Galatasaray'ın kanayan yarası; Sağ Bek!
Galatasaray'ın yıllardır kanayan yarası hiç kuşkusuz sağ bek pozisyonu. Savunmanın sağ tarafında 15 yılda 16 farklı oyuncunun forma giydiği gerçeğini göz önüne aldığımızda bu bölgenin çok istikrarlı olduğunu söylemek mümkün değil. Capone, Perez, Eboue gibi akıllarda iz bırakan performansların yanı sıra Sarr, Suat Usta, Veysel Sarı gibi unutulması an meselesi olan isimleri de bünyesinde barındırıyor. Geçmiş dönemde çeşitli aralıklarla sarı - kırmızılı formayı giyen sağ bekleri bir kez daha hatırlayalım..
Arka Direk Capone: 1999-00 sezonu başında Marcio ve Bruno'yla beraber Brezilya'dan transfer edildi. Bir önceki sezon Şampiyonlar Ligi'nde son maçta sakatlıklardan dolayı eksik çıkılan Atletic Bilbao maçını kaybetmemiz ve Şampiyonlar Ligi'nde çeyrek finale çıkmayı Juventus'a kaptırmamızın ardından Fatih Terim'in muhteşem planı devreye girmiş, bu plan neticesinde Capone, Marcio ve Bruno'yla sözleşme imzalanmıştı. Neydi bu plan? Ligde o dönem sadece 5 yabancıya lisans çıkarılabiliyordu, ama Şampiyonlar Ligi'nde böyle bir kısıtlama yoktu. Fatih Hoca da fazladan bir yabancı transfer ettirip bu yabancıyı sadece Şampiyonlar Ligi'nde kullanırım diye düşünerek ne akla hizmetse gidip Brezilya'dan bu entresan üçlüyü transfer ettirdi. Capone ve Marcio'ya lisans çıkartıldı, Bruno sadece Şampiyonlar Ligi kadrosuna alındı. Ömrü sadece iki maç sürdü. Capone ise Brezilya'da ortalama bir stoperken Galatasaray formasıyla sağ bekte devleşmiş, Avrupa devlerinin dikkatini çekmiş, taraftarın da sevgilisi olmuştu. Savunmada sağlam duruşu ve üst düzey kademe bilgisinin yanı sıra hızlı hücumlarda ve duran toplarda arka direkte bulduğu kritik gollerle adını unutulmayanlar listesine yazdırdı. En önemli golü ise tartışmasız bize UEFA Kupası'nın yolunu açan 3-2'lik Milan maçında durumu 1-1'e getiren, yine arka direkte kazandığı goldür. Her neredeysen çok seviliyorsun Kapone, Kapon ya da Kaponi...
Arka Direk Capone: 1999-00 sezonu başında Marcio ve Bruno'yla beraber Brezilya'dan transfer edildi. Bir önceki sezon Şampiyonlar Ligi'nde son maçta sakatlıklardan dolayı eksik çıkılan Atletic Bilbao maçını kaybetmemiz ve Şampiyonlar Ligi'nde çeyrek finale çıkmayı Juventus'a kaptırmamızın ardından Fatih Terim'in muhteşem planı devreye girmiş, bu plan neticesinde Capone, Marcio ve Bruno'yla sözleşme imzalanmıştı. Neydi bu plan? Ligde o dönem sadece 5 yabancıya lisans çıkarılabiliyordu, ama Şampiyonlar Ligi'nde böyle bir kısıtlama yoktu. Fatih Hoca da fazladan bir yabancı transfer ettirip bu yabancıyı sadece Şampiyonlar Ligi'nde kullanırım diye düşünerek ne akla hizmetse gidip Brezilya'dan bu entresan üçlüyü transfer ettirdi. Capone ve Marcio'ya lisans çıkartıldı, Bruno sadece Şampiyonlar Ligi kadrosuna alındı. Ömrü sadece iki maç sürdü. Capone ise Brezilya'da ortalama bir stoperken Galatasaray formasıyla sağ bekte devleşmiş, Avrupa devlerinin dikkatini çekmiş, taraftarın da sevgilisi olmuştu. Savunmada sağlam duruşu ve üst düzey kademe bilgisinin yanı sıra hızlı hücumlarda ve duran toplarda arka direkte bulduğu kritik gollerle adını unutulmayanlar listesine yazdırdı. En önemli golü ise tartışmasız bize UEFA Kupası'nın yolunu açan 3-2'lik Milan maçında durumu 1-1'e getiren, yine arka direkte kazandığı goldür. Her neredeysen çok seviliyorsun Kapone, Kapon ya da Kaponi...
