BSL | Bitti..
Spor Toto Basketbol Ligi'nin play-off aşamasında yarı finalde ezeli rakibi Fenerbahçe'yi dördüncü maçta Abdi İpekçi Arena'da ağırlayan Galatasaray Odeabank erkek basketbol takımı, ilk yarısını 10 sayı farkla önde tamamladığı karşılaşmanın son çeyreğinde rakibinin 11-0'lık serisine cevap veremeyince geriye düştü ve yarı finalin 4.maçından 75-82 mağlup ayrılarak sezonu tamamladı. Bu sonuçla rakibi karşısında 9 maçlık galibiyet serisini kaybeden takımımız, 5 yıl aradan sonra ezeli rakibine ilk kez yenilmiş oldu. 15 sayı ile oynayan Stephane Lasme, Sinan Güler ve Errick McCollum takımımız adına en skorerler ismi olmayı başarırken, bu çaba mağlubiyete engel olamadı. Karşılaşma sonunda Ergin Ataman ve Zeljko Obradovic arasında yaşanılan tartışma maça damgasını vurdu.
Maça Sinan Güler - Blake Schilb - Vladimir Micov - Chuck Davis - Stephane Lasme beşiyle başladık. İlk dakikalarda pota altından Davis ve Lasme'nin 2 sayılık isabetleriyle skor ürettik. İlk çeyrekte her iki takımda hücum adına iyi işler yaptı desek yanlış olmaz. Fenerbahçe Melih Mahmutoğlu'nun şut isabetleriyle etkili olurken, takımımız Galatasaray Odeabank ise frontcourt oyuncularından isabetler buldu. İlk çeyrek 23-15 üstünlüğümüzle sona erdi. İkinci çeyrekte durduramadığımız isim Melih Mahmutoğlu'ydu. Çok iyi bir şut yüzdesiyle oynayan milli guard, her Galatasaray maçında olduğu gibi yine şovunu yaptı. Fark 2 sayıyken Ergin Ataman mola aldı ve mola dönüşü inanılmaz bir ivme yakaladık. Bu ivmenin mimarı ise Sırp forvet Vladimir Micov oldu. Micov ilk yarının sonlarına doğru bulduğu üçlükleri skoru bir anda çift hanelere taşıdı ve ilk yarıyı önde kapatmamızı sağladı.
Üçüncü çeyrek karşılıklı basketlerle başlarken takımımız saf skorerlerinden verim almaya devam ediyordu. Bu çeyrekte Errick McCollum'ın birebir oyunları üzerinden sayılar bulduk. Ancak bu çeyrekte Fenerbahçe'yi pota altında iyi savunamadık. 11 sayıya kadar çıkan farkı Fenerbahçe takımı oyunun ikinci yarısında çok kolay bir şekilde yıktı. Ekpe Udoh ve Kostas Sloukas'ın, Bogdanovic yokluğunda maçı koparmasına maalesef müsaade ettik. İlk çeyrek ve oyunun son dakikaları dışında Sinan Güler'i devreye sokamamamız, Micov'un sert Datome savunmasına maruz kalması ve bana kalırsa hakemlerin bu sertliğe fazlasıyla müsaade etmesi skorumuzun yerinde saymasına neden oldu. Üçüncü çeyrekte 3 sayıya kadar inen farktan sonra rüzgarı arkasına alan rakibimiz, son çeyrekte savunma kaynaklı bulduğu sayılar ve akıllı hücum tercihleriyle direncimizi kırdı. Akıllı hücum tercihlerini açmak gerekirse buna kısaca "Kostas Sloukas" diyebiliriz. İlk iki maçta da direncimizi kıran oyuncu Yunan guard olmuştu. Maçın en skorer ismi 18 sayıyla oynayan Bobby Dixon'ın bu performanslarının altında yatan en büyük neden kesinlikle Sloukas. Müthiş bir oyun aklı var ve takım arkadaşlarına oyuna çok iyi sokuyor. Sloukas dışında Kalinic'ten de yediğimiz esktra basketler var. Bunun dışında Blake Schilb'in maçı 3 sayıyla tamamlaması da sezonun bitmesine neden olan faktörlerdendi. 7 kişilik rotasyonla Eurocup şampiyonu olmuş takıma çok da sitem edilmiyor açıkçası.
Evet.. Güzel bir sezonun sonuna geldik desek yeridir. Hatta "erkek basketbol tarihimizin en güzel senesiydi" diyerek iddialı bir cümleyle başlamak istiyorum yazının son kısmına. Sezona yılan gibi giren bir takım; hem ligde, hem de Avrupa'da önemli hedefler için kurulmuş ve iyi bir rotasyonla oynayan Galatasaray Odeabank. Sonrasında her zaman olduğu gibi talihsizlikler yaşayan; Dorsey'i kaybeden, Green'den faydalanamayan, Bernard James'in yüzünü görmeyen bir takım. Ama yılmayan, savaşan, pes etmeyen, İpekçi'de 7-8 kişilik rotasyonla alayına hodri medyan diyebilecek görüntüde bir takım. Başta Ergin Ataman hocam olmak üzere; Sinan Güler, Errick McCollum, Göksenin Köksal, Blake Schilb, Vladimir Micov, Stephane Lasme, Chuck Davis, Caleb Green, Curtis Jerrells ve rotasyondaki diğer genç oyuncularımızla ne kadar gurur duysak az.
