Danke, schön Poldi!

Galatasaray formasıyla iki sezon önce tanışan ve ortaya koyduğu futbolun yanı sıra tavırları, taraftarlarla ilişkisi, altyapıdaki oyunculardan tesislerdeki çalışanlara karşı ilgisine kadar bir çok konuda taraflı tarafsız tüm taraftarların gönlünde ayrı bir yere sahip olan Lukas Podolski bugün sarı-kırmızı formaya veda ediyor. Sahadaki performansı eleştiriye açıktır, beklentileri karşılamış - karşılamamıştır orası başka bir konu ancak Galatasaray geride kalan iki yıl içerisinde saha dışında çok özel bir karaktere sahip olmuştu.

2 sezon önce Arsenal'den ayrılan ve 2.5 milyon euro bonservis bedeliyle Galatasaray'ın yolunu tutan Alman oyuncu Lukas Podolski, sözleşmesinin bitimine 1 sene kala hemen hemen aynı bonservis bedeliyle (2.6 milyon euro) Japonya temsilcisi Vissel Kobe'nin yolunu tutuyor. Galatasaray forması altında bugüne kadar 74 resmi karşılaşmada forma giyen Podolski bu karşılaşmalarda 34 gol - 17 asist gibi bir performansa imza atarken; Galatasaray forması altında 2 Süper Kupa ve 1 Türkiye Kupası şampiyonluğu yaşadı. Kariyeri boyunca sol kanatta veya ikinci forvet olarak oynayan Lukas Podolski, sağ kanatta başladığı Galatasaray kariyerini "santrafor" pozisyonunda tamamlaması da Avrupa'nın en önemli hücum oyuncularından birisini nasıl kullandığımızın veya takımdaki futbol aklının ne derece yoksun olduğunun, kadro mühendisliğinin ne derece başarılı (!) olduğunun aleni göstergesi olarak karşımızda duruyor.

Uzun yıllar ismi Galatasaray ile anılan isimlerin başında gelen Alman oyuncu, kariyerinin son dönemlerinde bu topraklara gelse de saha içerisindeki azmi, hırsı, mücadelesi ile buraya aslında 'yatmaya' gelmediğini gösteriyordu. Sahadaki karakterini biliyorduk aslında, neler yapabileceğini veya yapamayacağını. Saha dışında ise bambaşka bir karakter ile tanıştık. U14 takımının neredeyse tüm maçlarını tesislerden seyreden ve şampiyon olmaları halinde yemek ısmarlayacağına dair onlara söz verip bunu gerçekleştiren, basketbol takımının iç saha maçlarının büyük kısmında tribünde olan, takımın malzemecisi Veli Muğlı'nın evine akşam yemeğine giden, İstanbul'un ara sokaklarında gezip çocuklarla fotoğraf çektiren, kah Galata Köprüsü'nde balık tutan kah Bebek sahilinin müdavimleriyle tavla oynayan bir Lukas Podolski vardı karşımızda.. Florya'dan giderken son antrenmanda çimleri öpen ve son basın toplantısında zaman zaman gözleri dolan Alman oyuncu kuşkusuz gönüllerde bambaşka bir yere sahip olacaktı. Kulübün evlatlarının en ufak bir sıkıntıda "Yemek bile vermiyorlar!" haberi yaptırmaları veya sevgilisine jest yapmak için antrenman sahasına "Jip ile girmelerine" alışkın olan bizler için bunlar fazlaydı! Kulübü sahiplenmesiyle, gençlere ilgisiyle, aidiyetiyle. Sezon ortasında dönemin futbol şube sorumlusu Levent Nazifoğlu başta olmak üzere yöneticiler tarafından kendisine yapılan tüm baskılara rağmen (ki o dönem hatırlarsınız, Nazifoğlu bizzat kendi ağzından 'Podolski gitmek istiyor' demiş ancak Alman oyuncu bu iddiaları yalanlamıştı) takımda kalmayı tercih eden, her fırsatta Galatasaray'da mutlu olduğunu belirten Lukas Podolski sezon ortasında gitme fırsatı yerine sezon sonunu beklemeyi tercih etti.

Süper Lig'de sezonun son maçı olan Konyaspor maçıyla birlikte Lukas Podolski bugün taraftara, camiaya, kulübe veda ediyor. Florya'da dün akşam basın toplantısında "Galatasaray kalbimde çok özel bir yere sahip olacak. Belki bir gün altyapı antrenörü olarak buraya gelirim." sözleri onun buraya ait nasıl duygular beslediğini en güzel şekilde özetliyor. Köln'ün çocuğu, Bayer Münih'in büyük potansiyeli, Arsenal'in yıldız oyuncusu, Inter'in kiralık forveti ve Alman milli takımının en önemli ismi.. Dünya Kupası ve Avrupa Şampiyonluğu başta olmak üzere kariyerinde bir çok kupa kazanan Podolski giderken "keşke lig şampiyonluğu kazanabilseydim" diye sözlerini noktaladı. Kulüp tarihinin en vasıfsız yönetiminin belkide en doğru hamlesiydi Podolski; onun etrafına onunla birlikte oynayacak kadro kuramamış olsalar bile.. 

Attığın, attırdığın goller bir kenara dursun; Galatasaray'a karşı duyduğun aidiyet ve tüm hisler için teşekkürler Lukas. Danke schön!

Hiç yorum yok

Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.

Blogger tarafından desteklenmektedir.
google.com, pub-1379219663774483, DIRECT, f08c47fec0942fa0