Prandelli muhtemelen Avrupa'da Telles ile çıkacaktır ve sağ tarafta da Tarık oynar ki bu 5'li orta saha için eldeki en iyi çözüm.

Gelelim forvetlere; gerçi Olcan Adın'ın oyun tarzı sebebiyle forvette bulunduğu kadar orta sahada da bulunması genelde Burak'ı tek forvet olarak gösterdi ama sahaya çıkış mentalitesinde Olcan-Burak forveti vardı. Driblingi olan haraketli iki oyuncuyu forvet olarak kullanmanın avantajları da dezavantajları da mevcut. Sivasspor gibi açık oynayan takımlar karşısında orta sahadan atılan toplarla çok pozisyona gireriz ki bunu gördük lakin yarın öbür-gün kapanacak bir takıma karşı bu ikili problem olabilir. Olcan'ın Burama'ya göre topu biraz daha tutabilen ve pas dağıtabilen bir oyuncu olması bu sistemde Olcan tercihini daha çok ön plana çıkaraktır çünkü savruklukta sınır tanımayan Burak-Bruma forveti bal üretmeyen arı kovanı vızıltısında kafa yoruyor. Tabi bize asıl lazım olan hava hakimiyeti olan bir hedef forvet fakat elde ne yazık ki yok. Pandev forma girene kadar Olcan burada en iyi tercih ki hem asist yapması hem de aldığı penaltı bunun göstergesi oldu. Forvet konusunda sıkıntı bitmiş değil fakat Burak forma girdikçe ve Pandev de kullanılmaya başladıkça idare eder bir noktaya gelmemizi bekliyorum.

Defansı bilerek sona bıraktım çünkü 3-5-2'nin bizim için yumuşak karnı defans. Orta saha ve forvet olumlu yönde değişim gösterecek fakat defansta daha ilk maçta tehlike çanları çalmaya başladı. Öncelikle Melo'dan başlamak gerek, çünkü orada araya giren yeni oyuncu Melo. 3'lünün ortasında zeki, top yapabilen, defansif özelliği olan ve dengeli bir oyuncunun bulunması gerekiyor. Burada Melo için sıkıntı "dengeli" kelimesi. Melo zaten kendisine olan sevgiyi biraz da dengesiz bir adam olmasından kazanıyor. Orta sahada oynarken bu tölere edilebilir fakat savunmanın son adamı olarak yapılacak dengesizlikler kalemize net gol tehlikesi olarak dönecektir. Nitekim Sivas maçında kaybettiği bir toptan sonra yaptığı hamle başka maçta kırmızı kart olarak ya da rakip oyuncu kendisini kurtarırsa gol olarak dönecektir. O nedenle ben Melo'nun o bölgede sürdürülebilir bir şekilde oynayabileceğini düşünmüyorum, bunu yapabilmesi için karakter olarak değişime ihtiyacı var. Chedjou ve Semih'e gelince, kanatlara yakın savunmacı olarak oynamak 4'lünün merkezinde oynamak ile aynı şey değil. Kontrol edilen alan daha geniş, ileri çıkıp arkayı boş bırakma impulsu daha fazla. Chedjou bu sisteme daha uygun bir adam ama Semih özellikle zorlanacaktır. Sivas maçında verdiğimiz pozisyonlara bakarsanız ya bireysel hata sonucu ya da bu iki oyuncunun önde kalması sonucu oluştuklarını göreceksiniz. Özellikle maç 2-0'ken yenilen kontra golün açıklaması yok futbolda.

Kısaca toparlamak gerekirse 3-5-2'yi oynamak orta saha ve forvet için zor değil fakat defans için çok ciddi sıkıntı. Defans oyuncularının kendilerini bu sisteme adapte edebilmeleri ve bunu çabucak yapabilmeleri gerekiyor. Elimizdeki oyuncu gurubunun bunu başarabileceğini ne yazık ki düşünmüyorum çünkü verilen savunma açıklarının çoğalmasıyla mutlak başarı beklenen bu sezonda Prandelli'nin bu konudaki sabrı çok geniş olmayacaktır. Umarım savunmamız, dün gösterdiğinin aksine, 3'lüyü kaldırabilecek şekilde evrilir ve formsuz orta sahamız en azından bu sistemin faydası sayesinde biraz toparlanıraksi halde yakın zamanda 4'lü varyasyonlara dönüş muhtemel.

Not: Sivas maçına az seyirci gelmiş olsa da gelenlerin "taraftar" olması nedeniyle bir bütünleşme yaşandı. Umarım bu ilişki aynı güzellikte devam eder.