STSL | Olacak, olacak!

Spor Toto Süper Lig'de geçtiğimiz hafta sonunda rakiplerinin önünde lider olarak bulunan Galatasaray, şampiyonluk yürüyüşünü kayıpsız sürdürmek için ligin 31.haftasında Mersin İdmanyurdu deplasmanında sahaya çıktı. Rakibi karşısında kontrollü bir oyun ortaya koyan Hamzaoğlu'nun öğrencileri zorlu mücadeleden 1-0 galip ayrılırken, şampiyonluk yolunda bu galibiyetle liderliğini perçinleyen takımımıza galibiyeti getiren golü Yasin Öztekin kaydetti. Maçın yıldızı ise hiç kuşkusuz ilk yarıda kalesinde devleşen Fernando Muslera oldu.


Geçtiğimiz hafta Beşiktaş'ın puan kaybetmesi sonrasında ligin bitimine 4 hafta kala takipçileri Fenerbahçe'nin bir, Beşiktaş'ın iki puan önünde liderliği ele alan Galatasaray; erteleme maçları nedeniyle fikstür programı biraz şaşıran Süper Lig'in 31. hafta karşılaşmasında Mersin İdmanyurdu ile deplasmanda karşılaştı. Ligde oynadığı son 4 karşılaşmayı kaybetmeyen Rıza Çalımbay'ın öğrencileri karşısında, bir nevi şampiyonluk yolunda en önemli engelle karşılaşan takımımız mücadeleye Chedjou'nun sakatlığı sebebiyle Muslera - Sabri, Hakan, Semih, Telles - Melo, Selçuk, Emre, Yasin, Sneijder ve Burak onbiriyle çıktı. Hamzaoğlu'nun ilk geldiği günden itibaren sık sık sahaya yansıttığı "Kazanan takım bozulmaz" gerçeğini bir kez daha görmüş olduk. Rakibi karşısında oyuna kontrollü başlayan takımımız, ilk beş dakika sonunda oyunun temposunu arttırdı ve rakip kalede golü aradı. Çok uzun sürmedi de.. 15 dakika itibariyle rakip kaleyi Melo ve Sneijder ile yoklayan Galatasaray, dakikalar 19'u gösterdiğinde ligin en önemli gelişme kaydeden isimlerinden Yasin'in sert vuruşuyla fileleri havalandırdı ve Mersin deplasmanında 1-0 öne geçti. Hücumdaki üretkenliğiniz saha içinde ne kadar akıllı oyuncunuzun olduğuyla doğru orantılıdır. Almanya kökenli Yasin'in hücumda yoktan varetme gibi bir özelliği var. Golde de aslında bir nevi bu özelliğini gösterdi. Emre'yle yaptığı paslaşma, ceza sahasında rakibinden şık bir şekilde kurtuluşu ve çaprazdan iç filelere sert vuruş. Gelişi güzel bir gol olduğunu söylemek mümkün değil. Akıllıca, sakince, gerçek bir hücumcu gibi. Bu sezon yardımcı forvet / kanat forvet rolüne iyi büründü Yasin, özellikle sol bölgede Sneijder ile olan uyumu bu etkinliğini daha da arttırdı. Her ne kadar istatistik kağıdına yansımasa da..

İlk yarıyı hücum anlamında değerlendirmek zor ancak Galatasaray kalesinde öyle bir adam var ki.. Fernando Muslera hiç kuşkusuz sadece bu ligin değil, aktif olarak Avrupa'nın en iyi kalecilerinden birisi. Uruguaylı tecrübeli file bekçisi, ilk 45 dakikada özellikle golden sonra Pedriel ve Oktay'ın pozisyonlarında adeta arşa çıktı. Pedriel'in yakın mesafeden sert şutunda topu tokatlayan Muslera, dönen topta müthiş bir refleksle yerden topa sıçradı ve topu kornere gönderdi. Bir kaç dakika sonra Nakoulma'nın ortasında Pedriel bir kez daha kafayla indirdi, Oktay altı pasın içinde yerden sektirerek voleyle vurdu ancak Muslera bir kez daha ne kadar büyük bir kaleci olduğunu gösterdi. Geçtiğimiz hafta Konyasporlu oyuncularda da izlemiştik. Bir süre sonra gol atamayacaklarını, Muslera'nın geçilemeyecek bir oyuncu olduğunu düşünmeye başlıyor ve psikolojik olarak etkisiz şutlar atmaya başlıyorlardı. Mersin maçında da arka arkaya Muslera'nın kalesinde devleştiği pozisyonlar sonrasında Mersinli oyuncuların kaleye şut atmaktan veya nereye vuracaklarından çekinir olduklarını gördük. 


