STSL | Bir şeyler değil, çok fazla eksik var..
Süper Lig'in son şampiyonu Galatasaray, yeni sezonun ilk haftasında deplasmanda Sivasspor ile karşılaştı. Rakibi karşısında ilk yarıyı 1-0 geride kapatan ve ikinci yarının başında da kalesinde ikinci golü gören Galatasaray, rakibi karşısında son yarım saatte önemli bir dönüşe imza atarak sahadan 2-2'lik beraberlikle ayrıldı. Sivas deplasmanında Galatasaray'a bir puanı getiren goller karşılaşmanın ikinci yarısında oyuna dahil olan Burak Yılmaz ve Lukas Podolski'den gelirken, ev sahibi ekibin golleri Aatif Chahechouhe'dan geldi. Takımımız adına maçın en başarılı isminin Aurelien Chedjou olması, aslında maçın özetiydi..
Süper Lig'in ilk haftasında Sivas deplasmanında sahaya Inter ile oynanılan hazırlık maçı ve Bursa ile oynanılan Süper Kupa maçının onbirinde tek bir değişiklik (Burak yerine Olcan) ile başlayan ve aynı formasyonu sahaya süren Hamzaoğlu'nun bu tercihi belkide maçın kaderini etkiledi. Karşılaşma öncesinde savunma kurgusundan dolayı ve sakatlığından dolayı kenarda bahsedilen Burak kulübeye geçerken, karşılaşma sonrasında Hamza Hamzaoğlu bu kararını "Burak'ı motive etmek istedik." şeklinde değerlendirdi ancak bu reaksiyon işin doğrusunu söylemek gerekirse pek mantıklı değil. Transfer dedikodularında ismi geçiyor Burak'ın, iyi bir teklif geldi veya gelmedi orası muamma. Ancak sakatlığı yoksa ve sağlamsa, mevcut forvet rotasyonunda kadroya ismi yazılması gereken ilk isim olması gerekiyor. Umut net bir hücum oyuncusu değil, Podolski net bir forvet değil. İkinci forvet veya tamamlayıcı forvet rolünde Alman yıldız. Transfer edildiği günden beri Hamzaoğlu kendisine net bir rol veremedi ve bu aslında Podolski'yi verimsiz kullanmaya sebep oluyor. Maçın ilk yarısını da bu şekilde değerlendirebiliriz. Hamzaoğlu'nun "hırslandırma" macerası karşısında ilk yarıda rakip kaleye sadece 2 isabetsiz şut atan bir takım izledik. Organize gelişen iki atakta Yasin kaleye vurmak yerine arka direğe doğru kesince Wesley Sneijder, pek görmediğimiz bir agresiflik içerisinde arkadaşını azarladı.
Geçtiğimiz sezonun en iyi kalecisi kuşkusuz Fernando Muslera, ancak yine geçen sezonun hücumda en tehlikeli oyuncularından Aatıf karşısında sürekli karşı karşıya veya cepheden şut imkanı verilerek Uruguaylı kaleci zora girdi. Maçın başında, hiç bir kalecinin istemeyeceği bir noktada Muslera'nın hemen önünde seken top ağlarla buluştu. Golün ardından Olcan'ın arkadan çıkıp filelerle buluşturduğu nizami gol ofsayt gerekçesiyle iptal edildi. 11-20' arasında rakip kalede biraz kıpırdadı Galatasaray ancak istediği pozisyonları bulamadı ve o aranan gol gelemedi. İlk yarım saate doğru Sivas'ın topla oynaması %57 olurken, oyunun defansif bölümünde Bilal'in verimsiz olduğu göze çarptı. Selçuk daha çok forvet arkası gibi sürekli içeriye katetti, ceza sahası çevresinde dolaştı. Bu ayrıntıya da dikkat etmek lazım. Inter maçından beri ortada Bilal & Selçuk ikilisini deniyor Hamzaoğlu, ancak iki oyuncunun sertliği/agresifliği tartışılır. Bu iki oyuncu ile rakibi durdurmak imkansızdan hallice. Sivas'ın oyunun büyük kısmında orta sahayı parsellemesi, çok rahat geçmesi de bundan kaynaklanıyor. 40-45 arasında orta sahayı yürüyerek geçti Sivas oyuncuları, özellikle topla dikine kaleye gidebilen Aatif gibi bir isim varken böylesine bir tercih sorgulanması gerekiyor. Bursa maçında da yazmıştık. Inter maçında oyuna giren Jose, ortada temastan kaçmıyor. Inter ve Bursa maçında sonradan oyuna dahil olan Jem Karacan keza öyle, sert ve agresif bir mesaj vermişti. Orta alanı toplamak için böyle bir isme ihtiyaç varken, Bilal ve Selçuk'u ısrarla denemek Hamzaoğlu'nun hanesine yazılacak bir eksi. 40-45 arasında Chahechouhe önderliğinde hızlı geldi ev sahibi, bazı pozisyonlarda 3e 1 geldi hatta ancak günün en başarılı ismi -işte burada bir sıkıntı var- Aurelien Chedjou adeta farkı önledi. Muazzam zamanlamalarla kademeye girdi, top kesti, tehlike önledi ve topun önüne atladı. Eğer sizin adınıza maçın en iyi ismi kaleciniz veya stoperiniz ise, galibiyeti haketmemişsiniz demektir. Galatasaray dün ilk yarıda fark yemediyse, Chedjou bunun başmimarıydı.
