THY Euroleague | Dibe vuruş vol2!

Turkish Airlines Euroleague normal sezon D Grubu 9. maçında erkek takımımız Galatasaray Liv Hospital, Litvan ekibi Neptunas Basket ile karşı karşıya geldi. Litvanya'da bulunan Svyturio Arena'daki mücadeleyi ev sahibi ekip 82-72 kazandı. Temsilcimiz Galatasaray Liv Hospital, TOP16 şansını mucizelere bıraktı.

Maç hakkında yazmak istediğim çok fazla şey yok. Ender Arslan ve Zoran Erceg'in hücumda, Patric Young ve Kerem Gönlüm'ün savunmada ayakta tutmaya çalıştığı bir takım izledik. Her maç olduğu gibi yine 80 sayı üstü yedik. Biz ya en başta kadro planlamasında yanlış yaptık, ya da oyuncular yolun yarısında mücadele etmekten vazgeçtiler. Bu takımda savunma karakteri taşıyan oyuncu sayısı, koşmaktan âciz olan oyuncu sayısından daha az. Bu takımda hücum gücü yüksek oyuncuların savunma zaafını örtecek oyuncu sayısı bir elin parmaklarından az. Sadece rakip takım forveti Gailus'un attığı boş üçlük sayısı, bizim bulduğumuz boş şutlardan daha fazla olabilir mi ya? Bu nasıl bir savunma isteksizliğidir nasıl bir gayretsizliktir anlamış değilim. Geriye koşmaktan âciz, basketbolda temas olayını kavrayamamış oyunculardan kurulu vasat bir takıma döndük. Bu takımın transfere falan ihtiyacı yok, yeniden yapılanmaya ihtiyacı var. Ya oyuncular gerçekten işi salıverdiler ya da kadro mühendisliğinde ciddi bir hata var. Euroleague'in en iyi takımlardan Olympiakos'tan örnek vermek istiyorum. Vassilis Spanoulis'in pick and roll oyunlarından çıkardığı sayılar onlar için ilk opsiyon. İkinci opsiyon Georgios Printezis'in arkası dönük veya yüzü dönük oyunu. Aynı bizim Carlos Arroyo ve Zoran Erceg opsiyonlarımızı andırıyor. İki takımdaki oyuncuların kalitesini tartışmadan devam edelim. Olympiakos'ta bu oyuncuların savunmadaki zaaflarını örtebilecek başlıca oyuncular: Tremmell Darden, Othello Hunter, Bryant Dunston, Brent Petway, Vangelis Mantzaris. Bu beş oyuncu dışında Oliver Lafayette, Matt Lojeski gibi savunma zaafı olmayan dirençli oyunculara da sahipler. Ve saydığım bu isimler Doğuş Balbay gibi sadece işin savunma kısmında etkin değiller. Hücumda ya kendi skorlarını yaratma yeteneğine sahipler ya da takım kurgusu onlara bir şekilde skor bulduruyor. Bizim takımımızda savunma anlamında nâm salmış iki kısa oyuncu, 2 de uzun oyuncu var. Sinan Güler, Martynas Pocius, Kerem Gönlüm ve Patric Young'tan bahsediyorum. Yani bu oyuncuların 1'i veya 2'si faul problemine girse veya gününde olmasa; Arroyo, Erceg, Vougioukas, Jawai, Aradori, Ender gibi çok net savunma zaafı olan oyuncular bizi uçuruma sürükleyecekler. Nitekim son 4-5 maçtır hep aynı senaryo var. 80 üstü yiyen bir takım ve o takımı hücumda kurtarmaya çalışan belli birkaç oyuncu, savunmada ayakta tutmaya çalışan birkaç oyuncu.. Oyunun her iki tarafında istikrarlı bir şekilde iş yapan tek oyuncu Sinan Güler. O da yeni bir kimliğe bürünmese, ondan beklediklerimizin üstünde performans göstermese halimiz iyice beter olacak. Transfer dönemi başında Davis Bertans, Jonas Maciulis gibi oyunun her iki tarafında etkin oyun karakteri olan oyuncularla ilgileniyorduk. Manuchar Markoishvili'yide takımda tutarak savaşçı bir takıma dönüşeceğimizi ummuştum. Oysa bu senaryolar gerçekleşmeden sadece hücum yönü kuvvetli oyunculardan oluşan bir takım hayalimiz varmış. Çok yazık..

Galatasaray tarihinin en kötü Euroleague sezonunu geride bıraktık. Kadın takımında olduğu gibi bir dibe vuruşun tanıklığını yapıyoruz. Çok umutlandık, bu takımdan bir şeyler çıkabilir dedik. Ama güvendiğimiz oyuncuların basket atmayı bir kenara bırakın, mücadele etmekten geriye koşmaktan aciz olması beni olduğu gibi diğer Galatasaraylıları da çok yaralamıştır eminim. Canın sağolsun diye diye dibe doğru gidiyoruz, artık bu duruma düşmemizin sebebi olanların cezasını verip yolumuza devam edelim..