Sebastian Perez: Yaşı bizimkine yakın olan kime sorsanız Galatasaray'ın en ilginç kadrosu hangisidir diye tartışmasız 2001-02 sezonu cevabını alırsınız. Bir oradan, bir buradan transfer edilen futbolcularla Lucescu önderliğinde öyle bir top oynadı ki bu takım, aradan yıllar geçmesine rağmen hafızalardan silinmez. Futbol hafızası konusunda kendine güvenen elli Galatasaraylıya o sezonun ideal 11'ini sorsanız en az 32 tane futbolcu ismi alırsınız, öyle enteresan bir sezondur 2001-02. İşte bu sezon Marsilya'dan kiraladığımız Sebastian Perez sağ kanattan yaptığı bindirmelerle, şuursuzca ileri çıkışlarıyla, yüreğiyle oynamasıyla, en önemlisi forma ve arma aşkıyla kısa sürede taraftarın sevgilisi olmuştur. Ertesi sezon Fatih Terim'in yeniden takımın başına geçmesiyle kendisiyle yollar ayrılmış, Fatih Hoca Galatasaray taraftarı tarafından hayatının tepkisini yemiştir. Şu günlerde Arda Turan konusunda bile bu kadar eleştirilmemektedir. Öyle ki Fatih Terim bile dayanamamış sezon ortasında "Yahu Perez'i ben göndermedim ki, ben geldiğimde ne Perez vardı ne Victoria zaten gitmişlerdi" şeklinde açıklama yapmıştır. Peki Perez'in yerine kim mi geldi?
Muhammed Adama Sarr: Milan sonrası ikinci Galatasaray macerasına başlayan Fatih Terim'in Milan'dan aparttığı genç yetenek, geleceğin Cafu'su diye transfer ettiğimiz en büyük balon futbolcularımızdandır, Sebastian Perez'in yerine gelmiştir. Sezonun üçüncü ya da dördüncü maçında formasını joker Ümit Davala'ya kaptırmış, kendisini bir daha gören olmamıştır.
Abel Xavier: Muhammed Sarr'ın ne denli kötü futbolcu olduğunun anlaşılması üzerine yeni sağ bek arayışlarına giren takımımız çareyi Portekiz milli takımının sağ beki, Liverpool'da kötü günler geçiren bu yakışıklı transfer etmekte buldu. Kaliteli bir kumaştı. Ancak bir sorun vardı. Fatih Hoca o sezon Muhammed Sarr'ın yanı sıra daha da kötü olan Almaguer'i de transfer ettirmişti. Devre arası ikisiyle de yollar ayrıldı. Haliyle Xavier'e sağ bek oynamak nasip olmadı, onun yerine kaptan Bülent'e stoperde eşlik etti. Vasat üstü bir performans sergilemesine rağmen sezon sonu kendisiyle yollar ayrıldı, akıllarda sahadaki karizmatik duruşu, saç ve sakal şekilleri kaldı.
Suat Usta: Yine Muhammed Sarr'dan sonra transfer ettiklerimizden kendisi. Fatih Hocanın o dönem "alın lan size yeniden genç Galatasaray kuruyorum" yalandan gazlamasının transferidir, takıma ve Türk futboluna bir faydası olmamıştır. Unutulmuştur.
Cesar Prates: 2003-04 sezonu başında transfer edilmiştir. Görüp görebileceğimiz en ilginç futbolculardandır. Müthiş sürati, uzun ve etkili taç atışları, iyi frikik kullanması ve değişik fiziğiyle bir anda tüm dikkatleri üzerine çekmiştir. Demek ki bir de iyi savunma yapabilse on numara futbolcu olacakmış, olamamış bize gelmiş. Nereden nasıl bulduk bilmiyorum bu adamı ama iyi ki bir dönem bizim formamızı giymiş. İzlemesi keyifliydi ancak fazlası da kabak tadı verirdi. Tam zamanında yollar ayrıldı, akla gelince hoş bir tebessüm ettirir. Her nerede yaşıyorsa selam olsun...
Cihan Haspolatlı: Türk futbolunun yeni dinamosu olarak Kocaelispor'dan transfer edildi. Orta saha dinamizmimize dinamizm katacaktı. Ancak kazın ayağı öyle olmadı. Formayı önce Volkan Arslan'a, sonra da Conceiçao'ya kaptırdı. Derken George Hagi döneminde sağ beke monte edildi ve yıllarca orada idare etti. 2005-06 sezonu için kullanılan "Cihan'larla Orhan'larla şampiyon olduk" deyişindeki Cihan kendisidir. Artık ne denli kalitede bir futbolcu olduğunu siz düşünün. Maicon, Alves kaç tane var abi dünyada; büyük takım ortalama sağ bek düzeyi Cihan Haspolatlı işte...
