STBL | Dorsey getirdi, Lasme bitirdi!


Spor Toto Basketbol Ligi'nde yoluna dolu dizgin devam eden Galatasaray Odeabank erkek basketbol takımı, ligin 11.haftasında evinde Demir İnşaat Büyükçekmece Basketbol takımını ağırladı. Bu sezon sürpriz galibiyetlere imza atan ligin yeni ekibi karşısında maçın belli bölümlerinde farkı 20 sayıya kadar çıkartan Ergin Ataman'ın öğrencileri bu üstünlüğünü koruyamadı ve normal süresi 87-87'lik eşitlikle tamamlanan karşılaşmanın uzatma çeyreğinde sahadan 101-96'lık galibiyetle ayrıdı. 18 sayı, 16 ribaund ile double-double yapıp boyalı alana hücumda getirdiği sertlikle rakibi en çok yıpratan isimlerin başında gelen Joey Dorsey galibiyette başrol oynadı.


Takımımız maça Sinan Güler - Göksenin Köksal backcourt'u ile başladı. Micov ve Green forvet ikilisi, Lasme ise pivot pozisyonunda start aldı. Maça tempolu giren takımımız sezon başından beridir harikalar yaratan Vladimir Micov'un hücum atraksiyonlarıyla 5-0'lık bir seri yakaladı. Sezon açıldığından beri hem Avrupa hem de lig maçlarında Micov'dan tam verim alıyoruz. Geçen seneki mâli krizde onu bu denli başarı görememiştir. Sebebi daha önce söylediğimiz gibi onun savunma yükünün azalması oldu. İlk çeyrekte karşılıklı basketlerle devam ederken son sözü Caleb Green söyledi. Green sezon başında çoğu basketbolseverin kafasında soru işareti bırakan bir oyuncu olarak göze çarpıyordu. Hatta ben daha ileriye gidip rotasyondaki zayıf halka demiştim. Ancak o da tıpkı Vlado gibi sezon başından beri istenileni veriyor. Benim düşünceme göre ise istenilenden kesinlikle fazlasını veriyor.

İkinci çeyrek Joey Dorsey resitaliyle başladı. Rakip takım uzunlarından onunla baş edecek bir pivotun bulunmaması ve pota altında özellikle Sinan'la ona indirdiğimiz toplar hep bizim yararımıza işledi. Joey Dorsey skor anlamında da maçın fark yaratan oyuncusu oldu. Dorsey de Green'in tam tersi olarak güven veren ve çok şey beklenen bir oyuncu olarak sezona girdi. Ancak ilk haftalarda istenilenden uzak bir performans sergiledi. Son 2-3 haftadır müthiş bir grafik yakaladı ve bunu da sürdürüyor. Lasme gibi bir silahın yanında onun da çember altında devreye girmesi elimizdeki kozları aşırı derecede yükseltti. Bu performansını koruması durumunda hem ligde hem de Avrupa'da şansımız oldukça artar. İkinci çeyrekte bir diğer skorerimiz Schilb de devreye girdi. Schilb'in üst üste sayılarıyla farkı açan takımımızda, çeyreğe nokta koyan oyuncumuz Göksenin Köksal oldu. Göksenin de belli bir istikrarda gidecek gibi duruyor. Ondan bulacağımız üç sayılık isabetler, yarı saha hücumlarımızdaki spacing için çok önemli. Savunma ve ribaund katkısından bahsetmeye gerek bile yok zaten. Boş üçlükleri sokmaya devam etmesiyle yeni bir Ömer Onan kazanabiliriz.

Üçüncü çeyrekte Sinan Güler ve Şafak Edge'nin üç sayılık isabetleri, Dorsey'nin pota altını domine etmeye devam etmesi ve takım olarak iyi hücum etmemiz farkı gitgide açtı. Son periyoda 15 sayılık üstünlükle girip maçı kazanmak için önemli bir adımı bu periyotta attık. Ancak son 10 dakikanın ikinci yarısında işler istediğimiz gibi gitmedi. Farkı 14 iken Dorsey'in kenara gelmesi ve İzzet, Şafak, Ege gibi genç oyuncularımızdan aynı beşte sahada olmaları karşı tarafın ekmeğine yağ sürdü. Son saniyelere doğru Sinan Güler'le dayanmaya çalışan takımımız, açtığı farkı koruyamadı ve 87-87'lik skorla maçın uzatmaya gitmesine engel olamadı. Uzatmada maçı bize getiren oyuncu Stephane Lasme'ydi. O dakikaya kadar sakatlık sebebiyle oynamadığı söylenen Lasme, girdiği andan itibaren enerjisini maça yansıttı. Lasme'nin savunmadaki direk görevi ve hücumdaki serbest atışlardan bulduğu sayılar, onu Avrupa'nın en iyi çember savunucularından biri yapan özelliğini yeniden anımsattı: Devamlılık. Vlado ve Sinan gibi kısa oyuncularımızdan aldığımız katkıyla birlikte farkı tekrar açan Galatasaray Odeabank, maçı 101-96 kazanmayı bildi.

Maçın son bölümlerinde koç Ergin Ataman'ın oyuncu seçimleri uzatma devresinde tatsız bir mağlubiyet yaşamamıza sebebiyet verebilirdi. Ancak maç boyu benchte unutulan Stephane Lasme, uzatma devresinde özellikle savunma anlamında fişi çekti. Her mağlubiyetten ders çıkarmamız gerektiği gibi bu gibi galibiyetlerden de ders çıkarmak gerekir. Örneğin oyun içinde doğru 5 seçimleri, genç oyunculara verilmesi gereken süreler vb. Galip gelmek önemliydi ama her galibiyetten sonra takımın az da olsa seviye atladığını görememek sezon genelinde maalesef bizi düşündürüyor. Bu maçtan artık Ergin Hoca'nın ders çıkarması gerek. Son haftalarda onu daha durgun görmeye başladık. Bu durgunluk gereksiz mağlubiyetlere sebep olacağı gibi takımın randımanını da düşürecektir. Türkiye'nin en iyi koçlarından biri olan Ergin Hoca'mızın da toparlanmasıyla birlikte, durdurulması çok daha zor bir takım seyredebileceğimizden eminim.


Hiç yorum yok

Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.

Blogger tarafından desteklenmektedir.
google.com, pub-1379219663774483, DIRECT, f08c47fec0942fa0