Şike destekçiliği ve olayın ekonomik boyutu!

Hatırlanacağı üzere, dönemin başkanı Ünal Aysal'ın almış olduğu ani istifa kararı doğrultusunda Galatasaray, geçtiğimiz yılın Ekim ayında olağanüstü bir kongre geçirdi. Oyların birbirine yakın olması beklenen bu genel kurulda kazananı belirleyen en büyük etken adaylardan eski başkan Alp Yalman'ın hükümlü şikeci Aziz Yıldırım hakkında yaptığı pozitif içerikli açıklamalar oldu. Seçimin kazananı Duygun Yarsuvat şike konusunda sessiz kalmayı tercih etti ve başkanlık koltuğuna oturdu. Fakat ilerleyen günlerde Duygun Yarsuvat'ın başkan sıfatıyla yaptığı şike davasını itibarsızlaştırmaya yönelik açıklamalar GSK üyelerini şok etti. Öyle ki; Galatasaray Düşünce Derneği'nin başını çektiği bir oluşum birkaç ay görev süresi kalan Yarsuvat yönetimini istifaya dahi davet etti. 

Şikenin ahlaksızlık olduğu zaten ortak kanı fakat şike çetesini desteklemenin de en az şike kadar büyük bir ahlaksızlık olduğu gerçeğini tekrar etmenin bir manası yok.  Bu yazımda olayın ahlaki boyutunu arka planda bırakıp, Yarsuvat yönetiminin kulübün mali dengesini sağlama iddiasıyla geldiğini de hatırlatarak, şike destekçiliğinin Galatasaray'a verdiği maddi zararlardan bahsetmek istiyorum. Galatasaray Spor Kulübü, her ne kadar bir spor kulübü olsa dahi, en büyük mali getirisini futboldan elde eden bir kurumdur. Kulübe her sene düzenli olarak gelen parayı birkaç ana kaynakta toplamaya çalışalım:
  • Naklen yayın gelirleri
  • Tribün gelirleri
  • Sponsor gelirleri
  • Uluslararası turnuvalardan gelen ödüller
Gördüğünüz gibi 4 ana kalemde listelediğimiz bu gelirlerin tamamı istisnasız sportif başarıya endekslenmiş durumda. Mesela naklen yayın gerlirlerine bakıldığında 2010-2011 sezonunun sonunda Fenerbahçe yaklaşık 60m TL gelir elde etmişken aynı sezonda Galatasaray'ın kasasına yaklaşık 20m TL daha az para girmiş. Daha net anlaşılsın diye şu şekile çevirelim, 2010-2011 sezonunda iki takım arasındaki fark yaklaşık olarak Wesley Sneijder'in bonservisi kadar. Peki 2010-2011 sezonu ile alakalı hatırlayacağınız en önemli detay nedir diye sorulsa tabi ki ilk söylenilecek şey ardından patlayan şike soruşturmasıdır. Şikenin en aktif şekilde hemen hemen her zorlu maçta yapıldığı bu sezonda Galatasaray'ın kasasına girecek olan para da aleni şekilde çalınmıştır. Bu şikenin direkt etkisi, ek olarak şike yapılan bir ligde taraftar ilgisinin azalmasından dolayı naklen yayın gelirlerinin de uzun vadede total olarak düşeceği gerçeğini de unutmamak gerekir.

Gelelim ikinci başlığa, yani tribün gelirlerine. Burada durum çok daha net çünkü şikenin aklanacağının belli olduğu 2014-2015 sezonu gözlerimizin önünde yaşanmakta. Şike olayları ortaya çıkmadan önce 80bin kişilik stadların dolduğu derbi maçları bu sezon boş tribünlere karşı oynanıyor. Tabi ki bu durumda e-bilet saçmalığının da payı büyük ama tepeden inme yeniden yargılama kararının da bu durumdaki etkisi gözardı edilemeyecek kadar ciddi. İşin diğer bölümü de başarıyla alakalı. Zaten üç takımın başabaş yarıştığı bir turnuvada diğer takımların şike yapıp kendilerine avantaj sağlamasının beklenen sonucu şike yapmayan ekibin başarısızlığı olacaktır. Dolayısıyla başarısız olan ekibin tribüne çektiği seyirci sayısı da azalacaktır. Örnek olarak 2012-2013 sezonunda 40bin civarı seyirci ortalamasıyla oynayan takımımız şike çetesinin aktif futbola döndüğü 2013-2014 sezonunda ise 33 bin civari ortalamayla oynamıştır. Aradaki 7bin kişilik fark net olarak iki sezon arasındaki başarı farkının sonucudur. Dolayısıyla şike çetesine karşı yarışılan ve başarısız olunan her sezonda benzer etkiler görülecektir.

