STSL | Derbinin kuralı bu.. Atamayana atarlar.
Spor Toto Süper Lig'de zirveden bir hayli uzaklaşan ve gelecek sezon UEFA Şampiyonlar Ligi'nde elemelere katılabilmek için ikincilik mücadelesi vermeye çalışan Galatasaray, ligin 28.haftasında ezeli rakibi Fenerbahçe'yi evinde ağırladı.
Fenerbahçe karşısında sahaya Fernando Muslera - Sabri Sarıoğlu, Semih Kaya, Ahmet Çalık, Lionel Carole - Selçuk İnan, Tolga Ciğerci, Wesley Sneijder - Yasin Öztekin, Armindo Bruma ve Lukas Podolski onbiriyle başlayan Galatasaray sezon genelinde alışagelen dizilimi ile sahaya yayılırken; Igor Tudor'un derbideki savunma dörtlüsünün bu maça kadar sadece 24 saniye birlikte oynamış olması karşılaşma öncesi dikkat çeken detayların başında geliyordu. Karşılaşmada ilk 15 dakikalık bölüm geride kalırken iki takımın birbirini tarttığı ve kontrollü bir oyun ortaya koyduğu net bir şekilde ortaya çıkarken, Galatasaray hücumda Podolski'nin sahte 9 rolüne soyunarak oyunu kanatlara açmasını sağladı ancak bu oyun varyasyonunda sonuç alamadı. İlk 15 dakika geride kaldığında derbide iki takımın rakip kaleye isabetli şutu olmaması, oyunun nasıl başladığını anlatmaya fazlasıyla yeterli olsa gerek.. Karşılaşmanın hakemi Fırat Aydınus oyunu kontrol etme amacıyla zama zaman sert faullere, gerginliklere izin verse de Martin Skrtel'in arkadan çift dalarak Lukas Podolski'ye yaptığı faulü görmezden gelmesi maçın ilk eksi pozisyonu oldu. 25.dakikasında Fenerbahçe'de savunmada yapılan pas hatasında Yasin Öztekin ceza sahasına girer girmez sert vurdu, rakip takım kalecisinden döndü. Dönen topta Wesley Sneijder gelişine sert vurdu ancak yerden seken top kalecinin üzerine gitti. Galatasaray'ın maçta gole en çok yaklaştığı pozisyon bu pozisyon olurken, karşılaşmadaki ilk net pozisyondu. Devam eden sekansta bir dakika sonra Selçuk İnan ceza sahasına girer girmez ayağının üstüyle vurdu ancak direğin hemen yanından dışarıya giden top Galatasaray adına ikinci net gol pozisyonu oldu. Sağ kanatta Sabri - Yasin ikilisiyle savunmanın arkasına atılan toplara hareket eden ve önde basan takımımız rakip takımın sol beki Hasan Ali Kaldırım'ın savunma zaaflarını iyi değerlendirse de, aradığı golü bulamadı.
Galatasaray'ın ilk yarıda topla oynama oranı %70 olurken, rakip kaleye toplamda 8 şut attı ve bunların 3'ü isabetliydi. Sarı-lacivertli takımın ilk yarıda kalemize isabetli şutu bulunmazken, korner dahi kullanamadı. Galatasaray ilk yarıda rakibi karşısında önde baskı yapan, savunmanın arkasına hızlı oynayan ve çizgiye inerek içeriye tehlike yaratmak isteyen bir oyun kimliğine bürünürken; Fenerbahçe çok daha kontrollü, arkada bekleyen, oyunun 1. ve 2. bölgesinde gömülerek kontra arayan bir profil çizdi. Galatasaray ayrıca oyunun hücum bölgesinde rakip ceza alanına 10 kez orta açarken bu ortaların yalnızca 1'inde isabet buldu. Fenerbahçe'de bu rakam 2'e 1 oldu.