Sabri Sarıoğlu: Ve işte bingo. 10 numara olarak başladığı futbol hayatını milli takım sağ beki düzeyinde sonlandırmak üzere. Şaka maka Bülent Korkmaz'dan sonra alt yapıdan çıkıp futbolu Galatasaray'da bırakmaya en yakın futbolcu. Ergen neslin saçma yorumlarını bir yana bırakırsak 2000'li yılların ilk yarısında Tuncay Şanlı ile birlikte Avrupa'da takip edilen iki futbolcumuzdan biriydi. O dönem inanılmaz fiziksel özellikleri vardı fakat oyun görüşü ve futbol zekası kötüydü. Şimdi ise yıllardır Galatasaray düzeyinde oynaması sayesinde iyi bir oyun zekası oluştu, nereye hareketleneceğini falan biliyor; ve fakat gel gör ki fiziksel özellikleri artık on sene öncesindeki gibi değil. Yine de kulübede olması her zaman takıma güç katar. Milli takım sağ beki olarak gazlanan Şener'den de iyidir, ilgililere duyurulur.
Uğur Uçar: George Hagi tarafından A takıma yükseltildi, sağ beke monte edildi. Tabi rakip Cihan Haspolatlı olduğundan kadroya girişi hızlı oldu. Kalli'yle beraber altın dönemini yaşarken Konya'da Batista'nın müdahalesiyle ayağı kırıldı bir daha o şarkı hiç çalınmadı...
Serkan Kurtuluş: Türkiye'de herkes sağ bek olabilir arkadaşlar...
Emmanuel Eboue: Capone ve Perez'den sonra mevkisinin hakkını veren tek adamdır. Fatih hocanın kendisini birkaç maç orta sahanın ortasında oynatmasının sonrasında esas mevkisi sağ beke yerleşmiş ve gözlerimizin pasını silmiştir. Fenerbahçe maçında Yobo'yu bakkala göndermesi, Real Madrid maçında Casillas'ı avlaması gibi büyük ve kritik maçlarda kilit golleri atan adam olmuştur. Eboue'nin kötü oynadığı bir tane kritik maç bulamazsınız, o kadar iyi ve kaliteli futbolcudur. Ancak daha küçük maçlarda yaptığı laubalilikler kendisine tepki gelişmesine neden olmuş, Cesar Prandelli (Allah Valencia taraftarına sabırlar versin) döneminde kadro dışı kalmıştır. Son olarak Sam Allardyce kendisini Sunderland'e transfer etmiş; fakat menajerinin komisyonunu ödemediği için lisansı iptal edilmiştir. Tekrar premier lige adım atamadan futbolu bırakmıştır, veya bırakmamıştır başka birinin lisansıyla kaçak oynamaktadır. Yapar mı yapar, var o potansiyel.
Salih Dursun: Süleyman Hurma gider ayak Hasan Ali Kaldırım'ı Fener'e, Salih'i de bize itelemiştir. 2,750 milyon eurocuk karşılığında Mancini döneminde takıma katılmış, Olcan Adın karşılığında da iki yıllığına Trabzonspor'a kiralanmıştır. Trabzon'da oynarken Galatasaray maçında Deniz Ateş Bitnel'e gösterdiği kırmızı kartla kahraman olması da kaderin cilvesidir. Allah yolunu açık etsin.
Veysel Sarı: Salih'le aynı dönemde transfer edilmiştir. Olmamıştır. Delikanlı çıkmış, mevzu etmeden Kasımpaşa'nın yolunu tutmuştur. Allah bu arkadaşımızın da yolunu açık etsin.
Tarık Çamdal: Sağ bek, sol bek, sağ açık, sol açık, mühiş genç yetenek olararak Eskişehirspor'dan 4,750 milyon euro bedelle transfer edildi. Sonrası malum. Kim veriyor ulan bu adamlara bu paraları. Ellerim titredi yemin ediyorum. Allah yolunu, neyse...
Martin Linnes: Mustafa Denizli döneminde günü kurtarmak için tranfer edilmiştir. Cihan Hapolatlı'nın boşluğunu doldurmuştur Hala bir şekilde takımda idare etmektedir.
Luis Cavanda: Lazio ve Trabzonspor'dan sonra takımımıza transfer edilmiştir. İyi bir kumaş, sağ bek gibi sağ bektir. Sakatlığı nedeniyle henüz pek izleyemesek de form tutacağı günleri merakla bekliyoruz.
Hiç yorum yok
Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.