STSL | Gece ile gündüz gibi..
Spor Toto Süper Lig'in dokuzuncu haftasında ezeli rakibi Fenerbahçe'ye deplasmanda konuk olan Galatasaray, rakibi karşısında sahadan 1-1'lik eşitlikle ayrıldı ve 5 haftadır devam eden kaybetmeme serisini devam ettirdi. Hamza Hamzaoğlu'nun öğrencileri, ezeli rakibi karşısında ilk yarıda Diego'nun golüyle geriye düşmesine rağmen karşılaşmanın son dakikalarında Olcan Adın'ın golüyle sahadan bir puanla ayrıldı ve zirve yürüyüşüne devam etti.
Kadıköy deplasmanında Benfica karşısında kazanan onbiri bozmayan Hamzaoğlu, takıma ilk yarıda gol yememeyi ve oyunu kontrol altına almayı tembihlemiş olacak ki; ilk yarıda Podolski - Yasin'in savunma endeksli bir oyun ortaya koyduğu ve Sneijder'in üçüncü merkez oyuncusu gibi geriye gelerek top almaya çalıştığı gözlerden kaçmadı. Böylesine bir taktik anlayış, bütün sezon bu maçı bekleyen Kadıköy tribününü arkasına alan ev sahibi Fenerbahçe'nin sürekli olarak üçüncü alanda topu kullanması anlamına geldi. Milli takım arkadaşının "yedek" diye seslendiği Robin van Persie tek forvet olarak son derece etkisiz bir görüntü çizerken, Chedjou ve Hakan'ın tecrübeli forveti sahadan sildiğini söylemek mümkün. Bunun yanı sıra Fenerbahçe çok süratli, dikine topu getiren ve kaleye hareketlenen kanat oyuncularına sahip, bu alanda ligin en tehlikeli takımı olabilirler. Nani ve Markovic bir anda içeriye kateden, topu kaleye süren isimler. Savunmanın arkasına attıkları her top veya içeriye doğru kat ettikleri her pozisyon, savunma dengemizi bozdu. Sabri'nin savunma performansı meçhul; Carole'un savunmada aksaması nedeniyle ev sahibi ekip ilk yarıda neredeyse tüm ataklarını sağ kanattan gerçekleştirdi. Fransız solbekin sakatlandığı pozisyonda da kalemizde golü gördük, şanssızlık dedikleri bu olsa gerek. Cümle alemin gördüğü yarım metre ofsaytı yardımcı hakem göremeyince Muslera topu uzaklaştırmak zorunda kaldı ancak dönen topta Diego ceza sahası dışından sert vurdu ve top ağlarla buluştu.
İlk paragrafta da belirttiğimiz gibi, bütün sezon bu maçı bekleyen bir kitle suyun karşı tarafı. Maçtan bir gün önce başkanı çıkıp "Onların ayakları titriyordur" açıklaması yapmıştı, 3 yıl önce kulüp tarihinin 18. lig şampiyonluğunu kutladığımız yeşil zemin hakkında. Hakemi böylesine etki altına alan bir yönetim, taraftar, basın dünyanın hiçbir yerinde yoktur. Maç öncesi yaratılan algı, nefretten beslenen bir güruh ve kompleksi nedeniyle logosunu bile doğru kullanamayacak olanların hikayesi. Maçın ilk dakikasından itibaren Hollandalı oyuncumuz Sneijder'e sallanan tekmeler, hava topu mücadelelerinde pozisyon gereği (!) çıkartılan dirsekler ve agresif futbol adı altında sertlik. Kadıköy'de istediğimiz kadar kazanamayalım, hiç önemli değil. Ali Sami Yen Arena'da hemen hemen aynı durum söz konusu, bir kaç galibiyet farkla. Galatasaray'ın deplasmanda galibiyet oranı %18 iken, suyun karşı tarafının galibiyet oranı %21. Ancak ne tarafsız basın, ne de karakterli spor yorumcuları bundan söz edemiyor. Emir büyük yerden çünkü, "inşallah yok yeneceğiz!" diyen zat-ı muhterem tarafından.