Sneijder'in sakatlık sebebiyle kenara geldiği devrede, maç öncesinde "savunma kurgusu ve sakatlık" değinmeleri yapılan Burak Yılmaz sahadaydı. Burak'ın önde tek forvet rolüne geçmesiyle Podolski ikinci forvet rolünü üstlendi ve orta sahada kanatlarda Olcan / Yasin, ortada Bilal - Selçuk ikilisiyle klasik bir 4-4-2 düzenine geçiş yapılmış oldu. İkinci yarının hemen başında 53. dakikada korner organizasyonunda ön direğe kesilen ortada Hakan Balta arkaya aşırttı, Burak vurdu ancak üst direkten döndü. Bu pozisyonun devamında gerçekleşen hücumda Podolski orta alanda topu kaptırdı, bomboş bir ortasahaya karşı Burhan ve Aatif gibi hızlı oyuncularla rakip kaleye kontraya gelen ev sahibi ekip, savunma meziyetleri kısıtlı olan Bilal'in rakibine arkadan müdahalesi sonrasında kazandığı penaltıyla farkı 2'e çıkarttı. Bir dakika öncesi pozisyon gol olsa, maçın rengi daha farklı olacakken şimdi 2-0'dan geriye dönme vaktiydi. Daha zor olacaktı, daha çok efor sarfetmek gerekiyordu. Onu da yaptı Galatasaraylı oyuncular.. İşler zora girdikten sonra, dakika 60'ı gösterdiğinde Selçuk'un içeriye ortasında Burak öndirekte dokundu ve topu ağlarla buluşturdu. Golden 3 dakika sonra yine Selçuk kaleye vurdu, kaleciden dönen topa Podolski vurdu ancak şutu filelerle buluşmadı. Burada bir ayrıntıya dikkat çekmek gerekiyor. Burak'ın golünden önce Jose Rodriguez oyuna girmek için kenardaydı. Gol atıldıktan sonra İspanyol oyuncu yerine geçti ve Galatasaray golden sonraki değişikliğini 75. dakikada Olcan - Carole arasında gerçekleştirdi. Sorulması gereken iki soru var; Golden sonra neden 15 dakika beklendi? Gerekirse çift değişiklik ile, Jose ve Carole'u oyuna sokup, günün en etkisiz ismi Bilal ve Olcan'ı kenara alarak daha etkin bir Galatasaray sahaya sürülemezmiydi? Bitime yarım saat varken..
Saha içerisinde de bir iletişim, organizasyon eksikliği olduğunu söylemek mümkün. Beraberlik golünü aradığı sıralarda, kaleye yaklaşık 20 metreden kazanılan serbest vuruşta topun başına Burak geçti. Oysa o noktadan daha önce defalarca topu filelerle buluşturmuş Selçuk İnan varken. İç sahada oynarsın, önde olursun, Burak vurur. Bu normaldir. Ancak deplasmanda, gole ihtiyacın olduğu anlarda ve net bir fırsat yakalamışken "Denesin bari" diyerek duran top paylaşımı yapılmaz. Saha içerisinde frikiği vuracak adam bellidir. Daha doğrusu, belli olmak zorundadır. Galatasaray aradığı beraberlik golünü de 80. dakikada buldu. Maçın başından beri soldan bindiren Telles, içeriye güzel kesti ve Podolski'nin net kafa vuruşuyla top ağlarla buluşarak skora eşitlik geldi. Carole oyuna girdikten sonra sol kanat hareketlendi, Podolski yardımcı forvet rolüne geçtikten sonra merkezden hücum etkinliğimiz arttı. Bunları görmek gerekiyor ki, Hamzaoğlu'nun saha içerisinde serbest yabancı uygulaması varken ve hazırlık maçlarında / antrenmanlarda son derece etkili bir performans gösteren Carole varken Olcan'ı oynatmasının herhangi bir açıklaması yok. Günün üçüncü eksisi olarak Hamzaoğlu'nun yanına yazalım..
Galatasaray'ın en büyük problemi tempo ancak bu sahada yer alan 30 yaş ortalamasına sahip kadro düzeni ile olması mümkün değil. Bilal, Selçuk, Sneijder.. Temposu yüksek oyuncular değil. Podolski argo tabirle "uçup giden" bir oyuncu değil. Sabri'nin hücuma katkısı tartışılır. Bu durum ortadayken, biraz daha gençleştirmesi gerekiyor Hamzaoğlu'nun sahadaki onbiri. Olcan yerine Carole, Bilal yerine Jose hamlesi takıma tempo kazandıracağı aşikar. Ancak çözülmesi gereken ilk soru, saha içerisindeki rol dağılımı ve formasyon. Şu aşamada Galatasaray için en uygun sistem 4-3-1-2 olarak görünüyor. Orta alanda Melo - Selçuk ve Jose üçlüsünden kurulacak bir kurgunun önüne Sneijder, ileride ise yardımcı forvet rolünde bir Podolski ve tek forvet Burak. Podolski'nin ceza sahası çevresinden uzaklaşmaması gerekiyor ancak böyle bir kurguda Yasin'i kenarda tutmanız gerekiyor. Saha içerisinde rol dağılımını iyi yapmadıkça verim almak, oyuncuların etkinliğini arttırmak mümkün değil. Sezonun daha çok başındayız, Sivas gibi bir deplasmanda 2-0'dan geriye dönmek başarı olarak addedilebilir ancak Şampiyonlar Ligi'nde fena üzerler. Şimdiden uyarması bizden...
Hiç yorum yok
Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.