ANALİZ | Yeni model Galatasaray..

Geçtiğimiz sezon ligde ve Avrupa’da aldığı başarısız sonuçlarla taraftarlarında büyük hayal kırıklığı yaşatan, Avrupa’ya Top16 turunda aldığı 2 galibiyet ile veda eden; ligde ise son sıradan girdiği playofflarda ilk turda geçen sene ki adıyla Fenerbahçe Ülker’e ilk turda 2-1’lik skorla elenen Galatasaray bu seneye köklü değişiklikler yaparak başladı. Öncelikle yönetim kadrosunda ciddi değişime giden, başkan ve yönetim kurulu değişen Galatasaray’da, yeni yönetimde Can Topsakal basketboldan sorumlu yönetim kurulu üyesi oldu. Bunun ardından 3 yıldır basketbol şube direktörlüğü görevini yapan Murat Özyer ile yollarını ayırdı. Onun yerine ise yıllardır takım menajerliği görevini üstlenen Ömer Yalçınkaya getirildi. Staff ekibinde ise yeniden yapılanmaya gidilmezken koç Ergin Ataman ile 2 yıllık yeni sözleşme imzalandı.

EKONOMİK SORUNLAR ÇÖZÜLDÜ
Geride bıraktığımız yılda ekonomik olarak çok zor bir sezon geçiren ve birçok oyuncusunu sezon ortasında kaybetmek zorunda kalan Galatasaray, bu sene daha ekonomik bir kadro ile yola çıkmaya karar verdi. Sözleşmesi bitmesine rağmen çok sembolik-1 milyon usd- bir rakamla bir yıl daha forma ve isim sponsorluğu yapan Liv Hospital’le yollarını ayırarak hali hazırda kadın basketbol takımına sponsor olan Odeabank ile 3 yıllık 8.7 milyon usd değerinde bir anlaşma yaptı. Geçtiğimiz yıllara ait borçların ise bir kısmı ödenirken bir kısmı yapılandırıldı. Kadro planlaması ve transfer sezonunda ise belirlediği bütçeyi aşmamaya oldukça özen gösteren Galatasaray Odeabank, geçtiğimiz yıllardan ders çıkardıklarını gösterdiler.

BAŞTAN SONA DEĞİŞİM
Kötü geçen sezonun ardından kadrosunda ciddi bir revizyona giden sarı kırmızılılarda geçtiğimiz sezondan sadece sözleşmesi devam eden Sinan Güler, Ege Arar ve 2 yıllık yeni sözleşme imzalayan Vladimir Micov takımda kalırken geri kalan bütün kadro yenilendi. Sezonu tamamlayan ekipten Ender Arslan, Kristian Nikolov, Göktürk Ural, Justin Carter, Zoran Erceg, Kerem Gönlüm, Patric Young ile yollar ayrılırken sezon ortasında ise bilindiği üzere Furkan Aldemir, Carlos Arroyo gibi önemli yıldızlar takımdan ayrılmıştı. Transfer sezonunda ise maliyete oldukça önem veren Galatasaray adeta ince eleyip sık dokudu. Guard pozisyonunda uzun süre Marcelinho Huertas’ın kararını bekleyen sarı kırmızılılar, Huertas’ın NBA tercihinin ardından geçtiğimiz yıl Çin’de 39 sayı ortalama yakalayan Errick McCollum ile sözleşme imzaladı. 2 numarayı Avrupa şampiyonasında Çek Cumhuriyeti ile boy gösteren tecrübeli yıldız Blake Schilb ile geçen Galatasaray Odebank, uzun forvet pozisyonuna ise Unicaja Malaga ile Eurolegue’de oynayan Caleb Green’i transfer etti. Pota altına ise Olympiacos ve Barcelona ile Avrupa’da önemli işler yapan Joey Dorsey ve yılların tecrübesi Stephane Lasme’yi alan sarı kırmızılılar yabancı kadrosunu tamamladı. Yerli rortasyonunu güçlendirmek için de çalışmalar yapan Galatasaray Odebank’ta ilk olarak geçtiğimiz yıl Darüşşafaka Doğuş’ta kiralık olarak oynayan eski oyuncusu Göksenin Köksal kadroya geri döndü. Banvit’te çıkış yakalayan Şafak Edge’yi, KK Sibenik’ten İzzet Türkyılmaz’ı ve Beşiktaş’tan Doğukan Şanlı’yı da transfer eden sarı kırmızılılar böylelikle kadrosunu tamamlamış oldu.

