Bu kadar utanç yeter!

Bir takım düşünün ki kuruluş amacı Türk olmayan takımları yenmek olan bir kulüpte, kendi alanında Avrupa'nın en büyük kupası olan Euroleague Women'i kazanmasına rağmen ertesi sene kapatılması düşünülüyor.. İşte bu takım, futbol takımına yatırılan milyon dolarların yanında, tek işi spor salonunda çalışmak olan futbolcuların yıllık maaşının sadece yarısına kurulan bu takım, kazandığı onca başarıya rağmen her sene ödeme problemleri yaşıyor ve masa başı oyunlarla hakkı yeniyor. Ve işin kötü tarafı ise yönetim bu durumdan zerre üzülmüyor, aksine bu şubeyi kapatmak adına eline koz geçmiş gibi sevinip, bütün emeklerine rağmen sadece haklarını isteyen oyuncuların ardından karalama kampanyası başlatıyor.. İşte böyle bir takım Galatasaray kadın basketbol takımı..

Türkiye'ye basketbolu getiren kulüp olan, senelerce kadın basketbolunda alınmadık kupa bırakmayan ve uluslararası düzeyde ülkemizi her zaman en iyi şekilde temsil eden, ülkemizde kadın basketbolunun var olmasında ve gelişmesine en büyük faydaları sağlayan, yedi yıl üst üste maç kaybetmeden şampiyon olan, ülkemize 2009 yılında Eurocup ve 2014 yılında Euroleague kupasını getiren bu şube, kulübün baş tacı olacağı yerde adeta üvey evlat muamelesi görüyor.

Yıllardır federasyonun yanlı tutumlarına karşı ses çıkartamayan, gerek saha içi gerekse saha dışında oyuncularımız ve teknik ekibimizin hakkını koruyamayan yönetimimiz, utanç ve ar duygusunu kaybetmiş şekilde oyuncularımızı da artık hedef konumuna getirmekten çekinmiyor. Oyuncularına karşı sözleşme şartları ile belirlenmiş hükümlülüklerini yerine getirmeyen, oyuncular haklarını talep ettiklerinde ise özel yaşantılarına değinecek kadar alçalmış durumda olan yönetimimiz, son olarak Jewell Loyd konusunda bizleri şaşırtmadı. Daha önce Lindsay Whalen konusunda kulüp olarak sözleşme yükümlülüklerini yerine getirmedikten sonra giden oyuncunun özel hayatı hakkında Galatasaray etik ve ahlakına uymayan açıklamalar yapan yönetimimiz, Kizer mevzusunda ise yaptığı amatörce hatalar ile kulübümüzün hakkının yenmesine karşı koyamamıştı. Bugün ise yeni bir problem ile karşı karşıyayız.

Biriken ödemeleri yüzünden kulübümüze ihtar çeken ve maaşının ödenmemesi durumunda bugün oynanacak olan Abdullah Gül Üniversitesi maçına çıkmayacağını belirten takımımızın en önemli oyucularından olan Jewell Loyd, gerekli ödemelerin yapılmamasından dolayı maça çıkmadı ve takımımız playoff ilk turunda hayati önem taşıyan bu karşılaşmayı 67-55 kaybetti. Bütün bu olayların ardından kulübümüzden yapılan açıklama ise yenilir yutulur cinsten değildi. Oyuncuya 1 maaş borcu olduğunu kabul eden yönetimimiz, bankaların kapalı olmasından dolayı gerekli ödemeyi yapamadığını ve Galatasaray etik ve ahlakına uygun davranışlarda bulunmayan Loyd'un disiplin kurulu tarafından cezalandırılacağını bildirdi. Bu kadar amatörce bir açıklama yapılan ve oyuncunun cezalandırılacağını belirten yönetimimizi Galatasaray'ın etik ve ahlakî değerlerini hiçe saydıkları için cezalandırabilecek bir kurum var mı acaba?

Koçumuz Ekrem Memnun ise artık bıkmış durumda. Önünde ceketlerin iliklenmesi gereken, Avrupa'nın alanında en büyük koçu durumunda bulunan, tek görevi saha içinde takımını yönetmek olan Ekrem hoca artık saha dışı mevzularda takımını savunmaktan bıkmış durumda. Bugün maçta çekilen, haberin ana resmini oluşturan fotoğraf karesi ise her şeyi özetliyor.. Bu resmi gördüğünde birçok Galatasaray taraftarının kalbinin sıkıştığını tahmin edebiliyorum tıpkı benim gibi. 

Artık futbol takımını veya başka şeyleri konuşmanın zamanı değil, artık Ekrem hocayı ve bu takımı konuşmanın zamanı.. Çünkü bu takım yalnız değil!

Hiç yorum yok

Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.

Blogger tarafından desteklenmektedir.
google.com, pub-1379219663774483, DIRECT, f08c47fec0942fa0