Karşılaşmanın ikinci yarısında iki takımda da herhangi bir değişiklik olmazken, Galatasaray hücumda ilk yarıda olduğu gibi Podolski'nin sahte 9 rolündeki oyunu ve kanat oyuncularının içeriye kat etmesiyle rakip kalede pozisyon aradı. İkinci yarının ilk dakikalarında Podolski'nin düşürülmesiyle kazanılan serbest vuruşta Selçuk İnan az farkla dışarıya vururken, 50.dakika geride kaldığında Bruma ceza sahasına girip dönerek vurduğu şutunda isabet bulamadı. Karşılaşmanın bu dakikalarında kale arkasından sahaya atılan yabancı maddelerden dolayı oyun zaman zaman dururken, 58.dakikada Wesley Sneijder'in kullandığı korner sırasında ceza sahasına atılan torpilden dolayı Fırat Aydınus oyunu durdurdu ve kenara giderek Igor Tudor, Ayhan Akman, Mert Çetin'in yanı sıra dördüncü hakem ve federasyon yetkilisi ile mini bir toplantı yaptı. Karşılaşmanın 65.dakikasında Bruma'yı kenara alan Igor Tudor tribünlerden ıslıklanarak tepki görürken, günün başarılı isimlerinden olan Portekizli oyuncu belkide Galatasaray kariyerinde ilk kez tezahüratlar ve alkışlarla kenara geldi. Rodrigues'in maçtaki ilk tehlikeli pozisyonu ise 70.dakikada Wesley Sneijder'ın müthiş pasında ceza sahasına çaprazdan girdiği pozisyon oldu, ki 26 yaşındaki kanat oyuncusu (doğal olarak) kaleye vurduğu pozisyonda ekstra pas yapabilse Yasin'in topla birlikte kaleye girmemesi için hiç bir sebep yoktu. Bu dakikaya kadar 23 kez rakip ceza sahasına orta açan Galatasaray'da tek gerçek pivot santrafor Eren Derdiyok karşılaşmanın son 10 dakikasında oyuna dahil oldu. Maçın sonuna kadar devam eden süreçte ise rakip ceza sahasına açılan orta sayısı sadece 1, ki bu pozisyonda da serbest vuruştan ceza sahasına doğru açılan bir orta yapıldı. Fenerbahçe'nin maçtaki ilk isabetli şutu 85.dakikada Lens'in başrolde oynadığı ve Sabri'nin ters kademeye girerek mutlak bir golü önlediği kontratak pozisyonu oldu. Karşılaşmanın son dakikasında Şener Özbayraklı'nın hücuma katıldığı ve birebirde Lionel Carole'un adeta içinden geçerek çizgiye inip, içeriye kestiği ortada Josef de Souza penaltı noktası üzerinde kafayı vurdu ve top ağlarımızla buluştu; 0-1. Ki bu pozisyon rakip takımın kalemize geldiği ikinci pozisyon olurken, yıllar önce Ali Sami Yen'de oynanılan ve Galatasaray'ın neredeyse tek kale oynadığı ancak o dönem Fenerbahçe forması giyen Samuel Johnson'un neredeyse 40 metreden baraja çarpan ve gol olan frikiği akıllara geldi. Karşılaşmanın son dakikalarında panikle tamamen doldur boşalt oyununa dönen Galatasaray'da savunmanın arkasına atılan uzun topta Semih Kaya aşırtma vurdu ancak üst direkten döndü.
İşin doğrusunu söylemek gerekirse, Galatasaray derbiyi kaybetmeyi veya Fenerbahçe derbiyi kazanmayı hak etmedi. Ancak futbolun, daha doğrusu büyük maçların en büyük kuralı budur. Bulduğunu atacaksın. Atmak zorundasın. Aksi takdirde rakip bir kere gelir, golü bulur. Tarihte örnekleri fazlasıyla çoktur. Tek kale oynadığınız maçta kaybetmek büyük bir mental deformasyon yaratır. 2012'den beri süregelen "Fenerbahçe'ye karşı derbi kaybetmeme" geleneğini de kaybetmenizin yanı sıra, 2 yıldır derbi maçı kazanamamak gibi durumları da üstüste eklediğinizde tahribat büyük oluyor. Hadi diyelim tüm bu istatistikler önemsiz olsun.. Ligin bitimine 6 hafta kala Avrupa Kupaları'na direkt katılım biletinizi verecek olan ikincilik pozisyonundan 8, üçüncülük pozisyonundan 4 puan geriye düşünüyorsunuz.