Muslera kalede devleştikçe, Galatasaray hücumcuları da bunun rehavetine kapılmış olsa gerek. Hücumda topu tutamayan, ileriye taşıyamayan bir Galatasaray izledik. Golden sonra topu oyunda tutmaktan aciz bir görüntü çizdi Hamzaoğlu'nun öğrencileri. Şampiyonluk yolunda artık iyi oyun, dominant performans beklemiyoruz elbet kazanılan her puan kardır ancak bu şekilde yürek ağzında izlenmesi çok sağlıklı değil. Öne geçtikten sonra, özellikle savunmada, bu kadar hata yapmak veya orta sahada bu kadar dirençsiz olmak bir süre idare edilebilir. Aklı selim bir rakip veya daha kaliteli bir forvet oyuncusu, bu fırsatları değerlendirmez. Özellikle bugün Muslera'nın kalesinde devleştiği pozisyonlarda savunmada verilen açıkların hiç bir açıklaması yok. Oktay'ın vole vurduğu pozisyonda Sabri rakibine geçilmiş, Semih kademeye geliyor. Hakan'ın önünde Pedriel, arkasında Oktay. Bomboş pozisyonda, ki son anda kademeye gelen Selçuk var. Muslera'nın da pozisyon sonrasında neredeyse tüm takımı azarlaması, pozisyonun savunma anlamında ne derece başarısız olduğunun göstergesi. Şampiyon olmak istiyorsak, takım olarak oynamak gerekiyor. Hem hücumda, hem savunmada.. Özellikle savunmada. İlk yarının özeti bu aslında maçın özeti de bu.

İkinci yarıya kontrollü ve yakaladığı skor avantajını elinde bulundurmak isteyen bir kimlikle başladı Galatasaray. İkinci yarıda topa hakim olan taraf Mersin İdmanyurdu'ydu, bu su götürmez bir gerçek. Ancak bunun etkisini 8 gün içerisinde aynı onbir ve aynı formasyonla 3. maçını oynayan Galatasaray izliyor olmamız olsa gerek. Hamzaoğlu'nun rotasyonu son derece kısıtlı kullanması, kupa maçı dahil olmak üzere neredeyse aynı isimleri sahada görüyoruz. Takım zaman zaman oyun içerisinde aktif dinlenme yapıyor, oyunu geride kabulleniyor ve önde Burak hariç herkes topun gerisinde kalıyor. İkinci yarıda takım olarak savunmayı daha iyi yapan bir görüntü izlememizin yanı sıra, hücuma topu hızlı taşımaya çalışan bir görüntü izledik. Yasin ile sol kanatta, Sabri'nin bindirmeleriyle sağ kanatta hareketlenen Galatasaray'da ilk değişiklik 60'da geldi. Emre kenara gelirken, Olcan oyuna girdi. Aslında bu tarz hamle, Hamzaoğlu'nun sürekli eleştirdiğimiz ezbere yapılan hamlelerinden birisi. Emre'nin kenara gelirken agresif bir tavır içerisinde olduğu, Hamzaoğlu'nun elini havada bıraktığını es geçmeyelim. Prandelli döneminde kadroya dahi giremeyen Emre, göreve gelmesinin ardından Hamzaoğlu'nun takıma kazandırdığı isimlerin başında geliyor. Emre bugün takımda rol alabiliyorsa bunu Hamzaoğlu'na borçlu ancak bugün yaptığı hareketin herhangi bir izahı yok. Umarız, maç içerisinde gerginlikten dolayı bir anlık yanlış anlaşılmadır. Aksi takdirde, şampiyonluğa yürüyen takımda eşşekliğin lüzmu yok!

Mersin, bu sezon ligin en dengesiz takımlarından birisi. Bizim maça kadar oynadıkları son dört maçta mağlup olmamaları ne derece kaliteli ve sert bir takım olduklarını gösteriyor. Bugün oyunun genelinde de başarılı bir oyun ortaya koydukları malumunuz. Bir kaç pozisyon dışında oyunu çirkinleştirmeden, temiz, sakin bir oyun ortaya koydular ve hiç kuşku yok ki şampiyonluk yolunda takımı kendisine getirecek maçlardan birisini oynadık. Mersin İdmanyurdu deplasmanında kazanmak, şampiyonluk yolunda en büyük virajlardan birisini ve belkide kupanın bir ucundan tutmak anlamına geliyor. Galatasaray geride kalan 3 maçın 2'sini içeride oynayacak. Hafta sonu Gençlerbirliği, arada 4-1'in rövanşında Sivas deplasmanı ve sonrasında ligin şampiyonluğunu belirleyecek Beşiktaş maçı. "Oynanmamış maç kazanılmamış maçtır." felfesini düşündüğümüzde rehavete girmenin anlamı yok. Günün kahramanı Muslera, maçın son saniyelerinde gördüğü sarı kartla haftaya cezalı duruma düştü. Maç sonundaki göz yaşları Uruguaylının ne kadar üzgün olduğunun göstergesi.. Muslera'nın oynamayacak olması 2007 - 2008 sezonu sonrasında ilk kez kalesini üstüste 4 maçta gole kapatan Galatasaray içn savunma anlamında elbette düşündürücü etken ancak şampiyon olmak istiyorsanız, kazanmak zorundasınız. Sinan ve Eray için sezonu affettirme dönemi belki de.. Güvenmek, inanmak, desteklemek boynumuzun borcu. Hamzaoğlu'nun haftalar öncesinde söylediği gibi: Haydi oğlum, olacak. Olacak! 

Hiç yorum yok

Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.

Blogger tarafından desteklenmektedir.
google.com, pub-1379219663774483, DIRECT, f08c47fec0942fa0