Bütçe olarak küçüldüğü, daha ekonomik bir kadro kurmak zorunda kaldığı transfer sezonunda bir iki hamle dışında oldukça başarılı bir kadro kurulduğunu söyleyebilirim. Özellikle 600 bin usd’ye alınan Joey Dorsey ve 700 bin usd’ye alınan Errick McCollum fiyat&performans olarak oldukça iyi transferler bana kalırsa. Yeni transferler içerisinde en büyük soru işaretini ise Caleb Green oluşturuyor. Sağlık testleri sırasında bir sakatlığı olduğu tespit edilen Amerika’lı forvetin sözleşmesinden henüz çıkılmazken, hazırlık maçlarında düzenli oynayamaması ve kadroya uyum konusunda sıkıntı çekebilecek olması akılları kurcalıyor. Son olarak 1997 doğumlu Kutay Akpulat ve 1999 doğumlu Servet Kurnaz’da sezon boyunca A takım ile idmanlara çıkacak ve A takım kadrosunda bulunacak.

OYUN İÇİNDE NE YAPMALI?
Hazırlık kampları ve turnuvaları sırasında Eurobasket2015 dolayısıyla henüz tam kadro çalışmamış olan Galatasaray’da bence en büyük soru işareti takımın birbirine uyumu ve oyunun temposu. Ergin Ataman ile 3 yıl boyunca yarı sahada, yavaş tempo set oyunu oynamaya alışmış olan ekip, bu sene bu oyunun gerektirdiklerini karşılamak için çok yeterli değil gibi. Guard tercihi olan Errick McCollum, klasik bir oyun kurucu değil. Oyunun temposunu kontrol etmede ve baskı altında top getirmede zorlanıyor ama bunların yanında çok üst seviye bir skorer olduğunu da söyleyebiliriz onun için. Eğer Ergin hoca benimsediği yavaş tempo, yarı saha hücumunu oynatmaya devam ederse Sinan, Micov ve Schilb mutlaka çok daha fazla sorumluluk almak zorunda kalacak. Özellikle Sinan Güler top getirme konusunda, Micov ve Schilb ise yarı sahada topla pozisyon yaratma konusunda Errick McCollum’a yardım etmeli. Eğer bu rol ve görev paylaşımı homojen ve doğru bir şekilde yapılabilirse hücumda keskin silahları olan bir takım olabilir Galatasaray. Bunun için birde doğru bir ‘spacing’ yani alan yerleşimi yapılması gerekiyor. Hazırlık maçlarında Caleb Green’in eksikliğinde Stephane Lasme’yi 4 numaraya çekerek oynayan Galatasaray’da alan yerleşimi doğru bir şekilde yapılamadı ve oyun akışkanlığını kaybederek sıkıştı. Zaten eksik ve dar bir rotasyonla oynayan sarı kırmızılılarda oyun Errick McCollum’un bire birlerine çok kaldı. Yay gerisinden ziyade potaya giderek boyalı alandan bitirmeyi seven Amerikalı guard için yeterli penetre alanı yaratılamadı ve McCollum çoğu zaman zorlama atışlar yapmak zorunda kaldı. Caleb Green’in katılımı bu sorunu bir nebze olsun çözebilecek olsa da onunda düşük tempolu durağan oyunlarda etkisini kaybettiği bir gerçek. Statik bir şutöre dönüşüyor ve sıradanlaşıyor. Eğer bu tempoda oynamaya devam edecekse Galatasaray orada bir değişim olması çok olağan bir durum. Pota altında ise Stephane Lasme ve Joey Dorsey ile oldukça atlet ve sert bir rotasyon oluşturuldu. Birebir savunmada ve yardım savunmasında oldukça başarılı olan bu isimlerle direk çemberi korumayı hedefliyor sarı kırmızılı ekip. Hücumda ise bu ikiliyi pick and roller ile besleyip oyunda tutmalılar. Özellikle Dorsey hücumda uzun süre unutulduğu zaman oyundan düşebiliyor. Stephane Lasme’nin ise pick and pop ile orta mesafe tehdidini oluşturabilecek şekilde kullanması, hücumun çeşitlenmesi ve savunulmayı güçleştirmesi açısından önemli bir tehdit olacaktır.

