THY Euroleague | Geri vitese taktık..
Turkish Airlines Euroleague beşinci hafta maçında Galatasaray Liv
Hospital, OAKA Arena'da Panathinaikos'a konuk oldu. Maçın başından sonuna kadar ev sahibi ekibin üstünlüğünde geçen maçı takımımız 86-77 kaybetti. 3 çeyrek boyunca isteksiz bir savunmayla rakibine kolay basket şansları tanıyan Galatasaray Liv Hospital, son çeyrekte geri dönmek için bir gayret gösterse de, farkı eritmek için nefesi yetmedi. Kerem Gönlüm aldığı 5 ribaundla Euroleague'de en çok ribaund alan 6. oyuncu olmayı başardı.
Maça klasikleşmiş beşimiz Arroyo - Sinan - Micov - Erceg - Young ile başladık. İlk dakikalarda Micov ve Sinan'la hücumda skor ürettik. Erceg ve Arroyo'nun isabetsiz atışları sebebiyle bir türlü ritim bulamadık. Özellikle Erceg sezon başından beri göstermiş olduğu üstün Euroleague performansına son vermiş gibiydi. Savunmadaki zaafları ve drive ederkenki uyuşukluğu, James Gist ve Antonis Fotsis gibi dominant uzunlar tarafından affedilmedi. Kaçırdığı boş üçlükler ve fazla şut denemeleriyle maçın hemen başlarında hücum sistemimizi alt üst etti. Takımın en önemli oyuncusu Arroyo da maçın başında sadece attığı bir üçlükle saha içi isabetlerini noktaladı. Maçı 4 sayıyla tamamlamasının en büyük nedeni Nelson ve Giankovits'in Arroyo üzerindeki baskılarıydı. Diamantidis önderliğindeki ev sahibi takım, bulduğu kolay basketlerle iyi bir hava yakaladı. Kenardan gelen her oyuncunun skor bulmakta zorlanmadığını belirtebilirim. Hatta yarı sahayı hızlı geçip potaya yönelen Nelson ve Giankovits'i durdurma gereği düşünmeyen oyuncularımız, Pana kısalarının havaya girmesine katkı sağladılar. Kenardan gelen bir diğer rakip guard Janis Blums da bundan nasibini aldı. Perde çıkışı şuta her kalktığında antrenman havasında isabetler bulan tecrübeli şutör, kariyerinin en rahat ve keyifli maçlarından birini oynamıştır diye tahmin ediyorum. Genellikle starter oyuncuları ile oyunu domine eden takımımızda bugün Micov dışında hiçbir ilk beş oyuncusu maalesef gününde değildi. Bunu formda olup olmamakla da açıklayamayız aslında. Bir ruhsuzluk, rehavet, isteksizlik vardı. Benchten gelecek hayati bir şeylere ihtiyacımız vardı ki o enerji, o istek ve savunma dinamizmi Justin Carter önderliğinde gerçekleşir gibi oldu. Ama Pocius dışında ona yardımcı olacak herhangi bir kısa savunmacımızın olmaması, Amerikalı yeni transferimizi yardım savunmalarına mâhkum etti. Takımdaki bu isteksizlikten nasibini almamış bir diğer oyuncumuz ise veteran uzun Kerem Gönlüm.. Topu her eline aldığında ilk aldığındaki gibi heyecan duyduğunu söyleyen milli forvet, maçı çift hanelerde tamamlamayı başardı. Aldığı ribaundlarla da Euroleague'de yeni bir dereceye imza attı. Maçtaki tek tesellimiz bu olsa gerek. Son çeyrekte averaja oynayan bir takım seyretmek benim çok hoşuma gitmedi. Madem bu reaksiyonu gösterecek kapasiteniz var, niye iş işten geçtikten sonra bu istek ve arzuyu gösterdiniz? Niye maçın en başından sonuna kadar aslanlar gibi savunma yapıp mücadele etmediniz?
Dertlenecek, düşünülecek ve konuşulacak çok şeyler var ama koç Ergin Ataman'ın benchinde sessizce oturması bile her şeyi anlatıyor. Bu ruhsuzluk ve bulunduğumuz rehavet ortamı hiç hayırlı değil. Yönetimin şubeye gösterdiği muameleye baş kaldıran bir erkek takımımız vardı. Sanırım yavaş yavaş onu da kaybediyoruz. Geri vitese taktık, gidiyoruz. Justin Carter başta olmak üzere sahada her şeyini koyduğuna inanan oyuncularımıza teşekkürler.
Hiç yorum yok
Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.