Hakkımız varsa sonuna kadar helal olsun, tek kelimeyle GURURUMUZSUNUZ!
Maça Sinan Güler - Blake Schilb - Vladimir Micov - Chuck Davis - Stephane Lasme beşiyle başladık. İlk dakikalarda pota altından Davis ve Lasme'nin 2 sayılık isabetleriyle skor ürettik. İlk çeyrekte her iki takımda hücum adına iyi işler yaptı desek yanlış olmaz. Fenerbahçe Melih Mahmutoğlu'nun şut isabetleriyle etkili olurken, takımımız Galatasaray Odeabank ise frontcourt oyuncularından isabetler buldu. İlk çeyrek 23-15 üstünlüğümüzle sona erdi. İkinci çeyrekte durduramadığımız isim Melih Mahmutoğlu'ydu. Çok iyi bir şut yüzdesiyle oynayan milli guard, her Galatasaray maçında olduğu gibi yine şovunu yaptı. Fark 2 sayıyken Ergin Ataman mola aldı ve mola dönüşü inanılmaz bir ivme yakaladık. Bu ivmenin mimarı ise Sırp forvet Vladimir Micov oldu. Micov ilk yarının sonlarına doğru bulduğu üçlükleri skoru bir anda çift hanelere taşıdı ve ilk yarıyı önde kapatmamızı sağladı.
Üçüncü çeyrek karşılıklı basketlerle başlarken takımımız saf skorerlerinden verim almaya devam ediyordu. Bu çeyrekte Errick McCollum'ın birebir oyunları üzerinden sayılar bulduk. Ancak bu çeyrekte Fenerbahçe'yi pota altında iyi savunamadık. 11 sayıya kadar çıkan farkı Fenerbahçe takımı oyunun ikinci yarısında çok kolay bir şekilde yıktı. Ekpe Udoh ve Kostas Sloukas'ın, Bogdanovic yokluğunda maçı koparmasına maalesef müsaade ettik. İlk çeyrek ve oyunun son dakikaları dışında Sinan Güler'i devreye sokamamamız, Micov'un sert Datome savunmasına maruz kalması ve bana kalırsa hakemlerin bu sertliğe fazlasıyla müsaade etmesi skorumuzun yerinde saymasına neden oldu. Üçüncü çeyrekte 3 sayıya kadar inen farktan sonra rüzgarı arkasına alan rakibimiz, son çeyrekte savunma kaynaklı bulduğu sayılar ve akıllı hücum tercihleriyle direncimizi kırdı. Akıllı hücum tercihlerini açmak gerekirse buna kısaca "Kostas Sloukas" diyebiliriz. İlk iki maçta da direncimizi kıran oyuncu Yunan guard olmuştu. Maçın en skorer ismi 18 sayıyla oynayan Bobby Dixon'ın bu performanslarının altında yatan en büyük neden kesinlikle Sloukas. Müthiş bir oyun aklı var ve takım arkadaşlarına oyuna çok iyi sokuyor. Sloukas dışında Kalinic'ten de yediğimiz esktra basketler var. Bunun dışında Blake Schilb'in maçı 3 sayıyla tamamlaması da sezonun bitmesine neden olan faktörlerdendi. 7 kişilik rotasyonla Eurocup şampiyonu olmuş takıma çok da sitem edilmiyor açıkçası.
Evet.. Güzel bir sezonun sonuna geldik desek yeridir. Hatta "erkek basketbol tarihimizin en güzel senesiydi" diyerek iddialı bir cümleyle başlamak istiyorum yazının son kısmına. Sezona yılan gibi giren bir takım; hem ligde, hem de Avrupa'da önemli hedefler için kurulmuş ve iyi bir rotasyonla oynayan Galatasaray Odeabank. Sonrasında her zaman olduğu gibi talihsizlikler yaşayan; Dorsey'i kaybeden, Green'den faydalanamayan, Bernard James'in yüzünü görmeyen bir takım. Ama yılmayan, savaşan, pes etmeyen, İpekçi'de 7-8 kişilik rotasyonla alayına hodri medyan diyebilecek görüntüde bir takım. Başta Ergin Ataman hocam olmak üzere; Sinan Güler, Errick McCollum, Göksenin Köksal, Blake Schilb, Vladimir Micov, Stephane Lasme, Chuck Davis, Caleb Green, Curtis Jerrells ve rotasyondaki diğer genç oyuncularımızla ne kadar gurur duysak az.
Hakkımız varsa sonuna kadar helal olsun, tek kelimeyle GURURUMUZSUNUZ!
Hiç yorum yok
Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.