UCL | Hak etmemek..

Avrupa'nın bir numaralı kupasında mücadele eden tek Türk takımı olan Galatasaray, grup aşamasının dördüncü maç haftasında Portekiz temsilcisi Benfica ile deplasmanda karşılaştı. Rakibi karşısında Jonas'ın golüyle geriye düşen takımımız bu gole Podolski ile cevap verirken, Luisao'nun golüne engel olamadı ve sahadan 2-1 mağlup ayrıldı. Karşılaşmada sarı kart gören Burak Yılmaz ve Selçuk İnan gelecek hafta oynanacak olan Atletico Madrid karşılaşmasında cezalı duruma düştü.

Benfica karşısında oyunu kontrol altında tutmak isteyen ve Kadıköy'deki deplasmanda olduğu gibi topu rakibine bırakarak savunma öncelikli bir oyun ortaya koymak isteyen Hamzaoğlu karşılaşmaya saha içerisinde değişkenlik gösterebilecek bir onbir formasyonu ile başladı. Muslera - Denayer, Chedjou, Hakan, Sabri - Bilal, Selçuk, Sneijder, Olcan, Podolski ve Burak onbiriyle başlayan Hamzaoğlu oyunun ilk 20 dakikalık bölümünün ardından Sabri ve Podolski arasında bir kanat değişikliğine gitti. Olcan her ne kadar orjininde hücumcu bir oyuncu olmasına karşın son dönemde oynadığı bölgenin savunma mantığında olduğunu, Hakan'ın tamamen stopere evrildiğini ve Denayer'in stoper orjinli olduğunu belirtmek hiç yanlış olmaz. Bu kapsamda neredeyse 5 savunmacı, 2 merkez oyuncusu ve bir kaleci olmak üzere toplamda 8 oyuncu ile topun arkasına geçtiğiniz zaman hücumda tüm organizasyonu Sneijder - Podolski ve Burak üçlüsünün kreatif özelliklerine bırakıyorsunuz. Estadio da Luz'da o işler o kadar kolay olmuyor. Olmadı da.. İlk devrede rakip kalede yalnızca bir net pozisyon üreten Galatasaray, rakibinin oynamasına izin verdi. Rakip kaleye gitme konusunda ciddi sorun yaşayan, kanat organizasyonu olmayan, savunmadan uzun toplarla rakip ceza alanda etkili olmaya çalışan bir görüntü izledik. Atletico Madrid'in deplasmanda Astana karşısında puan kaybetmesi sonrasında Benfica karşısında sahaya mutlak galibiyet amacıyla çıkan bir takımın bu kadar savunma oyuncusu ağırlıklı bir şekilde sahaya çıkması "aman maçı kaybetmeyeyim" olarak yorumlanabilir. Ev sahibine fazla pozisyon vermeyen, takım halinde topun arkasına geçen ve hücumu ikinci sıraya koyan Galatasaray, savunmada bazı kıstasları doğru yapınca hücumda Gaitan'ın bencilliğindeki rakibi karşısında devreyi golsüz tamamladı.