Karşılaşmanın ikinci yarısında iki takımda da herhangi bir değişiklik olmazken, Galatasaray hücumda ilk yarıda olduğu gibi Podolski'nin sahte 9 rolündeki oyunu ve kanat oyuncularının içeriye kat etmesiyle rakip kalede pozisyon aradı. İkinci yarının ilk dakikalarında Podolski'nin düşürülmesiyle kazanılan serbest vuruşta Selçuk İnan az farkla dışarıya vururken, 50.dakika geride kaldığında Bruma ceza sahasına girip dönerek vurduğu şutunda isabet bulamadı. Karşılaşmanın bu dakikalarında kale arkasından sahaya atılan yabancı maddelerden dolayı oyun zaman zaman dururken, 58.dakikada Wesley Sneijder'in kullandığı korner sırasında ceza sahasına atılan torpilden dolayı Fırat Aydınus oyunu durdurdu ve kenara giderek Igor Tudor, Ayhan Akman, Mert Çetin'in yanı sıra dördüncü hakem ve federasyon yetkilisi ile mini bir toplantı yaptı. Karşılaşmanın 65.dakikasında Bruma'yı kenara alan Igor Tudor tribünlerden ıslıklanarak tepki görürken, günün başarılı isimlerinden olan Portekizli oyuncu belkide Galatasaray kariyerinde ilk kez tezahüratlar ve alkışlarla kenara geldi. Rodrigues'in maçtaki ilk tehlikeli pozisyonu ise 70.dakikada Wesley Sneijder'ın müthiş pasında ceza sahasına çaprazdan girdiği pozisyon oldu, ki 26 yaşındaki kanat oyuncusu (doğal olarak) kaleye vurduğu pozisyonda ekstra pas yapabilse Yasin'in topla birlikte kaleye girmemesi için hiç bir sebep yoktu. Bu dakikaya kadar 23 kez rakip ceza sahasına orta açan Galatasaray'da tek gerçek pivot santrafor Eren Derdiyok karşılaşmanın son 10 dakikasında oyuna dahil oldu. Maçın sonuna kadar devam eden süreçte ise rakip ceza sahasına açılan orta sayısı sadece 1, ki bu pozisyonda da serbest vuruştan ceza sahasına doğru açılan bir orta yapıldı. Fenerbahçe'nin maçtaki ilk isabetli şutu 85.dakikada Lens'in başrolde oynadığı ve Sabri'nin ters kademeye girerek mutlak bir golü önlediği kontratak pozisyonu oldu. Karşılaşmanın son dakikasında Şener Özbayraklı'nın hücuma katıldığı ve birebirde Lionel Carole'un adeta içinden geçerek çizgiye inip, içeriye kestiği ortada Josef de Souza penaltı noktası üzerinde kafayı vurdu ve top ağlarımızla buluştu; 0-1. Ki bu pozisyon rakip takımın kalemize geldiği ikinci pozisyon olurken, yıllar önce Ali Sami Yen'de oynanılan ve Galatasaray'ın neredeyse tek kale oynadığı ancak o dönem Fenerbahçe forması giyen Samuel Johnson'un neredeyse 40 metreden baraja çarpan ve gol olan frikiği akıllara geldi. Karşılaşmanın son dakikalarında panikle tamamen doldur boşalt oyununa dönen Galatasaray'da savunmanın arkasına atılan uzun topta Semih Kaya aşırtma vurdu ancak üst direkten döndü.
İşin doğrusunu söylemek gerekirse, Galatasaray derbiyi kaybetmeyi veya Fenerbahçe derbiyi kazanmayı hak etmedi. Ancak futbolun, daha doğrusu büyük maçların en büyük kuralı budur. Bulduğunu atacaksın. Atmak zorundasın. Aksi takdirde rakip bir kere gelir, golü bulur. Tarihte örnekleri fazlasıyla çoktur. Tek kale oynadığınız maçta kaybetmek büyük bir mental deformasyon yaratır. 2012'den beri süregelen "Fenerbahçe'ye karşı derbi kaybetmeme" geleneğini de kaybetmenizin yanı sıra, 2 yıldır derbi maçı kazanamamak gibi durumları da üstüste eklediğinizde tahribat büyük oluyor. Hadi diyelim tüm bu istatistikler önemsiz olsun.. Ligin bitimine 6 hafta kala Avrupa Kupaları'na direkt katılım biletinizi verecek olan ikincilik pozisyonundan 8, üçüncülük pozisyonundan 4 puan geriye düşünüyorsunuz.
Hiç yorum yok
Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.