Türkiye 65-64 Avustralya, Çeyrek Finaldeyiz!



İspanya'ya düzenlenen ve hâlen devam eden Dünya Basketbol Şampiyonası'nda çeyrek finale yükselen takımlar belli oldu. Amerika Birleşik Devletleri, İspanya, Fransa, Litvanya, Sırbistan, Brezilya ve gururumuz 12 Dev Adam ikinci turdaki rakiplerini ekarte ederek çeyrek finale yükseldiler. Turnuva öncesinde hedefini en az son 8'e ulaşmak olarak koyan Ergin Ataman'ın aslanları, Emir Preldzic'in son saniye üçlüğüyle Avustralya engelini zor da olsa geçmeyi başardı. Bir sonraki rakibimiz, Avrupa basketbolunun ağır toplarından Litvanya..

Grup süreci sonrası rakibimiz Avustralya'nın ne kadar tehlikeli, potansiyelli bir takım olduğundan bahsetmiştik. Bunu maçın başından sonuna kadar bize hissettirdiler. Maçın ilk dakikalarında Sinan Güler ve Ender Arslan şov vardı. Her iki kısa oyuncumuz da potaya gitmeyi denediler ve her potaya gittiklerinde skor adına önemli katkılar sağlamayı başardılar. Avustralya'da Joe Ingles ve Aron Baynes'ın devreye girmesiyle skor rakip takım lehine kaydı. Öne geçtikten sonra turnuva boyunca olduğu gibi rakibimizi arkadan takip ettik. Sinan'ın potaya gitme kararlılığı, Cenk'in skorer oyunu ve Tunçeri'nin hücumu doğru yönlendirmesi ile skorun kopup gitmesine engel olduk. Maçın ilk dakikasından bu yana saha içi isabet bulamayan takımın en önemli 2. oyuncusu Emir Preldzic'i bir türlü devreye sokamadık. Ender'in de üçlük performansı iyiye gitmeyince iş yine Sinan'a kaldı. Çok şanslıyız ki Sinan içeri girdiği her pozisyonda bir şeyler yapmayı başardı. Maçı tutan, kendi skorunu yaratan yegane oyuncumuzdu ilk yarıda Sinan Güler. Üçüncü ve dördüncü periyotlara yine Avustralya iyi başladı. Bir ara fark 10'lara çıkmışken Emir Preldzic nihayet skor atmaya başladı. Emir'in topu şekillendirmesi ile hücumumuz daha derli toplu bir hâl alıyor. Bir de buna formda bir Sinan performansı eklenince hücumda daha iyi skorlar buluyoruz. Son dakikalara kadar 4 kısalı beşte ısrar eden Ataman, farkın kapanmadığını görünce ideal beşine döndü. Aron Baynes'ın çirkeflikleri, Brezilyalı hakemin skandal kararlarına rağmen farkı 5 sayıda tutmayı başardık. Son 1 dakikada Emir Preldzic şov vardı. Bulduğu el üstü iki üçlük isabetiyle skoru kırmızı-beyaz renge boyadı. Son 5 saniye kala ne Aron Baynes ne de Brezilyalı hakem şov yapabildi. ABD'den kaçmak için türlü oyunlara giren Avustralya'ya, en büyük tokatı atmış olduk.



Maçı tutan, çeyrek finale çıkmamızı sağlayan en önemli isimlerden biri, 30 yaşındaki Sinan Güler'in ve maçı kazandıran üçlükleri atan 2.06'lık Emir Preldzic'in milli takım sisteminde ne kadar fazla öneme sahip olduğunu bir kez daha gördük. Sinan geçen play-off'a kadar bu kadar skorer değildi. Gordon sakatlandı, Hairston formsuzdu, Ataman Sinan'a güvendi ve bence onu baştan yarattı. Potaya güçlü ve dengeli gidebilen tek kısa oyuncumuz Sinan. Keşke ondan çok daha önce yararlanabilseydik. Emir yapması gerekenden azını yapan bir oyuncu olarak eleştirilmekteydi. Ben de eleştirmişsem bu yüzde eleştirmişimdir. Ergin Hoca ona da güvendi ve maça kötü başlayan, saha içi yüzdesi düşük olan Emir'e son topu verdi, üçlükle maçı kazandırdı. Hiçbir oyuncuya güvenmeden güvenilir oyuncu elde edemeyiz. Ergin Ataman bu konuda Türkiye'nin en iyisi olduğunu bir kez daha kanıtladı. Güven konusuna bu kadar önem vermemin sebebi ise şu: Turnuva başından beri Emir'in tek başına yetmediğini, mutlaka Sinan ve Ender'den de standart katkı almak gerektiğinden söz etmiştik. Dünkü maç sonunda istatistiklerde Emir 16, Sinan 16 ve Ender 11 sayı ile oynamışlar. Uzun katkısı yok, Cenk dışında net bir forvet katkısı yok. Ama bu üç oyuncunun doğru tercihleri maçı kazanmamıza yetti. Ömer Aşık da turnuva boyunca gösterdiği performansı sergileyebilseydi, Avustralya'yı farkla mağlup ederdik. Ama her oyuncu her maçta aynı konsantrasyonda ve sağlık durumunda olamıyor maalesef. Bu maçtan ve turnuva genelinde oynadığımız veya oynayacağımız her maçtan çıkaracağımız tek şey var: bu takımın üst düzey skoreri yok, NBA düzeyinde 2-3 tane yıldızı yok. Bu takımı sürükleyen efsanevi bir star da yok. Ama bu takımın; herkes görevini ve ondan beklenilenleri yaptığı sürece, takım olarak iyi oynadığımız ve doğru tercihleri yaptığımız sürece her takımı zorlayabilecek bir potansiyeli var. Buna ABD de dahil. Bir sonraki rakibimiz Litvanya. Parola yine belli; Emir, Ender ve Sinan belli bir skor katkısı verip topu iyi yönlendirecekler, Ömer NBA patentinin farkını göstermeye devam edecek, geri kalan her oyuncu ondan istenilen görevi en iyi şekilde yerine getirmeye çalışacak. Takım savunmamızın agresifliği şu an çok iyi. 80 sayı ortalama ile oynayan takımı 64'te tuttuk, bunu Litvanya'ya da yapmamız gerek. Biz tıpkı 2010'daki gibi atarak değil tutarak maçı kazanmaya çalışmamız lazım. Çünkü Litvanya'nın bizden çok daha etkin hücum silahları var. Pota altı sertliği bu maç daha önemli olacak. Valanciunas ve Motiejunas gibi iki iri kıyım, genç NBA oyuncusunu hangi oyuncularla savunacağımız çok önemli. Bence bu iki oyuncu oyunda olduğunda Ömer, Furkan ve Kerem'den ikisi sahada olmalı. Oğuz ve Barış Hersek istediğimiz sertlikle bu iki oyuncuya cevap veremeyebilir. Seibutis gibi çok skorer bir guardları var. Maciulis ve Pocius gibi tabiri caizse tekmeye kafa uzatacak, mücadeleci ve savunmacı iki tane skorer forvete sahipler. İşimiz zor gözükmekte ama Litvanya'nın da işi kolay değil. Takım halinde iyi savunma yaparak, hücumda doğru tercihlere yönelerek maçın sonuna kadar yarı-final iddiamızı sürdürebiliriz. 

FCNBlog ekibi olarak 12 Dev Adam'a yarı-final yolunda başarılar diliyoruz. Yolunuz açık olsun!

Hiç yorum yok

Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.

Blogger tarafından desteklenmektedir.
google.com, pub-1379219663774483, DIRECT, f08c47fec0942fa0