Hamzaoğlu rakibi karşısında kontrolü elinde bulundurmak istedi ancak bu anlayış topu rakibe teslim edince, ofsayt kokan golden tabelada üstünlük el değiştirdi. Bu gol aslında daha hayırlı oldu. İlk yarı sonunda sedyeyle soyunma odasına giden Sneijder, ikinci yarıda oyunu değiştirdi. Bunun adı ne büyük futbolculuk, ne de yıldız oyunculuk. Bunun adı karakter. Chedjou'nun ilk faulünde sarı kartı çeken Aydınus, orta alanda Josef ve Topal'ın üstüste 5 faulüne kart göstermekten acizdi. İlk yarı sonlarına doğru golü yiyen Galatasaray, devreye geride düşerken ikinci yarıda oyuna hükmetti. Fenerbahçe'nin golden sonra geriye yaslanması, skoru koruma çabaları, hücumda varolmak isteyen Galatasaray ve Sneijder önderliğinde hücum etkinliği. Ligin en iyi pas yapan takımı Galatasaray olmasına rağmen orta alanda yapılan top kayıpları, Bilal Kısa'nın merkezdeki etkisizliği, Fenerbahçe'nin orta alandaki agresifliği ve baskısı takımı düzen dışına çıkarttı. Ancak ikinci yarıda olması gerektiği gibi oynadı takım. Biraz reaksiyon göstermek gerekiyordu, ki bunu da Sneijder gösterdi. Faullerden sonra yerden kalkar kalkmaz hakemin üzerine yürüdü, yeri geldi takımı azarladı. Chedjou ve Hakan'ın erkenden sarı kart görmesi; Bilal'in oyundan düşmesi, Yasin ve Podolski'nin oyuna girememesi, Umut'un ön alanda pres yaparken yalnız kalması derken Sneijder ve Selçuk'a yük binmiş oldu.
Kadıköy'deki baskı bir kenara dursun, kazanabileceğimiz bir maç olduğu aşikar. İkinci yarıda oyunu kontrol altına alan, korkmadan oynayan bir oyun sergilediğimizi söylemek mümkün. Karşılaşmaya bu şekilde çıksak skor daha farklı olabilirdi, kazanabilme ihtimalimiz olduğu gibi kaybedebilirdik de. Çok top kaybettik, çok hata yaptık ve önalanda pres yapmamız gerekirken o presi biz yedik. Ancak gerek oyuna Burak'ın dahil olması, gerekse Sneijder'in faullerden dolayı agresifleşmesi ve Olcan'ın kenardan gelerek sol tarafta takıma tempo kazandırması. Sneijder'in ateş edercesine arka direğe kestiği topta Olcan iki rakibin üzerinden kafayı vurması "Fenerbahçe'nin derbi balı" tezine verilecek en güzel cevaptı. Yarım metre ofsayttan yediğimiz gol, rakip takımın anti-futbol mantığı, agresif futbol adı altında atılan dirsek ve tekmeler bir kenara dursun, korner pozisyonunda Ba'nın arkadan Burak'ın sırtına vurduğu diz pozisyonunu göremeyen ilave yardımcı hakem mümkünse bu saatten sonra curling izlesin. Faul pozisyonlarında takdir haklarının tamamını ev sahibi takımdan kullanan maçın hakemini anlarım anlamasına da, topsuz alanda rakibine tekme atan savunma oyuncusunu göremeyen hakem artniyetlidir.
Uzun lafın kısası... Galatasaray doğru yolda. Kompleksinden dolayı logosunu bile adam gibi yayımlayamayacak olanlar, derbide her pisliği yapmasına rağmen kazanamayanlar sezon sonunda da kaybeden tarafta olacak. Golden sonra rakip tribüne armasını gösteren Olcan, yedek kulübesine giderken kendisine ana - avrat sövenlere "dört" işareti yapan Burak, kendisine yapılan kasti faullerden sonra yardımcı hakemin üzerine yürüyen Sneijder, yenilen golden sonra hakemlere itiraza giden takımın en soğukkanlı oyuncusu Hakan. Şampiyonluk sizinle gelecek. Yeter ki inanın. İsteyin.
İlk paragrafta da belirttiğimiz gibi, bütün sezon bu maçı bekleyen bir kitle suyun karşı tarafı. Maçtan bir gün önce başkanı çıkıp "Onların ayakları titriyordur" açıklaması yapmıştı, 3 yıl önce kulüp tarihinin 18. lig şampiyonluğunu kutladığımız yeşil zemin hakkında. Hakemi böylesine etki altına alan bir yönetim, taraftar, basın dünyanın hiçbir yerinde yoktur. Maç öncesi yaratılan algı, nefretten beslenen bir güruh ve kompleksi nedeniyle logosunu bile doğru kullanamayacak olanların hikayesi. Maçın ilk dakikasından itibaren Hollandalı oyuncumuz Sneijder'e sallanan tekmeler, hava topu mücadelelerinde pozisyon gereği (!) çıkartılan dirsekler ve agresif futbol adı altında sertlik. Kadıköy'de istediğimiz kadar kazanamayalım, hiç önemli değil. Ali Sami Yen Arena'da hemen hemen aynı durum söz konusu, bir kaç galibiyet farkla. Galatasaray'ın deplasmanda galibiyet oranı %18 iken, suyun karşı tarafının galibiyet oranı %21. Ancak ne tarafsız basın, ne de karakterli spor yorumcuları bundan söz edemiyor. Emir büyük yerden çünkü, "inşallah yok yeneceğiz!" diyen zat-ı muhterem tarafından.
