FFP kapsamında men cezası ve sonrası..
Ünal Aysal zamanından beri devam eden uzun bir sürecin ardından UEFA Kulüp Finansal Kontrol Kurulu’nun (CFCB) Yargılama Odası tarafından külübümüze yapılan tebligata göre kulübümüz daha önce CFCB ile yapılmış mali kontrol anlaşmalarına uymadığı için, Avrupa Kupaları’ndan bir sene men cezası yaptırımıyla karşı karşıya kaldı. Bu yazıda kısaca bu konunun nasıl geliştiğinde bahsederek "Gelecek için neler yapılması gerekiyor?" sorusunu cevaplamaya çalışacağız.
Öncelikle bu konu hakkında düzeltilmesi gereken bir numaralı yanlış anlaşılma bu cezanın sorumlularının sadece Aysal, Yarsuvat ve Özbek yönetimleri olduğu iddiasıdır. Hatta bu iddia sırf Aysal'a vurmak için ortaya atıldığından genelde bu konuya vurgu yapanlar diğer iki yönetimden de bahsetmemeyi tercih ederler. Evet, UEFA Finansal Adil Oyun konusundaki incelemelerine Aysal döneminde başlamıştır ve bu dönem ile sonrasındaki bilançolara bakarak ceza vermiştir. Olaya basit mantıkla veya artniyetle yaklaşan insanlar incelenen dönemlerden dolayı Aysal'ı tek suçlu ilan etme çabasındalar. Fakat burada atlanmaması gereken çok önemli bir konu var. Ünal Aysal, Galatasaray Spor Kulübü'ne başkan seçildiği zaman kulübün 300 küsür milyon Euro borcu bir anda yok olmadı. Ayrıca Polat döneminde yapılan akıl almaz harcamalar nedeniyle temliklenen gelirler de otomatik olarak geri gelmedi. Dolayısıyla yüklü oranda borcu olan, bu borcun faizi ve borç alacak arasındaki kur farkı problemleri ile boğuşan bir kulübün bilançosuna bakılırken sadece o döneme bakmak geçtim finansı, basit matematikten anlayan insanlar için dahi kabul edilemez olmalıdır.
Kısacası bu konuda 1996'dan beri kazandığının fazlasını harcayan her GSK başkanı ve yönetimi suçludur. Bana sorarsanız nispeten düşük borçlarla çok ciddi başarılar kazanan Süren ve Aysal yönetimleri ile kulübün borcunu katlayarak arttırmalarına rağmen sportif başarı konusunda geride kalan Canaydın ve Polat yönetimleri aynı kefeye konulamaz fakat sportif başarı da mali dengesizlik için mazeret olamaz. Bu yönetimlerle beraber onları denetlemekten sorumlu olan denetleme kurulları ve onları hemen hemen istisnasız her genel kurulda ibra eden GSK üyeleri de aynı oranda suçludur. Galatasaray'ın son 20 senesinde gözler kapatılmış, dengesiz ve plansız bir harcama sarmalının içine girilmiştir. Bazı yönetimler bu süreçte gelirleri arttırmayı başarsalar da istisnasız bir şekilde hepsi borca eklemiş, hepsi kredi kullanmış ve hepsi düştüğümüz bu duruma katkı sağlamıştır. Artık Galatasaray'ın bu şekilde devam etme şansı yoktur ve UEFA'dan gelen ceza sadece ilk adımdır, devamı çok daha fazla can yakar ve onur kırar.
Böyle gitmeyeceğini kabul etmek yolun sadece başlangıcı, asıl önemli olan bundan sonra neler yapılması gerektiği konusunda karar alabilmek. Galatasaray'ın borçlarından bahsettik fakat Galatasaray, dört büyük kulüp arasında aslında ekonomik olarak en stabil noktada olan kulüptür çünkü değerlendirebileceği gayrimenkullere sahiptir. Bunu akılda tutarak bana göre GSK üyelerinin atması gereken iki ciddi adım var:
A) Finansal Kontrol Mekanizması: Galatasaray Spor Kulübü harcamalarına bu şekilde orantısız devam ettiği sürece istediği gayrımenkule sahip olsun, ileride aynı sıkıntıya düşmek durumunda kalacaktır. Üstelik sigortalar kaybedildiği zaman bu sefer dip noktadan çıkış imkanı da kalmayacaktır. O nedenle ilk yapılması gereken kulübe mali denge getirmektir. Bu konuda benim aklıma gelen en net çözüm Galatasaray tüzüğüne bir break-even maddesi eklemek ve gelir-gider dengesini bir zorunluluk haline getimektir. Bu dengenin negatif yönde %5-10 arası bozulması halinde de seçimi zorunlu kılmak çok önemli bir adım olacaktır. Otomatik olarak ibrasızlık durumuyla karşılaşacaklarını bilen yönetimler harcamalara çok daha fazla dikkat edeceklerdir.
B) Gayrımenkullerin Değerlendirilmesi: Finansal kontrol mekanizmalarının sağlanması önemli fakat 300 küsür milyon Euro'nun üstünde seyreden borç ve dolayısıyla gelen faiz yüküyle sadece finansal denge ne yazık ki kurtuluş için yeterli değil. Galatasaray Spor Kulübü, gayrımenkullerinin bir bölümünü değerlendirerek bu borcun yabancı kur üzerinde seyreden yüksek faizli bölümünden kurtulmak durumunda ve kulübe yapılacak yüksek bağışların haricinde bunun alternatif çözümü yok. O nedenle gayrımenkuller konusunda tutuculuğu bırakığ GYO dahil her türlü sistemi ciddi şekilde incelemek durumundayuz.
Yukarıda belirttiğim iki maddeye sadık kaldığımız sürece Galatasaray'ın sorunu hala çözülmeyecek seviyede değil, bu sebeple umutsuzluğa kapılmanın gereği yok. Verilen ceza onur kırıcı ve üzücü ama unutmayın; Galatasaray bu cezayı başkaları gibi ahlaksızlık yaptığı için değil, finansal problemlerle boğuştuğu için aldı. Bu sebeple yüzümüzün kızarmasına gerek yok, sadece mantıklı finansal hamleleri bir an evvel yapıp kulübü küçültmeden ve başarıdan vazgeçmeden bu sıkıntılı durumdan kurtulmamız gerekiyor ve kurtulacağız.
Hiç yorum yok
Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.