Şu ana kadar yarı sahada düşük tempolu oyunu tercih ederse ne olur diye konuştuk Galatasaray için. Eğer yüksek tempoda oynamak isterse sarı kırmızılılar yani run&gun veya ‘transition’ yani geçiş hücumlarını yapmak isterse ne olur. Öncelikle bunun için mutlaka rakibe baskı veya ikili sıkıştırmaların yapılması gerekiyor. TUBAD turnuvasında bu konuda ¾ sahada 1-3-1 baskı denedi sarı kırmızılılar. Henüz tam anlamıyla uygulayamamış olsalar da Anadolu Efes’i düzenden çıkartmayı başarmışlardı. Ancak henüz takım halinde baskıyı yapamamaları, ortadan kolay delinmelerine sebep oldu ve bu yüzden geride eksik yakalanıp bolca üçlük yiyerek cezalandırıldılar. Aslında hazırlık turnuvalarında dış alan savunmasında ciddi sorunlar yaşadı Galatasaray. Dışarı açılan 4 numaraları savunmakta oldukça zorlanırken, pick and roll savunmasında da kısalara fazla alan bırakarak bolca dış atış imkanı verdi rakiplerine. Sene içerisinde bu soruna mutlaka çözüm bulması gerekecektir. Özellikle hızlı oynamak istiyorsa pick and roll savunmasında uzunun yüksek show up yapıp kısaya baskı yapması gerekiyor. ¾ saha baskılı 1-3-1 savunmaya geri dönersek eğer burada mutlaka rakibi ortaya değilde köşelere doğru sürüp oralarda ikili sıkıştırmaları yapmaları gerekiyor. Geride bırakacakları atlet uzunlar ise uzun paslara karşı dikkatli olup, pas arası yaparak yapılan savunmayı ödüllendirmeliler. Top kapamasalar bile rakibi düzenden çıkartıp, dengesiz hücum etmeye zorlaması gerek Galatasaray’ın. Sonrasında da alınacak bir net bir savunma ribaundu ile fast break kovalamalılar. Durağan oyunda sıradanlaşan Caleb Green ise burada önemli bir silaha dönüşüyor. Genellikle savunma ribaundu yerine rakip potaya hızla gitmeye konsantre olan forvet bu şekilde bolca kolay turnike veya smaç şansı bulabilir. Geçiş oyunlarında ise net alınan savunma ribaundları sonrası topu mutlaka en hızlı şekilde bir kısaya geçirmek gerekiyor yada kısa oyuncuların ortaya girerek boşta kalan topları toplaması gerekiyor. Özellikle bu noktada kısaların ribaundlara girmesi çok önemli Galatasaray için. Joey Dorsey ve Stephane Lasme gibi önemli ribaundculara sahip olmalarına rağmen hazırlık maçlarında bolca hücum ribaundu vererek ikinci şans sayılarına izin verdiler. Kısa oyuncuların mutlaka pivotlarına güvenmelerinin yanında savunma ribaundlarına konsantre olması gerekiyor. Bu sayede topla yarı sahayı hızlı geçip, erken pick and roller ve doğru saha yerleşimi ile geçiş oyunlarını başarıyla oynayabilir Galatasaray.

Aslında geniş açıdan bakarsak hem yarı saha hücumunu hem de transition hücumunu yapabilecek belirli bir kadroya sahip diyebiliriz Galatasaray için. Ancak her ikisi içinde bazı defoları mevcut. Önemli olan sezon içerisinde hangisine ağırlık vereceği ve mevcut defoları nasıl kapatacağı. Benim fikrime göre Ergin hoca bildiği ve daha başarılı olduğuna inandığı yarı saha hücumundan vazgeçmez ancak bu kadro şu haliyle transition hücumlarına daha uygun gözüküyor. Sezon içerisinde ise hangisinin olacağını hep birlikte göreceğiz.

EUROCUP ŞAMPİYONLUĞU, LİGDE İLK 4 HEDEFİ
Geçtiğimiz yıl Euroleague vizesi alamayan Galatasaray bu sene Eurocup’ta boy gösterecek. Kurduğu güçlü kadro ile şimdiden bazı bahis siteleri tarafından Eurocup’ın bir numaralı favorisi olarak gösterilen Galatasaray için ben o kadar iddialı olmasam da İspanyol ekibi Valencia ile Eurocup’ın en güçlü iki kadrosundan biri diyebilirim. Eurocup’ta şampiyonluk hedefiyle yola çıkan sarı kırmızılılar için ilk 4 dışarısında kalmak bence direk başarısızlık olarak nitelendirilebilir. Ligde ise play-off finali hatta şampiyonluk hedefleyen Galatasaray, bu noktada biraz daha zorlanacaktır. Geçtiğimiz sezon ligde çok sürpriz yenilgiler alarak play-offlara son sıradan girmişlerdi. Bu sene ligde mutlaka daha çok konsantre olup normal sezonu ilk 4 sıra içerisinde bitirmeleri gerekiyor. Playoff finalinin mutlak favorisi olmasalar da final yapsalar büyük bir sürpriz olarak değerlendirilmez. Benim tahminim Galatasaray’ın Eurocup finali ve play-off yarı finali yapacağı yönünde.


Toparlarsak eğer geçtiğimiz yılın acısını taraftarlarına unutturmak için yola çıkan Galatasaray Odeabank kurduğu güçlü kadro ile yaz dönemini bence başarılı olarak geçirdi. Normal sezonda ise eksik noktalarını takım halinde oynayarak kapatıp, konsantrasyonlarını düşürmezlerse taraftarlarını sevindirecek başarılı bir sezon geçirebilirler.

Hiç yorum yok

Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.

Blogger tarafından desteklenmektedir.
google.com, pub-1379219663774483, DIRECT, f08c47fec0942fa0