Hamzaoğlu rakibi karşısında kontrolü elinde bulundurmak istedi ancak bu anlayış topu rakibe teslim edince, ofsayt kokan golden tabelada üstünlük el değiştirdi. Bu gol aslında daha hayırlı oldu. İlk yarı sonunda sedyeyle soyunma odasına giden Sneijder, ikinci yarıda oyunu değiştirdi. Bunun adı ne büyük futbolculuk, ne de yıldız oyunculuk. Bunun adı karakter. Chedjou'nun ilk faulünde sarı kartı çeken Aydınus, orta alanda Josef ve Topal'ın üstüste 5 faulüne kart göstermekten acizdi. İlk yarı sonlarına doğru golü yiyen Galatasaray, devreye geride düşerken ikinci yarıda oyuna hükmetti. Fenerbahçe'nin golden sonra geriye yaslanması, skoru koruma çabaları, hücumda varolmak isteyen Galatasaray ve Sneijder önderliğinde hücum etkinliği. Ligin en iyi pas yapan takımı Galatasaray olmasına rağmen orta alanda yapılan top kayıpları, Bilal Kısa'nın merkezdeki etkisizliği, Fenerbahçe'nin orta alandaki agresifliği ve baskısı takımı düzen dışına çıkarttı. Ancak ikinci yarıda olması gerektiği gibi oynadı takım. Biraz reaksiyon göstermek gerekiyordu, ki bunu da Sneijder gösterdi. Faullerden sonra yerden kalkar kalkmaz hakemin üzerine yürüdü, yeri geldi takımı azarladı. Chedjou ve Hakan'ın erkenden sarı kart görmesi; Bilal'in oyundan düşmesi, Yasin ve Podolski'nin oyuna girememesi, Umut'un ön alanda pres yaparken yalnız kalması derken Sneijder ve Selçuk'a yük binmiş oldu.
Kadıköy'deki baskı bir kenara dursun, kazanabileceğimiz bir maç olduğu aşikar. İkinci yarıda oyunu kontrol altına alan, korkmadan oynayan bir oyun sergilediğimizi söylemek mümkün. Karşılaşmaya bu şekilde çıksak skor daha farklı olabilirdi, kazanabilme ihtimalimiz olduğu gibi kaybedebilirdik de. Çok top kaybettik, çok hata yaptık ve önalanda pres yapmamız gerekirken o presi biz yedik. Ancak gerek oyuna Burak'ın dahil olması, gerekse Sneijder'in faullerden dolayı agresifleşmesi ve Olcan'ın kenardan gelerek sol tarafta takıma tempo kazandırması. Sneijder'in ateş edercesine arka direğe kestiği topta Olcan iki rakibin üzerinden kafayı vurması "Fenerbahçe'nin derbi balı" tezine verilecek en güzel cevaptı. Yarım metre ofsayttan yediğimiz gol, rakip takımın anti-futbol mantığı, agresif futbol adı altında atılan dirsek ve tekmeler bir kenara dursun, korner pozisyonunda Ba'nın arkadan Burak'ın sırtına vurduğu diz pozisyonunu göremeyen ilave yardımcı hakem mümkünse bu saatten sonra curling izlesin. Faul pozisyonlarında takdir haklarının tamamını ev sahibi takımdan kullanan maçın hakemini anlarım anlamasına da, topsuz alanda rakibine tekme atan savunma oyuncusunu göremeyen hakem artniyetlidir.
Uzun lafın kısası... Galatasaray doğru yolda. Kompleksinden dolayı logosunu bile adam gibi yayımlayamayacak olanlar, derbide her pisliği yapmasına rağmen kazanamayanlar sezon sonunda da kaybeden tarafta olacak. Golden sonra rakip tribüne armasını gösteren Olcan, yedek kulübesine giderken kendisine ana - avrat sövenlere "dört" işareti yapan Burak, kendisine yapılan kasti faullerden sonra yardımcı hakemin üzerine yürüyen Sneijder, yenilen golden sonra hakemlere itiraza giden takımın en soğukkanlı oyuncusu Hakan. Şampiyonluk sizinle gelecek. Yeter ki inanın. İsteyin.
#FBAA
Hiç yorum yok
Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.