Sponsor gelirlerini de iki başlık altında değerlendirebiliriz. Öncelikli olarak içinde bulunduğunuz ligin kalitesi sponsorların bu ligteki takımlara maddi kaynak sağlayıp sağlamayacağı konusunda birinci etkendir. Örnek olarak 23 Haziran 2014'te çıkan yeniden yargılama kararının sonunda Türk Futbolu'ndan şikenin temizlenmeyeceği ortaya çıkınca sponsorların verdiği tepki net olarak ortadır. Şike hükümlüsünün yönettiği Fenerbahçe sponsor dahi bulamazken sırf bu ortamda bulunan Galatasaray ise Ünal Aysal'ın çok ciddi emeği ve kabul etmek zorunda kaldığı maddi kayıpla ancak sponsor bulabilmiş, bu anlaşmalar da kısa süreli yapılmıştır. Ek olarak, şike ile kendisine haksız kazanç sağlayan takımlar, yaptıkları ortaya çıkmadığı sürece, ortada gözüken başarıdan dolayı daha yüksek ücretle sponsor bulacaklar ve şikeye bulaşmayan Galatasaray gibi takımlar ise sponsorluk gelirlerinde de geride kalmaya mahkum olacaklardır.

Son başlığa gelirsek, Avrupa'dan kayda değer bir gelir sağlamak için Şampiyonlar Ligi'nde mücadele etmek herkesin bildiği bir zorunluluktur. Bu dev organizasyonda her sene 32 takıma dağıtılan miktar yaklaşık 1 milyar Euro'yu bulmaktadır. Örnek vermek gerekirse Galatasaray'ın çeyrek final oynadığı 2012-2013 senesinde kasamıza sırf bu sayede giren miktar yaklaşık €25m'dur ki bu gelir TSL naklen yayın gelirlerinin dahi net üstündedir. Şampiyonlar Ligi'ne gidebilmenin yolunun kendi liginde gelecek şampiyonluğa bağlı olduğu düşünülürse rakibinizin şike çetesi sayesinde sizin önünüzde bitirdiği her sezon kulübünüz için €20m civarı bir maddi kayıp demek iken rakip için de ayrıca ona yakın bir haksız kazanç demektir.

Toparlamak gerekirse şike yapılan bir ortamda bulunmanın ve başarısız olmanın sonucu daha az naklen yayın geliri, daha az tribün geliri, daha az sponsorluk geliri ve sıfırlanmış bir Şampiyonlar Ligi geliridir. Bütün ahlaki parametreler bir kenara bırakılsa ve olaya sırf maddi olarak bakılsa dahi şike ve hali hazırda aktif olarak çalışan şike çetesi Galatasaray'ın bir numaralı problemidir. Personel gelirlerinden kısıntıya giderek kulübü kurtarmaya çalıştığımız şu günlerde kulübün en önemli dört gelir kaynağının baltalanmasına sessiz kalmak, üstelik sessiz kalmayı bırak bu duruma destek vermek değil Galatasaray Başkanı, ortalama bir taraftar için dahi kabul edilemez olmalıdır. Şike çetesi Galatasaray Spor Kulübü'nün en büyük problemidir ve kulübü maddi olarak çökertebilecek güce sahip yegane etken olmaya devam etmektedir. GSK üyelerinin hali hazırdaki en büyük görevleri şike çetesiyle savaşacak bir başkanı ve yönetimi kulübün başına getirmektir.

Hiç yorum yok

Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.

Blogger tarafından desteklenmektedir.
google.com, pub-1379219663774483, DIRECT, f08c47fec0942fa0