Karşılaşmanın ikinci yarısına ilk yarıdaki onbir ve sol bekte Sabri, önde Olcan formasyonuyla başlayan Galatasaray oyunu ilk yarıda olduğu gibi topu rakibine bıraktı. Bu oyun anlayışında gol yememeniz bir mucize olsa gerek.. Ya çok iyi bir savunma takımı olmanız gerekiyor -ki biz değiliz- ya da çok şanslı olmanız gerekiyor. Benfica golü devrenin hemen başında buldu ama son haftalarda rakibine anlık reaksiyon gösterme konusunda son derece başarılı bir kimliğe bürünen Galatasaray anında skoru dengeledi. Savunmada ön direğe kesilen topta altı pasın üzerinde oluşan karambolde Portekiz ekibinin golcü ismi Jonas Goncalves tabelayı değiştirirken, golden sadece 4 dakika sonra Sneijder'in yarattığı pozisyonda Burak'ın tek pasında Podolski'nin sert şutunda skora dengeyi getirdi. Galatasaray'ın bu sezon hücumdaki en önemli oyun aklı Alman oyuncu. Sneijder'in dilinden anlayan yegane hücum oyuncumuz desek, yanlış olmaz. Hollandalı topu tek pasla içeriye bırakırken, Podolski ceza yayı üzerinden içeriye doğru kat ederek Burak'ın olası top kaybında (ki tek pasla bıraktığı pozisyon aslında topu kontrol edememekten kaynaklanıyor) şut tehdidi yaratmayı başardı. Bir anda ayağından çıkan sert şutlar rakip için ciddi bir tehdit. Hiç beklemediğiniz anda "bam" diye vuruyor Alman oyuncu, ilk maçta bu şutları set oyunlarında ceza sahası dışından yapıyordu. Skora eşitlik geldikten sonra ev sahibi ekip yeniden oyunu kontrol etti ve hücumda baskısını arttırdığı anlarda, konsantrasyon probleminden mi yoksa savunmada kötü günümüzde olduğumuzdan mıdır bilinmez ancak kalemizde ilk golün kopyasını gördük. İlk gol ön direğe atılan toptan gelmişti, ikinci gol arka direğe kesilen ortadan geldi. Savunmanın bir türlü uzaklaştıramadığı pozisyonda altı pasın üzerinde Luisao çok sert vurdu ve ev sahibi bir kez daha öne geçti. Bu tür maçlarda topyekün savunma yaparak geriye çekildiğinizde bu tarz hataların olması çok doğal. Keza ceza sahası o kadar kalabalık ki, bir türlü topa dokunan birisi olmuyor tüm o kalabalığa inat. Golden sonra tüm kozlarını sahaya süren Hamzaoğlu ilginç bir tercihle Burak'ı kenara gelirken Umut'u oyuna sürdü. Değişiklikler sonrasında maça sağ önde başlayan ve sol bek olarak devam eden Sabri, orjini olduğu sağ beke döndü. Olcan sol bek, Hakan ve Chedjou merkez; Emre ve Selçuk ortasaha, Podolski ve Yasin kanatlarda, Sneijder serbest rolde ve Umut önde tek forvet. Lizbon deplasmanında bir nevi bitime 15 dakika kala alışık olduğu düzene döndü Hamzaoğlu, bu detay maçın özeti diyebiliriz. Tüm herşeye rağmen son 15 dakika oyunu rakip yarı alana yıkan, neredeyse tek kaleye çeviren ve sürekli deneyen, arayan bir Galatasaray vardı. Her iki kanattan bindiren, ceza alanında gol arayan, ceza sahası dışından sürekli yoklayan bir kimliğe bürünürken maçın son dakikasında Umut'un altı pasta kaleciye takılması ve altı pasta Yasin'in boş kaleye vurmak yerine topu Porto'ya vurması sonrasında özellikle son dakikalardaki mücadelemizle hiç haketmediğimiz bir skorla sahadan ayrıldık. Evet, kazanmayı hak etmedik belki ama Benfica'ya kaybetmeyi de hak etmedik aslında..

Hamzaoğlu için şunu söylemek mümkün. Benfica karşısında ilginç bir deneme yaptı Hamzaoğlu, ki gereksizdi. İdeal onbir, ideal formasyonun dışına çıkarak Sabri'den sağ kanat veya sol bek yaratmaya çalışmak; takımın dinamikleriyle bu kadar oynamak mantıklı değil. Oyun içerisinde bu kadar değişken olmak, orada olmadı bir de burada oynasın diyerek pozisyon değiştirmek bu tür maçlarda çok sağlıklı olmuyor. Savunma ekolü olan bir takım olmadığımız için altı pasa atılan topları uzaklaştıramadığımız için kalemizde iki gol gördük. Hücum karakterimizde de oyunu kanatlardan oynamamız varken, sezon başındaki kadro mühendisliği nedeniyle tüm yükü merkeze yıkmak zorunda kalıyoruz. Emre oyuna girdikten sonra hareket kazandırıyor, Yasin topu çizgide taşıyan tek oyuncumuz, Podolski yardımcı forvet rolünde - olması gerektiği gibi - ve Sneijder serbest rolde. Galatasaray'ın devre arasında acilen bir kanat oyuncusuna ihtiyacı var. Ya takım içerisinden bir alternatif üretmek zorundayız yada düşük profilli ancak belli bir standartta katkı verecek bir ismin transfer edilmesi gerekiyor. Benfica deplasmanında kaybetmek olay değil elbette ancak kaybetmeyi haketmediğimiz apaçık bir gerçek.

Son olarak; Muslera'nın kalesinde iki gol görmesine karşın devleştiği bir karşılaşma izlediğimizi söylemek mümkün. Uruguaylı kaleci her ne kadar altıpastan atılan iki golde pek fazla suçlu olmasa da, çıkarttığı öyle iki pozisyon var ki.. Lizbon'da umutlarımızı son dakikaya taşımamıza neden oldu. Gaitan'ın serbest vuruşta yerden şutunu güçlükle tokatlayan Nando, dönen topta Guares'in şutunu ayaklarıyla kornere gönderdi. Son dakikalara doğru Emre Çolak'ın ön alanda kaptırdığı ve Gaitan'ın süratle getirdiği topta Gimenez ceza sahası üzerinde Muslera ile başbaşa kaldı ancak Uruguaylı buna da izin vermemişti.

Bundan sonra yapılacak şey basit. Atletico ve Astana karşısında 4 puanla ayrılmamız gerekiyor. Sonrasında hesap kitap işleri. Severiz böyle hesaplamaları veya final maçlarını oynamayı. Şimdiden erken olacak belki ancak UEFA Avrupa Ligi pek uzak görünmüyor. Benfica lider, Atletico 6 puanla ikinci ve Galatasaray dört puanla üçüncü. Allah yardımcımız olsun..